| Konu: | On İkinci Kalkınma Planının (2024-2028) Sunulduğuna Dair Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 31.10.2023 |
MEHMET ZEKİ İRMEZ (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyetin ilk yüzyılında, kuruluştan günümüze yurttaşlık bağı demokrasiyle değil, ret, asimilasyon ve inkârla kurulmaya çalışıldı. Farklılıklarla ortaklaşma yerine aynılaşma ve tekleşme esas alındı. Buna "hayır" diyenlerse toplu kıyımla, katliamlarla bastırıldı. Yaşananlar daha ilk günkü tazeliğinde belleğimizde yerini koruyor ve yüz yıl geçti; ne hak talepleri son buldu ne de talep edenler. 2'nci yüzyılda da aynı politikanın farklı farklı yüzleri ortaya konmaya çalışılıyor. Orta Doğu'da Kürtlerin kazanımlarına karşı saldırılar gerçekleştiriliyor. Cumhuriyetin ötekilerine karşı yaşam dahi reva görülmüyor. Bir yönetim formunun özünü adı değil, politikaları belirler. Elbette ki umutsuz değiliz. Kurucu ötekiler olarak 2'nci yüzyılda da haklı mücadelemiz tereddütsüz devam edecektir.
Sayın milletvekilleri, AKP iktidara geldiği günden bugüne, ideolojisine uygun olarak neoliberal politikaların yılmaz savunucusu olmuş bu iktidar işçiye, emekçiye, emekliye, kadınlara yani yaşamını alın teriyle, bileğinin hakkıyla kazanan milyonlara, bu ülkenin esas çoğunluğuna düşman, patrona ise dost olmuştur. İşçi kazanımlarını gücü yettiğince yok etmeye çalışan AKP, fırsatını her bulduğunda bu gündeminden vazgeçmemiştir. Yandaş sarı sendikalarla iş birliği yapmıştır, emekçiye sürgünü, KHK'yi yaşatmış, daima emekçinin yanında değil karşısında olmuştur. Hatırlayın lütfen OHAL zamanında Cumhurbaşkanının sözlerini. Ne diyordu Erdoğan? "Bir tane fabrikada grev söz konusu mu? Böyle bir şeye anında müdahalemizi yapıyoruz ve OHAL anında bir çözüm kaynağı oluyor." Ya da bir diğer sözünü hatırlayın: "Anamız ağlıyor." diyen Mersinli çiftçiye "Ananı da al, git." diyordu Erdoğan. Unutmadık bu sözleri, bu tavrı ve bu tutumu.
Sayın milletvekilleri, AKP'nin işçi ve hak düşmanı politikası şimdi de kalkınma planıyla birlikte emekçilerin kıdem tazminatına "tamamlayıcı emeklilik sistemi" denilen ve ne olduğu belirsiz ama amacı belli bir sistemle göz koymuş durumda. Oysaki yapılması gereken hakların güvence altına alınması, emekçilerin sorunlarının çözülmesi, iş güvencesi ve kıdem tazminatı hakkına engel teşkil edecek tüm uygulamalara son verilmesidir. Bugün işçilerin işten çıkış bildirgeleri kıdem tazminatı, ihbar ve işsizlik ödeneği alamayacakları şekilde düzenleniyor. İşçiler kıdem tazminatı almasın diye senesi dolmadan işten çıkarılıp tekrardan işe alınıyor. Cinsiyet dağılımına baktığımızda, kadınlarda kıdem tazminatı almama oranı daha da yüksek. Örneğin, 2021 yılında yaklaşık 16 milyon sigortalı işçi varken işten çıkış bildirgesi sayısı 18 milyon civarındadır. Evet, bu sistem Mecliste de uygulanıyor sayın arkadaşlar, Meclisin çatısı altında bulunan milletvekili arkadaşlarımızın danışmanlarının kıdem tazminatına göz dikilmişken dışarıda çalışan milyonlarca işçinin, emekçinin hâlini, durumunu siz düşünün. Nasıl oluyor bu? Ali Cengiz oyunuyla, hileyle danışman arkadaşlarımızın kıdem tazminatı almasının önüne geçiliyor; 31 Aralıkta iş çıkışı yapılıyor, 1 Ocakta ise işbaşı gerçekleştiriliyor. Evet, işverenler işçilerin kıdemini sıfırlamak için mobbinge maruz bırakıyor, işçiyi istifaya zorluyor.
Evet, arkadaşlar, işçilerin, emekçilerin sorunlarını, sıkıntılarını dakikalara sığdırmak elbette ki mümkün değil. Çalışanlar özel emeklilik şirketlerine yönlendiriliyor, kıdem tazminatı emeklilik sisteminin bir parçası hâline getirilmek ve fona dönüştürülmek isteniyor. AKP iktidarı bir kez daha ekonomik krizin faturasını emekçinin sırtına yüklemeye çalışıyor. Bu kürsüden açıkça ifade ediyoruz ki önceliğiniz yurttaşların yaşam standardını yükselmektir. O kirli ellerinizi emekçinin kıdem tazminatından çekin. Sosyal güvenlik sisteminde sorun teşkil eden emekçiler değil, sizlersiniz, sizler. Ekonomiyi getirdiğiniz durum ortada, yurttaşlara yaşattığınız dar boğaz ortada. (HEDEP sıralarından alkışlar)