Konu: | Saadet Partisi Grubuna, iktidarı denetleyen mekanizmalara, sanatçı Özkar Uğur'un vefatına, Çorlu tren kazasının beş yıldır devam eden davasına; kamu mühendisleri, mimarları, hukukçuları ve şehir plancılarının maaş ve özlük hak taleplerine, Srebrenitsa soykırımına, Uygur Türklerine, orman yangınlarıyla mücadeleye, Kırkpınar Yağlı Güreşleri'ne ve beyin göçünün beyin gücüne çevrilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 13 |
Tarih: | 11.07.2023 |
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gelecek Partisi olarak Saadet Partisine katılarak burada bir grup kurmuş bulunuyoruz. Grubumuzun Türkiye Büyük Millet Meclisine ve milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
Geçen gün de burada konuşma yapmıştım, iktidarlar seçimlerde ibra edilirler ama aynı zamanda da denetim mekanizmaları vardır: Bir, Sayıştay; iki, basın; üç, yargı; dört, sivil toplum kuruluşları; beş, millettir ve bu iktidarları mutlaka ki denetlemek mecburiyetindedir. Sayıştay görevini yapsa bile zaman zaman görevlerini yapamadığını görüyoruz, özellikle 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra insanların korkutulduğunu, bürokrasinin sindirildiğini gözlemledik. Şimdi ise bir yandan Sayıştay denetçilerinin ve başdenetçilerinin raporlarına yargının sessiz kaldığını, kulak tıkadığını ve gözlerini kapattığını gözlemliyoruz. Bir diğer taraftan ise medyanın susturulduğunu; RTÜK kanalıyla, Basın İlan Kurumu kanalıyla ve dezenformasyon yasası denilen bir yasayla, elma şekerinin içerisindeki bir zehirle yani 29'uncu maddeyle beraber yine aynı şekilde basının susturulduğunu ve diğer tarafta sivil toplum kuruluşlarının da sindirildiğini gözlemliyoruz. O zaman denetim mekanizmasını kim yapacak? Bu iktidarın mutlaka ve mutlaka denetlenmesi lazım. İşte, bizler, siyasetçiler olarak, Parlamentoda grubu bulunan partiler olarak biz, burada iktidarı denetleyeceğiz. Bir yandan grup önerilerimizle, bir diğer yandan da sizin vereceğiniz grup önerilerinize cevaplarımızla, bir diğer yandan komisyonlardaki üyelerimizle beraber burada bir denetim mekanizmasını göstereceğiz ve de muhalefet yapacağız. Muhalefetimizi, ihya edici, inşa edişi ve yapıcı bir muhalefet anlayışı içerisinde takdim edeceğiz.
Bir diğer taraftan, geçen gün, biliyorsunuz, Özkan Uğur Bey vefat etti. Sanatçılar... Sanatçılar bir milletin hayat damarları gibidir, eğer onlar yaşıyorlarsa o milletin aynı zamanda geleceğinin de olacağını gösterir. Özkan Uğur bir sanatçı, müzisyen, aynı zamanda tiyatrocuydu ve de sinemacıydı; kendisine rahmet diliyorum. İnşallah, Anadolu topraklarında nice Özkan Uğurlar, nice Mazhar Fuat Özkanlar yetişir; kendisine rahmet diliyorum.
Bir diğer taraftan ise geçenlerde -biliyorsunuz- Çorlu'da -beş yıl önce- bir tren kazası olmuştu. Bu tren kazasında, beş yıldır mahkeme devam ediyor. Adalet Bakanımız burada -geçmişte Bakanlık yaptı, kendisi şu an Grup Başkan Vekili- ve Adalet Bakanlığının önünde şöyle bir yazı yazar: "Aş bulmak, ekmek bulmak gecikebilir fakat adalet gecikmez, tez verilir." Tez verilmiş mi? Verilmemiş. Ve bu insanlar çocuklarını kaybettiler, annelerini, babalarını kaybettiler ve Çorlu tren kazası hâlâ mahkemelerde sürünmekte, acılar dindirilmemiştir. Hatırlarsanız Osmangazi Köprüsü vardı, bu köprü yapılırken bir halatın kopması nedeniyle sorumlu Japon mühendis harakiri yapmıştı ki o halat da Türkiye'de imal edilmişti. Biz kimsenin harakiri yapmasını istemiyoruz ama hukukun mutlaka tecelli etmesini... Çünkü devletlerin dininin adalet olduğunu bilenlerdeniz bizler.
