| Konu: | İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 82 |
| Tarih: | 30.03.2023 |
HDP GRUBU ADINA DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de herkesi saygıyla selamlıyorum, bizleri televizyonları başında izleyen halklarımızı da.
Aslında Plan ve Bütçe Komisyonunda da çokça ifade ettik, burada da bir kez daha ifade etmek istiyorum: AKP, kendi içerisinde bütünlüğü olmayan, eklektik bir torba yasayı yine Plan ve Bütçe Komisyonundan geçirerek Genel Kurulun gündemine getirdi, şimdi biz bu yasa teklifi üzerine konuşuyoruz.
Şimdi, aslında AKP yasaları yaparken -başından beri böyle ama bu torba yasada da aynı durum yaşandı- ilgili sivil toplum örgütlerini, ilgili demokratik kitle örgütlerini, yine, bizlerin, muhalefetin önerilerini, eleştirilerini, hiçbirini dikkate almadan "Ben yaptım oldu. Benim dediğim mutlak doğrudur." şeklinde yaklaşarak, bu torba yasayı da seriye bağlayarak Plan ve Bütçe Komisyonundan geçirdi, şu an Genel Kurulda da aynı yöntemle aynı torba yasa üzerinde konuşuyoruz ve burada tartışmaya çalışıyoruz. Aslında "ben yaptım oldu" mantığı AKP'nin son yirmi yılının, yasa yapma sürecinin özetidir. Şimdi, aslında EYT'liler, öğrenciler, emekliler kendi sorunlarının görünmesi için, çözülmesi için yıllardır direniyorlar, çokça gündeme getirdiler. Bizler de bu sorunların çözümü için önergeler verdik, konuşmalar yaptık, çağrılarda bulunduk ama AKP yirmi yıl boyunca bütün bu sorunlara kulağını kapattı. Dönem dönem bu sorunlar gündeme getirildiğinde de "Ben asla bu sorunu gündemime almam, yapmam." şeklinde kesin ifadelerde de bulundu. Şimdi, yirmi bir yıldır "Asla çözemem, çözmeyeceğim." dediği sorunları seçim gündeme gelince, bir baktık ki alelacele bütün bu sorunları gündemine alan, hızlı, seri bir şekilde yasalaştırmaya çalışan bir AKP gerçekliği çıktı karşımıza. Şimdi, bunu neden yaptığını elbette biz çok iyi biliyoruz çünkü alana inildi, anketler yapıldı, bakıldı ki seçim kaybedilmek üzere; biz bu düzenlemelerle belki birilerinin gözünü boyarız, belki birilerini kandırabiliriz duygusuyla bu yasalar gündeme getirildi. Ama şunu söyleyeyim: Vallahi, siz ne yaparsanız yapın, bu saatten sonra hiç kimsenin gözünü boyayamazsınız, hiç kimseyi de kandıramazsınız.
Şimdi, düzenlemede yaptığınız her şey bir başka mağduriyeti de beraberinde getirdi. Aslında, torba yasaların temel sorunu tam da bu. Şimdi bu yasa teklifine de bir sürü madde eklemişsiniz, bunlardan bir tanesi de emeklilere ilişkin düzenleme. Evet, ülkemizde 13 milyona yakın emekli var, gerçekten bu emeklilerin sorunlarına dair biz de burada defalarca konuşma yaptık, önergeler getirdik -yani siz bunların hepsini reddettiniz- yine, Plan ve Bütçe Komisyonunda biz bunları ifade ettik. Emekliler açlık sınırının altında yaşıyor bu ülkede ama siz, bu sorunlara yönelik ciddi bir adım atmadınız. Ta, üç ay önce en düşük emekli maaşının 5.500 TL olduğunu müjdelerle, böyle büyük bir propagandayla kamuoyuna ifade ettiniz. Şimdi, o zaman da biz şunu söylemiştik: Yani bu şartlarda, bu ekonomik krizde, bu yoksullukta 5.500'ün emeklilerin sorununu çözmeyeceğini ifade etmiştik ama o zaman da siz dinlememiştiniz. Şimdi de ikinci bir düzenleme getirdiniz "7.500 TL yapacağız." diye ifadelerde bulunuyorsunuz ama bu da gerçek değil, yine emeklilere aslında doğruyu söylemiyorsunuz, yalan söylüyorsunuz; böyle bir düzenleme de gerçek anlamda emeklilerin sorunlarını çözmeyecek.
En düşük emekli maaşının 7.500 TL olacağı söylemi de gerçek değil. Yapılan şey ise 5510 sayılı Yasa'nın ek 19'uncu maddesine göre fark hazine tarafından ödenecek yani kök maaşta bir değişiklik aslında yok. Kök aylıklar aynı kalacağı için normal zam dönemlerinde 7.500 TL üzerinden değil, kök aylıklar üzerinden emekliler maaşlarını alacak. Yani dolayısıyla, günlerdir böyle büyük bir propaganda hâline getirdiğiniz şeyin de aslında gerçek olmadığı, bir yalan olduğu bu şekliyle açığa çıktı.
