| Konu: | Cumhuriyetin 100'üncü yılına, İYİ Partinin 100'üncü yıl kutlamalarına ilişkin bir kanun teklifi verdiğine, sembollere sıkıştırılmış Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına karşı olduğuna, Cumhurbaşkanının donanmayı Vahdettin Köşkü'nde selamlamasına ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin sonsuza kadar payidar kalacağına ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 31.10.2023 |
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
29 Ekim 2023 tarihi itibarıyla, Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Türk milleti şanla ve şerefle dolu bir yüz yılı geride bırakmıştır. Aziz milletimizin bu coğrafyada bir ve beraber olarak gelecek yüz yıllarda daha büyük şereflerle ve saadetlerle Cumhuriyet Bayramlarını kutlamasını gönülden arzu ediyoruz.
Bu düşüncemizi daha önceki konuşmalarımızda da ifade ettik, 100'üncü yılın şanına ve şerefine yakışır kutlama programlarının düşünceden eyleme dönüştürülmesi talebimizi yetkililere de ilettik, hatta Türkiye Büyük Millet Meclisine bir kanun teklifi vererek böylesine önemli bir günde yapılan kutlamaların İletişim Başkanlığının inisiyatifine terk edilmemesi gerektiğine ve bu iş ve işlemlerin kanunla gerçekleşmesi gerektiğine de işaret ettik. Şimdi, bunların hepsi haklı taleplerdi çünkü 10'uncu yıl kutlamaları, 50'inci yıl kutlamaları ve 75'inci yıl kutlamaları Türkiye Büyük Millet Meclisinin çıkardığı kanunlarla gerçekleştirildi.
Kutlamanın biçimine asla ve kata itirazımız yok, her yiğidin yoğurt yiyişi de biliyoruz ki farklıdır. Sebepleri ve gerekçeleri üzerinde de görüşlerimizi zaten çeşitli ortamlarda yaptığımız konuşmalarda dile getiriyoruz. Dün, bu Meclisin içinden eski bir Bakan -efendim, sanki Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına biz yeteri kadar takdir, sevgi göstermiyormuşuz- onlar da sembollere sıkıştırılmış bir Cumhuriyet Bayramı kutlamasının nasıl yapıldığını büyük istek ve iştihayla anlattı. Biz bu Cumhuriyet Bayramı'nı, Türkiye Büyük Millet Meclisinden kanun çıksa da çıkmasa da, İletişim Başkanlığı bunu yapsa da yapmasa da ve Türkiye Cumhuriyeti devletini bugün yöneten Hükûmet buna gerekli özeni göstermese de zaten büyük Türk milleti tarafından doğru bir biçimde kutlanacağını biliyorduk, görüyorduk ve buna inanıyorduk çünkü bu cumhuriyeti kuran millet onu yaşatmasını da onu kutlamasını da gayet iyi bilir ve bu yönde gerekli iradeyi hiç şüphesiz ki sergiler. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Dediğim gibi, bayramı millet kutluyor ama birtakım semboller ve ritüeller de devreye çıkarılıyor. Ben, sembollere sıkıştırılmış Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına da en başından beri karşıyım. Şimdi, cumhuriyeti kuran millettir, cumhuriyeti yaşatma iradesini sergileyen de millettir, cumhuriyeti kutlamak da onu ancak idrak ederek olur yani kendi kendinize cumhuriyeti kutlayamazsınız. Biz, şanlı bir maziden geliyoruz, bu tarihin bize yüklediği sorumlulukları da biliyoruz; bu yaşadığımız coğrafyada sadece cumhuriyet kurmadık biz, iki cihan imparatorluğu daha kurduk. Dolayısıyla, bu coğrafya üzerinde kurulmuş imparatorluklar ve o imparatorlukların bakiyesi üzerine inşa edilmiş cumhuriyetin, bize "kahramanlıklarla elde edilmiş bir eser"miş gibi tanımlanmasıyla yetinemeyiz. Cumhuriyetin bize getirdiği kazanımlar var; elbette ki kahramanlıklarımızla Kurtuluş Savaşı'nı verdik, vizyoner devlet anlayışımızla cumhuriyeti yoktan var ettik ve sıfırdan inşa ettik ama kazanımlarının anlatılmasını istiyoruz. Cumhuriyet Bayramı'nın 100'üncü yıl kutlamalarının kendisine yakışır bir biçimde yerine getirilmesini istememizin arkasında yatan gerekçe bu. Örneğin, 50'nci yıl kutlamalarında 200 tane kitap yazılmış. Örneğin, üniversitelerden, bankalardan, sivil toplum kuruluşlarından, onlarla beraber şahısların destekleriyle 200'e yakın kitap yazılmış, binlerce panel düzenlenmiş cumhuriyetin faziletlerini anlatan. Yüz yıllık bir cumhuriyetin dünden bugüne getirdiği elbette ki birçok eser de vardır, bunların hiçbirine itirazımız yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Dervişoğlu, lütfen tamamlayalım.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Bitireceğim.
