GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Angola Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük Konularında Karşılıklı İdari Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:19
Tarih:09.11.2023

İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSMEN KIRKPINAR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Evet, bundan tam yirmi bir yıl önce Adalet ve Kalkınma Partisi, AK PARTİ seçimlere girerek 1'inci parti olarak çıkıp hükûmeti kurduğunda -ben de televizyon başında- bu oturduğunuz koltuklarda sizden önce oturan o dönemin milletvekilleri bir seçim kazanmışlardı ama yürekleri buruktu çünkü partinizin Genel Başkanı Sayın Erdoğan 1998 yılında Siirt Meydanı'nda bir şiir okudu ve bu şiirden dolayı dönemin yargısı, makamları, savcılığı soruşturma açarak 26 Mart 1999 tarihinde Pınarhisar Cezaevinde dört ay yatırıp 24 Temmuz 1999'da yani dört aylık süre dolduktan sonra tahliye edildi. Bir şiirle hapis cezasına çarptırıldığı yetmemiş gibi ayrıca 14 Ağustos 2001 yılında kurduğu partisinin Genel Başkanı olmasına rağmen seçme ve seçilme hakkı elinden alınmıştı. Burada seçim zaferini burukça hissedenler bir gün herkese ama herkese lazım olan dediğim, dediğimiz yine o adaletin tecellisiyle 11 Mart 2003 yılında 59'uncu Hükümetin Başbakanı olarak göreve başladı. Bu konuyu, bu anekdotu niye anlattım? İsmi, partisi hiç önemli değil, seçilmiş bir milletvekilinin hak gasbının ne olduğunu hep birlikte gördük, izledik. 599 kişi bu kürsüden Anayasa'ya sadakatle bağlı kalacağımıza yemin ettik. 13. İstanbul Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği bir kararla konu Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderildi. Yargıtay 3. Ceza Dairesinde bekleyen dava için burada Sayın Kurtulmuş, Meclis Başkanımız "Süreci bekleyelim, ona göre karar verelim." demişti. Süreç doldu, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesini ve heyetini hedefine koyarak bir açıklamada bulundu. Bu açıklamanın esası ve arka planı -anayasal bir devlet olan- Anayasa teminatıyla bu yüce Meclisin çatısı altında yemin etmiş milletvekilleri olarak yasama tarafına da dil uzatarak bir meydan okumadır. Bunu kabul etmek asla mümkün değildir. Bir ekonomik krizin ayak seslerini duyamayan 57'nci Hükûmetin yerine millet o dönem sizi tercih etti. Hak gasbına uğramış olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a yine adalet eliyle hakkı teslim edilmiştir. Dolayısıyla, bu konuyu burada noktalamış olayım.

Belki de Komisyon üyesi olmam hasebiyle, son dönemde atanamayan öğretmenlerden tutun, çeşitli kısımlandırma ve ifadelerle tanımlanmış öğretmen arkadaşlarımızdan, üniversite camiasından çokça sitem, çokça sitem, çokça soru aldım. Bir İzmir Milletvekili olarak temsil ettiğim şehirden de sizlere bahsedeceğim.

AK PARTİ hükûmetlerinin bana göre en başarısız olduğu alan eğitim yani cumhuriyetin emanet edildiği gençlerin gördüğü eğitim sistemi. Bu nesli heba eden sistem de 4+4+4'tür. 2012-2013 eğitim ve öğretim yılında hayata geçirilen 4+4+4 eğitim sistemiyle sekiz yıllık zorunlu eğitim son buldu, genel liseler tarih oldu, devlet okullarının sayısı azaldı, bütün Türkiye imam-hatip okullarına bağlandı bir yerde. İmam-hatip okulu sayısı yüzde 80, özel okul sayısı ise yüzde 20 civarında arttı. "İmam-hatip okulları niye arttı?" diye burada bir kelam edecek değilim. Ailemden, sülalemden pek çok imam yetişmiştir; pek çoğu Emniyet gücünde, Silahlı Kuvvetlerde yer almış bir ailenin mensubuyum.

