GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Profesör Doktor Ergun Özbudun'un vefatına; saltanatın kaldırılışının 101'inci, harf devriminin 95'inci yılına; Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in "Bazı HES'leri, limanları, otoyolları özelleştireceğiz." açıklamasına, Sabiha Gökçen Havalimanı yönetimine yapılan atamalara, sarayın Türkiye Yüzyılı'nın Türkiye'yi nereye getirdiğine ve TÜİK'in 2022 yılındaki gıda fiyatlarını açıklamamasına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:16
Tarih:01.11.2023

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Öncelikle, bilime, anayasa hukukuna büyük hizmetleri olan değerli hocamız Profesör Doktor Ergun Özbudun'un vefat haberini almış durumdayız. Üzüntülüyüz, kendisine Allah'tan rahmet diliyoruz, kıymetli eşleri Antalya Milletvekilimiz Serap Yazıcı Özbudun'a sabır diliyoruz, başsağlığı diliyoruz.

Sayın Başkan, 1 Kasım, tarihimizde önemli bir yer tutmaktadır. Bildiğiniz gibi, bundan tam yüz bir yıl önce Türkiye Büyük Millet Meclisinde alınan kararla saltanat kaldırıldı. Saltanatın kaldırılmasıyla millet egemenliğinin saraydan, tek kişiden alınıp halka verildiğini görüyoruz. Yine, 1 Kasımda, doksan beş yıl önce, Türkiye Büyük Millet Meclisi, 1353 sayılı Yasa'yla 29 harften oluşan yeni Türk alfabesini kabul etti, harf devrimini yaptı. Bu devrimleri gerçekleştiren başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına minnettarız.

Diğer bir durum: Mehmet Şimşek'in altı saat önce yapmış olduğu açıklamalar. Kötü giden bir ekonomi ama bunun önlemiyle ilgili yeni özelleştirmeler, satışlar yapacağını söyledi, "Bazı HES'leri, limanları, otoyolları özelleştireceğiz." dedi. Ben buradan sormak isterim; bakın, Antalya Limanı, Galataport Limanı, Trabzon Limanı, Taşucu Limanı, Alanya Limanı, Hopa Limanı, Kuşadası, Çeşme, Mersin, İskenderun, Sinop, Tekirdağ ve birçok liman zaten elli yıllığına verilmiş durumda. Kaldı mı liman, merak ediyorum. Birkaç tane liman var, onları da özelleştireceğini söylüyor, arsaların satılacağını söylüyor. TOKİ her gün binlerce metrekare arsamızı zaten satışa çıkarmış durumda. Şimdi, satarak satarak satarak satarak nereye kadar? Eğer Mehmet Şimşek'in yüzyıl programı, 2'nci yüzyıla giderken muhteşem ekonomik programı limanları, köprüleri, yolları, HES'leri satmaksa, özelleştirmekse bu bir felaket. Bakın, zaten AKP iktidarı, geldiğinden beri fabrikaları, bankaları, köprüleri, limanları özelleştirdi; bir anlamda cumhuriyetin kazanımlarının tasfiye memuru gibi, tasfiye heyeti gibi davrandı; satamadığı kâğıt fabrikalarını hurdacıya verdi. Yani şimdi, bu yüzyılda, cumhuriyetin 2'nci yüzyılına giderken "Ekonomik sorunları satarak, özelleştirerek çözeceğiz." diyorsa muhalefet buna izin vermeyecektir, vermemelidir. Tüm birikimlerimiz verildi. Şimdi, ben soruyorum: Hangi limanları kime vereceksin? Antalya Limanı'nı Katar'a vermişsin, Mersin Limanı'nı yandaşlara vermişsin. Mersin Limanı'nı verdiğin rakamın, adam üç yıl sonra 3 katına yarısını vermiş, bu şekilde mi vereceksin? Yani verilmesi bir vahamet, verilen rakamlar bir vahamet ve olan halka oluyor. Bu kadar özelleştirme yapıldı, bu kadar liman kiraya verildi; peki, neden halk bu durumda? Çünkü bu paralar faize ve vermiş olduğunuz bu şirketlerin bir işi daha var, garantili kamu projeleriyle onlara dağıtıldı. Emeklinin, işçinin, köylünün, insanların, öğrencilerin durumu ortada.

