| Konu: | Yargıtayın Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay'la ilgili vereceği karara, Gaffar Okkan'ı öldürenlerin ve onların eklentilerinin sürekli bir biçimde lanetlenmesi gerektiğine, Türkiye'de çok ciddi eğitim sorunu olduğuna ve Millî Eğitim Bakanının "Kız okulları kurmak gerekiyorsa kurulur." beyanına, tarikatlara, 33 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 7 maddesinin dün geçtiğine ve teklifin bundan sonraki maddelerine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 13.07.2023 |
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, hepinizi saygıyla selamlıyorum ve iyi bir çalışma günü diliyorum.
Bugün, anladığımız kadarıyla Can Atalay'a ilişkin Yargıtaydan önemli bir karar bekleniyor. An itibarıyla tam iki aydır hak kazandığı milletvekilliği faaliyetini yapamayan ve tutuklu bulunan Can Atalay'ın bu hak ihlaline artık son verilmesini ve 600 milletvekilinden biri olarak kendisine oy verenlerin iradesini Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil etmek üzere aramıza katılmasını bekliyoruz.
Türkiye'de adli yargının en üst organı olan Yargıtaydan da hukuka uygun karar vermesini beklemenin absürtlüğünü bir kere daha ifade etmek istiyorum. Burada ne demeye çalışıyorum? Yargıtaya saygısızlık etmek için bu cümleyi söylemiyorum. Yargıtay, verdiği kararlarla zaten topluma üst yargı organı olduğunu kanıtlayacak. Biz, tam tersine, dışarıdan Yargıtayı hukuka uygun davranmaya çağırıyoruz; Meclis Başkanı buna çağırıyor, milletvekilleri buna çağırıyor ama iki aydır Yargıtaydan bu alanda olumlu bir yanıt gelmiyor. Umuyor ve diliyorum ki bugün verdiği kararla bu hukuka aykırı durum ortadan kaldırılır ve geçmişteki Anayasa Mahkemesi kararlarına uygun bir şekilde Can Atalay yasama faaliyetlerine katılır.
Efendim, şimdi, burada günü, ayı tutmuyor ama ifade etmek zorundayım, Gaffar Okkan'ı ve birlikte katledilen 5 polis memurumuzu rahmetle ve saygıyla anıyorum. Gaffar Okkan'ı öldürenlerin ve onun eklentilerinin sürekli bir biçimde lanetlenmesi gerektiğini ifade ediyorum. Türkiye Cumhuriyeti devletinin devamı bu insanların herhangi bir öz eleştiri yapmadan ve bu tutumlarını sürdürerek siyasete katılmaları açısından çok ciddi bir sorunla karşı karşıyadır; bunu da ifade etmek isterim.
Efendim, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası burada. Hepimiz bu Anayasa'ya yemin ederek, bu kürsüde yemin ederek yasama faaliyetine başladık. Bu Anayasa diyor ki: "Türkiye Cumhuriyeti devleti laik, demokratik bir sosyal hukuk devletidir."
Bugün ifade edelim, Türkiye'de çok ciddi eğitim sorunları var ve dün konuşmamda Millî Eğitim Bakanlığının rakamları üzerinden söyledim. Türkiye'de okullaşma oranları kız çocuklarında ve erkek çocuklarında fark etmiyor ve yüzde 89, yüzde 90 düzeyinde. Bizim burada konuşmamız gereken konu "Çocuklarımızın tamamını neden okul öncesi, ilkokul, ortaokul, lise eğitiminden geçiremiyoruz?" olmalıyken "Efendim, kız okulları açalım." Neye dayanmaya çalışıyorsunuz bunu yaparken? "İnsanlar kız okulları olmadığı için kız çocuklarını göndermiyorlar." Millî Eğitim Bakanı da bunu söylüyor, burada konuşma yapan bazı milletvekilleri de bunu söylüyor. Peki, veriler ne diyor? Verileri dün sizinle paylaştım ve bunlar benim verilerim değil, Millî Eğitim Bakanlığının verileri; hiçbir anlamlı fark yoktur, aynı yüzdelik dilim içerisinde kız çocukları ve erkek çocukları okullara devam etmektedirler. O hâlde, biz, kendi aklımızdaki Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının düzenine aykırı düzeni Türkiye'ye egemen kılmak için faaliyet göstermeyeceğiz. Bu, Anayasa'ya aykırılık teşkil ediyor.
Şimdi, bir konu daha... Menzil tarikatının lideri olduğu söylenilen bir kişinin vefat ettiğini öğrendik. Her fâni gibi yaşıyoruz ve dünyadan göç ediyoruz. Ben bunun fâni tarafında olmam ama siyasal ve toplumsal tarafında olurum. Bu Mecliste 24'üncü Dönemde, 2011-2015 döneminde görev yaptım. Dün gibi hatırlıyorum, bu kürsüde rahmetli Kamer Genç "Fetullah Gülen'le iş birliği yapmayın, bu başınıza iş açacak." dediği zaman o kürsüye çok saldırı oldu. Bugün de ben söylüyorum: Tarikatlarla birlikte çalışmayın, bazı bakanlıkları tarikatlara teslim etmeyin, o tarikatlara üye olanların liyakate aykırı olarak yükselmelerine olanak tanımayın. Şimdi, siz, bu sözlerimin tamamının gerçeğe aykırı olduğunu söyleyebilirsiniz hatta başka şeyler de söyleyebilirsiniz ama gerçek bir gün ortaya hepimizin hayatını tehdit edecek biçimde çıkabiliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Günaydın.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Bu çerçevede, ben bir kez daha Türkiye Cumhuriyeti'nin laik, demokratik, sosyal hukuk devleti niteliğiyle devam edeceğine olan inancımı, kararlılığımı ifade etmek isterim.
Son ana başlığım da şudur: Dün akşam geç saatlere kadar çalıştık ve torba kanunun 7 maddesini geçirdik. Burada, dün itibarıyla, motorlu taşıtlar vergisinin 2 kez alınması kesinleşmiş oldu ve Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı, geçmişte Anayasa Mahkemesinin bunu uygun gören kararı olduğunu söyledi. Doğrudur, 1999 yılı ama 2003'te de bunu iptal eden 2 ayrı kararı var. Üstelik de ek bütçeyle topladığınız 1,9 trilyon TL'nin, kanun gerekçesinde yazıldığı üzere, yalnızca 527 milyar lirasını depreme harcayacaksınız. Dolayısıyla, verginin herhangi bir sebebi, gerekçesi deprem faaliyeti değildir, yüzde 75'i deprem dışı olaylara hasredilecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın Sayın Günaydın.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Şimdi, 7'nci maddeyi bitirdik, önümüzde maddeler var. İfade edelim: Memur maaşları yetersizdir. Seyyanen zamların kök ücretlere yansıtılmaması büyük haksızlık yaratmaktadır. Derece ve kadrolar arasında büyük adaletsizlikler vardır. Gelin, önergelerle bunu düzeltelim, 6,5 milyon emeklinin 7.500 lira gibi bir açlık sınırı altında yaşamasına müsamaha etmeyelim, izin vermeyelim. Onlara da seyyanen ücretleri yansıtalım ve Türkiye Cumhuriyeti'nde herkesin yaşamını refah içinde devam ettirebileceği bir düzeni hep beraber yaratalım.
Çok teşekkür ediyorum.
Saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)