| Konu: | 126 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Yerleşme ve Yapılaşmaya İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 85 |
| Tarih: | 05.04.2023 |
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Meclisin son konuşmalarını yapıyoruz, yarın bitiyor ve 27'nci Dönemin özelliği aslında Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, birçok soruna en kısa sürede çözüm bulunacak, her şey acil olarak çözülecek... Ve burada konuştuğumuz konu, olağanüstü kararnamelerle çıkan bir sürecin yasalarını tekrar yasal bir sürece evirmek. Bu ülkede öyle enteresan şeyler yaşıyoruz ki, bu ülkede afet olmadığı hâlde, afet gibi, ihaleler yapılmakta; afet gibi, yandaşa peşkeş çekilmekte. Ülkede her türlü itiraza, muhalefetin her türlü konuşmasına, öğrencinin, işçinin, emekçinin, doktorun, mühendisin her türlü itirazına OHAL uygulayanlar, olağanüstü hâl olmadığı hâlde OHAL'i uygulayanlar, hesabına gelince yasayı araştırıyor, yasayı uygulamaya sokuyor, hesabına gelince de afetle ilgili düzenlemeleri görmemezlikten geliyor. Arkadaşlar, son yirmi yılda yapılan ihalelerin büyük çoğunluğunun giriş cümlesi afet, salgın koşullarında olan bir süreçle ilgili ve tümüyle yandaşa verilmekte, tümüyle istenilen kişiye verilmekte ve hepimizin cebinden çıkan paralar birilerine peşkeş çekilmekte. Ve sınırsız yetki alan Cumhurbaşkanlığı sisteminde depremin ilk günlerinde zaten Twitter'ı yasaklamışsın, zaten herkese baskı uygulamışsın, ilk kırk sekiz saatte yoksun, bütün beceriksizliğin ortaya çıkmış; insanlar feryat ediyor, insanlar can derdinde, hiç kimse yok ve oradan çıkıp olağanüstü hâl ilan ediyorsun ve yetki alıyorsun. Ya, bütün ihaleleri istediğin zaman yapıyorsun, istediğine veriyorsun, yan yol buluyorsun; kanun hükmünde kararnameye gerek yok. Sen Kamu İhaleyle ilgili düzenlemeyi tümüyle değiştirmişsin, iki üç kez değiştirmişsin. Ne istiyorsun? İstediğin tümüyle bir formalite bulmak ve bunu bir usulüne getirmek.
Olağanüstü hâli bize sorun, olağanüstü hâlin ne olduğunu bize sorun, "OHAL" dediğinizde aklımızda ilk yananın ne olduğunu, aklımıza ilk gelenin ne olduğunu bize sorun ve siz olağanüstü hâli öyle bir şeye getirdiniz ki artık, tümüyle, bütün bu baskıcı "Susun!" "Konuşmayın!" "İtiraz etmeyin!" "Yönetirim!"in dışında bir de "Ben istediğime istediğim ihaleyi veririm, yine susun!"a getirdiniz. Siz tümüyle rejimi bu düzeye getirdiniz. Sonra da "Helalleşmek istiyorum." sonra da "kader planı" sonra da "Beceremedik, ilk dönemler yoktuk." sonra da "Yine ihale yapıyoruz, konutları yapacağız, getireceğiz." Ya, bu dönem bitti, insanlar bunu biliyor; sokakta gördü, köyünde gördü, yaşamını yitirirken gördü, her açıdan gördü.
Şimdi, Deprem Komisyonunda biz oturuyoruz, Deprem Komisyonunda da çalışmalar var. Ya, arkadaşlar, ilk kırk sekiz saat, yetmiş iki saat insanlar feryat ediyordu, insanlar can çekişerek canından oldu ve "AFAD" denilen kurum, "Kızılay" denilen kurum yok olduğu gibi, görünmediği gibi, çare getiremediği gibi, Deprem Komisyonuna önlükleriyle gelmiş oturuyorlar, önlüklerinde bir tane leke yok. Ya, siz bu önlüklerle niye buraya geldiniz, bu formalarla niye buraya geldiniz? "Biz hiç üstümüzden çıkarmadık." Üstünüzden çıkarmadığınız bir önlüğün, bir formanın ne hâlde olması lazım? Yok, o da yok; bu şekilde gelmiş. Peki, istifa eden var mı? "Biz istifa etseydik Kızılay çökerdi." İşte, gelen sistem, yeni sistem böyle bir sistem. Bu sistem iflah olmaz; bu sistem, tümüyle, ülkeyi getirdiği bataklıkla beraber canların yok oluşuna neden oldu.
İmar affına girmeye hiç gerek yok ve şimdi de kalkıp "Bundan sonra bu imar affına gerek yok." deniyor. İstanbul'la ilgili "Bundan sonra dikey yapmayacağız." Ya, iyi de bunu yapan kimdi? Bunu bu duruma getiren kimdi? Ve bu sürece geldik.
Şimdi, OHAL ve kayyum... OHAL ve kayyuma niçin geldim? Zaten olağanüstü hâl var, OHAL var, biz biliyoruz. Şu anda Hakkâri'de, Van'da bir basın açıklaması yapmak bile yasak, olağanüstü hâl yetkisiyle bunu direkt kaldırıyor. Geldiğimiz aşamada siz olağanüstü hâli bir yönetim biçimine dönüştürdünüz. Ve bunun cevabı ne? Siyasette de bunu yapmaya çalışıyorsunuz, herkesi susturmaya çalışıyorsunuz. Siyasetteki cevabı, HDP açısından "..."(*) Tekrar biz, yeniden biz. Neden? Çünkü birçok baskıya rağmen, birçok kumpas davasına rağmen, birçok engellemeye rağmen HDP kendi yolunda, ısrarla demokratik mücadeleye devam etti ve "Yine biz" dedi, "..."(*) dedi, "..."(*) diye yola çıktı Kürtçesiyle.
