| Konu: | SÖZLÜ SORU ÖNERGELERİNE VERİLEN CEVAPLAR |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 79 |
| Tarih: | 19.03.2013 |
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; değişik zamanlarda değerli milletvekillerimizin yönelttikleri sözlü soru önergelerine cevap vermek üzere huzurunuzdayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle (6/70) sayılı soru önergesine, Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt'ün soru önergesine cevap vermek istiyorum. Sayın milletvekili Ardahan'da Millet Bahçesi'ndeki binaların kaldırılarak Ardahanlılara bu alanın düzenlenmesi konusunda bir soru yönlendirmiştir. Ardahan Millet Bahçesi'nin düzenlenmesine ilişkin olarak çalışmalar başlatılmış bulunmaktadır ve önemli oranda da tamamlanmıştır. İlave birtakım çalışmalarla bu güzel mekân Ardahanlıların hizmetine daha nitelikli bir şekilde sunulacaktır.
2'nci sözlü soru önergemiz, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/747) sayılı sorusudur. Bu soruda ekonomik kriz konusunda ne tür tedbirler ve vatandaşı rahatlatıcı yönde ne tür tedbirler aldığımız özet olarak sorulmaktadır. Değerli milletvekilleri, öncelikle şu noktanın altını çizmek isterim: Küresel kriz ortamında birçok ülke krizin faturasını vatandaşlarına ödetirken ülkemiz istikrarlı politikalarıyla büyümesini devam ettirmiş, hiçbir bankamız batmamış, hiçbir firmaya kamu tarafından bir kaynak transferi söz konusu olmamış, borçluluk oranlarımız artmamış ve bu borcu karşılamak için vergileri artırma gibi bir zorunlulukla karşı karşıya kalmamış durumdayız. Dolayısıyla, baktığınız zaman, Türkiye'nin 2010'da yüzde 9,2; 2011'de yüzde 8,5 oranında yüksek büyüme sağladığını görüyorsunuz. Yine, krizin en tepe noktasından bugüne kadar geldiğimizde 4 milyonun üzerinde yeni iş, istihdam alanı oluşturulduğunu görüyorsunuz. Bütün bu rakamlar, bize, ülkemizin krizle mücadelesinin ve yoksullukla mücadelesinin başarılı olduğunu gösteriyor.
Yoksullukla mücadeleyi de biz tek boyutlu olarak ele almadık değerli milletvekilleri, üç temel eksende bunu gerçekleştirdik. Birincisi, makroekonomik istikrar. Makroekonomik istikrar olmadan, büyümeyi sağlamadan, enflasyonu düşürmeden yoksullukla da mücadele edilmiyor. Çok şükür, Türkiye, son on yılda ortalama yüzde 5 büyüme sağladı, istihdamını artırdı ve geçmişte yoksul kesimler üzerinde ağır bir yük olan enflasyon sorununu çözdü, geride bıraktı, tek haneli rakamlara düşürdü.
Yoksullukla mücadelede makro politikalar dışında sektörel ve bölgesel politikalarımız da son derece önemli. KOBİ politikalarımızdan bölgesel kalkınma politikalarımıza kadar, eğitimde, sağlıkta, değişik alanlarda gerçekleştirdiğimiz reformlarla yine yoksullukla mücadele ettik.
Ayrıca, üçüncü düzeyde de makro ve sektörel, bölgesel politikalar dışında yoksulluğu doğrudan hedef alan sosyal yardım ve destekler konusunda da yine çok büyük gayretler sarf ettik. Buralarda da başarımız rakamlara yansımış durumda. 2002 yılında günlük geliri 4 dolar 30 sentin altında olan nüfusumuzun toplam nüfusumuza oranı yüzde 30'lar civarındayken bugün yüzde 2,8'lere kadar düşmüş durumda. Yazılı olarak da aslında bu soruya daha önceden çok daha detaylı bir cevap verilmişti. Ben de bu şekilde bazı ilavelerle özetlemiş oldum.
Yine, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/749) sayılı sorusu var. Buna da yine daha önceden detaylı bir yazılı cevap verilmişti. Bu soruda da yine yoksulluğa ilişkin çalışmalarımız soruluyor. Burada da, az önce yine belirttiğim gibi, çok önemli çalışmalar yapıldığını ilave etmek isterim. Makro, sektörel, bölgesel politikalar dışında özürlülere dönük, engellilere dönük yaptığımız çalışmalar, yaşlı nüfusa dönük çalışmalar yine önemli bir yer tutuyor. Engelli aylıklarımız bu geçtiğimiz on yıllık süreçte reel olarak yüzde 458 artırıldı. Yine, yaşlı aylıklarında reel olarak yüzde 86'lık bir artış gerçekleştirildi. Doğrudan sosyal yardım ve desteklerimiz de bu dönemde gerçekten çok önemli boyutlara ulaştı. 2002 yılında doğrudan yaptığımız sosyal destek ve yardımlarımızın yurt içi hasılamıza oranı sadece yüzde 0,5 düzeyindeydi. Bu rakam 2010'lu yıllara geldiğimizde yüzde 1,2'ye kadar yükselmiş durumda, yani 2 katından fazla artmış durumda, oran artışından bahsediyorum. Aynı süreçte yurt içi hasılamızın da 3 katından fazla arttığını düşünürseniz, miktar olarak ne kadar büyük bir hacme ulaştığını takdir edersiniz. Bu konuda da yine yazılı olarak çok daha detaylı bir cevap sayın milletvekilimize iletilmek üzere Meclisimize sunulmuştur. Bunu da bu şekilde arz ediyorum.
Tokat Milletvekilimiz Sayın Reşat Doğru'nun (6/1291) sayılı soru önergesi: Bu da banka şubeleriyle ilgili bazı istatistiki bilgilere ilişkin. Burada, baktığımız zaman, soruda ifade edilen tarih itibarıyla ülkemizde 48 adet banka bulunmaktadır ve bunların 10.440 şube ile hizmet sunduğunu görüyoruz. 2011 yılı itibarıyla bu veriler. Bu şekilde bu soruyu cevaplamış oluyoruz.
