GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE MORİTANYA İSLAM CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA SAĞLIK VE TIP BİLİMLERİ ALANLARINDA İŞBİRLİĞİNE DAİR ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN (S.S.: 292)
Yasama Yılı:3
Birleşim:79
Tarih:19.03.2013

CHP GRUBU ADINA AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moritanya İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlar, bu anlaşma üzerinde söz almamın iki nedeni var; bir tanesi: Dışişleri Komisyonunda bu tasarı görüşülürken karşı görüş yazısı yazmış idik. Bu karşı görüş yazısı defalarca yazıldığı hâlde, pek çok kanun tasarısında yer aldığı hâlde, Hükûmet bizim görüşlerimizi dikkate almadan aynı hatayı yapmaya devam ediyor. Nedir bu hata? Bu hata şudur: Anlaşmanın 2'nci maddesinin (d) fıkrasında diyor ki: "Sağlık ve tıp bilimleri alanlarında karşılıklı mutabakat ile belirlenecek diğer şekillerde işbirliği." Yani, bir kanun tasarısı hazırlanıyor, bu kanun tasarısıyla Moritanya ile Türkiye arasında ne gibi iş birliği yapılacağı yazılıyor, madde madde yazılıyor, sonra da "Her iki taraf karşılıklı olarak anlaşırsa istediği her türlü mutabakatı yapar." deniliyor. Değerli arkadaşlar, bu durum mantığa da aykırıdır, siyasi etiğe de aykırıdır. Bu durum, defalarca söylendiği hâlde Hükûmet tarafından dikkate alınmamıştır. Bu yüzden, biz, anlaşmanın geneline, ruhuna, mantığına karşı olmamakla beraber, içinde böyle bir madde, böyle gereksiz bir madde, böyle tehlikeli bir madde olduğu için bu tasarıya net olarak karşı çıkmaktayız. Birincisi bu.

İkinci karşı çıkış nedenimiz de şudur: Şimdi, bir ülkeyle herhangi bir anlaşma yaptığınız zaman, karşılıklı iş birliği anlaşması yaptığınız zaman şöyle bir anlam çıkar ortaya: Ya biz sağlık açısından çok ilerideyizdir, Moritanya'ya bir şey vereceğiz ya Moritanya çok iyidir, bize bir şey verecek veya her iki ülke karşılıklı olarak birbirine bir şeyler verecek. E, Moritanya'yı biliyoruz, ağırlıklı olarak bizim ülkemizin Moritanya'ya destek olacağı aşikâr. E, peki, şimdi, acaba biz sağlık açısından neler yaptık ki Moritanya'ya ne vereceğiz? Yani, biz Moritanya'ya diyeceğiz ki: "Biz sağlıkta çok iyi şeyler yaptık, bizi örnek alın, siz de aynı şeyleri yapın. Gelin, iş birliği yapalım, biz size yaptıklarımızı anlatalım, siz de gidin Moritanya'da bunları uygulayın." Yazık değil mi Moritanya'ya?

Şimdi, ne diyeceksiniz Moritanya'ya? "Bizim Başbakanımız ve Sağlık Bakanımız her fırsatta hekimleri aşağılıyor, her fırsatta hekimleri ve sağlık çalışanlarını hor görüyor. Başbakan bunları hor gördükçe milletvekillerimiz alkışlıyor. Demek ki iyi işler yapıyormuş, siz de Moritanya'da bunu böyle yapın." mı diyeceksiniz?

Siz Moritanya'ya "Biz tıp eğitiminde nitelikten vazgeçtik çünkü çok doktora ihtiyacımız var. Adı doktor olsun, elinde diploma olsun; nitelik önemli değil, biz niceliğe baktık ve sağlıkta çağ atladık. Ey Moritanya, sen de aynı şeyi yap, tıpta niteliğe değil, niceliğe önem ver." mi diyeceksiniz?