Ve sevgili İdris Baluken hoş geldi. Umarım, sevgili İdris Baluken'le beraber, haksız yere, itirazlarına rağmen cezaevlerinde tutulan mahpus birçok arkadaşımız, tutsak şekilde, tecrit altında tutulan arkadaşlarımız özgürlüğüne kavuşur, arkadaşlarımız yeni süreçte daha iyi, demokratik bir ülkede yaşamak için mücadelelerini sürdürürler ve biz kesinlikle umutluyuz, inançlıyız, kararlıyız. Niçin kararlıyız? Çünkü bugüne kadar yapılan bütün uygulamalara rağmen, bütün itirazlara rağmen direne direne gelerek büyüyen bir süreç var. Bu süreçte ne kadar engel çıktıysa, ne kadar baskı çıktıysa, ne kadar gayrihukuki ve hukuka uygun şekilde kumpas davaları çıktıysa üstesinden gelmeye çalıştık ve nefesimiz kesilmeye çalışılsa bile sadece bizim için değil, sesi kesilenlerin sesi olmaya çalıştık ve hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmadık, kararlı bir şekilde devam ettik. Kobani davası mı, basın açıklamalarının engellenmesi mi, dokunulmazlıkların kaldırılması mı; birçok şeyde arkadaşlarımız hiçbir zaman yılmadı, mücadeleyi sürdürdü çünkü arkada milyonlar var, arkada umut verenler var, azalan değil çoğalanlar var. Bütün barajlara rağmen, bütün ayak oyunlarına rağmen, bütün böyle kötü uygulamalara rağmen gelen bir ekip var ve HDP'ye yönelik yapılan her şeye rağmen yeni bir yol; Yeşil Sol Parti. Yeşil Sol Partiyle -Nedir?- bizim tümüyle geleceği kurgulamamız lazım, daha demokratik, daha barışçıl, daha özgürlükçü bir yaşam için yarını kurgulamamız lazım. Siz bölgeye gittiğinizde, Türkiye'nin birçok yerine de gittiğinizde insanlar umudun üçüncü yolda olduğunu, barışın üçüncü yolda olduğunu, eşitliğin üçüncü yolda olduğunu biliyor. Bu yolda da hiçbir zaman vazgeçilmeyecek, devam edilecektir çünkü arkamızda -biraz önce söylediğim gibi- milyonların beklentisi var, inancı var ve bütün her şeye rağmen bu mücadeleye devam edenler var. Bizler bu inançla, bir sabırla mücadelemizi direne direne sürdürdüğümüz gibi bundan sonra da sürdüreceğiz. Dün korkmadık, korkmuyoruz, korkmayacağız; dün karamsarlığa düşmedik, bugün düşmüyoruz, yarın da düşmeyeceğiz, umudu büyüteceğiz, bir ağaç gibi büyüteceğiz; kadın mücadelesiyle, gençlik mücadelesiyle, emek mücadelesiyle, özgürlük mücadelesiyle bütün bu süreci devam ettireceğiz direne direne çünkü biz inanıyoruz, biz inançla yola çıktık, bu inançla da yolumuzu sürdürmeye devam edeceğiz.
Biz açlıkla, yoksullukla baş başa kalan insanların derdini biliyoruz, köyünde tarlasını süremeyen insanların sorunlarını biliyoruz, öğrencilerin sorunlarını biliyoruz, emeklilerin sorunlarını biliyoruz; sağlıkta, eğitimde olan sorunları biliyoruz ve çaresi de bizim söylediklerimizin hepsinde var. Ama savaşı, talanı, yalanı, her türlü düzenbazlığı fırsat bilip kollayanlar, yasa çıkaranlar hesap verecek; bu hesabı sormakta da bizler kararlıyız, hiçbir zaman da şaşmayacağız.
Bizler bu süreci devam ettirirken bize tümüyle, en büyük armağan halkımızın verdiği destektir; mücadele desteğidir, azmidir ve bu geleneği bize bırakanlardır. Biz, arkadaşlarımızla beraber, bu yolu devam ettirmeye kararlıyız. Yeşil Sol Partiyle biz gelecekte tekrar bu sözlerimizi söylemeye devam edeceğiz, vazgeçmeyeceğiz çünkü bizler kazanmak ve umudu büyütmek zorundayız; bu ülkeye böyle bir borcumuz var. Demokratik mücadeleden vazgeçmeyeceğiz.
Biz, Türkiye'yle ilgili değil, aslında Türkiye'nin bütün komşularıyla beraber, her yerde, barış ortamı içinde mücadelemizi sürdürmekte kararlıyız. O nedenle hakikatle yüzleşeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayınız.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Hakikatle yüzleşeceğimiz gibi, biz geleceğin kurgusunu bu şekilde hazırlayacağız.
Sonuçta, bizim seçim sürecindeki yeni sloganımız "..."(*) dediğimiz "Yeniden biz, tekrar biz." Çünkü neden? Her seferinde "Bunlar nereden geliyor?" "Ne oldular?" diyenlere yanıtımız: Biz yılmıyoruz, mücadelemize devam edeceğiz, varız, var olmaya devam edeceğiz ve kararlıyız, kararımızdan vazgeçmeyeceğiz. Herkes bilsin ki gelecekte bu ülkede daha güzel günler olacak.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)