GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 126 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Yerleşme ve Yapılaşmaya İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:85
Tarih:05.04.2023

CHP GRUBU ADINA GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bugün kutladığımız Dünya Avukatlar Günü'nün tüm hukukçu milletvekillerimize ve tüm hukukçulara kutlu olmasını diliyorum.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 24 Şubat 2023 tarihinde, Olağanüstü Hâl Kapsamında Yerleşme ve Yapılaşmaya İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonumuza gönderildi. Normalde, Türkiye Büyük Millet Meclisinden komisyonlara gönderilen her yasa teklifinin ve kararnamenin süresi içinde komisyonlara gelip, görüşülüp lehteki ya da aleyhteki görüşlerle birlikte değerlendirilmesi gerekiyordu ancak muhtelif kez Sayın Komisyon Başkanına bu kararnameyi ne zaman görüşeceğimizi sorduğumuzda bunun Komisyonda görüşülmeyip Genel Kurul gündemine indirileceği bildirildi. Şimdi, Parlamento açıktı -bakın, yarın Parlamentonun son günü- neden son güne kadar bırakıldı? Komisyonda hem Anayasa'ya aykırılık yönünden hem de Komisyonda buna yapılacak olan katkıların engellenmesini... İktidar kanadının bundan ne beklediğini gerçekten anlamakta zorluk çekiyoruz. Niye bunu söylüyorum? Çünkü bu kararnamenin içinde açıkçası bir düzenleme geliyor. Bu düzenleme, temel olarak planlama meslek alanının yapılaşma sürecini tamamen dışlayan, kentleşmeyi ve kentsel yaşamı tamamen yer bilimsel verilere bağlı kurgulanacak bir mühendislik olgusu olarak gören, sığ ve akıl dışı bir yaklaşımdır. Yapılaşma süreçlerine ilişkin 3194 sayılı İmar Kanunu'nu ve ilgili yönetmelikleri tamamen devre dışı bırakan, yöre halkının katılım ve itiraz imkânlarını ortadan kaldıran bir süreç önermektedir. Yine, bununla birlikte, yürürlükteki meri mevzuat gereği imar planı yapım süreçlerinde yerine getirilmesi gereken birçok analize, çalışmaya ve kısıtlara uyma zorunluluğu da ortadan kaldırılmaktadır.

En temel bilimsel ve teknik gereklilikleri bile dışlayan bu yönetimle kadim bir geçmişe sahip olan Anadolu'muzda kentlerimizi yeniden inşa edemeyeceğimiz çok açıktır. Yüzlerce yıl boyunca yaşamlarımızı sürdüreceğimiz kentlerimizde nitelikli, refah düzeyi yüksek yaşam alanları kurgulamak adına yapılması gereken en temel iş, kır-kent ilişkisini, sosyal yaşamı, kent kültürünü, kent ekonomisini ve yöre halkının tüm gereksinimlerini kapsayıcı bir biçimde ele alan bütüncül bir planlama anlayışına sahip olması gerekir.

İlgili makamların planlama meslek alanlarının tüm gerekliliklerini reddeden, planlamayı sadece süre kaybı olarak gören, yaşanan kayıplardan, felaketlerden ders çıkarmayan bu anlayışı karşısında tüm halkımızın şunu bilmesini istiyoruz: Geleceğimizin de enkaza dönüşmemesi için bu akıl dışılığı birlikte durdurmak, yaşam hakkımıza, bilime, tekniğe ve geleceğimize birlikte sahip çıkmak zorundayız.

Afet ve acil durum yönetiminde sağlık kuruluşlarının ve kaynakların kullanımına yönelik sistemli bir planlama yapılmamıştır. Eşitsizlikler ve farklılıklar giderilmeksizin uzaktan eğitime başlanarak eğitimin özgün ve nitelik koşulları ortadan kaldırılmıştır; öğrenme biçimlerimiz pandemiyle birlikte kısıtlanmıştır. Bu afetle birlikte yaşanan depremler gerekçe gösterilerek kamusal ve toplumsal alanlarda oluşturduğu siyasi hegemonya aracılığıyla, iktidar, afet ve kriz koşullarını kendi adına bir fırsata dönüştürmeye çalışmaktadır. Kamusal ve hukuki denetim yok sayılarak bölgedeki planlama ve imar süreci yeniden yapılandırılmaya başlanmış, kamuya ait kaynakların, kentlerin, doğal ve kültürel değerlerin yatırım araçlarına dönüştürülmesine odaklanılmıştır. Bu dönem içinde orman alanları ve meralar yapılaşmaya açılabilecektir. Planlama bütünlüğü yok sayılmakta, bilimsel şehircilik ilkelerine ve imar mevzuatına aykırı parçacıl ve parsel ölçekli uygulamaların önü açılmaktadır. İlgili kanunlar kapsamında düzenlenen izin, sözleşme, ruhsat ve tahsisler iptal edilerek koruma alanları ve yerleşime uygun olmayan alanlar yapılaşmaya açılmak durumunda olacaktır.