Açık öğretime yönelim başladı. Bu sistemle pedagoji ve bilime aykırı olarak 72 aydan küçük 60 aylık çocuklar okula başlatıldı. Türkiye'de yirmi bir yılda "eğitim" diye bir şey maalesef kalmadı, zaten bilinçli, bilerek ve isteyerek içi boşaltıldı. Yine, yirmi bir yıllık iktidarda 9 bakan, 15 defa da eğitim programı değişti. 2023 yılında cumhuriyetin 100'üncü yılına giderken Türkiye'de 85 milyonun eğitim ortalaması orta 2 düzeyine geriledi. Yaklaşık 20 bin civarında köy okulunu kapattılar, taşımalı eğitim sistemine geçtiler.

Değerli milletvekilleri, ideolojik görüşlerden arındırılmış bir eğitim modeliyle eğitim tam anlamıyla ulusal değerlere bağlı olmalı, parasız eğitimle fırsat eşitliği sağlanmalı ve millî çıkarların sağlanması için tüm imkânlar seferber edilmeli.

Mesleki eğitim tamamen yok edildi. İktidar son süreçte "Mesleki eğitimi yeniden canlandırıyoruz." diyor. Yirmi bir yıldır bunlar neden yapılmadı? Bu ülkede şu anda ara eleman sıkıntısı yaşanıyor. Diploma zengini değil, beceri zengini gençleri yetiştirelim. "Okullarda bir öğün bedava yemek verilsin." çağrısına iktidar kulak tıkıyor. Oysa biz İYİ Parti olarak devlet okullarında okuyan çocuklarımıza sabah kahvaltısı ve öğle yemeği verilmesini parti programımıza koyduk. Zonguldak Ereğli'de bulunan 2 Anadolu lisesinin kantininde bugün askıda simit uygulaması başladı. İktidar sadaka kültürünü genişletiyor. Her ile bir üniversite sözü verdiniz, ancak fiziki olarak bina ve kampüsler yapıldı, bilimsel anlamda yetersiz personel ve hocalarla öğrencilere eğitim vermeye çalışıyorsunuz. Tabela üniversiteleri olmaktan öteye geçemeyen, hoca bulamadığı için de fakülte açamayan, bazı bölümlerinde eğitim öğretime başlanamayan pek çok üniversite var. Her ilçeye meslek yüksekokulu yaptınız, onu da AB normlarına uyabilmek adına yaptığınız biliniyor. Bu okullarla ilçelerde sadece ticaret hayatına bir canlılık geldi, evlerini kiraya verenleri sevindirdi fakat mesele sonradan anlaşıldı ki siz, işsizliği azaltmaya yönelik yapmışsınız yani dört yıl ve iki yıl sonra iş arasınlar diye ama bu fakülte ve yüksekokulları bitirenlerin iş bulması mucizeye kaldı. Onlar da iş bulamayınca zamanlarını yüksek lisans ve doktora eğitimi yapalım bari diye değerlendirdiler, doktoraya ve yüksek lisansa başladılar; bitirdiklerinde de yine iş yok. Dünyanın 500 üniversitesi içinde yer alan kaç tane üniversitemiz var? Bugün, Sayın Millî Eğitim Bakanı müfredat değişikliğine gideceğini söylemeye başladı ki yap boz, sonra da boşluğa bak gibi bir durum oldu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kırkpınar, lütfen tamamlayalım.

HÜSMEN KIRKPINAR (Devamla) - Büyük illerde üniversitelerde akademisyenlik yaparken milletvekili seçilen, milletvekilliği görevi sona erdiğinde de çalıştıkları üniversitelere rektör olarak atanan bazı milletvekilleri kendi başlarına buyruk hareket ediyorlar. Öyle ki yapılan harcamalar ve icraatlarını dahi Sayıştay denetimine sunmaya tenezzül bile etmiyorlar.

Değerli milletvekilleri, cumhuriyetimizin 100'üncü yılında öğretmenlerimiz için 100 bin atama istiyoruz. Öğretmen atamalarında adil dağılım da çok önemli. Öğretmen atamaları sadece kadrolu yapılmalı, ücretli öğretmenlik uygulaması ve sözleşmeli öğretmen ataması tedavülden kaldırılmalı. Ücretli öğretmenler ek ders karşılığı görev yapıyor, girdikleri ders sayısı kadar ücret alıyor ve SGK primi yatıyor.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)