GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 126 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Yerleşme ve Yapılaşmaya İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:85
Tarih:05.04.2023

HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY (İstanbul) - Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Evet, daha insanlarımız enkaz altındayken yayımlanan 126 no.lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi hakkında önce çevre örgütleri, ekoloji platformları bir açıklama yapıtlar ve asrın ihmalinin neden olduğu bu başınıza yarattığınız felaketi bu kararnameyle devam ettirmek istediğinizi açıkladılar. Anayasa'ya ve kanunlara açıkça aykırı olduğunu bilim insanları, hukukçular ifade etti. Evet, ardından İTÜ Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü öğretim üyeleri ve yardımcıları ortak bir bildiri yayınladı. İTÜ'lü akademisyenler, nitelikli geçici barınma alanlarının öncelikli olduğunu ifade etti ve kararnamenin bütün Anayasa'ya aykırılıklarını da bir bir açıkladı. Ne yaptınız? İTÜ Rektörlüğü bölümün sitesine erişimi yasakladı, artık bilim insanlarının açıklamasına hiç kimse ulaşamıyor; sosyal medya hesaplarını kapattı, deprem kararnamesine itiraz eden akademisyenleri hedef aldı ve dün itibarıyla da Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Başkanı Sayın Profesör Doktor Funda Yirmibeşoğlu görevden alındı.

Evet, sizin bilime de bakışınız, zaten bu büyük afeti başınıza bu kadar felaket hâline getirmenizin tek nedeni ve en büyük nedeni bilimi şöyle elinizin tersiyle bir kenara itmenizden kaynaklı ve bildiğiniz yolda da devam ediyorsunuz. Deprem sonrası yerleşim alanlarında yapılacak faaliyetlerin bilimsel verilerle yapılması gerektiğini belirtmek, kentlerin yapılardan ibaret olmadığını hatırlatmak, siyasi saiklerle yapılan ve planlama ilkelerini yok sayan rant odaklı inşaat faaliyetlerine karşı çıkmak mühendislerin, mimarların, şehir plancılarının, her şeyden önce de bilim insanlarının bizzat görevidir. Üniversiteleri sizin atadığınız, sarayın atadığı rektörler tam bir AKP teşkilatı gibi görüyor. Aslında siz bu ülkeyi nasıl yönetiyorsanız onlar da üniversiteleri öyle yönetiyor. Rektörler bütün kurumun birikimini, değerlerini, bilimsel üretimini hedef alıyor ve mesleğine, bilime, akademik özgürlüğe sahip çıkan akademisyenleri de cezalandırıyor; üniversiteleri bilim odağı olmaktan tamamen çıkarıyor.

Şimdi, bu kararnameyle niyetiniz çok açık. Bir, deprem bölgesindeki tüm illerde orman, mera alanlarını herhangi bir engelle karşılaşmadan yapılaşmaya açmak. O nedenle, planlamayı devre dışı bırakıyorsunuz, mülkiyet hakkına sınırlamalar getiriyorsunuz ve ne için bunu yapıyorsunuz? Yine her zaman en iyi yaptığınız şeyi yapıyorsunuz; şirketlerinize sermaye transferi için. Evet, siz, depremin üzerinden şirketlerinize sermaye transferi yapıyorsunuz. Ama artık bitti, bitti. Artık gemiyi terk edebilirsiniz. Yirmi yıl boyunca yediniz içtiniz, sadece kendiniz için değil; eşinize dostunuza, yandaşlarınıza yedirip içirdiniz. Bir maaş yetmedi, üçer beşer maaş dağıttınız, aldınız. Bir ihale yetmedi, ihaleleri yüzer yüzer dağıttınız. Kupon araziler, yatlar, katlar, mülkler, saraylar; bunların hepsini götürdünüz. Tutarsız ve ilkesiz bir dış politikanız nedeniyle bu ülkenin saygınlığını iki paralık ettiniz. Bu ülkenin çocuklarına harcanması gereken o milyonlarca parayı, sırf sizin savaş çığırtkanlığınız nedeniyle silahlanmaya ayırdınız; evet, çocuklardan çaldınız, silahlanmaya ayırdınız. Çıkardığınız imar aflarının bedelini 50 binin üzerinde insanımız yaşamını kaybederek ödedi. Evet, geride kalanlar, milyonlarca insan sevdiklerini kaybetti, aç açıkta kalarak hâlâ ödemeye devam ediyor. Sanatta, sporda, kültürde bu ülkeyi yirmi yıl değil tam yüz yıl öncesine geri götürdünüz.

Hepsini nasıl yaptınız? Hepsini bu ülkenin halklarının emeğini, alın terini sömürerek yaptınız. Evet, yüzde 99'un emeğini, ürettiklerini yüzde 1'in çıkarı için seferber ettiniz. Kentleri yağmalayarak yaptınız, doğayı talan ederek yaptınız. Cumhuriyet Dönemi'nin toplam ekonomik birikiminin yüzde 90'ını satarak başta eğitim, sağlık ve barınma hakkı olmak üzere halkın en temel yaşamsal haklarını gasbederek yaptınız. Talimatlı yargı, büyük bir hukuksuzluk düzeni yaratarak yaptınız. Siyaseten baş edemediklerinizi, rakiplerinizi, aklıyla baş edemediğiniz rakiplerinizi yargı yoluyla cezaevlerine koyarak yaptınız. Halkın rızasını alamadığınız, seçilemediğiniz belediyeleri kayyum atayarak yaptınız, gasbederek yaptınız. Düşünce özgürlüğü, basın özgürlüğü, toplantı ve gösteri hakkı, demokrasi, insan hakları adına kırıntılarını bırakmadınız; hepsini ortadan kaldırarak yaptınız. İnancı kullanarak yaptınız, gericiliği hortlatarak yaptınız. Kadın düşmanlığını teşvik ederek, çocuk istismarını koruyarak kollayarak yaptınız. Yalan söyleyerek yaptınız. Öğrenci, çalışan, işsiz, bu ülkenin yüzde 96 gencini umutsuz bıraktınız, umutlarını çaldınız. Liyakat yerine biat üzerine kurulu yöneticiler yarattınız. Bilime kulak vermediniz, insan hayatına değer vermediniz; koltuklarınızdan başka bir şey düşünmediniz.