Yine, kamuya ait taşınmazlar devredilirken özel mülkler için de kamulaştırmanın önü açılmaktadır. Bakanlık ve TOKİ'ye sınırsız bir inşaat yetkisi verilmektedir. Kararname kapsamındaki alanlarda inşaat yapım işleri ve gerekli imar işleri tamamlanmaksızın ihaleye çıkılmasının da önü açılmaktadır. Deprem bölgesinde yıkıntı ve enkazların valiliklerce belirlenen döküm sahalarına gerekli bilgilendirme ve izinler yerine getirilmeksizin, gerekli tedbirler alınmaksızın dökülmesi büyük çevre felaketlerine yol açmaktadır.

Peki, ne yaptınız da bu kararnameyi Meclise getirmediniz bu dönem içinde? TOKİ eliyle ihaleye çıktınız. Şubat ayında -elimde 22 tane ihale var- 1 milyon 350 bin lira ile 2 milyon 400 bin lira arasında değişen fiyatlarla TOKİ eliyle muhtelif şehirlerimizde ihaleye çıktınız. Bunlar tünel kalıp yöntemiyle yapılan, TOKİ'nin yapmış olduğu geleneksel uygulamaya dönük binalar. Peki, şubat ayında bu fiyatlarla çıktınız, mart ayına geldik, mart ayının 3'ü ile sonu arasında da değişik tarihlerde TOKİ eliyle ihaleye çıkıldı. Arkadaşlar, bir ay içinde enflasyon... Şubat ayındaki ve mart ayındaki enflasyon rakamlarını yüzde 2,35 açıklıyor, 1,85 açıklıyor; TOKİ'nin yapmış olduğu ihalelerde bir aylık fiyat artışı yüzde 15'ten fazla yani şubat ayında TOKİ yaptığı ihalede bir ay sonra yüzde 15 daha yüksek fiyatlarla ihale yapabilmektedir. Peki, bu kadar ihale yaptınız... Şimdi, nerelerde ihale yapmışlar? Hani deprem en çok Hatay'ı vurdu değil mi? Hatay şehrimizin yapı stokunun yüzde 41'i yok oldu, aşağı yukarı 250 binden fazla bağımsız birim kullanılamaz hâle geldi. Kentte 400-500 bin insan şehri terk ederek başka yerlere gitti. Peki, şubat ve mart ayları içinde Hatay ilinde ne ihale yapılmış? Hatay ili Altınözü ilçesinde 364 konut. Değerli arkadaşlar, daha önce TOKİ'nin Altınözü'nde yapmayı vadettiği toplu konutların dönüştürülmesinden başka bir şey değil. Altınözü Hatay'da depremin en fazla vurduğu yer mi? Yine, Hatay ili Payas ilçesinde 821 adet konut. İsmet Bey, Suzan Hanım; Payas ilçesinde ölü var mıydı?

İSMET TOKDEMİR (Hatay) - Hayır.

GÖKAN ZEYBEK (Devamla) - E, ölünün olmadığı, bir tek insanın yaşamını yitirmediği Payas ilçesinde ihale yapıyorsunuz, şehrin yarısından çoğunun yıkıldığı Antakya'da yok, Samandağ'da yok, Defne'de yok. Peki, bunu biz sormayacak mıyız, bunun hesabını sormayacak mıyız?

İSMET TOKDEMİR (Hatay) - Soracağız.