Yine, aynı milletvekilimizin, Sayın Reşat Doğru'nun, Tokat Milletvekilinin (6/1293) sayılı soru önergesinde dış ülkeler kaynaklı kaç bankanın faaliyet gösterdiği ve buna ilişkin bazı istatistiki talepleri var. Burada da Aralık 2011 itibarıyla Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu veri tabanındaki mevcut yerli-yabancı sınıflandırması dikkate alınarak sahiplik grubu ayrımında ülkemizde faaliyet gösteren bankalar ile bu bankaların yurt içi şube sayılarını gösterir tablolara bakıldığında, sorudaki tarih itibarıyla kamu ve yerli sahipliğinde 25 banka 8.028 şubeyle faaliyetini sürdürmektedir. Aynı tarih itibarıyla yabancı sahipliğinde ise 23 banka bulunmakta ve 2.412 şubeyle yine bu bankalar faaliyetlerini sürdürmektedirler.
Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın Mesut Dedeoğlu'nun yine bir başka sözlü soru önergesi, (6/2407) sayılı soru önergesi: Bu konuda da yine bir yazılı cevap değerli milletvekiline gönderilmiş, iletilmiştir. Burada pahalı akaryakıt kullanımı konusu gündeme getirilmekte ve yine, servis araçlarında KDV konusu sorulmaktadır. Bu konularda, baktığınız zaman, tabii ki akaryakıt fiyatlarında yüksek bir vergi oranı olduğu hepimizin malumudur ancak geçmişle mukayese ettiğimizde vergi içeriğinin bir miktar da olsa düştüğünü görüyoruz. Şöyle ki: 100 Türk liralık benzin fiyatının içerisinde vergi yükü 31/12/2002 tarihinde 70,3 TL iken 24/11/2012 tarihi itibarıyla 62,7; 100 TL'lik motorin fiyatının içerisinde vergi yükü 1/1/2005 tarihinde 65,1 TL iken 24/11/2012 tarihi itibarıyla 52,7 TL'ye düşmüştür. Öte yandan, şehir içi toplu taşıma hizmetlerinde katma değer vergisi oranının düşürülmesine yönelik şu anda gündemimizde herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Bütün bu konular yazılı olarak da iletilmiştir.
Yine, Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/869) sayılı soru önergesine cevap vermek istiyorum. Burada, Sayın Başbakanımıza tevcih edilen soru önergesinde Maliye Bakanlığının görev ve yetki alanına giren bir konu sorulmaktadır. İlgili bakanlığımızdan alınan bilgiye göre 1/7/2003 tarihli ve 2003/5868 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Karar'ın 1'inci maddesi ile Türk uluslararası gemi siciline ve millî gemi siciline kayıtlı, kabotaj hattında münhasıran yük ve yolcu taşıyan gemilere, ticari yatlara, hizmet ve balıkçılık gemilerine, miktarı her geminin teknik özelliklerine göre tespit edilmek ve bu akaryakıtı kullanacak geminin jurnaline işlenmek kaydıyla verilecek akaryakıtın özel tüketim vergisi tutarı sıfıra indirilmiştir. Bununla birlikte, vergi yükleri, izlenen ekonomik programlar, bütçe hedefleri ve gerçekleşmeleri de göz önünde bulundurularak azaltılmaya çalışılmakta ve bu konuda toplumsal fayda en üstte tutulmaktadır.
Ayrıca, vergi yüklerinin azaltılmasına ilişkin çalışmalarda yapılan mevzuat ya da oran değişikliklerinin umulan toplumsal faydayı sağlayamama ihtimali, diğer vergisel uygulamalar açısından olumsuz sonuç doğurma riski, amaçlanan sosyal faydanın başka vasıtalarla sağlanma imkânı gibi hususlar da göz önünde bulundurulmaktadır. Bu çerçevede, Esnaf ve Sanatkârlar Odasına kayıtlı olarak faaliyet gösteren esnaf ve sanatkâra, özel tüketim vergisi uygulanmadan akaryakıt teslim edilmesi konusunda şu an Maliye Bakanlığımızca yürütülen herhangi bir çalışma bulunmamaktadır.
Yine, Sayın Mesut Dedeoğlu'nun, (6/1832) esas numaralı önergesinde "Süt tüketimini nasıl artıracaksınız? Yem fiyatları konusunda neler yapacaksınız?" şeklinde özetleyebileceğimiz bir sorusu var. Bu konularda, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız koordinasyonunda yürütülen çok sayıda çalışma söz konusu. Özellikle, süt tüketimine büyük önem verdiğimizi belirtmek isterim. Tarım Bakanlığınca süt tüketiminin artırılması konusunda gerek ilgili bakanlıklar gerekse sivil toplum örgütleri, üreticiler ve sektörde diğer paydaşlarla birlikte çalışmalar yürütülmekte ve yapılan çalışmalara katkı sağlanmaktadır.
İlköğretim çağındaki öğrencilerimize süt tüketimi ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandırılarak dengeli beslenmelerine katkıda bulunmayı amaçlayan Okul Sütü Programı, 2012 yılında tüm Türkiye'de uygulanmıştır. Okul Sütü Programı ile ilköğretim çağındaki ana sınıfından 5'inci sınıf dâhil, Türkiye genelinde 32.574 okulda, toplam 7.185.021 öğrenciye 136.309.261 adet 200 mililitrelik uzun ömürlü kutu sütü dağıtılmıştır. 2012-2013 eğitim-öğretim döneminde de 30.752 okulda, 6 milyon 171 bin 692 öğrenciye 296 milyon 241 bin 216 adet 200 mililitre UHT kutu süt dağıtımı planlanarak uygulamaya konulmuştur. Ayrıca, 21 Mayıs Süt Günü gibi çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Bunun yanı sıra süt tozu desteği de verilmektedir. Süt piyasasının regülasyonu ve üretiminin sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla 2009 yılında süt tozu desteği verilmeye başlanmış olup 2009-2012 döneminde toplam 77.224 ton süt tozu için 174 milyon 023 bin 641 TL destek verilmiştir.
Yem konusunda da yine çok çeşitli çalışmalar yürütülmüştür. Bu kapsamda özellikle hayvancılık desteklerini ifade etmek isterim. 2012 yılında, 2002 yılına oranla rekor bir artış göstermiştir hayvancılık destekleri, 25,5 kat artırılmıştır. 2002 yılında hayvancılığa sadece 83 milyon lira destek ödemesi yapılmışken 2012 yılında bu rakam 2,2 milyar Türk lirasına çıkmıştır, 2013 yılında ise 2,5 milyar -eski parayla 2,5 katrilyon- lira hayvancılık desteği olarak bütçelendirilmiş, planlanmıştır.
