GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gazeteci Timur Soykan'ın "Anadolu Adliyesindeki çürüme" adlı haberine, Bakan Şimşek'in ekonomi modeline, iktidarın emekliye 5 bin lirayı reva gördüğüne ve emekliler arasında ayrım yaptığına, üniversite öğrencilerinin barınma sorununa ve devlet yurtlarındaki yaşam koşullarına, Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in okul öncesindeki bir öğün ücretsiz yemeği kesmesine ve okul öncesi eğitimde getirilen katkı payına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:8
Tarih:17.10.2023

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, geçtiğimiz günlerde gazeteci Timur Soykan "Anadolu Adliyesindeki çürüme" adlı bir haber yaptı. Haberde Anadolu Adliyesi Başsavcısı İsmail Uçar'ın HSK'ye yolladığı bir yazıdan bahsedildi. Bu yazıda adliyedeki çeteleşmeyi, pek çok suçlunun rüşvetle tahliye edildiğini, bazı raporların sümen altı edildiğini belirtti. Başsavcının bu yazıda bazı hâkimlerin bazı kâtiplere bazı dosyaların kendi mahkemesine düşmesi için baskı yaptığından bahsettiği yazıldı. Habere Anadolu Adliyesindeki bir mahkemeden yayın yasağı getirilerek erişim engeli konuldu. Başsavcı İsmail Uçar yayın ve erişim engeli getirilen mahkemenin bulunduğu adliyenin başsavcısı. Kendisi çıkıp da "Bu haber yalan." demiyor. Zaten dilekçesi de ortalıkta dolaşıyor. Adalet Bakanı iddialarla ilgili soruşturma başlatıldığını söylüyor ama ne durumda, sonuç ne olacak; zaten burada hemen hemen herkes tahmin edebiliyor. Başsavcının HSK'ye yolladığı bu yazıyla, yargının verdiği yanlış kararla ülkemizi nasıl bir çıkmaza sürüklediği bir kez daha anlaşılıyor. Adalet sistemi cüzdanlara hapsedilmiş, bu şikâyet mektubu da yargıda çürümüşlüğün belgesi olarak tarihe geçmiştir. 2010 referandumundan sonra FETÖ'ye yargıyı teslim etmenin yolunu açanlar, 15 Temmuz sonrası ihraç edilen hâkim ve savcıların yerine AKP il, ilçe yöneticisi olan avukatları hâkim, savcı olarak atayanlar umarım bu sefer akıllanırlar da yargı bağımsızlığının kıymetini anlarlar çünkü ayarını bozduğunuz kantar gün gelir sizi de tartar; adalet herkese lazım.

Yargı bağımsızlığı olmayan bir ülkede en temel sorunları bile düzeltemezsiniz. Örneğin, ekonomi düzelmez; öyle yurt dışından bakan filan da getirseniz nafile. Ekonomi demişken, yurt dışından "Ülkemizi şaha kaldıracak." diye getirdiğiniz Bakan Şimşek'in ekonomi modelini de gördük; ÖTV'yi, KDV'yi, faizi artır; elektriğe, doğalgaza, benzine, motorine zam yap, yandaşlara üçer, beşer maaş ver; emekliye, asgari ücretliye, işçiye sabır çektir.

Sayın Başkan, iktidar aylardır sabır çektirdiği ve açlığa mahkûm ettiği emekliye 5 bin lirayı reva gördü ama emekliye iki tür ayrım yaparak veriyor bu parayı; çalışan-çalışmayan emekli ayrımı, bir de banka emeklisi ile diğer emekliler arasında yapılan ayrım. 5 bin lirayı çalışan emekliye vermiyor. İnsan biraz düşünür; emekli maaşı yetse zaten çalışmaz, maaşı yeten zaten çalışmıyor. Mantık bu kadar basit ama bunu düşünmekten bile aciz bir iktidar var karşımızda. Banka emeklilerine zaten ikramiye yok. Şimdi, düşünün: 30 bin lira emekli maaşı alan bir emekli çalışmıyorsa 5 bin lirayı alacak ama 7.500 lira emekli maaşı alıp da geçinemediği için çalışan bir emekliye bu 5 bin lira verilmeyecek. Ayrıca, dul maaşı alanlar 3.750 lira, yetim maaşı alanlar 1.250 lira olarak bu ikramiyeden faydalanabilecek. Elinizi vicdanınıza koyun. Dünyada emeklileri arasında ayrım yapan tek ülke olarak tarihe geçtik ya, bu ayıp bile bize yeter.

Ayıp demişken sadece emeklilere reva görülenle sınırlı kalmıyor. Ata'mızın cumhuriyeti emanet ettiği gençler de üniversitede barınma sorunuyla karşı karşıya. Astronomik rakamlara ulaşan kiralar, gıda ve her türlü ihtiyaç maddelerine hemen hemen her gün gelen zamlar aileler kadar şehir dışında okuyan üniversitelileri de vurdu. Eskisi gibi birkaç arkadaş bir araya gelip ev tutamayan üniversiteliler barınma sorunuyla karşı karşıya. Sınırlı sayıdaki devlet yurtlarındaki yaşam koşulları ise maalesef içler acısı. Bakın, mesela, İzmir'de lüks bir yurt olarak tanıtılan Karabağlar KYK Erkek Öğrenci Yurdu; etraf âdeta bir şantiye gibi. Burası bir inşaat alanı değil, burası üniversite öğrencilerinin kaldığı İzmir Karabağlar'daki KYK yurdu; gördüğünüz gibi öğrenciler burada kalıyorlar, bu yurtta kalmak zorundalar. Verilen yemekleri göstermek istiyorum: Burada görüldüğü üzere yarım domates, bir üçgen peynir, bir yumurta ve küçük bir reçel. Yine burada verilen bir menü: Dilimlenmiş 4 adet domates ve ekmek. İşte, öğrencilere reva görülen menü bu, bu menüyle öğrenciler hayatta kalmaya çalışıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Toparlayacağım Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun tamamlayın.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Soruyorum iktidara: Üniversite öğrencilerine böyle mi sahip çıkıyorsunuz? Bu ülkede parası olmayan garibanın çocuğunun, emeklinin, asgari ücretlinin çocuğunun okumaya hakkı yok mu?

Ayrıca, okul öncesi eğitimde de önceki Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer 1,5 milyon öğrenciye ücretsiz bir öğün yemek verildiğini müjdelemişti ve bu sayıyı 5 milyona çıkaracağını duyurmuştu fakat daha sonra gelen Millî Eğitim Bakanı bırakın 5 milyona çıkarmayı 1,5 milyon okul öncesi öğrencinin bir öğün ücretsiz yemeğini kesti. Okullarda bir öğün ücretsiz yemek vermemek, o yemeği kesmek, en hafif tabiriyle vicdansızlıktır. Çocukları aç bırakarak tasarruf yapamazsınız; tasarrufu garibanın çocuğunun boğazından değil, sarayın sofrasından yapın.

Değerli arkadaşlar, ayrıca, okul öncesi eğitimde katkı payı getirildi. Bu katkı payı aslında...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Toparlayacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Evet.

Bu katkı payı aslında kayıt ücretinin resmiyete bürünmüş hâli. Hani, nerede kaldı ücretsiz eğitim öğretim hakkı? Tekrar söylüyorum: Bu ülkede parası olmayanın çocuğunu okula göndermeye hakkı yok mu, eğitim öğretimde fırsat eşitliğini böyle mi sağlayacaksınız? (CHP sıralarından alkışlar)