GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Birleşimi yöneten Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder'e, yeni kurulan Saadet Partisi Grubuna, TBMM'nin 28'inci Dönemine, Pençe-Şimşek Harekâtı bölgesinde şehit olan Piyade Sözleşmeli Erler Hasan Taş ile Furkan Günergök'e, Srebrenitsa katliamının 28'inci yıl dönümüne, İsveç'in NATO'ya üyeliği konusunda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Dışişleri Bakanı arasındaki iletişimsizliğe, Karadeniz ve Ege Bölgelerini etkisi altına alan kuvvetli yağış sonucu yaşanan sel ve heyelana ve doğa olaylarının istisna, yıkıcı sonuçlarının ise yazgı değil ihmal olduğuna ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:1
Birleşim:13
Tarih:11.07.2023

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Zatıalinize de görevinizde üstün başarılar diliyorum.

Herhâlde ilk oturumunuz bugün, değil mi?

BAŞKAN - Evet, evet.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Hayırlı olsun efendim.

BAŞKAN - Sağ olun.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Ayrıca, Saadet Partisinin Gelecek Partisiyle birlikte oluşturduğu Parlamentomuzdaki yeni grubu, Parlamento grubunu tebrik ediyorum. Grup Başkanına ve Grup Başkan Vekillerine üstün başarılar temenni ediyorum.

Türk milletinin iradesinin yegâne tecelligâhı olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin 28'inci Döneminin de hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Milletvekillerimize, ayrım gözetmeksizin yapacakları çalışmalarda üstün başarılar diliyorum.

Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerinin Pençe-Şimşek Harekâtı bölgesinde yapmış olduğu operasyonlarda Piyade Sözleşmeli Er Hasan Taş, Piyade Sözleşmeli Er Furkan Günergök şehit olmuştur. Şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet, kederli ailelerine ve büyük milletimize başsağlığı diliyorum. Ülkemize yönelik terör tehdidi sona erene, son terörist etkisiz hâle getirilene kadar Türk ordusunun haklı ve kutlu mücadelesinin devam edeceğini de buradan ilan ediyorum.

Bugün, Bosna Savaşı sırasında 8.372 Boşnak sivilin Ratko Mladic komutasındaki Sırp askerler tarafından katledildiği Srebrenitsa katliamının 28'inci yıl dönümü. Bu katliam, sadece Bosna Hersek'te değil, tüm dünyada acının ve adalet arayışının sembolü hâline gelmiştir. Yirmi sekiz yıl önce katledilerek soykırıma uğrayan Srebrenitsa şehitlerimizi rahmetle anıyor, Bosna Hersek halkının acısını bir kere daha yürekten paylaşıyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, NATO Genel Sekreteri ve İsveç Başbakanıyla dün gerçekleştirdiği görüşmede, Türkiye'nin İsveç'in NATO'ya katılım protokollerini Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edeceğini ve onaylanması için yakın iş birliği içinde olacaklarını ifade etmişlerdir. Sayın Erdoğan, seçimlerden önce çıkıp "Ey İsveç, Türkiye'nin veyahut Müslümanların dinî inancına saygı göstereceksiniz. Göstermiyorsanız bizden NATO konusunda destek göremeyeceksiniz." demiştiniz. Daha geçtiğimiz hafta İsveç'te yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'in 2'nci defa alçakça yakılmasına seyirci kalındı. İnancımızla tahkim etmeye yeltendiğiniz iddianızı muhafaza etmekten âciz durumdasınız. Bana sorarsanız, asla da samimi değilsiniz. Geçtiğimiz yıl "İsveç'in teröre verdiği destek için somut adımlar atılması gerekiyor, ona göre karar vereceğiz." diyordunuz, çıkın ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin huzurunda izah edin: Bu süre içinde İsveç'in teröre verdiği desteğin hilafına attığı bir somut adım var mıdır? Çok değil daha geçen hafta, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İsveç'in NATO üyeliği için, ev ödevlerini yerine getirdikten sonra Türkiye tarafından konunun düşünüleceğini ifade etmişti. Sayın Dışişleri Bakanı, geçtiğimiz hafta içerisinde İsveç acaba hangi ödevini yaptı da NATO üyeliğini kabul ettiniz? Bu soru, cevabını arayan bir sorudur.