GÖKAN ZEYBEK (Devamla) - Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığına göre deprem bölgesinde acil yıkılacak ağır hasarlı ve hâlihazırdaki yıkık her 100 konuttan 41'i Hatay'da. Hatay açık ara depremde en ağır darbeyi yiyen ilimiz ancak TOKİ'nin sitesinde ihale bilgilerine göre depremin ardından deprem bölgesinde yapılan 37 bin konutluk ihalenin sadece yüzde 8'i Hatay'da ama Hatay'ın en fazla yıkım olan kasabaları, ilçeleri, mahalleleri maalesef kapsamın içine girebilmiş değildir. (CHP sıralarından alkışlar)

"Biz burası CHP'li demedik, biz ne yaptık?" diyor ya Sayın Cumhurbaşkanı, ne yaptınız işte? Yaptığınız ortada. Hatay Büyükşehir Belediyesi CHP'li diye, siz Hatay'da yaşayan insanları açıkça cezalandırıyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) - Bu nasıl bir ruh hâli ya, bu nasıl bir kafa ya!

GÖKAN ZEYBEK (Devamla) - Onlara -söylemeye dilim varmıyor ama- Suriye'den Hatay'a gelmiş, yerleşmiş insanlara gösterdiğiniz iyi niyetin onda 1'ini Hataylı yurttaşlarımıza göstermiyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, peki, siz bunları yapamıyorsunuz ama önümüzde 14 Mayısta seçim var, ne yapacağız biz? Şimdi isterseniz biraz da ne yapacaklarımızla ilgili bilgi vereyim. Değerli arkadaşlar, depreme dirençli kentler yapmak istiyorsanız, önce bir Anayasa hükmü olarak getireceksiniz; AKP'nin yirmi yılda onlarca kez şu Meclise getirdiği "imar affı" ve "imar barışı" adı altındaki bütün uygulamaların bir daha hiçbir milletvekili tarafından teklif dahi edilemeyeceğini Anayasa'nın hükmü altına koyacaksınız. (CHP sıralarından alkışlar) Peki, başka ne yapacağız? Kent genelinde yapı zemin ilişkisi dikkate alınarak riskli alanların belirlenmesi ve bu alanlarda parsel düzeyinde yenileme yerine erişilebilirlik ve donatılar bağlamında yaşam kalitesinin yükseltilmesine yönelik projeleri hayata geçireceğiz. Boş konut stokunun yenilemeye girecek alanlarda yaşayanlar için, yenileme süreci içinde tahsisine yönelik kolaylaştırıcı yöntemler geliştireceğiz. Yapı stokunun yenilenmesine ek olarak yapıların güçlendirilmesi için belediyeler ve ilgili kurumlarla eş güdüm içinde çalışacağız. TOKİ'nin sosyal konutlarda kullandığı "İlk Evim" kampanyasına benzer bir faiz uygulamasının afet öncesi mevcut yapı stokunun güçlendirilmesi için kullanılmasını sağlayacağız. Kiralama esaslı konut projelerinin kent genelinde yaygınlaştırılması ve artırılmasını sağlayacağız. Yapı envanter çalışmasının öncelikle oluşturulmasını ve devletin kiralama, satın alma, gerekiyorsa kamulaştırma yaparak ilerlemesini sağlayacağız. Yenilemeye konu olan ilçelerden elde edilen gelir yenilenmeye ihtiyacı olan ilçelerde kaynak olarak kullanılacaktır. Konut üretiminde sadece betonarmenin değil; ahşap, çelik, prefabrik yapı gibi farklı teknolojilerin kullanılması, geliştirilmesi ve konut üretiminde çeşitliliğin sağlanması için teşviklerle endüstriyel gelişimin önünü açacağız. Konut üretim sistemlerinin çeşitlendirilmesi ve monte edilecek olan parçalardan oluşan yeni sistemlerin tesis edilmesini sağlayacağız. Siz altmış günde bir konteyneri hâlâ kamyon üzerinde deprem bölgesine gönderiyorsunuz. 2 tane konteyneri bir tırla götürmek yerine 200 tane konteyneri götürüp orada monte edecek bir işletmeyi bile hâlâ kuramadınız. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Yapı yenilenmesi ve güçlendirilmesi sürecinde vatandaşa verilen kira desteklerinin bölgenin deprem riskine oranla artırılması ve vatandaşların yapı güçlendirmeye teşvik edilmesini sağlayacağız. Öyle 3.500 lirayla değil, 10 bin liranın altında kiraya ulaşamayan yurttaşlarımıza gerçek, güncel kira desteklerini sağlayacağız.

