| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 09.11.2023 |
CHP GRUBU ADINA KADRİ ENİS BERBEROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; oldukça zor bir konuşma olacak bu benim için.
Hani Laz'a sormuşlar "Şu fıkrayı duydun mu?" diye, "Ben o fıkrayı yaşadım." demiş. Ben de hemen başında konuşmanın şunu izah edeyim: Bütün bunları başınıza açan benim; sekiz yıl süren bir dava sürecinin sonucunda Anayasa Mahkemesi kararıyla geri döndüğüm için açılan yol şu anda tartışılıyor, işin özü bu.
Bakın, ben sekiz yıldır milletvekiliyim; bu sekiz yılın maalesef sadece altı yılını Mecliste geçirebildim, kalanı ya hapishanede ya milletvekilliğim düşürüldüğü için evde, sağda solda geçti. Sonuç ne oldu? Anayasa Mahkemesi bir kuralın, bir kanunun yersiz yere çiğnendiğini, haksız yere çiğnendiğini kabul etti, benim milletvekilliğimi geri verdi. Bu seçimde de yani son seçimde de sorunsuz olarak geldim, Parlamentoda bütün diğer parlamenter arkadaşlarım gibi görevimi ifa ediyorum. Peki, bu geçen sekiz yıldaki meseleyi kabul etmemek, sorunu görmemek, körlemesine hâkimleri yargıçları birbirine sokmak bu yüce Meclise hakikaten yakışıyor mu? Kitabın gayet ortasından soruyorum bunu.
Bakın, önünüzde bir örnek var. Yargıtay 3. Ceza Dairesinin istediğini yaparsanız benim karşınızdaki, kandan, candan, etten bir örneğim ben. Bütün bunları yaşamak zorunda değildim, başka hiçbir vekilin de yaşamasını temenni etmem. Tahminim, eğer böyle giderse bu yolun daha da karmaşık hâle geleceği.
Bakın, burada doğrular konuşulmuyor. Birincisi, Meclise parmak sallayan Yargıtay 3. Ceza Dairesi diyor ki: "Can Atalay'ın kararını niye okumuyorsunuz?" Arkadaşlar, bu Mecliste geçen dönem yer alan milletvekilleri hatırlar; ben Ekim 2018'de çıktım, kararımın okunup milletvekilliğimin düşürülmesi Haziran 2020'ydi, on sekiz ay... İki ayrı Adalet ve Kalkınma Partili Meclis Başkanı benim kararımı okumadı burada; Mustafa Şentop, ondan önce de Binali Yıldırım. Şimdi mi aklı başına geldi Yargıtay 3. Ceza Dairesinin; niye bundan dolayı bir töhmet yaratıyor, niye bundan dolayı bir soru işareti yaratıyor?
İkincisi, gelin, açık konuşalım; Anayasa Mahkemesi benim dosyamın esasına girmedi, Can Atalay'ınkine de girmedi, söylediği tek şey şu: "Anayasa'nın 83'üncü ve 84'üncü maddeleri dokunulmazlığı tarif ediyor." Tamam, birini anladım; beni de bir ileri... Tanıtımı seven bir hukukçunun kararıyla, tek bir kararla benim milletvekilliğimi de tanımadı önce Yargıtayın aynı dairesi -o zamanki adı 16'ydı- üç, dört ay beni süründürdü hapishanede fakat sonra şunu yaptı: Bakın, Anayasa 83'e göre hükümle birlikte tahliye etti ve kararı Meclise bıraktı "Milletvekilliği sona erdikten sonra infaz devam eder." dedi. E, bu dosyaya bakıyorum, orda da bir tutarlık yok, onu da yapmamış.
Tekraren soruyorum, lütfen, ben hukukçu değilim, ben sadece damdan düşmüş bir vatandaşım, emekli bir gazeteciyim, bana şunu izah edin ya: Anayasa Mahkemesi kendini nasıl bir başka mahkemenin yerine koyuyor? Lütfen, sadece bu kadarını söyleyin. Anayasa'nın amir hükmü ortadayken "Bir milletvekilini yargılama, milletvekilliği düştükten sonra istersen infaz edersin, istersen yargılarsın, istersen ne yaparsan yaparsın." diyor.
Aziz arkadaşlarım, benim cezam kalkmadı, benim dosyam şu anda ilk yargılamanın olduğu 14. Ağır Ceza'da bekliyor; şu veya bu sebeple siz karar verir benim dokunulmazlığımı kaldırırsanız ya da sürem dolar ben bir daha milletvekili olmazsam gideceğim, o davadan yargılanacağım, tıpkı Can Atalay'ın başına geleceği gibi ya da burada bekleyen birtakım dosyalarda olduğu gibi. Anayasa Mahkemesi cezasız bırakmıyor bizi, sadece milletvekilliği dokunulmazlığını hatırlatıyor; bu da mı ağırınıza gidiyor ya artık? Bir duralım, düşünelim; burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, herhangi bir kesimin bu hukuk olur, başka bir yer olur parmak sallamasına tahammül etmek zorunda değiliz, hukuk kabadayılığı yapmasına tahammül etmek zorunda değiliz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Berberoğlu, lütfen sözlerinizi tamamlayın.
KADRİ ENİS BERBEROĞLU (Devamla) - Toparlıyorum efendim.
Bakın, burada, mesele, iktidar ortakları arasındadır. Bu ortaklar kendi aralarında bir karar verecekler ya bu ülkede milletvekilliği artık bu kadar değersiz, kıymetsiz, önüne gelenin istediği gibi çekip kendi kafasına göre yetkilerini belirlediği, dokunulmazlığını belirlediği bir statü olmaktan çıkacak ki tahminim olmasa bile temennim budur ya da bu işler çok daha karmaşık hâle gelecek. Eğer bireysel başvuruyu kısıtlama; bunu bir temyiz mekanizması gibi görerek, böyle bir yanılgıya prim vererek devam edilirse korkarım bu Hükûmetin veya gelecek hükumetlerin beklentisi doğrultusunda Türkiye'nin kalkınmasının finansmanı giderek zorlaşacaktır.
Teşekkür ederim sabrınıza. (CHP sıralarından alkışlar)