| Konu: | (10/6598, 6599, 6600, 6601, 6602, 6603, 6604, 6605) No.lu Bartın'ın Amasra İlçesinde Meydana Gelen Maden Kazasının Tüm Yönleriyle Araştırılarak Benzer Kazaların Önlenmesine Yönelik Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Anayasa'nın 98'inci, İçtüzük'ün 104 ve 105'inci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergeler ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 86 |
| Tarih: | 06.04.2023 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bartın'ın Amasra İlçesinde Meydana Gelen Maden Kazasının Tüm Yönleriyle Araştırılarak Benzer Kazaların Önlenmesine Yönelik Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu Raporu hakkında İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen aziz vatandaşlarımızı saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, madencilik, riskleri gereği iş kazalarının yoğun yaşandığı sektörlerin başında gelmektedir; bunu hepimiz biliyoruz. Gelişmiş ülkelerde önlemler alınarak iş kazaları azaltılmış olsa da ülkemizde her yıl büyük iş kazaları yaşanmakta, bu kazalarda onlarca, bazen yüzlerce çalışanımız hayatını yitirmektedir. Ülkemizde 1980'li yıllardan sonra madencilik sektöründeki iş kazalarında da önemli oranda artışlar gözlenmiştir. 1941 yılından bu yana 3 binden fazla insanımız maden kazalarında hayatını kaybetmiş, 100 binden fazla insanımız da yaralanmıştır. Madenlerde en çok görülen kaza sebepleri ise grizu patlaması, göçük ve yangınlardır. Türkiye'de geçmişten günümüze kadar birçok kaza yaşanırken bu kazaların en çok görüldüğü ilimiz de Zonguldak ilimiz olmuştur.
Değerli arkadaşlar, Türkiye 14 Ekim 2022 tarihinde acı bir gün yaşadı. 14 Ekim 2022 tarihinde Bartın Amasra'da Türkiye Taşkömürü Kurumuna ait yer altı kömür işletmesinde meydana gelen grizu patlaması ve kömür tozu patlaması sonucu 42 işçimiz hayatını yitirmiş, 10 işçimiz de ağır şekilde yaralanmıştı. Bu faciada hayatını kaybedenleri buradan rahmetle anıyorum, ailelerine sabırlar diliyorum.
Değerli arkadaşlar, bu facianın nedenleri çokça tartışıldı, konuşuldu. Yaşanan bu facianın teknik, siyasi, sosyal ve ekonomik pek çok nedeni bulunmaktadır, bu nedenleri tek tek irdelemeden sağlıklı bir sonuca ulaşmak mümkün değildir. Sağlıklı bir sonuç ise gelecekte yaşanabilecek olası iş kazalarının önlenmesi açısından önemlidir çünkü Soma'dan, Ermenek'ten ders alınabilseydi muhtemelen Amasra olayı yaşanmayacaktı arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, Anayasa'mızın 49'uncu maddesi der ki: "Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir. Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır." Yine, Anayasa'mızın 168'inci maddesi şu şekilde başlamaktadır: "Tabiî servetler ve kaynaklar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı Devlete aittir." Arkadaşlar, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası'nın "İşverenin genel yükümlülüğü" kısmına bakacak olursak şöyle denilmektedir: "İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede;
a) Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar.
b) İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar.
c) Risk değerlendirmesi yapar veya yaptırır.
ç) Çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önüne alır.
d) Yeterli bilgi ve talimat verilenler dışındaki çalışanların hayati ve özel tehlike bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri alır.
(2) İşyeri dışındaki uzman kişi ve kuruluşlardan hizmet alınması, işverenin sorumluluklarını ortadan kaldırmaz."
Değerli arkadaşlar, son olarak da İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği'nden söz etmek istiyorum. Bu yönetmelikle de "İşveren işle ilgili her konuda işçilerin sağlık ve güvenliğini korumakla yükümlüdür." denilmektedir. Gördüğünüz gibi gerek Anayasa'da gerek yasalarda ve gerekse yönetmeliklerde, kısacası, mevzuatta çalışanların sağlık ve güvenliğinden öncelikli olarak devlet ve işveren sorumlu tutulmaktadır.
Değerli arkadaşlar, bugün burada Bartın Amasra'da Türkiye Taşkömürü Kurumuna ait yer altı kömür işletmesinde grizu patlaması ve kömür tozu patlaması sonucu meydana gelen faciayı konuşuyoruz. Bu facianın nedenlerinin tüm yönleriyle araştırılması, benzer kazaların önlenmesine yönelik tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis araştırması komisyonu raporu üzerinde konuşuyoruz.
Şu hususa dikkatlerinizi çekmek isterim: Bugün burada üzerinde konuştuğumuz grizu patlamasının yaşandığı yer, Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğüne ait bir yer altı işletmesidir. Peki, bu işletmenin işvereni kimdir? Bu işletmenin işvereni bir kamu kurumudur, Bakanlıktır yani devlettir. Türkiye Taşkömürü İşletmesi Enerji Bakanlığına bağlı değil midir? Bir kamu kurumu olan TTK'nin tüm kadro atamaları, yatırım programları, işleyişiyle ilgili makro planlamaları Bakanlık tarafından yapılır; programlanan tüm işlemler Bakanlık onayıyla yürürlüğe girer. Kamu adına yapılan maden denetimleri ise Çalışma Bakanlığı ve Enerji Bakanlığı tarafından yerine getirilir. Bu denetimlerin nasıl yapıldığı, ne kadar yerine getirildiği özellikle sorgulanmalıdır.
Değerli arkadaşlar, Bartın Amasra'da meydana gelen grizu patlamasını incelemek üzere atanan bilirkişilerin raporlarında olayın 320 kotundaki galeride dinamit atımı sonucu metan gazı patlaması ve akabinde kömür tozu patlaması olduğu, havalandırmanın yetersiz olduğu, metan drenajı yapılmadığı, kömür tozuyla mücadele edilmediği, Çalışma Bakanlığı ve Enerji Bakanlığı tarafından yapılan denetimlerin yetersiz olduğu, teknik personel sayısının yetersiz olduğu, iş güvenliği eğitimlerinin ve acil durumlara yönelik tatbikatların yetersiz olduğu gibi tespitlere yer verilmiştir.
Değerli arkadaşlar, bilirkişi ön raporları ciddi eksikler olduğunu ortaya koymaktadır, âdeta facia geliyorum demiştir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Enerji Bakanlığı elemanlarının gerekli denetimleri yapmadığı yönünde ciddi iddialar vardır ve özellikle yer altı kömür işletmeciliğinde olmazsa olmaz olan havalandırmanın yetersiz olduğu bu raporlarda sıkça vurgulanmıştır.
Değerli arkadaşlar, bugün 27'nci Dönemimizin son günü, ben de 24 Haziran seçimlerinde Trabzon ilimizden vatandaşlarımızın "Git, Mecliste muhalefet görevi yap." dediği bir kardeşinizim. Burada, gerek bölgemin gerekse şehrimin sorunları hakkında, onları gündeme getirerek bu problemlerin çözümüne katkı koymaya çalıştım. Tabii ki öncelikle bugün Sayın Grup Başkan Vekilimiz Müsavat Dervişoğlu, benim Müsavat ağabeyim eğer söz vermezse bu son konuşmam olacak. O nedenle -inşallah diyorum- 27'nci Dönemde muhalefet görevi olarak geldiğim bu Mecliste, inşallah, 28'inci Dönemde de iktidar milletvekili olarak hizmet etmeyi Cenab-ı Allah nasip eder diyor, hepinize saygılarımı arz ediyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)