GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YABANCILAR VE ULUSLARARASI KORUMA KANUNU (S.S.:310)
Yasama Yılı:3
Birleşim:80
Tarih:20.03.2013

ALPASLAN KAVAKLIOĞLU (Niğde) - Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısı üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Göç, insanın coğrafi hareketliliği ve bu hareketin yol açtığı nüfus dinamiği olarak tanımlanmaktadır. Küreselleşme süreciyle yeni ve karmaşık bir boyut kazanan göç, artık siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel boyutlarıyla önemli bir politika alanı hâline gelmiştir.

Değerli arkadaşlar, tarihinde çok büyük göç süreçlerine tanıklık ve ev sahipliği etmiş bir ülkeyiz. Son dönemde Türkiye'nin artan ekonomik gücü ve istikrarı ülkemize yönelik göç hareketleri için bir çekim unsuru oluşturmaktadır. Yakın bir zamana kadar transit ülke olan Türkiye, göç hareketleri açısından artık hedef ülke hâline gelmiştir.

Ülkemizdeki insan hareketliliğindeki artış çeşitli amaçlarla gelen yabancıların sayısına bakıldığında açıkça görülebilmektedir. 1995 yılında ülkemize gelen yabancıların sayısı 6,5 milyon iken bu sayı 2010 yılında yaklaşık 27 milyon olarak gerçekleşmiştir. 1995 yılında düzenlenen ikamet izni sayısı 84 bin iken bu sayı 2012 yılında yaklaşık 177 bin olmuştur. 1995 yılında uluslararası koruma başvurusu sayısı 2 bin iken 2010 yılında bu sayı 8 bine yükselmiştir. Ayrıca, ülkemizde 1995-2010 yılları arasında yaklaşık 830 bin düzensiz göçmen yakalanmıştır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'ye yönelik göçü teşvik eden bir diğer husus da yakın çevremizde devam eden siyasi istikrarsızlıklardır. Kamuoyunun yakından takip ettiği Suriye'den gelen mülteci göçü bunun son örneğidir. Türkiye'ye toplu olarak sığınan Suriyelilerle ilgili olarak insani ve uluslararası hukuk açısından iyi bir sınav verilmektedir. Ülkemiz krizin ilk gününden bu yana bu akışın kontrolü ve doğacak sorunların engellenmesi için yüksek seviyede yetkinlik ve operasyonel kapasite göstermiştir.

Resmî bilgilere göre, 19 Mart tarihi itibarıyla, Türkiye'de barınma merkezlerinde bulunan Suriyelilerin sayısı yaklaşık 190 bin kişidir. Bugüne kadar ülkemize gelen Suriyeli sayısı ise 278 bin olarak gerçekleşmiştir. Bunların 90 bini ise ülkesine geri dönmüştür.

Suriyelilerin güneyde bulunan 8 ilde kurulmuş olan kamplardaki genel hayat şartları, Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği ve Avrupa Komisyonu İnsani Yardım ve Sivil Koruma Biriminin de dâhil olduğu birçok uluslararası gözlemci tarafından övgüyle karşılanmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin göç alanında maruz kaldığı büyük yükü kaldıracak hukuki, mali ve idari sistemin kurulmasını ve işletmesini sağlayacak reformları gerçekleştirmesinin elzem olduğu açıktır. Yasal ve yasa dışı yollarla gerçekleşen göç hareketlerini düzenleyen mevzuat ve kurumsal yapımız, ülkemizin bugünkü ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalmaktadır.

Hâlihazırda yabancılar alanını düzenleyen iki temel kanun vardır: 5682 sayılı Pasaport Kanunu ve 5683 sayılı Yabancıların Türkiye'de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun. Bu iki kanun da 1950 senesinde çıkmıştır. 1953 yılında ülkemize giriş yapan yabancı sayısı 91 bin iken, 2010 yılında bu sayı 27 milyona ulaşmıştır. Verilen rakamlar arasındaki bu büyük fark günümüz ihtiyaçlarını karşılayacak kanuni değişikliğe ne kadar çok ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir. Bunun yanı sıra, insan hakları hukukunun temel belgeleri, bu kanunların çıkmasından sonraki tarihte kabul edilmiştir. Bu nedenle, her iki yasa da taraf olduğumuz ikili ya da çok taraflı sözleşme hükümlerinden kaynaklanan yükümlülüklerimizi yerine getirmeye elverişli değildir.

