GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Profesör Doktor Ergun Özbudun'un vefatına, İsrail'in Türk-Filistin Dostluk Hastanesini bombalamasına ve Türkiye üzerinden İsrail'e giden petrol akışına, İzmir depreminin 3'üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:16
Tarih:01.11.2023

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Türk bilim hayatına önemli hizmetler vererek büyük katkılarda bulunan Anayasa Profesörü Ergun Özbudun Hocamızın vefatını biz de teessürle öğrendik. Kendisine Allah'tan rahmet, başta muhterem eşleri Antalya Milletvekilimiz Serap Yazıcı Özbudun Hanımefendi olmak üzere kederli ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.

Bilindiği gibi İsrail'de o vahim ve hazin olaylar devam ediyor. İsrail'in devlet terörüne dönüşen, hiçbir ilke, kaide ve hedef gözetmeksizin gerçekleştirdiği saldırılarda Gazze'deki sağlık idaresine ait Türk-Filistin Dostluk Hastanesi de bombalanmıştı. Gazze Şeridi'ndeki kanser hastalarına yönelik tek sağlık kuruluşu olan Türk-Filistin Dostluk Hastanesini bombalayan bir devlet yalnızca uluslararası hukuka ve savaş töresine değil, aynı zamanda insan olmanın gereklerine de karşı gelmektedir. İsrail artık bir devlet gibi değil, örgüt gibi hareket etmektedir, örgüt gibi hareket ederseniz de örgüt gibi muamele görmeniz kaçınılmaz hâle gelir.

Uluslararası raporlara göre İsrail, Gazze'de yapılan son saldırılarda 3.457 çocuğu katletmiştir, ne yazıktır ki bu sayı son dört yılda dünyanın tüm çatışma bölgelerinde öldürülen çocuk sayısından daha fazladır. İsrail bu mezalime ve bu insanlık dışı saldırılarına derhâl son vermelidir. Bu meselede atılacak olan adımlar sadece iç politika malzemesi olmaktan öteye gitmeyen mitingler düzenlemeden de ibaret kalmamalıdır. Türkiye'de iktidarın kamuoyundan gizlemeye çalıştığı, medyayı sansürlediği bir gerçeği buradan, Türkiye Büyük Millet Meclisinden açıkça ifade ve ilan ediyorum: Daha geçtiğimiz hafta, Adana Ceyhan Limanı'ndan çıkan Seaviolet adlı bir tanker, 1 milyon varilden daha fazla petrolü İsrail'e taşımıştır. Türkiye'de mitingler düzenleyerek "Mehmetçik Gazze'ye." sloganları atmak yetmiyor. Mehmetçik'imizi abluka altındaki Filistin'e göndermek isteyenler, eğer samimi olsaydılar evvela Türkiye üzerinden İsrail'e giden petrol akışını durdururlardı. Bir taraftan İsrail'e milyonlarca varil petrolü Türkiye üzerinden göndererek Tel Aviv'in enerji ihtiyacını karşılayacaksınız, diğer taraftan cumhuriyet kutlamalarına nazire yapar gibi büyük bayramımızın arifesinde Filistin mitingleri düzenleyip "Mehmetçik Gazze'ye." diyeceksiniz. Bu, aklın kabul edebileceği bir durum değildir. Oraya buraya meşrubat dökmeyi, kahve dükkânlarını işgal etmeyi bir tarafa bırakın, hasbi olun, dürüst olun ve şu soruma cevap verin: Geçtiğimiz hafta itibarıyla 1 milyon varil petrolün Adana Ceyhan üzerinden İsrail'in Eilat limanına gönderilmesine izin verdiniz mi vermediniz mi, bunu Türk milletine açıklayın.

Saygıdeğer milletvekilleri, İzmir Seferihisar ilçesi açıklarında 2020 yılında meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki depremin üzerinden tam üç yıl geçti. 117 kişinin yaşamını yitirdiği İzmir depreminin 3'üncü yıl dönümünde hayatını kaybeden vatandaşlara bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum ama yapılması icap eden işlerin, alınması icap eden tedbirlerin de yetersizliğine vurgu yapmak istiyorum.

Türkiye'nin, İzmir depreminden çıkarması icap eden çok büyük bir ders vardır bize göre çünkü İzmir depremi Jeoloji Mühendisleri Odasının açıkladığı gibi fay üzerinde olmasa bile binaların depremle yıkılabileceğinin en büyük ve en açık örneğidir. Her zaman ifade ettiğimiz gibi deprem bir doğa olayıdır, depremi felakete çeviren alınmayan, alınamayan tedbirler, zaruri olduğu hâlde atılmayan adımlardır. Hiç zaman kaybetmeden, kentleşme ve nüfus artışına paralel olarak yani deprem tehlikesinin az olduğu yerleşim alanlarının belirlenmesi çalışmalarına hız verilmeli, şehrin gelişme aksı güvenli alanlara kaydırılmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Dervişoğlu, lütfen tamamlayalım.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Bitiriyorum, son cümlem.

Bilim insanlarının ve uzmanların defaatle ifade ettiği gibi, fay yasası Türkiye için artık bir zorunluluk hâline gelmiştir. Yerleşim merkezlerinin içinden geçen diri faylar sismolojik çalışmalara açılmalı, depremlerin oluş zamanları, tekrarlama periyotları ve konumları 1/1.000'lik ölçekli haritalara işlenerek riskli bölgelerde kalan binalar için de gerekli önlemler alınmalıdır.

Bütün bu gerekli tedbirleri almayan Hükûmet yarın "Bir doğal afettir." diyerek sorumluluktan kaçamaz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum efendim.

Teşekkür ediyorum.