GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (10/6598, 6599, 6600, 6601, 6602, 6603, 6604, 6605) No.lu Bartın'ın Amasra İlçesinde Meydana Gelen Maden Kazasının Tüm Yönleriyle Araştırılarak Benzer Kazaların Önlenmesine Yönelik Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Anayasa'nın 98'inci, İçtüzük'ün 104 ve 105'inci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergeler ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:86
Tarih:06.04.2023

HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli halklarımızı saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, depremzedelere seslenmek istiyorum: Sizleri asla unutmadık. Bugün, deprem bölgesinden dönen Bağcılar Belediyesine ait otobüs kaza yapmış ve çok sayıda ölü ve yaralı var. Bağcılar Belediyesi çalışanlarına geçmiş olsun diyorum, Bağcılar Belediyesine geçmiş olsun diyorum. Yaşamını yitirenlerin yakınlarına başsağlığı ve yaralıların da bir an önce sağlıklarına kavuşmalarını diliyorum.

Amasra maden katliamını konuşmak için buradayız. Üzülerek söylemeliyim ki Amasra maden katliamında yaşamını yitiren madenci sayısı 42'den 43'e çıktı. 14 Ekim 2022 tarihinde Amasra TTK'de yaşanan patlamadan yaralı olarak kurtulan Ayhan Akgül'ün, dün akşam, tedavisi sürerken yaşamını yitirdiğini öğrendik. Amasra'da yaşamını yitiren Ayhan Akgül'e ve tüm maden işçilerine rahmet; ailelerine, sevenlerine bir kez daha başsağlığı diliyorum.

Evet, Komisyonumuz toplandı, çok değerli hocalarımız Amasra maden katliamını araştırdığımız bu Komisyona katıldı, çok değerli uzmanlar katıldı. Çok emek verildi; üç ay çalıştık, daha sonra bir ay daha eklendi. Uzun bir süre böyle bir çalışma yaşandı. Burada emeği geçen bütün hocalarıma ben teşekkür etmek istiyorum.

Sahaya gittik ve sahada gözlem yapmak için, çalışma yapmak için sahada bulunmaya çalıştık ancak ne yazık ki maden katliamının yaşandığı sahayı gözlemleyemedik, onun yerine başka bir alanı gözlemledik. Dolayısıyla, sahada bir inceleme yapmamamız bu sürecin en büyük eksikliklerinden oldu. Sonuçta bir rapor ortaya çıktı, Amasra maden katliamını araştıran, inceleyen bir rapor. Bu raporda pek çok doğru şey de var; pek çok dokunulmayan şeyler, yanlış değerlendirmeler de var, bu nedenle şerhimizi koyduk. Raflarda kalmamalı, Komisyonun ürettiği bu çalışma raflarda kalmamalı; bu, Komisyon olarak bütün hepimizin isteği tabii ki. Çıkan, teknik konularla, iş sağlığı ve iş güvenliği politikasıyla ilgili eksiklikler, tespit edilen bu şeyler kâğıt üzerinde kalmamalı ve bütün bu tespitler, neden bu iş cinayeti, maden cinayeti yaşandı, buna dair elimizde olan bütün teknik ve bilimsel değerlendirmeler ortaya konulmalı; bir plan çerçevesinde ve bunun zaman planlamasını da yaparak adım adım bu maden katliamlarına, iş cinayetlerine son verecek bir yol haritası çizilmeli. Fakat "Böyle bir sürecin önümüzdeki dönemde gelişeceğine inanıyor musunuz?" deseniz, "Böyle bir şey yaşanacak mı?" diye sorsanız; hayır, bunun için pek bir güvenim yok. Ancak iktidarın değişmesi de yetmez; bu sistemin sorgulanmasıyla, sistemin köklü bir şekilde eleştirilmesiyle bu sorunun üzerine gidilebileceğini düşünüyorum. "Neden?" derseniz, örneğin, AKP'li yıllarda yaklaşık 2 bin maden işçisi iş cinayeti sonucu yaşamını yitirdi; korkunç bir şey. Bu işçi katliamlarının sayısız örneği var ve bu işçi katliamlarının, maden katliamlarının sorumluları aslında en tepede oturanlar. Amasra maden katliamını Araştırma Komisyonu Başkanlığına kim getiriliyor? Bakıyoruz, AKP Kayseri Milletvekili Taner Yıldız; kendisi burada oturuyor. Komisyonda da eleştirimizi yaptık. Taner Yıldız, kendisi Enerji Bakanı olduğu dönemde, işte şöyle bir sayfa dolusu iş cinayetinin yaşandığı bir dönemde Enerji Bakanlığı yapmış ve bunun içinde Dursunbey var, Karadon var, Kozlu katliamı var, Soma maden katliamı var, Ermenek maden katliamı var. 319 madenci önceki dönem Enerji Bakanı olan Taner Yıldız döneminde yaşamını yitiriyor; AKP, başka bir kimse yokmuş gibi, Amasra Maden katliamını araştırma Komisyonunun başına Taner Yıldız'ı veriyor. Bu da yetmiyor, yine, baktığımız zaman, TTK'nin Başkanı, Genel Müdürü... TTK Genel Müdürü kim? TTK Genel Müdürü Kazım Eroğlu daha önce Kozlu'da Kozlu madenini yönetiyor, yönettiği madende 8 madenci yaşamını yitiriyor, iş cinayetinde yaşamını yitiriyor ve Kazım Eroğlu ceza alıyor mu? Bir ceza alıyor, evet; cezasını 24 taksitle ödüyor. 8 canın karşılığında 24 taksitle cezasını ödeyen Kazım Eroğlu TTK'nin Genel Müdürlüğüne getiriliyor. Kim yapıyor? AKP iktidarı yapıyor. Peki, bu neden böyle oluyor? Çünkü Türkiye'de iş cinayetleri, maden katliamları normal karşılanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ne diyor? "Kader, fıtrat, kader planı" diyor, "kaza, kader, fıtrat" diyor. Neden? Normalleştirmek için. Bilim bunu doğruluyor mu? Hayır. Komisyonda hocalarımız da söyledi, bilim diyor ki: "Artık 21'inci yüzyılda maden katliamlarının, iş kazalarının yüzde 100'ü önlenebilirdir." Yüzde 100 önlenebildiği hâlde madenlerde ve bütün iş yerlerinde işçiler ölmeye devam ediyor. Bunun anlamı şu: Türkiye'de bir kapitalist birikim süreci var. 12 Eylül 1980'den sonra neoliberal kapitalist sistem Türkiye'de ucuz emeğe dayalı sömürü mekanizmalarını işletiyor ve bu sömürü mekanizmasına göre, işçilerin canı, işçilerin canını korumaktan daha ucuz çünkü işçileri öldürenler ceza almıyor, işçileri öldüren patronlar ertesi gün elini kolunu sallayarak iş yerine gelerek çalışmaya devam ediyor. TTK'de, madenleri yöneten görevliler, madenlerde iş cinayetlerine, maden katliamlarına sebep olduktan sonra, ellerini kollarını sallayarak, terfi ederek o işletmelerin başında duruyor. Dolayısıyla, bu tamamen siyasi kararlarla olan bir şey. Türkiye'de siyasi kararlarla işçiler öldürülüyor, sermaye daha çok büyüsün diye işçiler kitlesel olarak katlediliyor.