Ve yirmi yılın sonunda büyük bir ekonomik yıkım, kutuplaşmış bir toplum, yozlaşmış sosyal ilişkiler ve enkaz altında on binlerce can bıraktınız ama artık bitti, gidiyorsunuz, gideceksiniz, biliyoruz, bütün halklarımız biliyor; ne tasfiye operasyonlarınız ne düşmanlaşma siyasetiniz ne kumpaslarınız ne de kapatma davalarınız işe yaramadı, yarayamayacak. Sizden öncekilerin yaptığını yapmaya devam ettiniz ama her defasında mücadeleyi büyüttünüz.

"Cellat uyandı yatağında bir gece

'Tanrım' dedi 'Bu ne zor bilmece'

Öldükçe çoğalıyor adamlar

Ben tükenmekteyim öldürdükçe..."

Evet, tükeneceksiniz, tükendiniz ve siz, tükenerek gidiyorsunuz. Evet, giderken de saldırarak, pusu kurarak kalmaya çalışacaksınız; bunu biliyoruz. Sandıkta tezgâh kuracaksınız, oyları sayarken, açıklarken manipülasyon yapacaksınız; bunu biliyoruz. Yapmadınız mı? Hepsini yaptınız, defalarca kez yaptınız, yeniden deneyeceksiniz.

Biz, haziran-kasım arasındaki yaşadıklarımızı, bu ülke halklarına yaşattıklarınızı asla unutmadık, unutturmayacağız ve siz yenildiğinizde de iktidarı kaybettiğinizde de hesap vermekten kurtulamayacaksınız. Ama bu sefer durum farklı, yok öyle yağma. Sakın denemeyin, kirli oyunlar peşinde koşmayın ve sizi bir kez daha uyarıyorum: Hukuksuzluğa kalkışmayın, provokasyon tezgâhlamayın, zaten bu ülkenin tarihine kara bir leke olarak geçtiniz ve o tarihte kalın. Ve gelmeye hazırlananlar sizlere de bir iki lafım var. Evet, bol laflarla, vaatlerle şu an etrafta dolanılıyor, yürüyorsunuz. Bu ülkenin halkları her seçim öncesi benzer lafları, benzer vaatleri defalarca ve defalarca duydu ama bu ülkede bir atasözü var, onu hatırlatmak istiyorum: Laf ağızdan çıkana kadar o lafa sen hâkimsin ama ağızdan çıktıktan sonra o laf artık sana hâkim olur yani tutamayacağınız sözler vermeyin, verdiğiniz sözleri de mutlaka ama mutlaka yerine getirin. O verdiğiniz sözlerin hepsinin biz takipçisi olacağız ve "Dün dündür, bugün bugündür." demenize asla ve asla izin vermeyeceğiz. Ayrıca, biliyoruz, içinizde şu gidecek olanlara benzeyenler de var, koltuk, mevki, makam düşünenler de var, kişisel çıkarı için kullanacak olanlar da var; yeni iktidarı paylaşmak için el ovuşturanlar, sizler de bilin ki artık işiniz kolay değil hem de hiç değil. Bu ülkenin halkları, bu ülkenin sosyalistleri bunca yıkımın ardından, bunca suistimalin ardından, bunca adaletsizliğin, bunca bunca hukuksuzluğun, talanın ve yağmanın ardından, bezirgânlığın ardından halkların umudunun çalınmasına asla ve asla izin vermeyecek. Sarayı gönderdikten sonra yapacak çok işimiz var, yirmi bir yıllık yıkım yeniden yapılacak bu ülkede, evet, yeniden inşa edeceğiz, halktan çalınan her şey halka iade edilecek, kapitülasyonlar kaldırılacak, Kürt halkının hakları verilecek, kadınlar eşit ve özgür yaşayacak ve eğitim sistemi topyekûn değişecek.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz.

OYA ERSOY (Devamla) - Üniversiteler özerk ve demokratik olmadan asla olmaz, çevre ve doğanın talanı devam ederek olmaz, sömürü bitmeden olmaz ve son sözüm: Saray yenilecek, bu ülkenin tarihinde yeni bir sayfa açılacak. Ancak biz sosyalistler biliyoruz ki işimiz, görevimiz, misyonumuz bitmeyecek çünkü bu topraklarda gerçek adalet, gerçek eşitlik, gerçek barış sadece ve sadece bizler eliyle gelir. Bu hedef gerçekleşene kadar biz bu toplumun en küçük nüvesinde mücadele etmeye, örgütlenmeye devam edeceğiz.

"Saraylar saltanatlar çöker

kan susar bir gün

zulüm biter.

menekşeler de açılır üstümüzde

leylaklar da güler.

bugünlerden geriye,

bir yarına gidenler kalır

bir de yarınlar için direnenler...

bitmedi daha sürüyor o kavga

ve sürecek

yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!" (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)