Moritanya'ya "Biz sağlık alanında çok iyiyiz. Bir saat içerisinde doçent yaptığımız insanları, süresi dolduktan sonra, bir tıp öğrencisinin karşısına çıkıp ders anlatmadan bir gecede profesör yapıverdik, çok memnun oldu herkes. Siz de aynısını yapın." mı diyeceksiniz?

Siz kalkıp Moritanya'ya "Biz tıp fakültesi hastanelerini Sağlık Bakanlığına bağlamaya karar verdik. Hatta, Marmara'da bunun örneğini yaptık, çok mutlu olduk. Artık tıp fakültesi hastaneleri özerk değildir, artık burada eğitim peşinde değil, para peşinde koşmak zorunda kalan doktorlar var. Ne kadar kelle, ne kadar hasta o kadar para mantığıyla iş yapıyoruz, çok mutluyuz. Siz de Moritanya'da böyle yapın." mı diyeceksiniz?

MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) - Moritanya'yı gördün mü?

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Siz Moritanya'ya "Bizim hekimlerimizin maaş güvencesi yok, o yüzden istediğimiz gibi oynuyoruz, siz de onlarla oynayın." mı diyeceksiniz?

Değerli arkadaşlar, sevgili milletvekilleri; bakın, sataşmanın da bir adabı var.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Bir şey demedi ki, "Moritanya'yı gördün mü?" dedi.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Sataşmanın da bir adabı var. Adam gibi sataşın, adam gibi cevap vereyim. Ama, bakacağım, söylediğiniz laf laf değilse, söyleyen de adam değilse cevap vermeyeceğim. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Moritanya'daki anne ve bebek ölüm oranlarına bir bakın.

MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) - Gördün mü Moritanya'yı?

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Siz işinize bakın, adam gibi sataşın, ben de adam gibi cevap vereyim. Sataşmak bir maharettir, sataşmak bir sanattır. 

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Adam gibi konuşun, tamam, Genel Kurul dinlesin.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Öyle laf ebeliği yaparak iş yapılmaz. Adam gibi sataşın ben de size cevap vereyim. Yirmi dakikam var, hiçbir şey anlatmayıp sizinle sohbet edebilirim veya güzel güzel anlatırım siz de sağlığı ne hâle getirdiğinize bir de bizim penceremizden bakarsınız.

MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) - Moritanya'yı gördün mü sen, böyle konuşuyorsun?

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Sen gördün mü?

MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) - Gördüm, geçen hafta oradaydım. Görsen böyle konuşmazsın.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Güzel. O zaman, bundan sonra, AKP Grubu adına, delikanlıysan söz al, çık gel, burada Moritanya'yı anlat, ben de öğrenmiş olayım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Moritanya'da kadınların doğum yaptığı masa böyle bir masa.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen ama!

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Çok komik oluyorsunuz, çok. Çok komik oluyorsunuz.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Hiç de komik değiliz.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Ben size sağlığı Türkiye'de ne hâle getirdiğinizi anlatmaya çalışıyorum. Bunu da ne Moritanya'ya ne Libya'ya ne başka bir yere transfer etmeyin; bizim halkımız yeterince ızdırap çekti, bizim hekimlerimiz sizin yüzünüzden öldürülüyor, bizim hekimlerimiz sizin yüzünüzden intihar ediyor diyorum?

RECEP ÖZEL (Isparta) - Başınıza taş düşse bizden bileceksiniz ha!

AYTUĞ ATICI (Devamla) - ?siz bana Moritanya resimleri gösteriyorsunuz. Sizden de beklenen budur, başka ne yapacaksınız!

MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) - Senden de beklenen onları görmemezlikten gelmektir.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Ben görmemezlikten gelmiyorum, ben sağlığı ne hâle getirdiğinizi anlatıyorum. Daha iyi bir durumunuz varsa bakın, burada daha grubunuz adına yirmi dakika konuşabilirsiniz, üç madde var, çıkıp konuşursunuz; oradan öyle konuşmakla bu iş olmuyor.