Değerli milletvekilleri, ülkemizin göç ve iltica alanında uzmanlaşmış bir kuruma ihtiyacı vardır. Dünyadaki başarılı örneklerine benzer olarak, politika ve stratejilerin belirlendiği, insan hakları temelli hukuki ve kurumsal yapılanmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Avrupa Birliğine üye ülkelerde göç ve iltica uygulamaları, çok büyük oranda, İçişleri Bakanlığına bağlı sivil ihtisas birimleri tarafından yürütülmektedir. Uluslararası norm ve insan hakları standartlarına uygun, mülteci ve sığınmacılar için kabul ve barınma merkezleri, düzensiz göçmenler için geri gönderme merkezleri ve insan ticareti mağdurları için sığınmaevleri kurulması ve işletilmesiyle ilgili ihtiyaçlar aşikârdır. İşte, bugün görüşmekte olduğumuz Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısı, göç ve yabancılar alanında artış gösteren sorunlara bir çözüm niteliği taşımaktadır. Göç politika ve stratejilerini oluşturacak mekanizmaları kuran, bu alandaki boşlukları gideren ve AB'ye uyum sürecine katkı sağlayan bir tasarıyı kanunlaştırmak üzereyiz.

Değerli milletvekilleri, Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısı ile göç  ve iltica alanında Türkiye'nin hukuki, idari, fiziki altyapısının oluşturulması, uluslararası standartlar ve AB müktesebatına uyumun sağlanması ve İnsan Hakları Mahkemesinin ülkemiz hakkında ihlal kararlarına esas oluşturulan boşlukların giderilmesi sağlanacaktır. Günümüzde kanunla düzenlenmesi gereken, daha çok idari düzenlemelerle yürütülen göç ve iltica alanı artık gelişmiş bir kanunla düzenlenmiş olacaktır.

Bu kanun tasarısı Genel Kurula gelmeden önce, hem İçişleri Komisyonunda hem başkanlığını yapmış olduğum alt komisyonda muhalefet partili milletvekili arkadaşlarımız, akademisyenler ve ilgili toplum kuruluşu, örgütleri ve, temsilcileriyle çok uyumlu ve yapıcı bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Tasarı İçişleri Komisyonumuzda oy birliğiyle kabul edilmiştir. Burada katkı sağlayan bütün arkadaşlarıma ve İçişleri Bakanlığımızdan değerli bürokrat arkadaşlara teşekkür ediyorum.

"Yabancılar", "uluslararası koruma" ve "Göç İdaresi Genel Müdürlüğü teşkilat ve görevleri" şeklinde üç ana bölümden oluşan tasarı alana ilişkin çok önemli düzenlemeler getirecektir.

Yabancılarla ilgili olarak düzenlemelere baktığımızda, vize ve ikamet izinleri işlemlerinde etkin ve sistematik bir yapı öngörülmektedir. Ayrıca, yabancıların çalışma hakları, vatansız kişilerin hakları ve insan ticareti mağdurlarının durumları da kapsamlı bir biçimde düzenlenmektedir.

En önemli düzenlemelerden biri de düzensiz göçle mücadelenin hukuki altyapısının güçlendirilerek bu alanda mücadelenin etkinleştirilmesidir.

İltica alanıyla ilgili olarak da, ilk defa, uluslararası insan hakları standartlarına ve AB mevzuatına uygun uluslararası koruma kanunu oluşturulmaktadır. Refakatsiz çocuklar başta olmak üzere özel ihtiyaç sahipleri için özel koruma mekanizmaları uluslararası standartlara uygun hâle getirilecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iyi bir göç yönetim sistemi için kurumsal yapılanma hayati önemi haizdir. Ülkemizde göç alanında kurumsal yapılanmaya duyulan ihtiyaç tasarıyla kurulması öngörülen Göç İdaresi Genel Müdürlüğü ile giderilecektir. Böylece, göç ve ilticaya ilişkin iş ve işlemler artık sivil bir ihtisas kurumu tarafından yürütülecektir.

Değerli milletvekilleri, Avrupa Birliği 2012 İlerleme Raporu'nda ifade edildiği gibi bu kanunun kabul edilmesi, Türkiye'nin yabancılarla olan ilişkilerini yöneten ve göçmen ile mülteci haklarını AB standartlarına ve uluslararası standartlara uygun olarak güvence altına alan tek ve tutarlı bir yasal çerçeve oluşturması bakımından kilit niteliktedir.

Tasarının kanunlaşmasıyla, şimdiye kadar kanunla değil ikincil düzenlemelerle yürütülen göç ve yabancılar alanı kanun ve kanun temelinde hazırlanacak düzenlemelerle yürütülmeye başlanacaktır. En önemlisi de, insan hakları temelinde özgürlük ve güvenlik arasındaki hassas dengenin korunduğu, uluslararası insan hakları normlarıyla uyumlu, ihtiyaç duyulan hukuki, idari ve fiziki altyapıyı kuran etkin bir göç yönetim sistemine kavuşmuş olacağız.

Tasarının hayırlı olmasını diliyor, hazırlanmasında emeği geçenlere buradan teşekkür ediyorum.

Yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ  ve MHP sıralarından alkışlar)