GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Medeni Kanun'un yürürlüğe girişinin 97'nci yıl dönümüne, gazeteci Merdan Yanardağ'ın yüz bir gün sonra hâkim karşısına çıkmasına, dün Merkez Bankası Başkanının Plan ve Bütçe Komisyonunda uyguladıkları para politikasını anlattığına, Genel Kurul gündemine ve Akkuyu Nükleer AŞ Genel Müdürünün Rusya devlet televizyonunda yaptığı açıklamaya ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:3
Tarih:04.10.2023

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Sayın Başkan, bugün Medeni Kanun'un yürürlüğe girişinin 97'nci yıl dönümü. Medeni Kanun, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde gerçekleşen tarihteki en önemli aydınlanma ve çağdaşlaşma devrimlerinden, cumhuriyetin en önemli kazanımlarından biridir. Dünyada pek çok ülkede kadın-erkek eşitliği yok sayılırken Türkiye Cumhuriyeti'nde kadın-erkek eşitliği sağlanmıştır. Bu sayede kadınların ve bunun sonucu olarak toplumun önünü açan en önemli devrim yasasıdır. Türkiye'yi çağdaş dünyanın parçası olma noktasına taşıyan Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü saygı ve minnetle anıyorum.

Evet, gazeteci Merdan Yanardağ yüz bir gün sonra hâkim karşısında. Aslında konuşmalar yapılırken 30. Ağır Ceza Mahkemesinin savcısı esas hakkındaki görüşünü, mütalalasını verdi ve tutukluluğun devamını istedi.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında böyle bir suçtan dolayı bir insanın, bir gazetecinin tutuklanması hukukumuz adına utanç verici bir meseledir. Ama daha utanç verici bir durum ise bakın, burada tek delil televizyondaki konuşma; zaten herkesten önce onu bir şekilde AKP'ye yakın RTÜK ya da troller alıyor. İkincisi, tek sanık var, Merdan Yanardağ, başka bir tanık yok. Neden yüz bir gün sonra ilk kez hâkim karşısına çıkıyor? Aslında otuz-otuz beş günde bu duruşmalar yapılabiliyor, uygulama da öyle ama toplanacak hiçbir delil yokken, yüzlerce, onlarca tanık yokken, birden fazla sanık yokken tek video, tek sanık; yüz bir gün sonra duruşma. Ve buna rağmen tutuklamayı gerektiren hiçbir delil yokken, suçun unsurları oluşmazken, bir ironi yaptığını açıkça beyan etmesine rağmen şu anda cumhuriyet savcısı tutukluluk hâlinin devamını istiyor. Yargı, iktidarların bir şekilde intikam alma aracı olamaz. Herkes de biliyor ki burada bir suç da yok, delil de yok. Yaklaşık olarak dört aydır orada tutuluyor. Umarım bugün özgürlüğüne kavuşur, umarım mahkeme bir parça adil davranır ve tahliye kararı verir.

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; dün Merkez Bankası Başkanı Plan ve Bütçe Komisyonunda uyguladıkları para politikasını anlattı. Belli ki Sayın Cumhurbaşkanının "Faiz sebepse enflasyon sonuç." tezini unutturmak istiyor ama bu uygulamanın faturasını sokakta, pazarda insanlar, emekli, işçi, öğrenci ödüyor. Bakın, TÜİK bile enflasyonun yüzde 60'ın üzerine çıktığını söyledi. Yani emekliye ve memura verilen zamlar şu anda eridi. Bugün, ilk kez bu hafta Meclis çalışıyor. Bu Parlamentonun görevi toplumun tüm kesimlerinin en temel sorunlarını çözmektir. Uluslararası anlaşmalar önemli, konuşalım ama neden emekli ve memurların maaşlarını, durumunu, enflasyon karşısında ezilen kesimin hâlini konuşmuyoruz? Niye onun için torba yasa ya da yasa gelmiyor? Bugün açlık sınırı 14 bin lira civarında, emekli maaşı 7.500 lira. Bu, Meclis için de saray için de yönetim için de iktidar için de bir utanç meselesidir; bu hepimizin sorunudur. Bugün buradaki, tüm gruplardaki milletvekilleri biliyor ki 7.500 lirayla bir emeklinin, bir ailenin geçinebilme şansı yok ama biz bugün bunu burada konuşmuyoruz. Evet, biz Cumhuriyet Halk Partisi grubu olarak isterdik Meclisi bununla açalım, emekliyi, memuru, işçiyi, öğrenciyi bir parça rahatlatalım ama bunu yapmıyoruz. Neyi bekleyeceğiz? Ocağı. Ocağa kadar insanlar yaşayabilecek mi? Çocuklarımızı okullarda doyuramıyoruz, emeklimizi doyuramıyoruz, memurun maaşı erimiş, bugün milyonlarca insan mahkeme kapılarında, barınma sorununu çözemiyoruz; bunların hiçbiri Mecliste konuşulmuyor. Tüm gruplar önerge olarak bunları verdi, bunları da kabul etmiyoruz. Bunlar sarayda konuşulmuyorsa, Mecliste konuşulmayacaksa nerede konuşulacak?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Başarır, lütfen tamamlayalım.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Tamamlayacağım.

Gerçekten utanç verici bir manzara. Bu, Meclisin sorunu. Yarın, belki en geç önümüzdeki hafta emeklinin sorununu, memurun sorununu, bu maaş sorununu bu Mecliste çözelim, çözelim.

Sayın Başkan, diğer bir durum, dün açıkladık, Rusya devlet televizyonunda Akkuyu'nun CEO'su, genel müdürü bir açıklama yaptı: "Biz başka bir devletin topraklarında bir nükleer santral inşa ettik, burası bizimdir, söz hakkı bize aittir." dedi. Daha acı bir şey söyledi "Buradan Türklere enerji satacağız." dedi. Ondan sonra inşaat ve üretim organizasyonu direktörü de şöyle söyledi: "Burası bizim limanımız." Bakın efendim, temiz enerji-kirli enerji tartışmasını yıllardır yapıyoruz ama burada bir güvenlik sorunu var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Başarır, lütfen tamamlayalım.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Bitiriyorum.

Bir ülkenin şirketi gelip benim topraklarımda bir nükleer santral inşa edecek -şu anda 5 bin orada Rus askeri ve görevlisi var, Mersin Silifke bölgesinde binlerce Rus var- ve "Orası benim limanım." diyecek, oranın güvenlik, sinyal ve tüm organizasyonunu, şifresini Ruslar bilecek ve bir kez daha söylüyorum, utanarak söylüyorum "Burası benim limanım." diyecek, iktidardan, Hükûmetten, saraydan çıt yok! Çıkıp açıklasınlar. Türkiye için bu bir utanç meselesidir.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)