| Konu: | Konutların Turizm Amaçlı Kiralanmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 10 |
| Tarih: | 19.10.2023 |
GEORGE ASLAN (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu konuşmamda, Türkiye'nin en can yakıcı meselelerinden birine, zorla kaybetme vakalarına değineceğim. Türkiye'de zorla kaybetmenin tarihi eskiye dayansa da bu suçun en yoğun uygulandığı dönem 90'lı yıllardır. İnsanlar evlerinden, iş yerlerinden resmî görevliler tarafından gözaltına alınarak ortadan kaybedildi ve bir daha onlardan haber alınmadı. İnsan Hakları Derneğinin raporlarına göre 1990'lardan günümüze değin gözaltına alındıktan sonra kaybolan insan sayısı 940'tan fazladır, 4 binden fazla kişinin gömülü olduğu tahmin edilen 253 toplu mezar tespit edilmiştir. Özellikle OHAL bölgesinde kayıp yakınlarının tamamının resmî başvuruda bulunmadığı düşünüldüğünde gerçek sayı çok daha fazladır. Tüm bu kaybetme vakalarına karşı Cumartesi Anneleri yasaklara, gözaltılara rağmen dokuz yüz altmış sekiz haftadır yakınlarının bulunması ve faillerinin cezalandırılması için her hafta "adalet nöbeti"ni kararlılıkla sürdürmektedir. 2000'li yıllarda azalan zorla kaybetme vakaları 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yeniden başlamıştır. Sadece 2020 yılında 4 kişi zorla kaybedildi. Bunlardan 2'si Asuri-Keldani çifti Hürmüz Diril ve eşi Şimuni Diril; bunların yaşları da 65 ve 70 arasıdır.
Değerli milletvekilleri, Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesine bağlı Mehri -diğer adıyla Kovankaya- köyünde yaşayan ve kaçırılmadan önce en son 7 Ocak 2020 tarihinde kendilerinden haber alınan Diril çiftinden Şimuni Diril, yetmiş gün sonra evinden 800 metre uzaklıktaki dere kenarında öldürülmüş ve vücut bütünlüğü bozulmuş hâlde bulundu. Hürmüz Diril ise yaklaşık dört yıldır kayıp. Hava koşulları bahane edilerek köyde yapılan birkaç arama dışında etkin bir arama yapılmadı ve hemen ardından Beytüşşebap Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmaya gizlilik kararı getirildi.
Hürmüz Diril ve eşi Şimuni Diril kaybedildikten yaklaşık iki buçuk yıl sonra Şimuni Diril cinayetiyle ilgili 3 sanık hakkında dava açıldı. Geçtiğimiz temmuz ayında görülen karar duruşmasında sanıklardan 1'ine müebbet hapis cezası verilirken diğer 2 sanık beraat ettirildi. Cinayet davası her ne kadar sadece köyde yaşayan 3 kişinin üzerine yıkılarak kapatılmak istense de bu cinayette 1'den fazla kişinin parmağı olduğuna dair deliller mevcuttur, HTS kayıtları da bunu göstermektedir. Buna rağmen diğer failler ortaya çıkarılmamakta ve ısrarla korunmaktadır. 7 Ocak 2020 tarihine kadar bölgede süren bir askerî operasyon olmasına nedeniyle Kovankaya köyü ve civarında giriş çıkışlar gözetim altında olduğu hâlde bu cinayet nasıl işlenmiş olabilir? Neden gerçek failler ortaya çıkarılmıyor ve kimler, neden korunuyor?
Değerli milletvekilleri, 90'lı yıllarda yaşanan faili meçhul cinayetler ve kaybetme vakaları sonucunda da 50'den fazla Süryani hayatını kaybetmiştir. Bu cinayetler birçok Süryani'nin ana topraklarını terk etmesine sebep olmuştur. Diril cinayetinden sonra da Avrupa'dan köye bir daha dönüş yapılmadı çünkü insanlar kendilerini güvende hissetmiyor. Diril çiftinin ailesi ve çocuklarının adalet mücadelesi yıllardır devam ediyor, seslerini duyurmaya çalışıyor. Ailenin acısını az da olsa hafifletmek için Diril çifti bir önce bulunmalı ve failler cezalandırılmalıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Yeşil Sol Parti sıralarından alkışlar)