Hayvancılık sektöründe önemli bir girdi olan yem bitkileri üretimi de bu kapsamda desteklenmiştir. Yem bitkileri destekleri kapsamında, 2002 yılında 215 bin hektar alan için 35,6 milyon TL destek verilmişken 2012 yılında 603 bin hektar için 293 milyon Türk lirası destek ödenmiştir. 2003-2012 yılları arasında toplam 2,8 milyar Türk lirası yem bitkileri desteği ödenmiştir. 2013 yılında ise Mart ayı başı itibarıyla toplam 304 milyon Türk lirası yem bitkileri desteği ödenmiştir. Ayrıca, yem ham maddesi olarak kullanılan dane mısır, buğday, arpa, yulaf, çavdar, tritikale, soya gibi ürünlere prim desteği verilmektedir. Fark ödemeleri kapsamında, 2002 yılında toplam 186 milyon Türk lirası prim desteği verilmiş iken 2013 yılında 2,4 milyar TL'ye ulaşmıştır. Ayrıca, tarım kredi kooperatifleri tarafından yetiştiricilerin kaba yem taleplerinin karşılanması amacıyla üreticilerin kaba yem talepleri toplanmakta ve ithal edilerek uygun fiyata, KDV dâhil 50 kuruş/kilogram karşılığında üreticilere verilmektedir. İthalatta, aradaki fark, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından karşılanmaktadır.
Yine, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu tarafından yönlendirilen (6/2508) sayılı sözlü soru önergesinde pirinçte KDV'nin yüzde 1'e indirilmesi hususu sorulmaktadır. Bu konuda şu an itibarıyla yürütülen herhangi bir çalışma söz konusu değildir. Vergi oran değişiklikleri, izlenen ekonomik program ile bütçe hedefleri ve gerçekleşmeleri göz önünde bulundurularak yapılmaktadır. Pirinç teslimlerinde uygulanmakta olan katma değer vergisi oranının yüzde 1'e indirilmesine yönelik, Maliye Bakanlığınca yapılmakta olan bir çalışma bulunmamaktadır. Bununla birlikte, ekonomik ve sosyal şartlar ile bütçe hedefleri de göz önüne alınarak söz konusu talep ilerleyen dönemlerde yeniden değerlendirilebilecektir.
Yine, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/2819) sayılı sözlü soru önergesinde tarımsal dış ticaret rakamları ele alınmakta ve bu kapsamda sorular yönlendirilmektedir. Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; tarımsal ürünler dış ticaretimiz, temel tarım ürünlerinin yanı sıra işlenmiş tarım ürünlerinin de dâhil olduğu Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu Cetveli'nin 1 ila 24'üncü fasılları arasında yer alan tüm ürünler kapsanmak suretiyle izlenmekte ve değerlendirilmektedir. Bu kapsamda tetkik edildiğinde, tarımsal ürünler dış ticaretimizin 2002-2012 tarihleri arasında sürekli olarak fazla verdiği ve cari işlemler dengesine müspet katkıda bulunduğu görülmektedir. Gümrük Giriş Tarife Cetveli'nin 1 ila 24 fasılları arasında yer alan tarım ürünlerinde ithalatımız, 2012 yılında yüzde 2,08 azalarak 10,73 milyar dolar olarak gerçekleşirken ihracatımız ise yüzde 5,78 oranında bir artışla 15,26 milyar dolar olarak kayıtlarımıza geçmiştir. Bu çerçevede, tarım ürünlerinde net ihracatçı konumunda bulunan ülkemizin söz konusu ürünlerdeki dış ticaret fazlası, 2012 yılında yüzde 30 oranında bir artışla 3,46 milyar dolardan 4,52 milyar dolara yükselmiştir.
İthalatımızın bir kısmının üretim ile karşılanabilmesine yönelik olarak Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız tarafından önemli miktarlarda desteklemeler devam etmektedir. Ayrıca, Girdi Tedarik Stratejimizde, 2023 Türkiye İhracat Stratejimizde bu konular yine detaylı olarak ele alınmakta ve hedefler ortaya konulmaktadır.
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/1026) sayılı soru önergesinde tekstil sektörüyle ilgili hususlar gündeme getirilmektedir. Özellikle, ucuz enerji sağlanıp sağlanamayacağı, rekabet gücünün nasıl artırılabileceği hususları dikkate getirilmektedir. Bu kapsamda bakıldığı zaman, elektrik fiyatlarının belirlenmesine yönelik olarak enerji KİT'leri, 14/02/2008 tarihli ve 2008/T-5 sayılı Yüksek Planlama Kurulu Kararı ile 1/7/2008 tarihinden itibaren maliyet bazlı fiyatlandırma mekanizmasına geçmiştir. Söz konusu karar gereğince, maliyet ve döviz kurlarındaki değişimler fiyatlara yansıtılmakta ve satış fiyatları bu karar uyarınca belirlenmekte ve uygulanmaktadır. Enerji fiyatları, yukarıda da belirtildiği gibi, temel olarak ithal bir girdi olması sebebiyle dünya fiyatlarından etkilenmektedir. Biz, enerjiyi döviz olarak dünyadan ithal ediyoruz, fiyatı belirleme konumunda değiliz, dünyadaki fiyat ne ise o fiyattan ithal etmek durumundayız. Buna rağmen, mümkün olduğu kadar, enerji fiyatlarında zam yapılmamaya çalışılarak sanayimizin rekabet gücüne katkı sağlanmaktadır.
Tekstil sektörünün rekabet gücünün artırılması ve sorunlarının çözümü için Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda kamu ve özel sektörün katkılarıyla hazırlanan Tekstil, Hazır Giyim, Deri ve Deri Ürünleri Stratejisi 2008-2010 yılları arasında uygulanmıştır. Bu strateji çerçevesinde geliştirilen 28 tedbirin çok önemli bir bölümü hayata geçirilmiş ve geri kalan tedbirlerde de önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Bununla birlikte, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi (2011-2014) 7 Aralık 2010 tarihli ve 2010/38 sayılı Yüksek Planlama Kurulu Kararıyla onaylanmıştır. Bu genel çerçeve içinde, Ekonomi Bakanlığınca, özellikle tekstil, hazır giyim, deri gibi geleneksel sektörler başta olmak üzere, tüm alanlarda yüksek katma değerli ürünlerin geliştirilmesini sağlamak üzere markalaşmanın desteklenmesi faaliyetine "TURQUALITY" gibi mekanizmalarla destek olunmaktadır.
