GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İsrail'in Gazze'deki hukuk ihlallerine ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:16
Tarih:01.11.2023

CÜNEYT YÜKSEL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamın başında öncelikle Filistin davasına sahip çıkan, İsrail'in zulmüne karşı duran ve Gazzeli mazlumlara umut olan milletimizi ve sizleri saygıyla selamlıyorum.

7 Ekimden bu yana İsrail Gazze'ye yönelik çok ağır katliamlar gerçekleştiriyor. Şehit edilen sivil sayısı 8.500'ü aştı; bunların 3.500'ü çocuk, 2.100'ü ise kadın. 20 binden fazla insan yaralı, binlerce kayıp insan var. Anneler ve babalar çocuklarını tanımak için kollarına isimlerini yazıyor. Srebrenitsa'yı, Hocalı'yı hatırlatan bir vahşetle karşı karşıyayız.

Bugün, burada, Gazze'de yaşanan son gelişmeleri uluslararası hukuk ve uluslararası insancıl hukuk çerçevesinde ele alacağım. En başta şunu ifade etmeliyim ki: İsrail, uluslararası insancıl hukukun en temel kurallarını ihlal etmektedir. Gazze'de doğrudan siviller hedef alınmaktadır. Sivillere yönelik bu saldırılar 1949 tarihli Cenevre Sözleşmeleri'ne Ek 1977 tarihli 1'inci Protokol'ün 51'inci maddesi uyarınca yasaklanmıştır. Ayrıca, uluslararası insancıl hukuk toplu cezalandırmayı da yasaklamaktadır. Taraflar silahlı çatışmalar sırasında sivil ayrımı gözetmeli; evler, okullar ve hastaneler gibi sivil altyapıyı hedef almamalıdır fakat İsrail bu kuralı defalarca ihlal etmiştir. Bugüne kadar 200 binden fazla konut bombalanmış ve bunların 32 bini tamamen yıkılmıştır. El-Ehli Baptist Hastanesinin acıları hâlâ zihinlerdeyken daha dün Türk-Filistin Dostluk Hastanesi hedef alınmıştır. Roma Statüsü'nün savaş suçlarını düzenleyen 8'inci maddesinin ikinci fıkrasında açıkça hastanelere kasten saldırı gerçekleştirilmesi savaş suçu olarak düzenlenmiştir. Ayrıca, İsrail, bombalarla öldüremediği sivilleri açlıkla öldürmeye çalışmaktadır, bu süreçte ablukayı çok daha sıkılaştırmıştır. Gıda ve ecza taşıyan az sayıda göstermelik tırın Gazze'ye girişine müsaade edilse de bu yeterli değildir. 1977 tarihli Ek 1'inci Protokol'ün 54'üncü maddesi "Bir savaş yöntemi olarak sivilleri aç bırakmak yasaktır." hükmünü içermektedir. Roma Statüsü ise yardım malzemelerinin engellenmesinin de bu kapsamda kabul edileceğini açıkça ortaya koymaktadır.

İsrail, Hamas'ı gerekçe göstererek sivillere yönelik uygulamalarını meşrulaştırmak istemektedir fakat Gazze'nin nüfusunun büyük bölümünün çocuklardan ve kadınlardan oluştuğunu belirtmem gerekir. 1977 tarihli Ek 1'inci Protokol'ün 50'nci maddesinde de belirttiği üzere "Sivil halkın içinde sivil tanımına uymayan kişilerin bulunması, halkın sivil niteliğini bozmaz." Hatta İsrail'in şu an uygulamaya çalıştığı ve sivil halkın Gazze'nin güneyine gitmesini içeren politikasının siviller tarafından reddedilmesi ve bu sivillerin mevcut yerlerinde durmaya devam etmesi de onların sivil niteliklerini ortadan kaldırmayacaktır. Roma Statüsü sivillerin kasten öldürülmesini savaş suçu olarak düzenlemektedir. Planlı ve sistematik şekilde gerçekleştirilen bu ihlaller insanlığa karşı suç teşkil etmektedir.

İsrail'in bu saldırıları 1948 tarihli Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'nin 2'nci maddesi kapsamında değerlendirilmelidir; buna göre, ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubun kısmen veya tamamen ortadan kaldırılması amacıyla grup üyelerinin öldürülmesi, ağır bedensel zararlara uğratılması ve ablukada olduğu gibi grubun fiziki varlığını ortadan kaldırmak için kasıtlı olarak yaşam şartlarının değiştirilmesi soykırım fiillerini de oluşturmaktadır. Biraz önce bahsettiğim soykırım, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlara neden olan ihlaller silahlı saldırılar sırasında meydana gelmektedir. Peki, bu silahlı saldırılar hukuka aykırı değil midir? Elbette ki aykırıdır. Bu saldırılar BM Şartı'nın 2/4 maddesinde yer alan kuvvet kullanma yasağının ihlalidir. İsrail'in Gazze'de defalarca savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlediğini, soykırım gerçekleştirdiğini belirttim, kuvvet kullanma yasağının ihlal edildiğini vurguladım. Peki, uluslararası toplum tüm bunlara yönelik ne yapabilir, sadece izleyecek mi? Elbette ki hayır. Öncelikle uluslararası toplum ihlallerin durdurulabilmesi noktasında çaba sarf etmelidir. Fakat BM Güvenlik Konseyi ABD'nin vetoya başvurması nedeniyle henüz insani ateşkes kararı bile alamamıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayalım.

CÜNEYT YÜKSEL (Devamla) - BM Genel Kurulu ise acil olağanüstü oturum çerçevesinde toplanmış ve insani ateşkes çağrısı yapan karar almıştır. Fakat kararın bağlayıcı olmadığını ve İsrail'in de bu karara rağmen saldırılarını durdurmadığını belirtmek zorundayım. Uluslararası toplum ayrıca bu ihlallerin cezalandırılması noktasında da aktif girişimlerde bulunmalıdır; bunun adresi de Uluslararası Ceza Mahkemesidir. UCM bu suçların incelenmesi bakımından yetkilidir, Filistin taraf devlet olarak da 2018 yılında başvuruda bulunmuştur. Buna göre, Filistin topraklarında geçmişte işlenmiş, bugün işlenmekte olan ve gelecekte işlenecek suçlar bakımından soruşturma talep etmiştir. Mahkemenin ön yargılama dairesi de 2021 yılında Doğu Kudüs dâhil, Batı Şeria ve Gazze'de mahkemenin yargı yetkisini kullanabileceğini açıklamıştır. Hâlihazırda 2021 yılından beri mahkeme incelemelerini sürdürmektedir. Bu bağlamda, 1967 sınırlarında başkenti Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip bağımsız, egemen bir Filistin devletinin kurulması gerekmektedir. Adil bir barışın kaybedeni olmaz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)