"Soma'da 301 madenci katledildikten sonra Soma davası ne oldu?" diye bakalım. Gidip baktığımızda ne görüyoruz? AKP iktidarı yargıçları değiştirerek Soma davasını cezasız bırakmıştır. Bunu neden yapıyorlar? Çünkü onlara sermaye biriktirmek lazım, kâr lazım; kapitalizmin Kâbe'si kâr. Kapitalizm bir tek şeye inanıyor: Kâra, ranta inanıyor. Kapitalist sistemin sürdürücüsü olanlar ancak ve ancak bu kârla ve rantla kendilerini ölçüyorlar; insan yaşamını, doğa katliamlarını asla kabul etmiyorlar. Dolayısıyla, biz, burada, göz göre göre, bile bile ölüme sürüklenen işçilerden bahsediyoruz ve onları şehit ilan ederek asla bu katliamın faili olmaktan muaf olamazsınız. İşçileri katlederek, madencileri katlederek, o katliamların sürmesini sağlayarak, önümüzdeki dönemde de benzer katliamların yaşanmasına sebep olarak kapitalizmi sürdürüyorsunuz, sömürü düzeninizi sürdürüyorsunuz. Biz, bu sömürü düzeninize son vermek istiyoruz. İnsan yaşamını, emeği kutsal saymak varken sermayeyi, kârı, rantı kutsal sayanlar bu işçileri öldürüyorlar ve madencileri öldüren bu sistemi değiştirmek gerekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) - Bu, Komisyonun altından kalkabileceği bir şey değil. Bizim amacımız burada, bu sistemi sorgulamak olmalı; bu sistemi sorgulayacak olanlar da işçilerin kendileri olacak, işçilerin kendileri kendi yaşam haklarını koruyabilir sadece. Karl Marx şunu söylemiş: "İşçilerin kurtuluşu sadece kendi eseri olabilir." Ta 19'uncu yüzyılda söylenen bu söz bugün de geçerli. İşçilerin kurtuluşunun kendi eseri olabilmesi için işçilerin önündeki, örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması gerekiyor.

Amasra'ya gittiğimizde bakıyoruz, sendika kendi derdinde seçimlerini düşünürken orada Sayıştayın raporlarında ortaya koyduğu, Amasra maden katliamını inceleyen araştırmacıların ortaya koyduğu bütün ihlaller olduğu gibi duruyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) - İşçileri ne yandaş sendika korur ne sarı sendika korur ne iktidar korur ne bu sermaye düzeni korur; işçileri ancak ve ancak kendileri korur. Gölge etmeyin başka ihsan istemez. (HDP sıralarından alkışlar)