Ayrıca, tasarım stratejilerinin ve politikalarının belirlenmesine, katma değeri yüksek tasarımlar oluşturulmasına, uluslararası alanda Türk tasarımlarının tercih edilir konuma getirilmesine yönelik çalışmalar yapmak üzere 2009/15355 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Türk Tasarım Danışma Konseyi kurulmuş ve çalışmalarına başlamıştır.
Bunun yanı sıra, KOSGEB tarafından fuar teşvikleri başta olmak üzere çeşitli destekler sektöre yönelik olarak sağlanmaktadır.
Yine, Ekonomi Bakanlığı uhdesinde uygulanan yurt dışı birim marka ve tanıtım faaliyetleri desteği, pazar araştırması ve pazara giriş desteği, uluslararası rekabetçiliğin geliştirilmesi desteği sektörde faaliyet gösteren firmalarımıza sağlanan destekler arasında yer almaktadır.
Özellikle son dönemlerde 6'ncı bölge teşvikleriyle de emek yoğun olan tekstil, konfeksiyon sektörümüz için yeni bir ortam hazırladığımızın altını çizmek isterim. Bu firmalarımız, ucuz emeğe sahip dünyanın başka değişik coğrafyalarına gitmek yerine bu 6'ncı bölge dediğimiz illere giderek hem istihdamı hem üretimi yurt içinde tutabileceklerdir. Bu konuda son teşvik sistemimiz de, özellikle tekstil, konfeksiyon sektörü açısından önem arz etmektedir.
Koruma önlemleri ve antidamping gibi ticaret politikası araçlarıyla da sektörümüzü koruyoruz. Dampingli ithalata karşı çeşitli karşı önlemler geliştiriyoruz.
Ayrıca, bu önlemlere ek olarak, sektörde geniş kapsamlı bir düzenleme de 2011 yılı içinde ilave vergi uygulaması şeklinde yürürlüğe konulmuştur. Avrupa Birliği ülkeleri ve serbest ticaret anlaşmasına sahip olduğumuz ülkeler hariç olmak üzere diğer ülkelere dönük tekstil ürünleri için yüzde 11 ila yüzde 20 arasında, bazı konfeksiyon ürünleri için yüzde 17 ila yüzde 30 oranlarında ilave gümrük vergisi getirilmiştir. Bu da ülkemizde tekstil ve konfeksiyon sektörünün yeni bir ivme kazanması ve istihdamını artırması açısından son derece etkili bir tedbir olmuştur.
...
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Ben de misafirlerimize hoş geldiniz diyorum ve cevaplarıma devam ediyorum.
Sektörün gerek TÜBİTAK tarafından hibe şeklinde uygulanan gerek Maliye Bakanlığı tarafından vergisel şekilde uygulanan araştırma geliştirme desteklerinden de daha çok faydalanabileceği düşünülmektedir.
Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/1704) sayılı soru önergesi de yine aslında aynı sektöre dönüktür. Tekstil ve hazır giyimde girdi maliyetlerinin nasıl düşürülebileceğine ilişkin bir sorudur. Bir önceki soruda aslında büyük oranda cevap verilmiş durumdadır. Benzer içerikte bir cevabı tekrar ederek daha fazla vaktinizi almak istemiyorum. Esas itibarıyla, bu konuda belli stratejiler çerçevesinde, sektörel ve genel sanayi stratejisi çerçevesinde tekstil ve hazır giyim sektörümüzü destekliyoruz. Bu sektörün ihracat açısından, bölgesel kalkınma açısından, istihdam açısından öneminin farkındayız. Sektörümüzü yeni politikalarla tasarımda, markalaşmada, katma değer üretiminde daha ileri seviyelere taşımak için her türlü desteği sağlıyoruz. Tekstil ve konfeksiyon sektörü ülkemizin önemli bir sektörü olmaya devam edecektir.
Yine, aynı milletvekilimizin, Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/1838) sayılı sözlü soru önergesinde ülkemizde maden araması yapan yabancı firmalar sorulmakta. Ayrıca, yine sondaj faaliyetlerinin teşvik kapsamına alınıp alınmayacağı sorulmaktadır. Baktığınız zaman, Enerji Bakanlığı bünyesindeki Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından tutulan istatistiklere baktığımızda güncel olarak kayıtlı 208 adet yabancı ortaklı firma bulunmaktadır. Bu firmalara ait 1.212 adet ruhsat kaydı mevcuttur. Bu ruhsatlardan 742 adedi işletme, 470'i ise arama aşamasındadır. Bu ruhsatların başlıca dağılımı, 298 adedi Marmara, 297 adedi İç Anadolu, 237 adedi de Ege olmak üzere tespit edilmektedir.
Sondajlar ve teşvik konusunda değerli milletvekilinin dile getirdiği husus gerçekten önemli. Burada bir eksiklik söz konusuydu, son dönemlerde yapılan düzenlemelerle bu eksiklik giderildi. Sondaj faaliyetleri de elbette, özellikle aramaya dönük yapılan faaliyetler. Sonucunda maden bulun, bulmayın bu önemli değil, uluslararası tanımlar kapsamında baktığınızda, bir arama faaliyeti yaptığınızda bir yatırım yapmış oluyorsunuz. Madenciliği, biliyorsunuz, son teşvik kararnamemizde 5'inci bölge kapsamına almıştık. Maden aramaları ve bu kapsamda yapılan sondajlar da son dönemlerde yine teşvik kapsamına dâhil olmuş bulunmaktadır.