Devlet yönetimine dair görünen odur ki ya Cumhurbaşkanı ile Dışişleri Bakanı arasında bir rabıta yok ya da bir iletişimsizlik söz konusu ya da siz bu devleti hâlâ, olup bitenlerden ders çıkarmaksızın, spontane gelişen olaylar karşısında rastgele politikalarla yönetiyorsunuz. Kur'an-ı Kerim'in yakılması ve terörle mücadele gibi son derece önemli ve hassas konular üzerinden Cumhurbaşkanının bunca zamandır yaptığı kesin çıkışlardan sonra, uzun süredir takip ettiğim İsveç basını bile, inanın, bu onay sürecini beklemiyordu. Hükûmete tavsiyemiz şudur: İçeride başka, dışarıda başka konuşmanın siyaset yapmak anlamında olduğu zannından lütfen kurtulunuz. Böylesine ikircikli bir dış politikayla, böylesine tutarsız söylem ve eylemlerle Türkiye Cumhuriyeti devletinin itibarını zedelemeye devam ediyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Bitiriyorum efendim.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Dervişoğlu.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Beş bin yıllık Türk devlet geleneğiyle birlikte, Türk milletinin uluslararası alandaki vakarına ve duruşuna maalesef zarar veriyorsunuz ve bu size asla yakışmıyor.

Saygıdeğer vekiller, Karadeniz ve Ege Bölgesi'ni etkisi altına alan kuvvetli yağış sonucunda, bölgede sel ve heyelan meydana gelmiştir. Sel felaketinden dolayı çok sayıda hastane, ev, iş yeri ve tarım arazisi zarar görmüş, yollar çökmüş, bölgede ulaşım başta olmak üzere birçok devlet hizmeti akamete uğramıştır. Maalesef, 1 vatandaşımız da hayatını kaybetmiştir; hayatını kaybeden vatandaşımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Onlarca yıldır plansızlığın, aynı umursamazlığın ve en nihayetinde aynı facianın kurbanı olan bölgedeki vatandaşlarımıza şimdi hiç kimse çıkıp da "Suçlu, iklim değişikliğidir." demesin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Bitiyor efendim.

BAŞKAN - Toparlayın lütfen.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Evet, iklim değişikliği bir realitedir ancak yaşanan felaketleri açıklamak için yeterli değildir. Yerleşim yerlerinde yaşanan sel felaketlerinin temel nedeni, çarpık ve plansız kentleşme, yetersiz altyapı ve merkezî ve yerel yönetimlerin kentleri rant politikasına teslim etmesidir. Bir türlü anlayamadınız ve öyle görünüyor ki anlayamayacaksınız, kent yapılaşması betonlaşma ve asfalt dökmekten ibaret değildir. Yeşil alanları hızla yapılaşmaya açarken kent ormanlarını yok ediyorsunuz. Şehirlerin doğal dokusu maddi çıkarlar uğruna tarumar ediliyor. Kusura bakmayın ama suçu hâlâ başkasında arıyorsunuz; aynaya bakın, gerçek suçlu sizsiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Son cümlem efendim.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Dervişoğlu.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Doğa olaylarının kendisi istisna; yıkıcı sonuçları ise yazgı değil, ihmaldir. Türkiye olarak birbirini takip eden bu ihmallerin ağır bedellerini defalarca ödedik. Gelecek yıllarda da aynı yıkıcı sonuçlarla karşılaşmamak adına bu konunun takipçisi olacağımızı aziz milletimize taahhüt ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyor, zatıalinize de müsamahanız için teşekkür ediyorum Sayın Başkan.