Diğer bir durum, hep söylüyoruz, AKP'de maalesef işe, göreve göre kişi seçilmiyor; kişiye göre iş seçiliyor. Sabiha Gökçen'deki yeni atamalar; ya, 6 Yönetim Kurulu üyesi atanıyor, 5'inin havacılıkla hiçbir ilişkisi yok. 5'inin havacılıkla tek ilişkisi uçak seyahatleri. Neden? AKP Beyoğlu Belediye Başkan Yardımcısı "Murat Gül" diye birisi atanıyor, adam beş yerden maaş alıyor, bu görevle hiçbir alakası yok.

Şimdi, buraya atanan 5 kişiden 2'sinin de Sabiha Gökçen'i işleten şirketle ilgili yapmış olduğu diğer bir alandaki inşaat şirketinden, rezidanstan aldığı daireler konuşuluyor, bunları gündeme getirdik. Neden, Türkiye'de binlerce, yüz binlerce genç bu görevde olabilir, neden AKP sürekli olarak hiçbir alakası olmayan, mesleğiyle alakası olmayan bu isimleri bu görevlere atıyor

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Başarır, lütfen, tamamlayalım.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Bakın, bugün basın gündeme getirdi. Bu bir utanç meselesidir efendim. Uçağa binmekten başka hiçbir -görevi- alakası olmayan insanları Sabiha Gökçen'in yönetimine getiriyoruz ve bunlar partinizin belediye başkanlarının ya yakınları ya yardımcıları ya da bir şekilde birden fazla değişik yerlerde görev alan insanlar.

Şimdi, ben bir kez daha soracağım: Bu Murat Gül neden altı maaş alıyor, niye buraya atanıyor; gerçekten üzüntü verici bir durum olduğunu söylemek istiyorum.

Şimdi, sarayın Türkiye Yüzyılı, sürekli olarak bunlardan bahsediliyor. Gerçekten sarayın Türkiye Yüzyılı Türkiye'yi nereye getiriyor? Dün bir öğretmen sırf düşüncelerinden dolayı gözaltına alınıyor, seçilmiş bir milletvekili -3'üncü kez bunu yaşıyoruz- Anayasa Mahkemesi kararına rağmen cezaevinde.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Başarır, lütfen, tamamlayalım.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Tamamlayacağım.

Eskiden bunu darbe dönemlerinde görüyorduk, Zincirbozan'a yolluyorlardı ama bugün yargı bunu rutin hâline getirdi, milletvekillerini, seçilmiş milletvekillerini; keyfî, Anayasa'ya aykırı, Anayasa Mahkemesinin kararına aykırı bir şekilde cezaevinde tutuyor, Anayasa'yı ihlal ediyor, Anayasa'yı ayaklar altına alıyor efendim ama Türkiye'nin yüzyılından bahsediyoruz.

Birazdan Sayın Bülent Tezcan konuşacak. Çocuklarımızı biz yurtlara niye emanet ediyoruz? Bu devlet, baksın gözetsin diye. Asansörde düşüp ölüyor ve yurt müdürü: "Binmeseydiniz." diyebiliyor, Türkiye'nin yüzyılı. Türkiye'nin yüzyılında ilk kez, bir emekli açlık sınırının yarı oranında maaş almak zorunda kalıyor, asgari ücretli çok altında almak zorunda kalıyor. Türkiye Yüzyılı'nda ilk kez Türk lirası, döviz karşısında bu kadar fazla değer kaybediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Başarır, lütfen, bir daha uzatmaya izin vermeyelim efendim.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Tamam.

Türkiye Yüzyılı'nda ilk kez, yüz binlerce insan mahkeme kapısında tahliye davalarında, sokakta kalıyor.

Yani şimdi, TÜİK'le bitiriyorum. Türkiye Yüzyılı'nda TÜİK verileri açıklamış ama 2022 yılındaki gıda fiyatlarını açıklamaktan TÜİK utanmış efendim. Bakın, ekmek, makarna, zeytinyağı, yumurta, süt fiyatları ilk kez 2022'de açıklanmamış. Niye? Çünkü insanlar aç ve bunun sebebi de iktidar ama bu verileri bile bu yüzyılda açıklamıyor. Ben bunu halkımızın, ülkemizin takdirine bırakıyorum.

Teşekkür ediyorum.