Ülkemizde açlık sınırı 9 bin, yoksulluk sınırı 30 bin; şimdi emeklilere "7.500 TL'yle geçinin ve bundan da mutlu olun." hatta "Bunun karşısında, bizim bu söylemlerimiz karşısında da çokça bizi alkışlayın, destek sunun, asla da eleştirmeyin." diyorsunuz. Sizin galiba çarşıdan, pazardan, kiralardan, faturalardan haberiniz yok çünkü siz, bu gerçeklikten bihaber yaşıyorsunuz, bir eliniz yağda bir eliniz balda çokça maaşlarınızla elbette ki 7.500 lirayla nasıl geçinileceğini de düşünmüyor olabilirsiniz. Onun için de emeklinin hâlinden anlayan bir AKP iktidarı yok.
Yine, bu düzenlemede bayram ikramiyelerinden söz ediliyor, işte 2 bin TL'ye çıkarılacağı öngörülüyor burada. Bakın, emekli bayram ikramiyeleri beş yılda sadece yüzde 10 artmış; 2018'de 1.000 TL'ymiş, 2021'de 100 TL bir zam yapılmış, 2022'de aynı ücret korunmuş, şimdi ise 2 bin TL yapılacağı büyük bir başarı gibi sunuluyor. Emekli ikramiyeleri beş yılda yüzde 10 artmış ama enflasyon yüzde 269, gıda enflasyonu ise yüzde 362 oranında bir artış göstermiş. Gerçekten bir ikramiye verilecekse 2 bin TL gibi komik bir rakam değil, asgari ücrete denk bir ikramiye verelim. Hani, önümüzde bayram var, insanlar gerçekten kendi ihtiyaçlarını karşılayabilsin yoksa verdiğiniz 2 bin TL'nin çarşıda, pazarda ya da bayram alışverişinde bir karşılığı olmadığını bilmeniz gerekiyor. Yani siz bu 2 bin TL'yle bir bayram şekeri almaya kalkarsanız 3 kilo şeker bile alamayacak bir ikramiye söz konusu.
Yine, bu yasa teklifinde, doğa olayları ve salgınlarda fedakârlık sergileyenlere Üstün Fedakârlık Madalyası verilmesi öngörülüyor. 6 Şubatta 11 ilimizi de etkileyen bir deprem felaketi gerçekleşti. Maalesef bu depremde 50 bine yakın insanımız canını kaybetti, günlerce molozlar altında kaldılar, kaderlerine terk edildiler; hâlâ insanlar çok zor şartlarda -deprem bölgelerinde- hayata tutunmaya çalışıyorlar. Birçoğunun hâlâ çadırı yok, birçoğunun hâlâ konteyneri yok, birçoğunun hâlâ temel beslenme, temel gıdalara erişiminde çok ciddi sorunlar yaşanıyor ama biz -bütün bu sorunlar dururken- bu torba yasada neyi tartışıyoruz? Öncelik hâline getirdiğimiz, yardıma koşanlara, fedakârlık gösterenlere bir madalya vermek. Ya, insanların bu desteği sunması için sizin madalya vermenize ihtiyacı yok; zaten insanlar gereken fedakârlığı yaptı, bir tek yapmayan iktidarın kendisiydi. İnsanlar elinde avucunda ne var ise hiçbir karşılık beklemeden ciddi bir emek vererek geldiler, yaptılar. Evet, sadece Türkiye'den değil, Japonya'dan insanlar geldi, Süleymaniye'den geldi, Yunanistan'dan geldi, Tokyo'dan geldi yani sizden önce aslında o alanlara, deprem bölgelerine geldiler; dayanışma içinde bulundular, destek oldular, hiçbiri de "Ben madalya alayım." diye yapmadı. Halklar dayanıştı, dayanışma örneğini gösterdi ve gerçekten bu hepimiz açısından da çok mutluluk verici bir durumdu. Sizin ötekileştirmelerinize, sizin düşmanlaştırmalarınıza, sizin engellemelerinize rağmen halklar deprem bölgelerine geldi, dayanışma içerisinde bulundu, destek sundu.
Yani bu torba yasaya aslında konulması gereken neydi, biliyor musunuz? Biz deprem bölgesinde gerçekten insanlardan çokça bunu duyduk: "Bu yardımları zamanında yapmayanlar, Kızılayın konserve satması, çadır satması, AFAD'ın kendi görevini yapmaması, bütün ülkenin kaynaklarını, olanaklarını müteahhitlere peşkeş çekenler, bu yapıları denetlemeyenler için bir utanç müzesi kurulsun. Bu utanç müzesinin içerisinde tam da bu politikalara izin veren herkesin fotoğrafları asılsın ve bu utanç müzesi ziyarete açılsın. İnsanlar bunu yapanları, bu katliamlara, bu ölümlere neden olanları, bu politik zemini sunanları görsün. Tarihe geçsin, utansın, bir daha aynı hataların altına imzalarını atmasınlar diye."
Evet, gerçekten, gelin, bu yasa teklifinin içine bir madde daha ekleyelim, utanç müzesi kurulsun. Yani bence bu meselede alacağımız öncelikli ders, alınması gereken temel şey budur; bunun yapılması gerektiğini düşünüyoruz ama bunun yapılmayacağını elbette ki biz biliyoruz ama bizler kadınlar, gençler, halklar, birbiriyle dayanışanlar, birbirinin yanında duranlar bir kez daha 14 Mayısta yapılması gerekeni sandıkta yapacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) - Teşekkürler.
Bu karanlığı bize hayatmış gibi sunanlara, bu karanlığı bize zorunluymuş gibi dayatanlara biz büyük bir cevap vereceğiz. Bu karanlığı biz tarihin sonuna göndereceğiz, halklarımızla birlikte acılarımızı saracağız.
Teşekkürler.