| Konu: | GÜMRÜK KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (S.S.:437) |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 82 |
| Tarih: | 26.03.2013 |
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan tasarı, 14 kanunda, 1 kanun hükmünde kararnamede değişiklik içeren bir tasarı. Burada konuşmacıların ifade ettikleri gibi, gerçekten, bu tasarıyla alakalı kamu kurum ve kuruluşlarının katkı sağladığı uzun bir çalışma süreci olmuştur.
Yine, bu tasarı, bir torba kanun olarak nitelendirildi. Bu nitelendirme doğru. Bu bir torba kanundur ama bu özel bir torba kanundur.
MUSA ÇAM (İzmir) - Nasıl oluyor bu Sayın Bakan? "Özel temel kanun" nasıl oluyor? Anlatın bakalım.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Devamla) - Niye özel bir torba kanun? 14 kanun ve 1 kanun hükmünde kararnameyi tek tek irdelediğinizde hemen tamamı Gümrük ve Ticaret Bakanlığının görev alanına ilişkindir ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığının görev alanına baktığınız zaman, 640 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yi dikkate aldığınızda bütün bu kanunlarda yer alan düzenlemeler Bakanlığımızın görev ve yetki alanıyla alakalı. Çok doğaldır ki biz, yüce Meclise 14 tane ayrı tasarı değil, aynı Bakanlığın görev alanını ilgilendirmesi dolayısıyla 1 tasarı hâlinde düzenledik, zaman tasarrufunu öne aldık, getirdik. Dolayısıyla, burada eleştiri yapan arkadaşlarıma saygı duyuyorum. Ama, öyle değerlendirmeler oluyor ki kimisi bu kanunun genel görüşmesiyle ilgili görüşlerini açıklarken Cumhurbaşkanı seçimleriyle bağlantı kurabiliyor, kimisi çözüm süreciyle ilişkilendiriyor, kimisi Gülyazı'yla bunun bağlantısını kuruyor, kimisi de Türkiye'nin Amerika Birleşik Devletleriyle olan ilişkilerini bu kanun kapsamında dile getirebiliyor. Ha, görüştür, bunlara saygı duyarım ama bu tasarıyı gerçekten tek tek irdelediğinizde, eminim, hiç kuşkum yok, her biriniz, eleştiren arkadaşlarım dâhil, bu, Türkiye için, bu metnin düzenlemesi konusunda faaliyet yürüten hedef kitle için doğru düzenleme diyeceksiniz. Tek tek irdelediğiniz zaman, sanırım bunun aksine bir değerlendirme yapmanız mümkün değil.
Şimdi, ben sözü fazla uzatmayayım. Bu tasarıyla biz ne getiriyoruz, bunları kısaca sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bu tasarının 1'inci maddesi, gerçekten, bizatihi sahte belge düzenlemek amacıyla ticari hayatta faaliyet yürüten kişilerin bir daha aynı fiili işlememeleri noktasında önlem getiren bir madde. Denetimlerde bunu denetim elemanları yakalıyor, tespit ediyor, yaptırım uygulanıyor ama bakıyorsunuz, aynı kişi bir süre sonra, başka bir isim altında, başka bir logo altında yine icrai faaliyetine başlamış, yine aynı fiili, sahtecilik fiilini icra edebiliyor. İşte, bu kişilerin ticari hayatta yeniden aktif olarak faaliyete başlamaları konusunda birtakım önlemler, yaptırımlar getiriliyor, bunları düzenleyen bir madde.
Bu tasarıyla getirdiğimiz çok önemli düzenlemelerden bir tanesi hukukun temel ilkesi: "Bir fiile bir yaptırım uygulanır." Bir fiile şayet değişik kanunları dikkate almak suretiyle ayrı ayrı yaptırım uyguluyorsanız, orada haksızlık var demektir ama maalesef, böyle bir süreç yaşıyoruz. Öyle fiiller var ki özellikle gümrük uygulamalarında hem Gümrük Kanunu'na göre kabahat olarak tanımlanmış, idari yaptırım uyguluyorsunuz hem de 5607 sayılı Kaçakçılık Kanunu'na göre kabahat olarak tanımlanmış, orada da ayrı yaptırım uyguluyorsunuz. Bunun örnekleri var, şimdi örnekleri burada gündeme getirip zamanınızı almayayım. Bu düzenlemeyle, tasarının 12'nci, 16'ncı maddesinde yaptığımız bu düzenlemeyle bu düalist uygulamayı ortadan kaldırıyoruz. Fiil varsa yaptırımı tek ve bunu Gümrük Kanunu'nda dercetmiş bulunuyoruz.