Yine, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/1371) sayılı soru önergesinde, Kahramanmaraş'ın Afşin-Elbistan A Termik Santraline ilişkin, özellikle çevresel açıdan alınan tedbirler sorulmaktadır. İlgili Bakanlığımızdan aldığımız bilgiyi burada aktarmak isterim: İş termin planları kapsamında belirtilen yatırımlardan elektrofiltre rehabilitasyonları bazı santrallerde gerçekleştirilmiş, bazı santrallerde ise ihale süreci veya yapım aşaması devam etmektedir. Afşin-Elbistan A Termik Santrali Baca Gazı Kükürt Arıtma Tesisi 2013 yılı yatırım programında iz bedelle yer almaktadır. Afşin-Elbistan A Termik Santralinin, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 6/11/2008 tarih 2007/2268-E ve 2008/1877-K sayılı kararları gereği ERG-VERBUND Elektrik Üretim ve Ticaret AŞ'ye devredilmesi gerekmektedir. Konuyla ilgili görüşmeler devir kurulu kurularak Bakanlığımız koordinasyonunda hâlen devam etmekte olup henüz sonuçlandırılamamıştır. Bu nedenle, 2008 yılından bugüne kadar Afşin-Elbistan A Termik Santralinin baca gazı kükürt arıtma tesisi elektrofiltresi ve teknolojik atık su arıtma tesisi yapılamamıştır. Afşin-Elbistan A Termik Santralinde evsel atık su tesisleri kurulmuş olup çalışır durumdadır.
Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/2762) sayılı sözlü soru önergesinde, Orta Ceyhan-Menzelet II. Merhale Sulama Projesi sorulmaktadır, bununla ilgili bilgi istenmektedir. Bu soru önergesine cevap olarak şunu ifade edebilirim: Orta Ceyhan-Menzelet II. Merhale Projesi kapsamında inşaatı devam eden Kılavuzlu sulaması 1'inci kısım inşaatının toplam bedeli 388 milyon Türk lirasıdır. Söz konusu işe 2012 yılında 70 milyon Türk lirası kaynak aktarılmıştır. 2013 yılında ise 50 milyon Türk lirası kaynak ayrılmış olup projenin 2008 yılında bitirilmesi planlanmıştır.
Yine aynı milletvekilimizin, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/2767) numaralı sözlü soru önergesinde, Ayvalı sulaması sorulmaktadır. Ayvalı Sulaması Projesi yapımı 2012 yılı içinde tamamlanmıştır. Yapım ihalesi 8/2/2013 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Söz konusu iş, 2012 Yılı Yatırım Programı'nda 24,3 milyon TL keşif, 3 milyon nakit bedelle yer almıştır. Ayvalı Barajı sulaması inşaatına 2013 yılında sene başı ödeneği olarak 5 milyon Türk lirası ayrılmış olup işin yapım süresi dört yüz seksen gündür.
Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/2767) sayılı sözlü soru önergesinde yine bir projemizle ilgili bilgi istenmektedir. Aslında o proje ile ilgili bilgiyi de az önce ortak bir şekilde vermiş oldum, iki proje ile ilgili de bilgiyi arz etmiş oldum.
Yine, Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/1338) sayılı soru önergesinde Kahramanmaraş İl Özel İdaresine dönük olarak kaynak hususu sorulmaktadır. İl özel idareleri ve belediyelere -bildiğiniz gibi- genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamı üzerinden ayrılacak paylara ilişkin esas ve usuller 5779 sayılı Kanun'la düzenlenmektedir. Kanunun 2'nci maddesi gereğince, il özel idareleri ve belediyelere genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamı üzerinden pay verilmektedir.
Ayrıca, KÖYDES Projesi kapsamında, köy yollarının kalite ve standartlarının yükseltilmesine yönelik yol projeleri ile bakım onarım projeleri il özel idareleri ve/veya Köylere Hizmet Götürme Birliği tarafından yapılmaktadır.
Ayrıca, Kahramanmaraş İl Özel İdaremizin proje bazlı, spesifik bazlı taleplerine de bugüne kadar karşılık verilmiştir, bundan sonra da imkânlar ölçüsünde bu projeler değerlendirilecektir.
Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/2947), (6/2945) ve (6/2944) sayılı sözlü soru önergeleri söz konusudur. Bunlara 14 Mart 2013 tarihinde yazılı bir cevap verilmiştir. Bunlar özellikle mevsimlik işçilerle ilgili sorulardır. Şimdi, çok detayına girmek istemiyorum, yazılı bir cevap da verilmiş durumda. Mevsimlik orman işçilerimizin özlük haklarına ilişkin hususlar, ilgili kanunlar çerçevesinde düzenlenmektedir ve Orman ve Su İşleri Bakanlığımız uhdesinde de yine bu çalışmalar takip edilmektedir. Bunların detayları hep yazılı cevaplarımızda verilmiştir.
Yine, Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/1230) sayılı sözlü soru önergesinde, Asgari Ücret Tespit Komisyonunun yapısı gündeme getirilmekte ve soru yönlendirilmektedir. Bu soruya cevap olarak, İş Kanunu'nun 39'uncu maddesine göre Asgari Ücret Tespit Komisyonu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının tespit edeceği üyelerden birinin başkanlığında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürü veya yardımcısı, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü veya yardımcısı, Türkiye İstatistik Kurumu Ekonomik İstatistikler Dairesi Başkanı veya yardımcısı, Hazine Müsteşarlığı temsilcisi, Kalkınma Bakanlığından konuyla ilgili dairenin başkanı veya yetki vereceği bir görevli ile bünyesinde en çok işçiyi bulunduran en üst işçi kuruluşundan değişik iş kolları için seçecekleri 5, bünyesinde en çok işvereni bulunduran işveren kuruluşlarından değişik iş kolları için seçeceği 5 temsilciden oluşmaktadır. Buna göre, Asgari Ücret Tespit Komisyonunun yapısının değiştirilmesi ancak mevcut kanunda yapılacak bir değişiklikle mümkün olabilecektir.
