| Konu: | Yeşil Sol Parti Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 13 |
| Tarih: | 11.07.2023 |
YEŞİL SOL PARTİ GRUBU ADINA ZÜLKÜF UÇAR (Van) - Sayın Başkan, değerli Genel Kurul; sizleri ve tüm halklarımızı saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, yeni göreviniz nedeniyle de sizlere başarılar diliyorum.
Ağrı Milletvekilimiz Nejla Demir'in vermiş olduğu araştırma önergesiyle ilgili grup önerimiz üzerinde söz aldım. Araştırma önergemizin konusu olan infaz yakmalara ilişkin olarak 13 Haziran 2023 tarihinde tarafımdan Adalet Bakanlığına soru önergesi de verilmiş. Aynı yönde birçok milletvekilimiz tarafından da soru önergesi verildiğini biliyorum.
Maalesef ki Türkiye halkları olarak cezaevlerinde hak ihlallerinin gündeme gelmediği bir gün yaşamıyoruz. İşkence, çıplak arama, ağız içi arama ve ayakta sayım dayatması, keyfî kısıtlamalar, Kürtçeye sansür, sağlık ve yaşam hakkının ihlali başta olmak üzere hak ihlalleri cezaevlerinin rutin uygulaması hâline gelmiştir. Ancak bir uygulama var ki sadece bir hak ihlali olarak açıklamak yeterli kalmamaktadır. Bu da kamuoyunda "infaz yakma" olarak bilinen idare ve gözlem kurullarının politik mahpusların tahliye olmasını engellemeye yönelik hukuksuz kararlarıdır.
Nereden çıktı bu infaz yakma uygulaması? Covid-19 pandemisi ilan edildiğinde birçok ülkede en riskli alanlardan biri olan cezaevlerinde bulunanların yaşam haklarını korumak için ciddi tedbirler alınıp cezaevleri boşaltılmıştı. Türkiye'deyse bu kriz fırsata çevrilerek ayrımcı bir infaz yasası çıkarıldı. Cezaevlerinde bulunan hükümlülerin bir kısmının yaşam hakkını kıymetli görüp diğer kısmının yaşam hakkını kıymetsiz gören bir düzenleme yapıldı. Tahmin ettiğimiz üzere kıymetsiz görülen hükümlüler her düzenlemede ayrımcılığa maruz kalan politik mahpuslardır. Yasanın yapıldığı dönemi hatırlatmakta fayda bulunmaktadır. Tüm mahpuslar salgın karşısında eşit risk altında olmasına rağmen getirilen kanun teklifiyle eşitlik ilkesine aykırı bir şekilde yaşatma yükümlülüğü ihlal edilerek tüm siyasi mahpuslar, üstelik aralarında onca ağır hasta hükümlü bulunmasına rağmen, kapsam dışı bırakılarak tahliye edilmemiştir. Sadece bununla yetinilmemiş, bir yandan cezaevleri boşaltılırken bir yandan politik mahpusları hukuksuz bir şekilde cezaevinde daha fazla tutmak için "hükümlülerin değerlendirilmesi ve iyi hâlin belirlenmesi" maddesinde değişiklik yapılarak mahpusların âdeta paralel bir yargılamaya tabi tutulmasının önü açılmıştır. Adalet Bakanlığı, yasa değişikliğinden sekiz ay sonra, 29 Aralıkta yeni bir yönetmelik yayınlayarak tahliyeler konusundaki başvuruları değerlendiren cezaevi idare ve gözlem kurullarının yorum alanını genişletti, bileşimini değiştirdi ve bu kurulları mahkemelerin yerine geçen suçta ve cezada kanunilik ilkesini ortadan kaldıran, her yönüyle infazda temel ilkeye aykırı kurullar hâline çevirdi. Adalet Bakanlığı tarafından yayınlanan yönetmelikte bu kurullara âdeta yargılama yetkisi bahşedildi. Bir kurula yargılama yetkisinin verilmesi sizlere de ironik gelmiyor mu değerli milletvekilleri? Bu yönetmelikle beraber 1 Ocak 2021'den itibaren pandemi döneminde yaşam hakkı hiçe sayılarak içeride tutulmaya devam edilen mahpuslar infaz sürelerini tamamlayıp tahliyeye hak kazansalar bile idare ve gözlem kurullarının keyfî kararlarına takılmaya başladı. Bugüne kadar en az 200 politik mahpusun tahliye olması ikinci bir mahkeme gibi çalışan bu kurulların dayanaksız kararlarıyla engellendi. Bu kurullar otuz yılı aşkın süredir cezaevinde bulunan mahpusların infazını da absürt gerekçelerle yakmaya başladılar. Bu kurulların infaz yakmaya gerekçe ettiği birkaç gerekçeyi sizlerle paylaşmak istiyorum: "Fazla su kullandın." "Görüşme esnasında güldün." "Kürtçe türkü söyledin." "Çok kitap okudun." "Serzenişte bulundun." "Halay çektin." "Şarkı söyledin." "ALES sınavına girmedin." "Arkadaşlarından kopmadın." "E, pişman da değilsin." Sizler ne hissettiniz bilmiyorum ama açıkçası ben bu gerekçeleri okurken utandım.
Değerli milletvekilleri, infaz yakma kararlarının hiçbirinin hukuki bir dayanağı, tutarlılığı yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen Sayın Uçar.
ZÜLKÜF UÇAR (Devamla) - Otuz yıldır cezaevinde olan hasta bir hükümlünün infazını tamamlamış olmasına rağmen keyfî gerekçeyle tahliye edilmemesini neyle ifade edeceğimi gerçekten bilmiyorum ama bildiğimiz bir şey varsa o da cezaevlerinde yaşatılan bu hukuksuzluk karşısında sessiz kalmak bu zulme, bu hukuksuzluğa ortak olmaktır. Belki dikkate alınır diye sizlere Kur'an-ı Kerim'den bir ayeti hatırlatarak sözlerimi tamamlamak istiyorum. Maide suresi 8'inci ayet der ki: "Bir kavme olan kininiz, sizleri adaletten alıkoymasın." Dolayısıyla, başta Kürt halkı olmak üzere muhaliflere olan öfkeniz sizi daha fazla adaletsizliğe sevk etmesin. Gelin, bu ayrımcı uygulamayı hep beraber ortadan kaldıralım.
Teşekkürler ederim. (Yeşil Sol Parti sıralarından alkışlar)