Yapı dönüşüm ve yenilenme sürecinde vatandaşlara yapılacak olan uzlaşma süreçlerinin hızlandırılması için yasal düzenlemeleri getiriyoruz. Yine 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun'da riskli alanlarda dönüşüm için gerekli olan 2/3 uygulaması yerine 50+1 uygulamasına geçilmesiyle ilgili bir yasal düzenlemenin yapılması şarttır. 3194 sayılı İmar Kanunu'nun, afet risklerini alarak yeniden güncellenmesi ve yine 3194 sayılı İmar Yasası'nda TAKS ve KAKS aracılığıyla bina çıkmalarının belli bir kat seviyesinden sonra tümüyle yasaklanacağı bir düzenlemenin yapılması gerekiyor. Riskli alanda kalan hastane ve okulların yenilenmesi ve güçlendirilmesi, yenilenmeyenlerin ise derhâl boşaltılarak yıkılmasının sağlanması gerekiyor.

Yine, değerli arkadaşlar, riskli alanlarda kalan zincir market ve eczaneler için yapıların denetimlerinin artırılması ve yapıların depreme dayanıklı bir konuma gelmemesi durumunda buralardaki kamusal hizmetlerin, ticari hizmetlerin mutlaka başka yere taşınmasının sağlanması gerekiyor. Mevcut yapıların hastane olarak kullanılmasına ilişkin ruhsat verilirken yapı güvenlik katsayısının belli oranda sorgulanmasını, güvenlik katsayısına uymayan binalarla ilgili de deprem izolatörlerinin yapılması için altı aylık süre içinde tüm Türkiye'deki hastanelerin izolatörle donatılmasını sağlayacağız.

Değerli arkadaşlar, acil toplanma alanları, akaryakıt depoları ve sanayi benzerli tehlikeli kullanım türleri tespit edilerek belirlenecek ve buraların olası risk durumlarına göre şehrin merkezinden taşınması sağlanacak. Deprem Master Planı mevcut durum analizleri güncellenerek revize edilecek, Çevre Düzeni Planı'nın da afet konusu temel alarak yeniden revizyonu yapılacaktır. Olası bir afet durumunda toplanma aşaması için kentlere özgü toplanma alanlarının afet öncesinde hazırlanması ve afet sonrası toplanma sürecinin planlı olarak yürütülmesi için enkaz tahliye planlarının yapılması şarttır.

Yine, kentsel dönüşüm projelerinde zemin incelemeleri doğrultusunda alana özgü yapı tipolojilerinin uygulanması, yapı ve zemin ilişkilerinin doğru saptanmasının hayata geçmesi gerekiyor. Korunması gereken alanlarda afeti bir öncelik olarak ele almak suretiyle kültür mirası olarak kabul edilen tescilli ya da henüz tescil edilmemiş yapıların rölövelerinin çıkarılarak restorasyon ve güçlendirmelerinin hızla yapılması gerekiyor. Kahramanmaraş'ta, Malatya'da, Adıyaman'da ve başta Hatay'da korunması gereken kültür varlıklarımızın bugün enkaz hâline gelmesinin temel sorunu buradaki iktidardır, yanlış uygulama projeleri, yanlış restorasyon projeleri ve kültür mirasımıza sahip çıkmama anlayışının temel sonucudur.

Yine, planlarda kentin hiçbir şekilde yapı yapılmaması gereken alanlarına "iskân dışı alanlar" tanımının getirilmesi ve bu konuya yönelik yasa önerisi olarak sunulması ve bunun bir yasal zemine oturmasının sağlanması gerekiyor. İskân dışı alanlar olarak belirlenen alanların tümünün planlarda mutlaka belirtilmesi ve bunların bir daha asla iskân sahası olarak açılmaması gerekiyor.

Yine, arkadaşlar, kooperatifçiliğin güçlendirilerek yurttaşlarımızın ucuz ve ulaşılabilir bir faiz oranıyla, uzun vadeyle konut sahibi olabilmesinin, bu manada konut sahibi olanların riskli yapılarda oturması durumunda bu yapılarının güçlendirilmesi için yine çok uzun vadeli, faizsiz kredilerle yapı stokunun tabutluktan yaşanabilir mekânlar hâline gelmesi gerekiyor.

Yine, iktidarımızda kat karşılığı inşaat yapım sözleşmeleriyle ilgili yeni ve mutlak bir düzenleme getireceğiz. ÇED raporlarının bağımsız bilirkişiler ve birimler tarafından hazırlatılması konusunda merkezî yönetime yönelik baskı mekanizmasının sivil toplumlar eliyle daha da fazla yapılmasının önünü açacağız. Talimatla ÇED raporu yapan, yazan, onaylayan uzmanların tamamını devletten uzaklaştıracağız.