ŞUAY ALPAY (Elâzığ) - Vatandaş sizin gibi düşünmüyor ama. Vatandaşa soracaksın onu.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Şimdi, siz burada on bir yıllık iktidarınız döneminde canını dişine takarak çalışan bir hekimi emekli olduktan sonra yoksulluk sınırının altında 1.600 lira para almaya mahkûm edeceksiniz, sonra gidip Moritanya'ya "Bunu siz de yapın." diyeceksiniz. Siz burada aile hekimliği sistemi getirerek, bütün hekimleri güvencesiz çalışmaya mecbur bırakarak hekimlerin iş güvenliğini ortadan kaldıracaksınız, sonra böbürlenerek Moritanya'ya "Biz iyi işler yaptık." diyeceksiniz. Siz, her fırsatta, size karşı çıkan, size diklenen hekimlere geçici görevlerle cezalar vereceksiniz, hekime muayene olan hasta kontrole geldiğinde başka bir hekim görecek bu yüzden, sonra diyeceksiniz ki Moritanya'ya: "Biz çok iyi şeyler yaptık, siz de aynısını yapın."

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Biz demiyoruz, bu sağlıktaki iş birliğini onlar istiyorlar beyefendi.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Sayın Milletvekili, sağlıktaki iş birliğini onlar istesinler. Onlar zannediyorlar ki iyi işler yapıyorsunuz. Ben de onlarla muhatap olamayacağıma göre sizlerle muhatap oluyorum, bari bu anlaşmayı geçirmeyin de onlara eziyet etmeyin diyorum.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Moritanyalılara kıymayın!

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Yeterince, halkımıza, hekimlerimize eziyet ettiniz, bir de onlara etmeyin diyorum.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - İstanbul'dan Moritanya'ya uçak var, gidebilirsiniz.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Onlar elbette böyle bir anlaşma isteyebilirler, elbette bizden öğrenecekleri şeyler olduğunu düşünebilirler. Ha, bir şey öğretecekseniz de bunları öğretmeyin bari. Yani, öğreteceğiniz iyi şeyler olabilir belki, ben bilmiyorum, varsa çıkarsınız, söylersiniz ama hiç olmazsa bu saydıklarımı Moritanya'yla paylaşmayın, hiç olmazsa onların başını yakmayın. Varsa öğreteceğiniz bir şeyler, Değerli Milletvekili, yirmi dakikalık konuşmanız var, çıkın, konuşun.

Şimdi, siz bu ülkede hekimin hastasına reçete verdikten sonra bu reçeteyi alamadığını bileceksiniz, katkı ve katılım payları yüzünden mağdur olduğunu bileceksiniz, sonra diyeceksiniz ki: "Biz çok güzel bir dönüşüm programı yaptık sağlıkta." "Eee?" "Gelin, siz de bunu yapın." diyeceksiniz. Merakla size soracaklar, "Ne yaptınız?" diyecekler. Diyeceksiniz ki: "Valla sosyal devlet anlayışıyla sağlık hizmeti olmaz?"

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Sekiz ay sonraya gün veriliyordu, insanlar ilaç bulamıyordu.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Şimdi, ben her zaman söylüyorum: Delikanlıysanız çıkar, konuşursunuz veya? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, ne yapalım yani? Muhalefete hiç söz vermeyelim mi, konuşturmayalım mı? Lütfen?

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Sayın Başkanım, bırakın konuşsunlar ya. Garibanlar iki çift laf edecekler, ben de cevabını vereceğim.

Çıkar burada konuşursunuz, ben de size cevap veririm. Ha, ayrıca bilgilenmek istiyorsanız da ben odanıza gelirim, size bilgiler veririm ama öyle sırıtarak bu iş olmaz Sayın Milletvekili.

Şimdi, siz bu...

