GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (2/2443) esas numaralı Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/207) münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:84
Tarih:04.04.2023

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'min Meclis İçtüzüğü'nün 37'nci maddesi gereğince doğrudan gündeme alınması hususunda söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Katma Değer Vergisi Kanunu'nda değişiklik yapılmasına ilişkin talebimiz, bebek bezlerinden alınan yüzde 18'lik KDV oranının yüzde 1'e indirilmesiydi. AK PARTİ'si itiraz edebilir "Bebek bezlerinden alınan KDV yüzde 8'e indirildi." diye. Evet, bugün bebek bezlerinden yüzde 8 oranında KDV alınıyor ama bu kanun teklifinin veriliş tarihi 3 Aralık 2019 ve biz hâlâ diretiyoruz, bebek bezinden alınan KDV yüzde 1'e indirilmelidir. Bebek bezlerinden alınan yüzde 18 oranındaki KDV ne zaman yüzde 8'e indirildi? 29 Mart 2022'de. Biz bu aradaki iki buçuk sene içerisinde sadece kanun teklifi vermedik, Meclis araştırması önergeleriyle de konuyu defalarca gündeme getirdik. Kamuoyundan gelen her çağrıyı bizim dile getirmemiz sizin tarafınızdan kabul edilmediği gibi bu talep de reddedildi. Tabii ki yine Cumhurbaşkanı tarafından yapılan bir açıklamayla ve yine vatandaşın sesini duymak yerine gazını almayı tercih eden bir yaklaşımla bebek bezinden alınan KDV'de güya indirime gittiniz. Bebek bezinden yüzde 8 oranında KDV alınması inadının gerekçesi ne? Bebek bezi zorunlu ihtiyaç listesinden çıkıp lüks hâline mi geldi? Altını çizerek söylüyorum: Bu ürün kullanımı zorunlu, kısıtlı kullanımı ya da erişilememesi durumunda sağlık sorunları yaşanmasına sebep olabilecek sıhhi ve hijyenik bir ürün. Bir daha soruyorum: Lüks müdür? Evet, bebek bezi, artan fahiş fiyatlarla, bir de üzerine alınan vergilerle satın alınması mümkün olmayan ürün hâline gelmiştir. Aç kalmak ile bebeğine bez almak konusunda tercih yapmak zorunda bırakılan vatandaşımız için bebek bezi artık lüks hâline gelmiştir. Hatta çocuğuna verecek mama lüks olmuştur, içirmek zorunda olduğu süt de lüks olmuştur, meyve de lüks olmuştur, sebze de lüks olmuştur.

Et zaten çoktan lüks kapsamına girdi. Dün TÜİK rakamları açıklandı, yıllık enflasyon yüzde 50,51 imiş hem de TÜİK'in perdeleme çabalarına, hesaplarla oynama gayretine rağmen. ENAG aynı dönemde yıllık artışı yüzde 112,51 olarak hesaplamış. Aradaki fark yüzde 100'ün üzerinde. İktidar TÜİK'e inanmayı tercih edebilir ama ortada bir gerçek var ki enflasyon rakamları elli bir aydır düzenli olarak artıyor. Bu ayın zam şampiyonu dana eti; kuzu eti, deniz ürünleri, sakatatlar ile yumurta ve yumurtayla ilgili ürünler en yüksek oranlı zam alan ürünler arasında yerini almış; sadece kıymanın fiyatı 300 lira civarında seyrediyor, vatandaş da kıymayı ve diğer et ürünlerini de seyrediyor.

Uzmanlar ne diyor? "Çocukların yaşam kalitesini ve sağlığını bozabilecek protein ve kalsiyum eksikliğine karşı erken yaşlarda önlem alınması gerekiyor. Çocuklarda protein gereksinimi erişkinlerdeki gibi sadece dokuların tamiri ve yeniden yapılanması için değil vücudun büyümesi, gelişmesi ve zekâ gelişimi için de gerekli. Ayrıca, kemik gelişimi için çocukların kalsiyum kaynağı süt ve süt ürünleriyle beslenmesi zorunlu." diyor uzmanlar. Uzmanlar böyle diyor ama TÜİK ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı arasında imzalanan protokol kapsamında UNICEF'le yürütülen Türkiye Çocuk Araştırması'nın sonuçları ülkemizin çocuklarının yarısının hiç de böyle beslenemediğini ortaya koyuyor. Araştırma, içinde 0-17 yaş grubunda en az bir çocuğu bulanan 9.010 hanede yapılmış, 14.705 çocukla ilgili bilgi derlenmiş. Sonuçlara bakalım: Peynir ile yoğurt gibi hayvan sütünden yapılan yiyecekleri her gün tüketen 6 ay ve daha yukarı yaştaki çocukların oranı yüzde 57,8; ekmek veya makarna gibi tahıl içeren yiyecekleri her gün tükettiği belirtilen 6 ay ve daha yukarı yaştaki çocukların oranı ise yüzde 62,4; her gün meyve tükettiği belirtilen çocukların oranı yüzde 50,5; her gün sebze tükettiği belirtilen çocukların oranı ise yüzde 33; et, tavuk veya balığı her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı ise yüzde 12,7; fasulye, nohut, mercimek gibi kuru baklagilleri her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı ise yüzde 10,9 olarak kalmış. Küçük bir örneklem grubu seçilerek yapılan bu araştırmanın sonucu bile çocuklarımızın yarısının beslenemediğini ortaya koyuyor. Araştırmanın, kıyma fiyatının 300 lirayı bulmadığı 2022 yılında yapıldığının da özellikle altını çizmek istiyorum.

Ülkemizde nüfus verilerine göre her yıl ortalama 1 milyon 300 bin bebek doğumu gerçekleşmektedir. Bu veriler doğrultusunda, Türkiye'de 0-3 yaş arası bebek sayısı 5 milyon civarındadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Bebekler ve çocuklar için en büyük gider kalemini, yapılan çocuk bezi gibi harcamalar oluşturmaktadır; kıyafeti, maması, geri masrafları cabası.

0-17 yaş grubu çocuk sayısı ise ülkemizin yüzde 27'sini oluşturmaktadır; yaklaşık 23 milyon çocuk; bebekliğinde besleyemediğimiz, aynı zamanda bezleyemediğimiz, çocukluğunda besleyemediğimiz çocuklarımız. AK PARTİ'si iktidarının ilk yıllarında doğan bebekler bu sene oy kullanacak genç seçmenlerimiz oldu. Geleceği ellerinden çalınmış, oy kullanmasından korktuğunuz bu gençler sizi sandığa gömecek; 14 Mayısa çok az kaldı, gideceksiniz. Güle güle demek istiyorum ama içimden gelmiyor. Millet "Gidişleri olsun, dönüşleri olmasın!" diyor.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.