| Konu: | ELEKTRİK PİYASASI KANUNU VE TÜRKİYE RADYO-TELEVİZYON KURUMU GELİRLERİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 78 |
| Tarih: | 14.03.2013 |
HALUK AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) - Sayın Bakan, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Enerji Piyasası Kanunu Tasarısı'nı görüşüyoruz.
Değerli arkadaşlarım, tasarıyla ilgili önemli bir konu, elektrik üretiminde sürdürülebilir bir politika için tedarik güvenliğinin sağlanmasıdır. Dünyamızın içinden geçmekte olduğu jeopolitik süreç, petrol ve doğal gaz türevi enerji kaynaklarının güvenilirliğini azaltmaktadır. Ülkeler arası çatışma konularının artmasına da bu konu yol açmaktadır. Bu tedarik güvenliği sorununun çözümü için yerel kaynakların verimleştirilmesi ve atıl durumda olanların çalışır hâle getirilmesinde mesafe almak gerekmektedir. Ülkemizde çevreyle uyumlu yerli alternatif enerji kaynaklarıyla elektrik üretimi çok önemli bir potansiyeli oluşturmaktadır. Zira bu alanda üretim hâlen çok azdır. Özellikle güneş, jeotermal ve rüzgâr enerjisinde elektrik üretimi için kurulu gücümüz gelişmiş ülkelere oranla oldukça geridedir. Petrol ve doğal gaz türevi enerji kaynaklarının tedarikinde ise çeşitliliği artırıcı önlemler yetersizdir. Zira, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının verilerine göre, hâlen doğal gaz ithalatımızın yaklaşık yüzde 60'ını Rusya'dan gerçekleştirmekteyiz. Tedarik güvenliğimiz için tedarik kaynaklarının çeşitlendirilmesi şarttır. Örneğin, Türkmenistan gazı niçin hâlâ getirilmemektedir?
Hükûmet hevesle Suriye meselesinde bu kadar taraf olurken enerji ile alakalı jeopolitik riskleri de düşünmelidir. Ancak Hükûmet gerek Suriye konusunda gerek dış politikanın herhangi bir alanında ülke çıkarlarının merkeze konduğu stratejiler üretmekten uzak gözükmektedir. Enerji politikaları ülkemiz açısından bir kalkınma meselesidir.
Değerli arkadaşlarım, bakın, termik santrallerde yüzde 50'ye varan oranda dışarıdan gelen doğal gazı kullanıyoruz. Tüm doğal gaz tüketimimiz içerisinde sanayimiz sadece yüzde 20'sini tüketirken doğal gazdan elektrik üretimi yüzde 55-60'lara varmaktadır. Bir ekonominin bu verilerle kalkınabilmesi çok zordur. Sanayimizde enerji verimliliğini artırmaya ve atık gazlardan enerji üretmeye dönük her türlü faaliyet desteklenmelidir. Ülkemizin önünde büyük bir mesele olarak duran elektrik enerjisi sorunu için kalkınmacı, kamusal yarar gözeten, hukuka saygılı, doğa ve insan dostu politikalara ihtiyaç varken Hükûmet, ne yazık ki elektrik piyasasının rant kaygılarını gözeten bir tasarıyla gündeme gelmiştir. Önümüzdeki enerji üretiminde dolaylı maliyetlerin düşürülmesi ve tedarik kaynağı coğrafyaların dengelenerek çeşitlendirilmesi sorunlarını bir an önce çözmemiz şarttır.
Termik santrallerde kullanılan kömür de yerli kaynaklardan bir tanesidir. Üstelik enerji fiyatlarının bu kadar artmasıyla kömürden elektrik elde etme yeniden kârlı hâle gelmiştir. Bu konuda yeni filtrasyon teknolojilerinin ve buluşların bu alanı tekrar cazip hâle getireceği beklenmelidir. Ülkemizde kömür üzerinde çok fazla spekülasyon yapıldığını düşünmekteyim. Yerli kömürlerimiz üzerinde yapılan spekülasyonlara engel olunması ve kömürün daha çok kullanılabilir kılınması için gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Son olarak, tasarıda sıkça atıfta bulunulan "son kaynak tedariki" konusuna da değinmek istiyorum. Bu kavram, elektrik tüketicisi vatandaşlarımızı yahut sanayicimizi herhangi bir elektrik dağıtım firmasıyla anlaşmaması durumunda "son kaynak tedarik tarifesi" adı altında piyasadan yüksek fiyata elektrik almak zorunda bırakacaktır. Hazırlanan bu tasarıda "son kaynak tedarik tarifesi" için bir üst limit koymanın vatandaşı mağdur etmek dışında hiçbir anlamı yoktur. Elektrik kullanımıyla ilgili Türkiye'deki veriler alarm vermeye başlamıştır çünkü sanayimizde bu koşullarda kriz verileri artmaktadır. Elektrik üretimi Türkiye'de önemli oranda düşmeye başlamıştır.
Hepinize saygılarımı sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)