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Cık, cık, cık...

AYTUĞ ATICI (Devamla) - "Cık, cık"lamayın. Yani orada nasıl baktığını görün, öyle konuşun. Yakışırsa eğer yakışsın, yakışmıyorsa kendisi bilir.

Şimdi, siz kalkacaksanız, Sağlıkta Dönüşüm Programı diye bir program uygulayacaksınız, vatandaşa diyeceksiniz ki: "Vatandaşım, telefon et, randevu vereceğiz." Vatandaş da buna inanacak ve telefonla randevu almaya başladığında bir de bakacak ki, telefonla bile randevu alırken bir ücret ödüyor ve bundan gariban vatandaşın haberi olmayacak, siz de burada sağlıkta çok iyi şeyler yaptık, bunu ihraç edelim diyeceksiniz. Sonra, bu vatandaşımız herhangi bir polikliniğe gittiğinde her muayene başına 5 lira para ödeyecek.

Hadi, bunlar yalansa çıkın, delikanlıca bunları söyleyin. Telefonda para alıyor musunuz, almıyor musunuz? Muayene edilen hasta 5 lira para ödüyor mu, ödemiyor mu? Yani ben bunları uydurmuyorum. Çıkın, deyin ki: "Ödemiyor." Ben de elinizi öpeyim arkadaşlar. Ben yaptıklarınızı size anlatıyorum. Sizin yaptıklarınızı, hiç olmazsa başkalarına örnek olmasın diye anlatıyorum.

Sonra, vatandaş bakacak ki 5 lira para vermek zor geliyor her defasında, "Ben acile gideyim." diyecek. Hani dediniz ya "Acil ücretsiz." diye. Evet, insani anlamda acil ücretsiz. Vatandaş karnım ağrıyor, acaba apandisit miyim yoksa gaz sancısı mı çekiyorum diye endişeyle acile gidecek, doktor muayene edecek ve diyecek ki vatandaşa: "Sen de gaz var. Bu acil bir durum değildir." "Allah razı olsun doktor bey, doktor hanım." diyecek vatandaş, gidecek ama vatandaşın arkasından doktor "yeşil alan" diye bir düğmeye tıklayacak ve bu vatandaş, ne zaman eczaneye giderse gitsin -aranızda eczacılar da var, çıksınlar, "Hayır." desinler- o gaz sancısı dolayısıyla acile başvurduğu için 5 lira ödeyecek çünkü doktor onun acil olmadığını bildi ama nasıl bildi? Muayene ederek, tahlil yaparak bildi. Vatandaş... Hepinize soruyorum: Sizler, sağlıkçı olmayan milletvekilleri, karnınız ağrıdığı zaman böbrek taşı mı, gaz sancısı mı, apandisit mi nereden bileceksiniz? Bilemezsiniz, bilmeniz de beklenmez zaten, gidersiniz muayene olursunuz eğer gaz sancısıysa tık 5 lira para ödersiniz. Bunları Moritanya'ya yapmayın, günahtır, yazıktır.

Sonra, diyelim ki poliklinikte muayene oldu, reçete aldı, üzerine bir 3 lira daha isteyeceksiniz. Bakın, bunu Sayın Sağlık Bakanınız yaptı, hepiniz burada onayladınız, Başbakanınız izin verdi.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Haberleri yok, onlara doktor bedava.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - 3 lirayı da alacaksınız. Eğer doktor kazara 3 kalemden fazla ilaç yazarsa kalem başına 1 lira da ek para alacaksınız. Bakın, Moritanya'ya neler öğretiyorsunuz. Sonra, vatandaş eczaneye gidecek, eczacı diyecek ki: "Bir dakika, devlet bu ilacı ödemiyor." ve siz cebinizden ödeyeceksiniz vatandaş olarak. Ondan sonra diyeceksiniz ki: "Bizim sağlık sistemimiz çok güzeldir, bizim sağlık sistemimiz iyidir, biz bunu Moritanya'ya da gösteririz; efendim başka ülkelere de."