Burada yaptığımız bir diğer düzenleme, fiziki şartları uygun olmayan kapıların yap-işlet-devret modeliyle, yeni bir yöntemle yapılmasını sağlamak. Maalesef, çok kötü gümrük kapılarımız var, fiziki şartları kötü. Bunlardan birkaç tanesini saymak istiyorum: Türkgözü, Pazarkule, Dereköy, Karkamış, Öncüpınar, Yayladağı, Akçakale gibi gümrük kapılarımız ve bu kapıların altyapılarını yap-işlet-devret yöntemiyle modernize etmeniz geri dönüşüm bakımından olası gözükmüyor. İşte, yeni bir yöntemle, getirdiğimiz düzenlemeyle, işletme süresi bitmiş kapıların yeniden işletme hakkını tesis ederek sağlanacak imkânla bu çok kötü durumda bulunan kapıların yenilenmesini sağlamayı hedefliyoruz.
Bu tasarıyla getirdiğimiz bir düzenleme? Gümrük müşavirliği biliyorsunuz kariyer mesleği, yani herkes gümrük müşaviri olamaz. Belli eğitimi almış olmaları lazım, staj süresi var, adaylık süresi var ve bu süre altı yıl. Üç yıl adaylık için bekletiliyor, üç yıl da yardımcılık için bekletiliyor. Sonundaki sınav sonucunda başarılı olursa, altı yılın sonunda ancak müşavir olabiliyor. Bunun süreleri uzun. Hem sektörden hem meslek mensuplarından gelen eleştirileri, talepleri dikkate aldık, tartıştık; bunları bir ve iki yıl, yani toplam üç yıla indirdik. Böyle bir düzenleme var. Herhâlde buna "hayır" demezsiniz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - İçini görmeden bir şey diyemeyiz Bakanım. İçini bir görelim, belli olur.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Devamla) - Eminim ki Mehmet Bey, sizinle bir odada otursak, konuşsak hepsine "evet" dersiniz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Aman açıkta konuşalım o zaman.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Devamla) - Tamam. İşte, açıkta maalesef bazen şaşıyor, rüzgâr mı esiyor, ne oluyor, bilmiyorum.
Bu tasarıyla getirdiğimiz bir düzenleme? Kaçakçılık davalarında müdahil idare konusunda büyük bir karmaşa yaşanıyor; kimilerinde Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, kimilerinde defterdarlık ya da mal müdürlüğü, kimisinde EPDK. Dolayısıyla, böylesine önemli davaların takibinde bir zafiyet doğuyor. Bunu ortadan kaldırıyoruz. Bütün kaçakçılık davalarında, Gümrük Kanunu'nu ihlal eden davalarda artık bundan böyle Gümrük ve Ticaret Bakanlığı müdahil olacak, belli alanlarda da EPDK müdahil sıfatını taşıyabilecek.
Diğer bir düzenleme, kaçak eşyanın ve terk edilmiş eşyanın tasfiyesi. Sanırım, görmüşsünüzdür gümrük kapılarında, işte Öncüpınar'da eskiden gittiğinizde; hemen çıkışta, sağ tarafta büyük bir alan, yüzlerce araç -antrepo olarak- tasfiye edilmek üzere orada bekliyor. Bunların tabii tasfiye prosedürü uzun zaman alıyor. Şu andaki mevzuata göre, dava açıldığı tarihten itibaren bir yıl bekleyeceksiniz, bir buçuk iki yıl da dava açma süresi varsa en az üç yıl bekleyeceksiniz. Bunu ikiye ayırdık. Tütün ve tütün mamullerinde derhâl tasfiye getirdik. Tütün ve tütün mamulleri nerede, hangi kurum tarafından yakalanmışsa hemen tutanağa bağlanacak, imhası sağlanacak ve buna ilişkin evraklar ilgili kamu kuruluşunda muhafaza edilecek. Bunun dışındaki eşyaların ise altı ay içerisinde tasfiyesini sağlayacağız. Ha, dava bitmemişse tasfiye edilen ürünün bedeli emanete alınacak, yargılama sonunda beraat durumu doğarsa elbette ki hak sahibine iade edilecek.
