| Konu: | GENEL KURULUN ÇALIŞMA SAATLERİ İLE GÜNDEMDEKİ SIRALAMANIN YENİDEN DÜZENLENMESİNE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 78 |
| Tarih: | 14.03.2013 |
ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ordu'nun büyükşehir olması noktasında zaten bizim de imzamız vardı. Ama tabii orada şöyle bir şeyi de belirtmeden geçemeyeceğim: Bu kadar çok göç veren bir yeri de böyle bir jet hızıyla, aslında başka sorunlarını da toparlamadan getirmenin doğru olmadığına inanıyoruz. Bunu da açıkça belirteyim. Ama bugün burada bu konuyla ilgili konuşmayacağım. Özellikle son günlerde yaşanan eğitim sistemiyle ilgili sorunlardan bahsetmek istiyorum.
Arkadaşlar, dünyada eğitim sistemi elli yıl, yüz yıl değişmeyen sistemlerdir. Bizde son dört buçuk yılda 3 tane bakan değişti -son gelen bakanla birlikte 3 olduğunu düşünüyorum dört yılda- sistem de her yıl neredeyse değişikliğe tabii tutuluyor.
Şimdi şöyle bir bakalım dünyada eğitim sistemi nerelerde başarılıymış: Dünyanın en başarılı ülkelerinden bir tanesi Finlandiya. Finlandiya eğitim sisteminde nasıl bu hâle gelmiş diye bakarsak 1910 yılından 2005 yılına kadar aslında hiçbir düzenlemesi olmadan, aynı şekilde üstüne koyarak gelmiş. Hatta şunu söyleyeyim size: Öğrencileri günde iki saat, üç saat eğitim almasına rağmen dünyanın en iyi eğitimine sahip olduğu söyleniyor ve aslında sıralamada da en başta duruyor. Peki, nasıl bu işi başarmış bu insanlar? Çünkü toplumsal bir eğitim var içeride. Bizdeki gibi hangi bakan geliyorsa kafasına göre müfredatı değiştirmiyorlar. Yüz yıldır düzgün bir şekilde bu işi götürmeye çalışıyorlar. Hatta şunu çok açık söyleyeyim size: Öğretmenlerde bir müfredat yok, herhangi bir müfredata tabi olarak iki saat, üç saat eğitmiyorlar insanları.
Şimdi, 2010'da Türkiye'de şöyle bir, Başbakanın söylemiyle çıkan bir FATİH Projesi çıktı ortaya. "Efendim, biz çocukların hepsine tablet vereceğiz, teknolojik hâle getireceğiz, eğitimi şuraya taşıyacağız." Tarzında. Ya bu gerçekten o kadar komik bir hikâye ki. Ayrıca bazen söyleniyor, dünyada bir sürü ülke bizi bekliyormuş, burada test edecekmişiz, başarılı olursa onlar da uygulayacakmış. Ben böyle bir şey görmedim. Kim bekliyor? Çıksın açıklasın bunu söyleyen bakanlar. Böyle bir şey olabilir mi? Üstelik de bizim bakanlarımızın acayip şeyleri, mucizevi buluşları var aslında eğitimle ilgili. Birisi çıkıyor, bundan herhâlde üç önceki bakan söyledi bunu, LYS'yle ve LGS'yle ilgili dedi ki: "Dünyada bulunmuş en büyük icatlardan biri." Ondan sonra gelen bakan da "Böyle rezil bir sistem görmedim." dedi. Ya arkadaş, hanginizin dediği doğru, hanginizin söylediğine inanacağız? Bir kere şunu söylemek lazım: Bu kadar öğretmeni can çekiştirirken siz öğrencilere nasıl eğitim verdireceksiniz? Her gün müfredat değiştiriyorsunuz; her gün, aslında olmayan müfredatları, olmayan norm kadrolarla birlikte aslında eğitim sistemine ciddi bir şekilde eziyet ediyorsunuz.
