| Konu: | Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 16 |
| Tarih: | 01.11.2023 |
SELCAN HAMŞIOĞLU (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubu adına teklifin 3'üncü maddesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Afet alanlarındaki dönüşüm, ağırlıklı olarak riskli yapı ve riskli alanlar, binalar ve inşa edilecekleri zeminler üzerinden sürdürülen bir tartışma. Oysa 6 Şubat 2023 -ve akabinde- en acı tecrübelerimizden biriydi, yol ve köprülerde uzunluğu yer yer kilometreleri bulan derin çökmeler yüzünden kimi yerlere ulaşabilmek iki günü geçti ve sayısız insanımız beklerken can verdi. İsterseniz dünyanın en iyi arama kurtarma ekiplerine sahip olun, en kahraman asker, polis, itfaiyeci, en kahraman madenci sizde olsun -ki bizdekiler gerçekten öyleydi- afet alanına ulaşamadıktan sonra neye yarar? Hiçbir şeye yaramadığını ilk iki gün en azından gördük. Ulaşım yoksa maalesef su yok, ulaşım yoksa yemek yok, ilaç yok, battaniye yok, çadır yok, doktor yok, ambulans yok, iş makinesi yok; sadece ölüme mahkûm olmak var, biz de olduk hep beraber. Buradan hareketle niyetim aslında deprem hattında bulunan kendi ilim Tekirdağ'dan birkaç ulaşamama garabeti aktarmaktı size. Bizim bir Karıştıran Yolu'muz var mesela, tek gidiş dönüşlü, 33 kilometrelik bir çile yolu -bu yöre halkının yakıştırması- o kadar ki onları bundan kurtaranın heykelini dikmeye söz verdiler. En ideal zeminde, iklimde bile ulaşımın zor olduğu bu çile yolunun konumunun nerede olduğunu söyleyeyim size, ilin deprem riski en yüksek mevkisinde, denizden ulaşan fay hattının üzerinde, Şarköy'de.
İlçe sağlık yatırımından da aynı ilçe, aynı şekilde mahrum bırakılmış. Hastane var, doktor yok çünkü doktor kime neden lazım olsun özellikle bir deprem bölgesinde. Her defasında buradan vurguluyorum, Tekirdağ bu ülkenin devlete en çok vergi veren illerinden bir tanesi, böyle bir ilde fıkra gibi Hayrabolu Aydınlar Mahallesi, mahalleye giriş çıkış ancak tek aracın geçebildiği bir köprüden; birazcık kaysa araç beton dökülmüş dere yatağına uçuyor, uçan araçların da bugüne kadar haddi hesabı yok. Kendimi bildim bileli o yol, o giriş çıkış öyle ve 5 metreyi geçmeyen bir köprüyü güven içinde kullanılabilecek hâle getirmek ne kadar zor olabilir koskoca bir devlet için, bunun için kaç kişinin ölmesi gerekir? Büyükşehir Belediye Başkanımıza ben bizzat söyledim "DSİ yapacak." dedi, köylüler defalarca imza verdi; söz konusu alanda kamulaştırma derdi de yok, hiçbir şey yok ama işte vatandaşın derdiyle dertlenmek de yok. Çünkü o kadarcık küçük bir işte rant da yok, milyonluk oy havuzu da yok.
Dere yataklarından yükselen Tekirdağ, aynı zamanda dev bir sanayi merkezi. Neresine dönüşüm isteyelim, şaşırmış vaziyetteyiz. Ben aslında bunlara isyan edecektim, sadece bunlar üzerinde konuşacaktım ama bu sabah grup toplantımızda KYK yurdunda, asansör kazasında can veren Zeren'in arkadaşı Beytullah'ı dinledikten sonra vazgeçtim, daha doğru dürüst asansör bakımı yapamayanlardan -yapmayanlardan, aslında yapamayan değil- ihmallerinden dolayı. Biz, şu anda, bize mezar olmayacak şehirler yapmalarını bekliyoruz. Kentsel de olsun ama bize önce kalpsel bir dönüşüm lazım. Kanun teklifiyle kurulabiliyor olsa verirdim, kalpsel dönüşüm başkanlığı acilen kuralım ülkemize.
Önce bir anne olarak kendi çocuğumu asla emanet etmeyeceğim o yurtlarda bir tek çocuğumuzun daha kurban olmayacağı bir dönüşüm istiyorum bu ülkeye. Bir tek çocuğumuzun daha açlıktan intihar etmeyeceği, ülkeyi intihar eden bir yavrumuzun ardından talihsizlik açıklaması yapılamayacak bir duyarlılık seviyesine yükseltecek; devletin kendisine emanet edilen çocukları kaçak, karanlık, ne idiği belirsiz yapıların arka bahçelerine terk etmediği, inşaatı yapan firmanın "Bu bina yıkılabilir." dediği hâlde öğrencilerin yıkılmaya aday bir yurtta barındırılmadığı, barındırılırsa da bunun hesabının sorulduğu; annelerin çocuklarını ısıtamadıkları için kendilerini asmadıkları, babaların başkaları adına utançtan ölmedikleri vicdani bir dönüşüm. Çok bir şey değil, hanlar, hamamlar, saraylar değil. Yetkiye sahip olanların biraz utanabilmesini, biraz uykularının kaçmasını, Allah korkularının olmasını, aslında sadece Allah korkusu istiyorum. O olursa sonra gam yok, kentler de dönüşür, dünya da dönüşür ama lütfen yetkiye sahip olanlar bir gece uykuları kaçacak kadar sorumluluk alsınlar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)