Bakın, yatan hastalardan bahsetmedim. Yatan hastalardan ayrıca "otelcilik hizmeti" adı altında, ayrıca "öncelikli tetkik" adı altında veyahut da -özel öncelikli, işte birazdan getireceksiniz, tekrar birkaç gün sonra Tam Gün Yasası'nı delerek- "özel muayene" adı altında bir sürü para isteyeceksiniz, sonra diyeceksiniz ki: "Yahu, biz çok iyiyiz, Moritanya bizi örnek alsın." Bakın, eczanede daha önce ödenen yüzde 10, yüzde 20 katılım paylarından bahsetmiyorum, onlar çok eskiden vardı, sizin eseriniz değil. Yani, sizi, sizin yapmadığınız bir şeyle itham etmiyorum. Ben otuz yıldır sağlığın içindeyim. Emeklinin ödediği o yüzde 10, yüzde 20 sizin işiniz değil. O zaten vardı, onu söylemiyorum ama siz onun ötesinde saydığım bu sekiz noktayı getirdiniz ve sekiz ayrı noktadan, polikliniğe başvuran hastadan siz para alıyorsunuz. Bunu Moritanya'ya yapmayın. Bakın?

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Moritanya'daki ilaç soğuk zincirinden haberiniz var mı?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Profesör, üniversite hocası Sayın Atıcı.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Herkes profesör oluyor bugün Türkiye'de Allah aşkına.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Öğrenci okutuyor? Öğrenci okutuyor Sayın Atıcı. Haberiniz olsun.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Sayın Ağbaba, sen "profesör" diyorsun, milletvekili diyor ki: "Yahu herkes profesör oluyor bu ülkede." Çok haklı, çok haklı. (CHP sıralarından alkışlar)

VELİ AĞBABA (Malatya) - Doğru söylüyor. Çoğu öyle oldu.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Ben az önce söyledim, az önce söyledim ben. "Bir gecede profesör yaptınız insanları, yazık! Ayıptır!" dedim. Neyse onlara girmeyelim. Geçti. (AK PARTİ sıralarından "Gir, gir?" sesleri)

Eğer girmemi istiyorsanız girerim.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Devam et sen, devam et?

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Şimdi, bakın, çok yakın bir zamanda iki şey daha yaptınız. Moritanya'ya bu insanlık dışı uygulamaları yapmayın. Bu iki şey, gerçekten sizin bile yüzünüzü kızarttı, sizin bile. Ben içinizde bazılarının, konuyu anlayanların yüzünün kızardığını biliyorum.

Bunlardan bir tanesi, yeni doğan bebeğe yaptığınız muamele. Yeni doğan bir bebeğe topuk kanından bir numune alıp erken teşhis yapacağım diye yola çıktınız -ki, bu çok doğru bir şeydi, tebrik ediyorum- Üç tane hastalık arıyorsunuz, çok iyi, keşke daha fazla arasanız. Güzel. Ancak, daha yirmi dört saatini doldurmadan kalkıyorsunuz anneye iki tane soru soruyorsunuz, diyorsunuz ki: "1) Bebeğinizin dini nedir?"

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Hadi canım sende!

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Hadi canım sende! Ayıp, ayıp sana! Hadi canım sende!

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Moritanya'da mı, burada mı?

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Yani sen bile inanmıyorsun böyle olduğuna değil mi? Bir AKP milletvekili -Bak, hocam buradan gülüyor- sen bile diyorsun ki: "Hadi canım sende! Olmaz böyle şey."

Daha kötü bir şey söyleyeyim?