Şimdi size bir örnek vereceğim, FATİH Projesi'ne gelmeden önce bir şey söylemek istiyorum. 2006 yılında Türkiye'de bilişim teknolojisi sınıfları açıldı. Üniversitelerde ders olarak koyuldu. Buralarda formasyon lisans eğitimleri verildi ve öğretmenler yetiştirilmeye başlandı. On binlerce öğretmen yetiştirdiniz ve 2006'dan beri de bu ülkede 32 bin tane bilişim sınıfı kurdunuz, 8 dersliği olan her okulda 1 tane bilişim sınıfı kuruldu. Ya arkadaş, bu kadar sınıf kurdunuz, 5 milyar dolara yakın yatırım yaptınız, arkasından geçen sene itibarıyla bu dersleri kaldırdınız 6'ncı sınıfa kadar olan? 6'ncı sınıftan sonra da seçmeli hâle getirdiniz. Bu çocuklar ne yapacaklar şimdi? Bu mezun olan öğretmen çocuklar ne yapacak, biri çıksın bunu söylesin ya. Hiç kimse ilgilenmiyor mu bu konuyla? 10 binlerce çocuk, öğretmenimiz dışarıda bekliyor şu anda. Ayrıca, mezun olacak insanlar, şu anda okuyanlar da nerede çalışacağını bilmiyor. Sen, şimdi, bir de getirmiş FATİH Projesi diye saçma sapan bir şeyi dayatıyorsun. Şimdi, bunun da aslında? Çıksın biri açıklasın FATİH Projesi neymiş, nasıl gidiyormuş bir açıklasın.
Ben söyleyeyim onlara: 1'inci yılda, 2011 yılında yapılacağını söylediklerini söyleyeyim. Ortaöğretim okullarının, lise ve meslek liselerinin tamamının altyapıları bitirilip tablet dağıtılacaktı. 2'nci yıl, 2012 yılında ilköğretimin 5'inci, 6'ncı, 7'nci, 8'inci sınıflarının altyapısı bitirilip tablet dağıtılacaktı. Daha sonra 3'üncü yıl, yani 2013 yılında da ilköğretimin hepsine tablet dağıtılacaktı. Kaç tane dağıtılmış tablet? Topu topu 40 bin. Bakan "68 bin." diyor ama nasıl ispat eder bilmiyorum. Bu da bütün, tüm, aslında, kapasitenin binde 3'ü. Ya bunları dağıtıyorsunuz da bunları öğretecek adam yok ortada kardeşim.
Peki, bu kadar, 32 bin tane bilişim sınıfı yaptınız, 5 milyar dolar para harcadınız, çöpe attınız bunları da, kimseye de hesap vermek istemiyorsunuz, böyle bir şey olur mu? Şimdi, FATİH Projesi? Ya bilişim veya teknolojiyi çocuklara anlatarak, öğreterek teknolojik bir ülke olamazsınız, üretmeniz lazım ilk önce. Böyle bir know-how'ınız yok.
Şimdi, yerliye teşvik vereceğiz diye "PARDUS konulacak." diyordunuz, o da çakma bir PARDUS çünkü o zaten "Debian" diye aslında bir versiyon, Linux'un bir versiyonu. Onu da millete yutturmaya çalışıyorsunuz TÜBİTAK'la bir tane adama. Bir tane adama da 5 milyon TL para verildi sırf buna kılıf uydursun diye. Böyle bir yerli de yok ortada. Üstelik, Başbakan iki üç hafta önce çıktı geldi, burada? Kimler getirdi, aslında hangi lobiler getirdi bilmiyorum, dünyanın en büyük yazılım şirketinin başındaki Amerika'nın devini getirdi, burada görüştüler, dediler ki: "Gelin, burada yazılım yapın. Biz aslında bu FATİH Projesi'nde sizinle çalışabiliriz. Burada size de teşvik veririz." Yahu, kime veriyorsunuz kardeşim bu teşviki ya? Yerli olan insanları, yerli üreticiyi teşvik edeceğinize dünyanın en zengin adamına içeride teşvik mi vereceksiniz? Haydi, diyelim ki verdiniz? Bakın, dinleme komisyonundaarkadaşlarla konuşuyoruz, MİT'le, TÜBİTAK'la, emniyet istihbaratla; herkesin -geçen sene de söyledim- söylediği şu: "Eğer biz yerli yazılım, işletim sistemimizi yapmazsak bu ülkenin geleceği, millî güvenliği kesinlikle sıfıra indirgenmiş olacak." Bunu, bu ülkenin istihbarat kurumlarının kendileri söylerken var mı bir çabanız? Sıfır çabanız. Üstelik, dünyanın en zengin adamına, burada, kapalı kod kaynaklı -anlayan biliyor, entelektüel olan arkadaşlar bilirler bunu, "kapalı kaynaklı kod" ne demektir diye- yazılım yaptıracaksınız, çocukların eline vereceksiniz, buna da eğitim diyeceksiniz. Ya, böyle bir şey olur mu? Bunu aslında?
