GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yeşil Sol Parti Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:14
Tarih:12.07.2023

CHP GRUBU ADINA OKAN KONURALP (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Diyarbakır merkezli bir soruşturmanın sonucu olarak 15 gazetecinin tutuklanması ve tutuklanan gazetecilerle ilgili olarak iddianamenin on ay sonra hazırlanması ve yaklaşık on üç ay sonra hâkim karşısına çıkabilmiş olmaları ve bunların tümünün de gazeteci olması Türkiye'nin basın özgürlüğü noktasında, halkın haber alma hakkını kullanması noktasında gelmiş olduğu noktayı göstermesi açısından vahim bir tablo.

Fakat sadece Diyarbakır özelinde yaşanan bu dava değil, aynı zamanda uluslararası saygın kuruluşlar, örneğin Sınır Tanımayan Gazeteciler, örneğin Avrupa Basın Özgürlüğü Merkezi ki biliyorsunuz İsveç'in NATO üyeliğine yönelik onayımız karşısında bizim Avrupa Birliği üyeliğimizi destekleme sözünü aldığımız bugünlerde, tam da Avrupa Birliğinin en önemli kurumları Türkiye'nin basın özgürlüğü tablosundaki gelmiş olduğu son derece vahim sıralamayı tüm gerçekliğiyle önümüze koyuyor.

Örneğin, sadece son bir yılda gazeteci ve medya kuruluşlarına yönelik 173 saldırı düzenlendi Türkiye Cumhuriyeti'mizde. Yine, 2023 yılı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ne göre 180 ülke arasında 165'inci sıradayız. Ülkemizdeki bu tablonun bu kadar dramatik ve vahim olmasının tek nedeni siyasi iktidarın kendisi çünkü Anayasa'mızca da güvence altına alınan basın ve ifade özgürlüğü bizzat siyasi iktidar tarafından bir özel özgürlük alanına dönüştürülmüş durumda. Nedir bu özel özgürlük alanı? Sadece ve sadece iktidarın övülebileceği ve iktidar karşıtı her türlü eleştirinin, sözün, pozisyonun suç ya da cezai yaptırım konusu olabileceği çerçevede belirlenmiş bir özel özgürlük alanı. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu uygulamalarında da bunu görüyoruz. Hepinizin bildiği gibi belli kanallara yönelik ağır yaptırımlar ama iktidarı kayıtsız şartsız destekleyen yayıncı kuruluşlara karşı kör, sağır, dilsiz olma hâli ya da gazeteciler Cumartesi Annelerinin eylemlerini izliyorlar, polis şiddetine maruz kalıyorlar; herhangi bir demokratik kitle örgütünün basın açıklamasını izliyorlar, polis şiddetine maruz kalıyorlar; Basın İlan Kurumunun hiçbir evrensel kritere uymayacak bir şekilde örneğin Evrensel, örneğin Cumhuriyet, örneğin BirGün, örneğin Yeniçağ, örneğin Millî Gazete'ye yönelik kabul edilemez bir reklam ambargosu var. Sadece bunlar da değil, İletişim Başkanlığının hangi kriterlere göre belirlendiğini açıklamadığı, açıklamaya ihtiyaç bile duymadığı eskilerin sarı basın kartı, yeninin turkuaz renkli basın kartı uygulaması... Birçok gazeteci bir kurumda çalışıyor, çalıştığı kurumlar her gün yeni bir baskıyla, yeni bir gazete baskısıyla pazara çıkıyor siz onun vergisini alıyorsunuz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OKAN KONURALP (Devamla) - Bir dakika alabilir miyim?

BAŞKAN - Tamamlayınız Sayın Konuralp.

OKAN KONURALP (Devamla) - ...fakat İletişim Başkanlığı bu arkadaşlarımıza basın kartlarını vermiyor. Neden vermediğini soruyoruz, bir yıldır, bir buçuk yıldır, iki yıldır neden verilmediğine yönelik en ufak bir açıklama yok. Dolayısıyla, gelmiş olduğumuz nokta itibarıyla Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü anmak istiyorum: "Basın hürriyetinden doğan bütün sorunları ortadan kaldırmanın yegâne yolu yine de basın hürriyetidir, basın özgürlüğüdür." Dolayısıyla, daha fazla basın özgürlüğü ve daha fazla basın özgürlüğü demeliyiz; hep beraber bunu yapmalıyız ve basınımızın önündeki bütün engelleri kaldırma kararlılığımızı huzurlarınızda bir kez daha ifade ediyorum.

Teşekkürlerimi sunuyorum.

Sağ olun.