Yine, yeni yapı üretiminde ve denetiminde yerel yönetimler ile merkezî yönetim arasındaki eş güdümü mutlaka sağlayacağız. Kentlerdeki tüm alt ve üstyapı bilgilerinin kontrol edilmesi, güncellenmesi ve hukuki altyapının oluşturulması, yapı ve altyapılardaki kontrollerin maliklerin inisiyatifine bırakılmamasını sağlayacak yasal düzenlemeler yapacağız.

Değerli arkadaşlar, konutlara ek olarak endüstriyel tesislere ilişkin kontrol ve düzenlemelere ilişkin uygulamalar geliştirilecek, yalnızca konut ve ticaret alanlarının değil, kent merkezlerindeki tüm donatıların dağılımı göz önünde bulundurularak planlanacak, ruhsat verilen ticari alanların düzenli olarak kontrol edilmesi, yapım tekniğinin içinde olan inşaat mühendislerinin, mimarların ve teknik insanların belli dönemlerle denetime tabi tutulması, uzmanlık testlerinden geçmesi yani yetkin mimarlık ve mühendislik uygulamasının da artık hayata geçmesinin sağlanması gerekiyor.

Değerli arkadaşlar, sadece ev sahipleri açısından değil, kiracılar açısından da kiralık sosyal konut, ucuz ve erişilebilir konut seçeneklerinin kamu eliyle ayrı ayrı üretilmesi, kooperatif gibi ayrı alternatif konut üretim seçeneklerinin de toplumun önüne getirilmesi gerekiyor.

Yine, üniversite eğitimi gören öğrencilerin yurt sorununu kısa sürede, iki yıl içinde bütün Türkiye'de bitirecek... Sadece 2 kişilik odaları ranza koyarak 4'e, 4 kişilik odaları ranzayla 8 kişiye çıkararak yurt sorununu çözdüm anlayışının yerine gerçekten sağlıklı, yaşanabilir, ders çalışmaya uygun yurtlarla bütün gençlerimizi buluşturmak zorundayız.

Yine, değerli arkadaşlar, rezerv alan tanımıyla ilgili de rezerv alan ilan edilen yerler konut yapmak için değil geçici konut ve prefabrik yapıların bulunabileceği alan olarak tanımlanmak zorundadır. İstanbul'da Kemerburgaz'da villaların içinde rezerv konut sahası ilan ediyorsunuz, 3 milyon dolara satılacak villalar yapıyorsunuz. Oysa bütün deprem ve afetlerde rezerv konut sahalarının yıkıma uğrayan insanların ilk baştan gideceği, altyapıları önceden hazırlanmış ve prefabrik yapılarla ya da konteynerlerle hızlı bir biçimde normal yaşamın sürdürüleceği alanlar olması gerekiyor. Çok sayıda önermemiz var, çok sayıda bu konularla ilgili geleceğe dönük yaptığımız çalışmalar var.

Değerli arkadaşlar, Mecliste kurulan Deprem Komisyonu yarın son toplantısını yapacak, raporunu sunacak. Bunun Genel Kurula yetişmeyeceği çok açık ama şunu belirtmek istiyorum ki: Deprem Komisyonundaki Cumhuriyet Halk Partili üyeler olarak partimizin bütün görüşlerini 35 sayfalık rapor olarak Deprem Komisyonuna yarın sunacağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Zeybek.

GÖKAN ZEYBEK (Devamla) - Dilerim ve umarım ki buradan lojistikten sağlığa, eğitimden ulaşıma, mühendislikten çevreye kadar pek çok konu başlığı altında yüzlerce uzmanın çalışarak onlarca bilim insanının görüşleri doğrultusunda oluşturduğumuz bu düzenleme birileri tarafından dikkate alınır. Bu Komisyona yapmış olduğumuz katkılar ışığında, gelecekte afete dirençli, afet riskini minimuma indirmiş şehirleri el birliğiyle yaratırız. Kentler rant için değil, kentler çıkar grupları için değil, kentler iktidarların siyasi yandaşlarına değil, onların siyasi organizasyonuna değil; emekçilere, halka, yoksulların yaşayacağı bir alana dönüşür, el birliğiyle bunu sağlarız.

Hepinize teşekkür ediyorum.

Önümüzdeki dönem buluşmak üzere. (CHP sıralarından alkışlar)