Bu ülkede taş üstüne taş koymuş hangi hükûmet olursa olsun hepsinin hizmetlerine ve gayretlerine biz büyük bir şükranla yaklaşıyoruz, hepsine medyunuşükranız ama muhafazakâr sağ geleneğin bir hastalığı vardır -ben de o geleneğin içinden gelmiş bir insan olarak bunu söylüyorum- herkesi tatmin etmeye yönelik söylemler geliştirmek ve işte, bu söylemleri de kamuoyuyla buluşturmak ister, herkesi tatmin etmek ister ya da bir şey yaparken "Bunu böyle söylersem acaba başkası ne anlar?" türünden de birtakım kaygılar yaşayarak doğruları ıskalamak gibi bir durumla da karşı karşıya kalır. Bu gerçeğin altını çizerek hafızalarımızda önemli bir yere yerleşmesini istiyorum. Birilerini mecburen ikna etmek, birilerini tatmin etmek gibi bir sorumluluğu yoktur iktidarın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Dervişoğlu, lütfen toparlayın.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Bu iktidar birçok şeyi cumhuriyete nazire yaparcasına, örneğin, Avrupa Birliği uyum yasalarını Erzurum Kongresi'nin yıl dönümünde Erzurum Kongresi'nin yapıldığı salonda imzalamıştır; efendim, açılım süreciyle ilgili görüşmeleri Dolmabahçe'de yapmıştır; cumhuriyetin 100'üncü yılı gibi önemli bir kutlamayı Sayın Cumhurbaşkanı donanmayı selamlamak suretiyle Vahdettin Köşkü'nde yapmıştır, bu kabul edilebilir bir şey değildir. Ben Osmanlı padişahlarının, 6 yaşında tahta çıkmış olanları da dâhil olmak üzere, hepsine gönülden saygı duyuyorum, bir sürü padişah var. 1683 İkinci Viyana bozgunundan itibaren Osmanlı'nın geri çekiliş ve yıkılış sürecinde yaşananları da hemen herkesle tartışabilecek bir fikrî birikime ve müktesebata sahibim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Dervişoğlu, lütfen tamamlayın.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Tamamlayacağım, çok az bir şeyim kaldı.
Cumhuriyet düşmanlığı Osmanlı padişahları üzerinden yapılacak bir şey değildir. Dolayısıyla, efendim "Ben böylesine önemli bir günde donanmayı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin Hava Kuvvetlerini Vahdettin Köşkü'nden selamlıyorum." diyerek cumhuriyet düşmanlarına cüret, cesaret ve moral verme hakkı Cumhurbaşkanı bile olsa hiç kimsenin hakkı değildir; öncelikle bunu ifade etmek istiyorum, bunun bilinmesini istiyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
Bakanlarımızın da geçmişin ne olduğunu bilerek hareket ettiklerini öngörüyorum ama bir de işin şu boyutu var: Doğru işler yapmak için doğru bir tarih şuuruna sahip olmak lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Dervişoğlu...
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Son kez rica ediyorum.
BAŞKAN - Lütfen, lütfen...
Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Attığımız adımların neye mal olacağının doğru anlaşılması lazım. O sebeple atılan adımların da öncelikle doğru olması lazım. Cumhuriyeti sloganlara, sembollere ve ritüellere hapseden bir zihniyeti cumhuriyeti sindirerek yaşamış bir Türk vatandaşı olarak asla kata kabul etmiyorum. Onun ruhunu ve temsil ettiği değeri hiçbir zaman tam ve kâmil olarak anlayamayan ve içselleştiremeyenlerin de bunu becerebileceklerine asla ve kata inanmıyorum.
28'inci Dönem Parlamentosunda Türkiye Cumhuriyeti'nin şeklini ve biçimini değil onun temel ilkelerini ve temsil ettiği ruhu konuşmaya devam edeceğimizi buradan partim ve şahsım adına ifade ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Son olarak, Türkiye Cumhuriyeti devleti güneş gibi doğduğu bu coğrafyada dünya var olduğu sürece sonsuza kadar payidar kalacaktır diyor, yüce milletimizin ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin cumhuriyetinin 100'üncü yılını tebrik ediyorum efendim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)