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/1231) sayılı sözlü soru önergesinde ise gençlerin, kadınların ve engellilerin iş hayatında daha fazla istihdam edilmesi hususu gündeme getirilmektedir. Bu konuda, Hükûmetimizin gerçekten çok güçlü politikalar izlediğini burada özellikle vurgulamak isterim. Hükûmetimiz ekonomik politikalarının yürütülmesinde istihdam odaklı hareket anlayışını özümsemiştir. Bireylerin ve ailelerin düzenli gelir elde etmesinin esas yolunun bir işe sahip olmak olduğu gerçeğinden hareketle istihdamın arttırılarak işsizliğin azaltılması yolunda önemli adımlar atılmıştır. Ülkemizin en önemli sorunlarından biri olan işsizliği azaltmak, iş gücüne katılımı ve istihdamı arttırmak için ilki 2008 yılında olmak üzere dört ayrı istihdam paketi açıklanmıştır. Bu paketlerle çeşitli prim indirimleri ve teşvikler getirilmiş, istihdam üzerindeki yükler azaltılmış, işsizlik ödeneği miktarında artış sağlanmış ve kısa çalışma ödeneği işler hâle getirilmiştir. Kadın ve gençlerin istihdamına yönelik özel düzenlemeler yapılmıştır. Ayrıca, 2001 yılı Şubat ayında yayınlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun ile istihdama yönelik çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemeler ile işsizlikle mücadele amacıyla İşsizlik Sigortası Fonu'nun bir önceki yıl prim gelirlerinin belirli oranlar dâhilinde iş gücünün istihdam edilebilirliğini artırmak, çalışanların vasıflarını yükselterek işsizlik riskini azaltmak, istihdamı arttırıcı ve koruyucu tedbirler almak ve uygulamak, işe yerleştirme ve danışmanlık hizmetleri temin etmek gibi amaçlarla kullanılmasına imkân sağlanmıştır.
31 Aralık 2015 tarihine kadar ilave olarak işe alınacak her bir sigortalının sigorta primi işveren hissesinin, işe alındıkları tarihten başlamak üzere, altı aydan elli dört aya kadar değişen sürelerle İşsizlik Sigortası Fonu'ndan karşılanması sayesinde hem işsizlerin ilave istihdam olarak işe alınmasını hem de çalışanların mesleki eğitim belgesine sahip olmaları teşvik edilmiştir.
Kadınların istihdam edilebilirliklerini arttırmak, iş gücüne katılımlarını önleyen engelleri azaltmak amacıyla "Kadın İstihdamının Desteklenmesi Operasyonu" uygulamaya konulmuştur. Özellikle son dönemlerde kadınların iş gücüne katılımında çok ciddi bir artış görüyoruz, yüzde 29'u aşmış durumda, yüzde 30'a yaklaşıyor. Son bir yıl içinde özellikle istihdama baktığınızda neredeyse yarısının kadın istihdamı olduğunu görüyorsunuz yani bu konuda izlediğimiz politikaların çok ciddi sonuçlar verdiğini görüyoruz. 2008 yılında hazırlık çalışmaları başlatılan ve 2009-2012 yıllarında yürütülen hibe kapsamında yine kadın istihdamına dönük çalışmalar yapılmıştır. Ayrıca, aktif iş gücü politikalarımızla da, engelli vatandaşlarımız, kadınlar ve gençler öncelikli olarak çok çeşitli faaliyetler yürütülmüştür.
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/1232) sayılı sözlü soru önergesi de yine istihdama dönüktür. İşsizlik sorununun çözümüne dönük sorular yönlendirilmektedir. Burada işsizliğe çok boyutlu yaklaştığımızı, "büyüme artı istihdam dostu büyüme" kavramıyla yaklaştığımızı vurgulamak isterim. Son yaşadığımız küresel kriz, Türkiye'nin istihdamla ilgili izlediği politikaların ne kadar başarılı olduğunu göstermiştir. Dünyada, Avrupa'da, birçok ülkede işsizlik rakamları artarken, çok yüksek düzeylere çıkarken Türkiye'nin performansı herkesi imrendirecek boyutlarda olmuştur. 2009 yılında yüzde 14'ler civarında olan işsizlik bugün tek haneli rakamlara inmiştir. Geçtiğimiz yıl itibarıyla 9,6 gibi tek haneli rakama düşmüş durumdadır. Son on yılın en düşük işsizliğine bu küresel kriz ortamında Türkiye ulaşmıştır. Yine baktığımızda, son yıllarda 4 milyonun üzerinde istihdam oluşturmuş durumdayız. Krizin dip yaptığı 2009 yılının ilk çeyreğinden bugüne baktığınızda 4 milyonun üzerinde yeni istihdam oluşturulmuştur. Bu, ülkemizin izlediği istihdam politikalarının başarısını açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Burada, az önce söylediğim gibi, büyüme önemli. İstikrarlı, sürdürülebilir, yüksek büyüme olmadan işsizlik sorununu çözmek elbette ki mümkün değil. Fakat, büyüme tek başına yeterli değil. Büyümeyi diğer politikalarla birleştirdiğiniz zaman çok daha etkili oluyor. Özellikle büyümenin istihdam esnekliğini artırıcı politikalar kritik öneme sahip.
Bu kapsamda, son yıllarda, İŞKUR'un özellikle çok ciddi çalışmalar yaptığını görüyoruz. Eskiden İŞKUR hiçbir şekilde bu çalışmaları yapmazken son dönemlerde çok yoğun faaliyetler yürütüyor. Sadece 2012 yılında yaptığı faaliyetleri ifade edecek olursam: 215.399 işçinin katıldığı iş gücü yetiştirme kursları düzenledi İŞKUR. 91.908 işsizin katıldığı toplum yararına çalışma programları uygulandı. 31.373 kişinin katıldığı işbaşı eğitim ve staj programları düzenlendi. Yine, 24.475 işsizin katıldığı girişimcilik programları uygulandı. Ayrıca, 61'inci Hükûmet Programı'nda da yer aldığı üzere "İŞKUR'a kayıtlı her işsizin ve işverenin bir iş ve meslek danışmanı olacak." ilkesiyle hareket ettik ve Ocak 2013 itibarıyla 3.746 iş ve meslek danışmanı işe alınmış olup görevi başındadır. 2013 yılının ilk çeyreğinde bu sayının 4 bine tamamlanması planlanmaktadır. İşte, bu yeni kadromuzla birlikte iş ve meslek danışmanları, kadınlar, engelliler, genç işsizler gibi dezavantajlı grupların yanı sıra Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile yapılan protokole istinaden, sosyal yardım alan vatandaşlara da ulaşarak onların iş gücü piyasasına girmeleri noktasında önemli bir rol oynamaktadır. Bu bağlamda, yardım noktalarından yönlendirilen kişilerin 59.796'sı İŞKUR'un iş arayanların istihdam edilebilirliğini artırmak amacıyla düzenlediği mesleki eğitim faaliyetlerine yönlendirilmiş olup 23 binin üzerinde sosyal yardım yararlanıcısı da kurumlarımız tarafından işe yerleştirilmiştir. Son dönemlerde sosyal yardım politikalarımızla istihdam politikalarımız arasında da çok güçlü bir bağ oluşturuyoruz. Bu bağ önümüzdeki dönemde de devam edecek. Görev yapmakta olan 2.632 danışman 2012 yılı içinde 842.419 bireysel görüşme gerçekleştirmiştir. 2013 yılında ise en az 1 milyon bireysel görüşme yapılması planlanmaktadır.
