GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:17
Tarih:07.11.2023

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Bugün, afet riski alanına ilişkin bir kanun hakkında konuşuyoruz. Elbette, kentsel dönüşüm bir kentin yaşam kalitesini yükseltmek, sürdürülebilirliği sağlamak adına önemlidir. Ne var ki bugüne kadar yapılan işlerde tarihî ve kültürel mirasın yeterince korunmadığı, kentsel dönüşüm yasasıyla verilen yetkilerin hiçbir şekilde yerinde kullanılmadığı gibi bir acı gerçekle karşı karşıyayız. Elbette, kentlerin ruhuna, dokusuna aykırı iş yapmak, birilerinin canını acıtmak son derece kötü.

Değerli milletvekilleri, bugüne kadar yasayla görülen hususlardan biri şudur: Şimdiye kadar fabrikalar özelleştirildi, kamuya ait yerler, enerji kaynakları özelleştirildi, yollar, köprüler her şey ama her şey özelleştirildi, satacak bir şey kalmadı. Şimdi, özel mülkler hedefe kondu, bu yasayla özel mülklerin kamulaştırılarak bir şekilde başkalarına aktarılacağı görülüyor. Aslında bu yasa bir açıdan da bazılarının değindiği gibi "çökme yasası" olarak adlandırılıyor ki "çökme" kelimesi, bu dönemde maalesef sizlerin literatüre kazandırdığınız bir kelime.

Bugüne kadar elbette kentsel yaşamla ilgili, kentsel dönüşümle ilgili ortaya çıkan neticeler bir tarafa, kentsel dönüşümden bahsederken her şeyden önce deprem bölgesini ele almak gerekir. Deprem bölgesinde hâlen çok büyük sorunlar var. Cep telefonu operatörleri yeterli çalışmıyor. İmar planları tamamlanmadı. İnsanlar, kamu ön açıp yol açmadığı için bir şekilde kendi evlerini yapmaya başladı. Böylece, yeniden plansız yapılaşma, çarpık kentleşme de ortaya çıkmaya başladı.

İktidar mensubu arkadaşlarımızın zorlarına gitmesin, empatiyle konuşalım, burada kentsel dönüşümden bahsederken sayın bakanların bölge ziyaretini belirtmek isterim. Bakın, belki Ankara'dan görünmüyor ama deprem bölgesine yapılan ziyaretler ayak bağı olmamalı, halka hizmet olmalı. Bugün şöyle bir mizansen kurulmuş: Sayın bakanlar özel uçakla deprem bölgesine geliyor, tüm kamu kurumları işi bırakıyor, il müdürleri, kurum müdürleri valiyle beraber toplanıyor, sayın bakanı karşılıyor. Vali ziyareti, ardından AFAD'da sunum, sonra konteyner kente giderek orada bir poz veriliyor, yemek saati ise ellerine bir tabildot alarak depremzedelerle yemek, değilse, bir depremzede çocuk kucağa alınarak poz veriliyor. Ardından da AK PARTİ ziyareti yapılıyor ki iktidar partisinin ziyareti gayet tabiidir ancak her bakanın kamu imkânlarıyla, özel uçakla geldiği bir yerde bunu yapması fazladır değerli arkadaşlar.

Burada bir başka husus, yol güzergâhında çok ciddi güvenlik tertibatı alınıyor; askeri, polisi, bütün güvenlik güçleri sayın bakanların geçeceği güzergâhta bulunuyor, sonra ziyaret edilecek deprem bölgesinde iş makineleri duruyor. Aslında burada yapılması gereken şey, bakanlardan ziyade bölgeye teknokratların, bürokratların, iş yapacak olan insanların gitmesi, Hazine temsilcisinin imkânlarla oraya gitmesi.

Şimdi, biz burada kanun teklifinin iptalini istiyoruz. Neden? Çünkü burada, yerlerin tahsis edilmesinin devrine yönelik bir madde söz konusu. Bugüne kadar ki yaşananlardan edindiğimiz tecrübe, maalesef ki bu devir işlemlerinin de nasıl olacağı hususunda bize olumsuz etki bırakıyor. Aslında bununla birlikte, yandaşa peşkeşin önü açılıyor, kamu gücü de zayıflatılıyor. Burada, hele de bazı iller için kamunun yerinin çok daha önemli...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Çalışkan.

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Bu açıdan, bu maddeyle ilgili teklifimiz, bu kamuya ait yerlerin devrine ilişkin maddenin kanun teklifinden çıkarılması. Tabii, burada ön yargılı biçimde önümüze gelen her şeyin reddedilmesi de Meclisin maalesef alışkın olduğu bir husus hâline geldi. Burada hangi aklıselimle, hangi mantıkla olursa olsun anlaşılamayan bir durumla her şey maalesef reddediliyor.

Maddenin içerisinde rezerv alanı söz konusu. Malum olduğu üzere esasen rezerv alanı, riskli alanların taşınması iken burada yeni yapı alanlarının oluştuğu ortaya çıkıyor. Meskûn mahal, rezerv alanı ilan ediliyor, kamulaştırılıyor, sonra da bir şekilde müteahhitlere devredilecek. O açıdan bu tür konuları siyasi polemik konusu yapmadan aklıselimle tartışmak, uygun çözümler üretmek yerinde olacaktır. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)