Bir diğer taraftan ise biliyorsunuz, yine hafta sonunda bir mağduriyet gündeme gelmişti. Neydi? Kamu mühendisleri, kamu mimarları ve aynı zamanda kamu hukukçuları ve de çevre plancıları olarak Ankara'ya geldiler. Niye getirdiniz bu insanları? Getirmeye gerek yoktu ki. Dünyanın en kıymetli şeyi vakit ve nakittir. O zaman vakit ile nakit kıymetliyse bu insanlara aynı denk maaşı, denk mesleklere denk maaşı vermek çok mu zordu? Şimdi bir maaş düzenlemesi geliyor buraya. Bununla ilgili olarak doktorlar yurt dışına giderken çalışma koşullarını beğenmedikleri zaman içerisinde "Gitsinler." denildi, ardından da "Aman gitmesinler, maaşlarında düzenleme yapalım." Çok iyi yaptınız çünkü Türkiye'nin çok kıymetli bir meslek grubuydu. Aynı zamanda hâkimler ve savcılarla ilgili de düzenlemeler yapıldı. Şimdi, denk mesleklerde kamu mühendisleri, kamu mimarları, çevre plancıları ve de kamu hukukçuları aynı maaşı almak istiyorlar. Aynı zamanda meslekleriyle ilgili de tazminatlar istiyorlar ve meslekleriyle ilgili de bir kanuni düzenleme içerisinde bulunmayı talep ediyorlar. Yüce Meclisin bu konuyu da hassasiyetle gündemine alacağını tahmin ediyorum.
Daha önce, biliyorsunuz, bir soykırım yaşandı Srebrenitsa'da. Bugün gündeme gelecek, o konuya girmek istemiyorum ama katliama maruz kalan tüm Boşnakları rahmetle anıyorum ve bir daha da tek dişi kalmış canavarın gövdesinde veyahut da tam ortasında bu tür katliamların olmamasını temenni ediyoruz.
Bir diğer taraftan ise Doğu Türkistan... Bu hafta -ben de katıldım o çalıştaya- Uygur Türklerinin ana dillerini ve kültürlerini yaşatmak için bir uluslararası çalıştay yapıldı. Bir yandan "Mazlumların ve mağdurların hamisiyiz." deniyor ama bu uluslararası çalıştayda Dışişleri Bakanlığından bir yetkilinin olmadığını gözlemledim. Daha önce Çek Cumhuriyeti'nde yapılan 7'nci Uygur Dünya Kongresi'ne de katılmıştım, orada da Büyükelçinin, Egemen Bağış'ın da katılmadığını gözlemlemiştim. Niçin katılmıyoruz? Neden katılmayacağız? Doğu Türkistan koskocaman bir hapishane olmuş vaziyette. İnsanlar anneleriyle, babalarıyla, kardeşleriyle irtibat kuramıyorlar ve aynı zamanda Doğu Türkistan'da dillerini unutuyorlar, dinlerini unutuyorlar. Onlar bizim soydaşlarımız, yurttaşlarımız...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın Sayın Özdağ, bir dakika daha...
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Her şeyden önce insan, insan onuru çok önemli. O nedenle, bir an önce, Dışişleri Komisyonunda bulunan, bunların iadesiyle ilgili anlaşmanın rafa kaldırılmasını talep ediyoruz.
Bir diğer taraftan ise Muğla'nın Marmaris ilçesinde, Datça yolu üzerinde orman yangınları meydana geldi. Bu ormanlar bizim geleceğimiz, suyumuz, toprağımız, nefesimiz, aynı zamanda ekolojik dengemiz; bunların da çok ciddi şekilde korunması gerekmektedir. Bunu korumak için de mutlaka orman yangınlarıyla ilgili filoların kurulması gerekiyor. Hassasiyet göstermesini bekliyoruz Tarım ve Orman Bakanlığından ve de aynı zamanda iktidardan bunları bekliyoruz.
Bir diğer taraftan da Kırkpınar Yağlı Güreşleri oldu biliyorsunuz. Çok önemli bir geleneğimizi yaşatıyoruz. Milletler kültürleriyle yaşarlar. Dünden bugüne biriktirdiğimiz her şey bizi millet yapar, biriktirdiğiniz her şeyi de yaşatmak mecburiyetindesiniz. Ben Kırkpınar'da başpehlivan olan Yusuf Can Zeybek'i tebrik ediyorum.
Aynı zamanda bir ihracatta bulunduk biz bir noktada; beni bağışlasınlar, teşbih yapıyorum, benzetme yapıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayalım, son bir dakika...
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Hemen. Çok teşekkür ederim.
Bir ihracat yaptık dedim, Arda. Türk futbolunun çok önemli bir kişisi İspanya'ya gitti ve bizim önemli bir ihracat kişimiz, insanımız. Onların çoğalmasını istiyoruz ama birilerinin de azalmasını istiyoruz. Beyin göçünü beyin gücüne çevirmeyen bir yapı Türkiye'yi çoraklaştırır ve çölleştirir. Zaten Türkiye'nin çölleştiğini gözlemliyoruz. O nedenle, bu çölleşmeyi engellemek için, önlemek için de mutlaka ve mutlaka hukuka önem vermemiz gerekiyor; eğitimde fırsat eşitliğine, gelir dağılımına, adalete önem vermemiz gerekiyor. Bunu verebildiğimiz süre içerisinde kalkınacağız, veremediğimiz süre içerisinde ise -ne kadar ibra olursak olalım ama- denetim mekanizmalarıyla beraber sizi denetlemeye devam edeceğiz.
Biz Saadet Partisi Grubu olarak bu Meclise bir katma değer sağlamak, aynı zamanda Meclisin mehabetini artırmak istiyoruz. Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu, milletin sesi olarak, gözü olarak, kulağı olarak, vicdanı olarak takdim edeceğiz.
Teşekkür ediyorum.
Yüce Meclisimizin bundan sonra yapacağı faaliyetlerin milletimize hayırlı olmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)