Dünya şu anda nereye gidiyor biliyor musunuz? 2015 yılında, en son Rusya, kendi bütün yerli yazılımlarıyla, Linux tabanlı yerli yazılımlarıyla, bütün kurumlarıyla? Hatta şunu da söyleyeyim: Sadece kamu kurumlarıyla değil, stratejik özel kurumlarıyla birlikte, hepsiyle 2015'te bu yapıya geçiyor. Almanya geçmiş durumda, İsrail çok önceden geçti. Avrupa Birliğinin bir sürü ülkesi bunlara çoktan geçti. Var mı bizde böyle bir şey? Hayır, yok.
Bir de milleti niye kandırıyorsunuz "PARDUS Projesi, yerli yazılım koyacağız tablete." diye? Böyle bir şey yok, yok böyle bir şey. Böyle bir üretiminiz de yok, böyle bir kadronuz da yok. TÜBİTAK dediğinde böyle bir adam da yok. Çıksın göstersinler öyle bir şey varsa. Kaç para vereceksiniz? Aslında 25 milyar dolar para harcanacak diyelim bu işe, hadi 10 milyar dolar olsun, onlar "8-10 milyar dolar" diyor, hadi onu kabul ettim. Ya, sizin bu adama dediğiniz hikâye? Adam bedava verir size ya. On beş yıl boyunca bir nesli teslim edeceksiniz, bedava vermezse ben bu işi bilmiyorum diyeceğim. Adam hazır, bedava verecek ama sen bütün ülkeyi teslim ediyorsun. Ya, kimse ilgilenmiyor bu konuyla, çok ilginç, kendimizi yırtıyoruz. Ya, bu ülkenin menfaatine olacak bir konuyu konuşuyoruz arkadaşlar. Ben bunu söyledim, bu konuyla ilgili Başbakanı maniple ediyorlar dedim. Kim anlatıyorsa, o arkadaş çıksın. Bunu Komisyonda da söyledim kaç kere. Bunu birisi Başbakana anlatmalı ya da başka şekilde mi anlatıyorsunuz ya da bildiğiniz başka bir şey var, biz mi bilmiyoruz o işleri? Bu ülkenin bir neslini, bu ülkenin bütün kamu kurumlarını, bu ülkenin bütün geleceğini teslim ediyorsunuz.
Öğretmenleri aldınız, dışarıda bıraktınız. "32 bin tane" dediğin bilişim sınıfları ne durumda biliyor musunuz? 5 milyar dolar para yatırdınız, hepsi İnternet kafe durumunda duruyor. Gidin bakın...
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Çoğu da çalışmıyor.
GÜRKUT ACAR (Antalya) - İnkâr ediyorlar, inkâr.
ERDAL AKSÜNGER (Devamla) - Gidin bakın diyorum yani çok net söylüyorum, İnternet kafe gibi. Öğretmenler nerede? Teknik personele dönmüş durumda. On binlerce öğretmenden bahsediyorum. Getirmişsiniz "FATİH Projesi yapacağız, şunu yapacağız, bunu yapacağız..." Öyle bir şey yok, hayal dünyası bunların hepsi. Böyle bir eğitim de yok zaten, bunu en baştan beri de söylüyoruz. Aklınızı başınıza alın, bence ülkenin geleceğini heba ediyorsunuz, bir nesli yok edeceksiniz, Türkiye'yi de ona buna teslim etmeyin diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)