Bu kanunla getirilen en önemli düzenlemelerden bir tanesi, akaryakıt kaçakçılığıyla mücadeleyi daha etkin hâle getirmek. Onun için, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'yla alakalı düzenlemeler bu tasarıda yer alıyor ve akaryakıt kaçakçılığıyla mücadelede koordinasyon görevi de Gümrük ve Ticaret Bakanı olarak benim uhdemde bulunuyor.
Yaptığımız bu düzenlemelerle, kanunun yasalaşması hâlinde, rafineri lisansı sahiplerinin tesislerindeki tankları lisanslarına işleterek kuruma bildirme yükümlülüğü getiriyoruz ve yine, dağıtıcı lisansı sahiplerinin bayilerinde kaçak akaryakıt satışının yapılmasını önleyen teknolojik yöntemleri içeren denetim sistemi kurma yükümlülüğü getiriyoruz.
Akaryakıt kaçakçılığıyla mücadeleyi ciddi bir şekilde zafiyete uğratan, akaryakıt kaçakçılığına gerçekten karışan istasyonlarda şu an itibarıyla, sadece, marker bulunmayan pompaların mühürlenmesiyle yetinilmesi gerekirken bu tasarı yasalaştıktan sonra, bu tür fiillerin işlendiği istasyonlarda lisansa bağlı bütün haklar durdurulacak, böyle bir yaptırım getiriyoruz ve idari para cezalarının üç ay içerisinde karara bağlanması öngörülüyor ve bir fiili iki yıl içerisinde iki defa işleyene uygulanacak yaptırımın 2 misline çıkartılacağı bu tasarıda öngörülüyor.
Ve yine bu tasarıyla, ürün ticareti ve tarıma dayalı sanayinin gelişmesine öncülük eden tarım satış kooperatifleri birliklerine yönelik, Türkiye'de Kooperatifçilik Stratejisi Eylem Planı kapsamında öngörülen hedeflere varmayı amaçlayan düzenleme getiriyoruz. "Hiçbir şey getirilmedi." dendi. El insaf, tasarının 27'nci maddesini lütfen açın, okuyun. Bakın, Türkiye'de tarım satış kooperatif birlikleri ve bunların birikmiş, DFİF'ten kaynaklı borçları var Maliyeye ve bunun toplamı 1 milyar 285 milyon TL şu an itibarıyla. Bu tasarıda getirilen yapılanmayla, ödeme sürelerini on beş yıla yayıyoruz, faizlerde iyileştirme yapıyoruz ve bu düzenleme sonucu kooperatif birliklerine sağladığımız avantaj toplam 667 milyon TL'dir. İşte tarımcılara getirdiğimiz faydalarından bir örnek size.
Değerli arkadaşlar, bu tasarıda yer alan önemli düzenlemelerden bir tanesi de elbette ki 5174 sayılı Kanun'da yer alan, Bakanlığın odaların denetimine ilişkin yetki ve sorumluluğu. Siz, denetim sorumluluğunuzu yerine getirirken tespit ettiğiniz bir hukuk dışı uygulama, bir zimmet, irtikap ve benzeri fiillerin vukuuna ilişkin kanıtları elde ettiğiniz takdirde bir yaptırıma yönlendiremiyorsanız, bu denetimin anlamı olabilir mi? Elbette ki idare, böyle bir durumu tespit etmesi hâlinde, sırf orada çalışanlarla alakalı geçici el çektirme talebinde bulunacak. Geçici el çektirme idari bir işlemdir. Böyle bir tasarrufun yapılması hâlinde de o tasarruftan mutazarrır olan kişi elbette yargı yoluna başvuracak ama seçilmiş üyelerin, organların yargı kararı olmaksızın işlerine, görevlerine son verilmesi kesinlikle söz konusu değil, bunun altını da çizmek istiyorum.
Bu tasarıyla getirilen diğer bir düzenleme, 5957 sayılı, kısaca "Hal Kanunu" olarak nitelenen kanunda yapılan değişiklik. Burada rüsuma ilişkin istisnalar yeniden düzenleniyor. Ödenecek rüsumlarla alakalı Bakanlar Kuruluna yetki veriliyor çünkü talepler var. Üretici halleri ne kadar alacak, işte, satıcı halleri ne kadar alacak, buna ilişkin talepleri de karşılamak üzere böyle esnek bir düzenleme getiriliyor ve uygulamadan doğan sorunları da tasfiye edici birtakım düzenlemeler Hal Kanunu'nda yapılıyor. Bunun detayına girmeyeceğim.