Tokat Milletvekilimiz Sayın Reşat Doğru'nun (6/1357) sayılı sözlü soru önergesi eşit işe eşit ücret uygulamasının kapsamına ilişkindir; öğretmen ve akademisyenler, diğer çalışanlar da kapsama dâhil olamaz mı şeklinde bir soru. Değerli milletvekilleri, eşit işe eşit ücret politikasının gereği olarak aynı hizmet sınıfında, aynı veya benzer kadrolarda bulunan personel arasındaki ücret dengesizliğini ortadan kaldırmak ve kamu hizmetlerinin daha etkin ve verimli bir şekilde yerine getirilmesini sağlamak amacıyla 2/11/2011 tarihli ve 28103 mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'de ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Diğer taraftan, kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarının toplu sözleşme ile belirlenmesi konusunda Anayasa'da değişiklik yapılmış olup konuya ilişkin uyum yasa tasarısı 4/4/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda kabul edilmiştir. Bu çerçevede, kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarına ilişkin taleplerinin toplu sözleşme sürecinde gündeme getirilerek çözüme kavuşturulması mümkün olabilecektir. Bu sözde ifade edilen talepler de bu süreçlerde değerlendirmeye tabi hususlardır.
Çanakkale Milletvekili Sayın Ali Sarıbaş'ın (6/920) sayılı sözlü soru önergesi kamu binaları ve buradaki kira bedellerine ilişkin hususları kapsamaktadır. Bu konuda yetkili bakanlığımız olan Maliye Bakanlığımızdan aldığım bilgiler itibarıyla şöyle cevap verebilirim: Kamu kurumlarında hizmet binası ihtiyacı, durum ve imkânların değerlendirilmesi sonucu kira, satın alma veya yaptırma yollarıyla temin edilmektedir. Genellikle ilk kurulan idareler kiralama yapmak durumunda kalmaktadır. 2012 bütçesinde kiralama için merkezî yönetim bütçesine dâhil 107 idareye yaklaşık 207 milyon lira ödenek ayrılmıştır. 34'ü genel bütçeli idare, 44'ü yükseköğretim kurumu olmak üzere 66 özel bütçeli idare ile 7 düzenleyici ve denetleyici kurum da bulunmaktadır. Hizmet binalarının tefrişat giderleri, binanın kiralık olup olmadığına bakılmaksızın, idare bütçesinde toplu olarak tek bir kodda izlendiğinden hizmet binası olarak kiralanan binaların iç tefrişatı için ne kadar harcama yapıldığına ilişkin şu an itibarıyla bir kayıt bulunmamaktadır.
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/1227) sayılı sözlü soru önergesi ise sosyal tesisler ve kamplara ilişkindir. Burada Maliye Bakanlığının yaptırdığı bir tesise ilişkin soru yönlendirilmektedir. Bu konuda, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'yla üstlenilen yeni fonksiyonların yerine getirilmesi amacıyla düzenlenecek eğitim programları ve hedef kitlenin belirlenmesi için 2010-2016 yılları arası periyodu içeren bir ihtiyaç analizi çalışması yapılmış ve Maliye Bakanlığının mevcut 400 kişilik eğitim kapasitesinin yetmeyeceği tespit edilmiştir. Eğitim kapasitesinin artırılması amacıyla, Ankara'da, 2.250 kişiye eğitim verebilecek yeni bir eğitim merkezi yaptırılması kararlaştırılmıştır. Bu bina bir sosyal tesis olmayıp bir eğitim merkezi olarak planlanmıştır. Misafirhane de dışarıdan eğitime gelen katılımcıların konaklama ihtiyaçları için öngörülmüştür.
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/1225) sayılı sözlü soru önergesi Çevre ve Şehircilik Bakanlığının niçin kirada kaldığına, kendi binasını niçin yapmadığına ilişkindir. Bu konuda şöyle cevap verebilirim: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı hizmet binası için yapılan çalışmalar tamamlanmış olup yapım işi 2012 yılı yatırım programına dâhil edilmiştir ve ihale aşamasında bulunmaktadır. Binanın yapımının iki yılda tamamlanması öngörülmektedir. Bu hususta da yürüyen bir çalışmamız olduğunu belirtmek isterim.
Tokat Milletvekilimiz Sayın Reşat Doğru'nun (6/1122) sayılı sözlü soru önergesi de TOKİ'nin kurulduğu günden bugüne hangi projeden ne kadar gelir elde ettiğine ilişkindir. Öncelikle tabii, TOKİ'nin, bütçeye yük olmadan çok büyük miktarlarda konut ürettiğini ve ülkemizde düzenli şehirleşme adına, gecekonduların önlenmesi adına, daha sağlıklı yapılarda halkımızın yaşaması bakımından, planlı kentleşme bakımından önemli katkılarda bulunduğunu belirtmek isterim. TOKİ, Ocak 2003-Mart 2013 tarihleri arasında, 81 il, 800 ilçe, 2.575 şantiyede toplam 567.310 adet konutun üretimine başlamış bulunmaktadır. Bu rakam, 100 bini aşan nüfuslu 22 adet şehir anlamına gelmektedir. Diğer taraftan, üretilen konutların 483.494 adedi, diğer bir ifadeyle yaklaşık yüzde 85'i sosyal konut niteliğindedir. Önergede yer alan soru çok geniş kapsamlı olup tek tek bütün projelerle ilgili bilginin dökümünü yapmak sözlü olarak çok uzun zaman gerektirmektedir. Bu itibarla, münferiden belirtilen projeler için bilgi istenilmesinin daha yararlı olabileceği değerlendirilmektedir. Bilindiği üzere, Toplu Konut İdaresi, kısıtlı kaynaklarını göz önünde tutarak mevcut piyasa koşullarıyla konut sahibi olamayan yoksul, dar ve orta gelirli vatandaşlar için geliştirdiği sosyal amaçlı projeleri finanse etmek ve yeni kaynaklar bulmak amacıyla kendi mülkiyetindeki rant değeri yüksek arsaları üzerinde daha önce hiç uygulanmayan ve kamu finansmanı gerektirmeyen arsa karşılığı gelir paylaşımı modelini hayata geçirmiş bulunmaktadır. Bu çerçevede, TOKİ ve TOKİ iştiraki Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Şirketi tarafından gelir paylaşımı modeli ile geliştirilen ve 83.816 konuta baliğ olan projelerden elde edilecek idare şirket payı geliri yaklaşık 11,7 milyar Türk lirasıdır. Bu gelirden bugüne kadar tahsil edilen toplam idare şirket payı geliri ise yaklaşık 7,6 milyar Türk lirasıdır.