MUHARREM İNCE (Yalova) - Aytuğ Bey, bütün uluslararası anlaşmaların hepsinde yirmişer dakika konuş, hepsinde.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Hocam, eğer izin verirseniz bundan sonraki maddelerde de konuşacağım çünkü beni çok oyalıyorlar.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Oyalıyorlar. Hepsinde konuş.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Bir mahzuru yok.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Gerçekten söylüyorum. Hepsinde konuşacağım. Belki öğrenirler.

Bakın, "Hadi canım!" diyen milletvekiline söylüyorum, daha kötü bir şey söyleyeyim, ilk yirmi dört saati dolmadan lohusa bir kadına, doğum yapan bir kadına şu soruyu da soruyorsunuz: "Senin çocuğun meşru mu, gayrimeşru mu?" Buna da "Hadi canım!" desene. Dilini yuttun değil mi? Evet, ben de dilimi yuttum, ben de dilimi yuttum. Yirmi dört saatlik lohusa bir kadın, herkesin?

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Nerede soruluyor?

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Bak, senin de vicdanın sızladı. "Nerede soruluyor?" diyor. Haklı çünkü insan olan bunu sormaz. İçinde zerrei miktar insanlık duygusu olan, ar damarı olan bunu sormaz. Siz bile şaşırıyorsunuz, diyorsunuz ki: "Nerede soruluyor? Burada mı, Moritanya'da mı?" Burada soruluyor, Türkiye Cumhuriyeti'nde. Sizin Bakanınızın yazdırdığı, yaptırdığı formla soruluyor.

Arkadaşlar, biz, bunu, basın toplantısında da söyledik, belgelerini de gösterdik; orijinal, eski, yeni belgeleriyle çıktık, bunu anlattık, dedik ki: El insaf! Hepinizin karısı var, kızı var; yirmi dört saatlik lohusa bir kadına "Doğurduğun çocuğun dini nedir?" diye sorulur mu? Tık çıkaramadınız.

Üstelik -bir şey daha söyleyeyim- bakın, bunu ben tespit etmedim. Ben bu basın açıklamasını yaparken bir gazeteci dedi ki: "Sayın Milletvekili, bu Sağlık Bakanlığının hazırladığı formda dini soruluyor bebeğin?" Evet. "Kaç kutucuk var, saydınız mı orada?" dedi. Saymadım dedim. Baktım, 6 kutucuk var. Bebeğin dini, altında 6 tane kutucuk var. Ne oldu? Hani bana sataşanlar, niye sustunuz arkadaşlar? Niye sustunuz?

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Yahu, Moritanya'yla ne ilgisi var bunun Allah aşkına? Bu sorduğunuz soruyla ne ilgisi var?

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Çünkü, bu iş sizin boynunuzu büktü. Böyle bir insanlık dışı olaya imza attınız.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Öğretim görevlisisiniz, ne ilgisi var bu sözleşmeyle Allah aşkına? Sözleşmenin neresinde yazıyor, hangi maddesinde?

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Bebeğin dinini de sordunuz; bebeğin meşru mu, gayrimeşru mu olduğunu da sordunuz ve siz, burada "Allah, Allah!" derken -tabii ki iç siyaseti takip etmediğiniz belli- sizin Bakanınız kalktı, bana cevap verdi yazılı olarak, dedi ki: "Vallahi, billahi, biz, bunları nüfus müdürlüğü için soruyoruz."

Bakın, öyle burada oturup da sataşmadan duramıyorsunuz bazen ama sataşırken dikkat edin.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Hayır, bu sözleşmeyle ne ilgisi var? Öğretim görevlisisiniz, profesörsünüz, bu sözleşmeyle ne ilgisi var? Bir cümle gösterin Allah aşkına!

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Bakın, şimdi anlatıyorum. Bakın, ne ilgisi olduğunu söylüyorum.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Bu kadar insanı burada meşgul etmeye hakkınız yok.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - "Bunları Moritanya'ya götürmeyin diyorum, bu anlaşmayı Moritanya'ya götürmeyin.

Efendim, maddelerde görüşmek üzere izninizi rica ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)