Gene bu tasarıda -herhâlde buna hiç kimsenin itirazı yok, bu anlaşıldığı için itiraz yok, itiraz edilenler bana göre anlaşılmayan konular- işte, Borçlar Kanunu'nun 584'üncü maddesine ilişkin, eşin kefalet izni zorunluluğunu düzenledik. Bu tasarıda bu yer alıyor, o da bizim Bakanlığımızla alakalı.
Gene bu tasarıda, Türk Ticaret Kanunu'nda, yevmiye defteriyle, karar defterinin kapanmasına ilişkin düzenlemeler getiriyoruz. Bu da piyasanın, sektörün taleplerinden kaynaklanan bir düzenleme.
Anonim şirketlerin temsiline ilişkin, özellikle tüzel kişilerin temsili için bir düzenleme getiriyoruz.
Ha, burada getirdiğimiz gene önemli düzenlemelerden bir tanesi? Biliyorsunuz, yeni Türk Ticaret Kanunu sermaye şirketlerinin Kamu Gözetimi, Muhasebe Standartları Kurulu tarafından bağımsız denetim elemanlarınca denetlenmesini öngörür. Ama, Türkiye'de 100 bin dolayında anonim şirketi ve sayısı pek fazla limitet şirketin - ki buna büyük kooperatif birlikleri de dâhil- denetleyecek bağımsız elaman sayısının veyahut da o standartta elemanın yeterli olmadığı da dikkate alınarak bu alanın belirlenmesi yetkisi Bakanlar Kuruluna verildi, geçen sene Meclisin kabul ettiği bir değişiklikle. Dolayısıyla, Bakanlar Kurulu bu yetkisini kullandı ve Bakanlar Kurulunun düzenlemesine göre, Türkiye'de 100 bini aşkın anonim şirket var, bunların sadece belli ölçekte sermaye büyüklükleri dikkate alınmak suretiyle 2.700 tanesinin denetimi yapılabilecek. Ee, diğer şirketlerin artık denetleme organı yok. O alan, boşluk. Yaptığımız bu düzenlemeyle, denetleme kurulunun işlevini yerine getirecek bir denetim mekanizması getiriyoruz. Bu, kesinlikle Kamu Gözetimi, Muhasebe Standartları Kurulunun işlevini yerine getirecek bir düzenleme değil. Bakanlar Kurulu yetkisini kullanarak alanı ne kadar genişletirse ve denetim organlarının, murakabe kurulu işlemini yürütecek organların yetki alanı daralacak ve giderek sıfıra doğru inecek.
Gene bu tasarıyla yaptığımız bir düzenleme yurt dışına çıkışlara ilişkin. Yaya çıkışların da harca tabi olacağına ilişkin bir düzenleme getirdik ve bu düzenlemeyi özellikle Sarp Gümrük Kapısı'ndan giriş çıkışları dikkate almak suretiyle getirmiş bulunuyoruz. 2012 yılında, Sarp Gümrük Kapısı'ndan giriş-çıkış yapan yolcu sayısı toplam 5 milyon 600 bin. Dolayısıyla, yaptığımız bu düzenleme bu alana bir çekidüzen verecek.
Son olarak şunu ifade edeyim: Gümrük ve Ticaret Bakanlığının, 640 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle alakalı Anayasa Mahkemesine açılmış davaya bağlı olarak, özellikle (B) grubu ve (A) grubu elemanlarının mesleğe kabullerine ilişkin düzenlemeler iptal edilmiş -henüz yayınlanmamış- o iptal gerekçesi de o alana ilişkin düzenlemelerin kanun hükmünde kararname ile değil yasayla düzenlenmesi yönündedir. Biz, bu tasarıyla, yayınlanmayan Anayasa Mahkemesinin bu kararını dikkate almak suretiyle -kanun hükmünde kararname ile- Bakanlığımızın (A) ve (B) grubu istihdamına ilişkin hususları yeniden düzenliyoruz.
Bu tasarının ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Katkılarınız için şimdiden teşekkür ediyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)