Adana Milletvekili Sayın Ali Halaman'ın yönelttiği (6/1445) sayılı sözlü soru önergesine aslında yazılı bir cevap verilmiştir Ekonomi Bakanlığımız tarafından. Serbest bölgelere ilişkin, özellikle Adana Serbest Bölgesi'ne ilişkin bir önerge söz konusudur. Burada belki yazılı cevaba ilave olarak ben şunu ifade edebilirim: Serbest bölgelerin daha etkili kullanılması için, doluluk oranlarının artırılması için son dönemlerde ilave çalışmalar yapılmıştır. Serbest bölgeleri daha cazip hâle getirici düzenlemeler yakında Meclisimizin gündemine, inşallah, gelecektir. Bu şekilde, stratejik sektörler başta olmak üzere, bu bölgelerdeki yatırımları daha cazip hâle getirici düzenlemeler yapılacaktır. Bunlar yapıldığı zaman Adana Yumurtalık ve diğer serbest bölgelerimizin çok daha etkili bir şekilde yatırımcıyı cezbedebileceğini ifade edebilir.
Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt'ün (6/2438) sayılı soru önergesi Ardahan Posof Alköy'e ilişkindir, buradaki kadastro çalışmalarına ilişkin bir soru sorulmuştur. Aslında buna yazılı cevap verilmiş ama kısa bir cevap, bunu burada da müsaadenizle okumak isterim. "Posof ilçesi Alköy'de 5304 sayılı Kanun'a göre yapılan kadastro çalışmaları 2008 yılında askıya çıkarılarak kesinleşmiştir. Askı sürecince vatandaşlarımız tarafından kadastro mahkemesine herhangi bir dava açılmamış olup kadastro uygulamasına karşı bundan sonra ancak, hukuk mahkemesi davası açılabilecektir."
Muğla Milletvekili Sayın Mehmet Erdoğan'ın (6/1766) sayılı soru önergesinde Datça Hükûmet Konağı ve Öğretmenevi başta olmak üzere binaların, kamu binalarının durumu sorulmaktadır. Dönemin İçişleri Bakanına sorulan soruya yazılı bir şekilde cevap verilmiştir. Bu konuda, her kurumun kendi binasıyla ilgili çalışmalar yaptığı, hükûmet konağıyla ilgili talebin de İçişleri Bakanlığı tarafından imkânlar ölçüsünce değerlendirileceği ifade edilmiştir.
Manisa Milletvekili Sayın Hasan Ören'in yönlendirdiği (6/689) sayılı sözlü soru önergesi ise Çeçenistan'da faaliyet gösteren firmalar ve burada yaşanan sorunlara ilişkindir. Çeçenistan'da faaliyet gösteren bir inşaat firmasınca istihdam edilen 426 Türk işçisi, şirket sahibi Azeri uyruklu Siyavuş Memetzade'nin Çeçenistan idareleriyle yaşadığı sorunlar nedeniyle Grozni'den kaçması üzerine sıkıntıya düşmüşlerdir, bununla ilgili bir soru önergesi. Bu çerçevede, Grozni'ye intikal eden Moskova Büyükelçiliği Konsolosluk Şubesi ve Moskova Büyükelçiliği Ticaret Müşavirliği yetkilileri işçilerimizin sorunlarıyla ilgilenmiş ve en kısa süre içerisinde sorunsuz olarak yurda dönmeleri sağlanmıştır. Anılan tahliye operasyonu Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının -AFAD'ın- koordinasyonunda Türk Hava Yollarından kiralanan üç uçak ile gerçekleştirilmiş ve 15 Aralık 2011 tarihinde yurda getirilen vatandaşlarımız sağlık kontrolünden geçirilmek ve otobüs biletleri verilmek suretiyle memleketlerine gönderilmişlerdir. Ayrıca, Çeçenistan Hükûmeti tarafından sürdürülen projeler kapsamında faaliyette bulunan Türk firmalarının karşılaştıkları sorunların önemli bir kısmı anılan şirketlerin yurt dışındaki tecrübe yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. Bu konularda da daha iyi bilgilendirme yönünde çaba sarf edilmektedir. Diğer yandan, Çeçenistan'da mağdur edilen ve ülkeden AFAD koordinasyonunda tahliyeleri gerçekleştirilen işçilerimizin önemli bir kısmının Rusya ile sağlanan vize muafiyetinden yararlanmak suretiyle turist olarak yurt dışına çıkan, çalıştırıldıkları küçük çaplı şirketlerde herhangi bir sözleşmeleri bulunmayan vatandaşlarımız olduğu tespit edilmiştir. Bu çerçevede konuya ilişkin olarak Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk İşleri Genel Müdürlüğünde ilgili tüm bakanlık, kurum ve kuruluşlarımızın katılımıyla çalışmalar yapılmış, bu ve benzeri sorunların bir daha yaşanmaması yönünde de gerekli tedbirler ele alınmıştır.
Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakanımıza, Başbakanlığa yönelik olarak ifade edilen soru önergelerini tamamlamış bulunuyorum. Şimdi de kalan vaktimde kendi Bakanlığımla ilgili?
BAŞKAN - Sayın Bakan, bir saniye. Yerinden kısa açıklama isteyecek sayın milletvekilleri var, onlara söz vereceğim.
Teşekkür ederim.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Daha bitiremedim Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Biliyorum ama süre de tamamlandı, lütfen.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Peki.