GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Şehit düşen Polis Memuru Lütfü Baykar'a, Ahıska Türklerinin sürgün edilişlerinin 79'uncu yıl dönümüne, uluslararası raporlara göre İsrail'in son yaptığı saldırılarda Gazze'de 4 bin çocuğu katlettiğine ve İsrail'in Gazze'deki asıl amacına, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Suriyeli sığınmacılara yönelik sağlık harcamalarına dair açıklamaları arasındaki çelişkilere ve istisnasız tüm sığınmacıların vatanlarına geri gönderilmeye başlanması gerektiğine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:20
Tarih:14.11.2023

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Başarılı ve sakin bir çalışma haftası temenni ediyorum.

Sözlerimin başında, İstanbul Maltepe'de görevi esnasında bir kamyonun çarpması sonucunda şehit düşen Polis Memurumuz Lütfü Baykar'a Allah'tan rahmet, kederli ailesine sabır diliyorum; ruhu şad, mekânı cennet olsun.

Bugün, Stalin'in önderliğindeki Sovyetler Birliği tarafından 14 Kasım 1944'te Ahıska bölgesinde yaşayan on binlerce Ahıska Türkü soydaşlarımızın sürgün edildiği gündür. 86 bin Müslüman Türk, o gün yokluğa, açlığa ve ölüme doğru sürülmüştür. Sürgün, Stalin'in emriyle bir gece ansızın başlamış ve Ahıska Türkleri doğup büyüdükleri vatanlarından zorla koparılarak "ölüm katarı" olarak adlandırılan hayvan vagonlarında bilinmez bir yolculuğa gönderilmiştir. Yolculuk sırasında 17 bin Ahıska Türkü açlık, soğuk ve hastalık nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Zalim Stalin zulmünün 79'uncu yıl dönümünde hayatlarını kaybeden Ahıskalı soydaşlarımıza, dindaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum.

İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında öldürülen Filistinlilerin sayısı gün itibarıyla 11 bini aşmıştır. Uluslararası raporlara göre, İsrail, Gazze'de son yaptığı saldırılarda 4 bin çocuğu katletmiştir. Ne yazıktır ki bu sayı son dört yılda dünyanın tüm çatışma bölgelerinde öldürülen çocuk sayısından bile fazladır. Bildiğiniz üzere, İsrail ordusu bu katliamlara başlamadan önce kuralsız savaşacaklarını ilan ve ifade etmişti. Kuralsız savaş olmaz, "kuralsız savaş" demek "katliam" demektir. Bir devlet kuralsız ve kaidesiz savaşırsa devlet olma vasfını da otomatikman kaybeder; nitekim, öyle de olmuştur. İsrail, hastaneleri bombalayarak, sivilleri ve çocukları katlederek düpedüz terör taktiklerini uygulamaya devam etmektedir. Gazze Şeridi hedef gözetmeksizin yerle bir edilirken bölgede gerçekleşen son gelişmeler İsrail'in jeopolitik planlarının da ne olduğunu, neyi hedeflediğini çok daha somut bir şekilde ortaya koymaktadır.

Bilindiği üzere, Gazze Şeridi'nin yüz ölçümü sadece 360 kilometrekare ve nüfusu 2 milyonun üzerindedir. 7 Ekim tarihinde başlayan çatışmalar itibarıyla İsrail'in yoğun bombardımanına maruz kalan Gazze kentindeki Filistinliler, Gazze Şeridi'nin orta ve güney kesimlerindeki bölgelere doğru kitlesel bir göçe başlamışlardır. Bugün dünya kamuoyunun konuştuğu ve uluslararası basında çıkan haberlere baktığımızda, bölgedeki emareleri tahlil ettiğimizde görüyoruz ki İsrail'in asıl amacı Gazze'yi ilk önce insansızlaştırmak, sonra demografik olarak dönüştürmek ve ardından da ilhak ederek topraklarına katmaktır.

Geçtiğimiz günlerde İsrail Mısır'a bir teklifte bulundu ve Filistinli mültecileri kabul etmesi hâlinde Mısır'ın Dünya Bankasına olan borçlarını silmeyi taahhüt etti. İsrail, tüm dünyanın gözü önünde Gazze'de bir stratejik göç mühendisliği uygulamakta, bölgenin demografik yapısını siyasi ve askerî amaçlarına matuf olarak bilinçli olarak değiştirmektedir. İsrail'in arzu ettiği bu demografik dönüşüm hem Filistin'in ilanihaye yok olmasına hem de Orta Doğu'da yine milyonları harekete geçirecek yeni bir kitlesel göç dalgasına sebep olacaktır. İsrail'in emperyalist amaçlarının akamete uğratılabilmesi için ve Filistin'in Filistinlilerde kalması için böyle bir demografik dönüşüme ve değişime asla müsaade edilmemelidir.

Saygıdeğer milletvekilleri, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Suriyeli sığınmacılara yönelik sağlık harcamalarına dair açıklamaları arasındaki çelişkiler artık izaha muhtaç hâle gelmiştir. Kısa bir süre önce Sağlık Bakanı yapmış olduğu açıklamalarda sığınmacılara yönelik sağlık harcamalarının Avrupa Birliği fonlarından karşılandığını ifade etmiştir. Fakat diğer taraftan, Sayın Erdoğan, Suriyeliler için harcanan -toplam 40 milyar doların üzerinde- yalnızca 3 milyar dolarlık kısmın Avrupa Birliğinden geldiğini ifade etmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu sözleriyle hem kendi Sağlık Bakanının yapmış olduğu açıklamayı inkâr etmiş hem de Suriyeli sığınmacılar için harcanan paraların Avrupa Birliği fonlarından değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin hazinesinden karşılandığını itiraf etmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, devam edin.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Suriyeli sığınmacılar hastanede ücretsiz muayene olurken eczanelerde ilaç katılım payı ödememekte, bunun maddi bedeli de hâlihazırda ekonomik bir darboğazda bulunan Türk vatandaşlarının omuzlarına yüklenmektedir. Ekonomik buhran, hayat pahalılığı ve sonu gelmeyen zamlarla artık bugününe ve istikbaline umutla bakmaktan alıkonulan Türk milleti, bu külfeti daha fazla taşıma mecburiyetinde değildir.

Evvela, Suriyeli sığınmacılara hiçbir şart altında vatandaşlık verilmeyeceği açıkça deklare edilmeli ve sığınmacılara yönelik tüm ayrıcalıklar iptal edilmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Son cümlem...

BAŞKAN - Bitirelim lütfen.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Sonra da Türk milleti daha büyük bedeller ödemeden, istisnasız tüm sığınmacıların vatanlarına geri dönüş programı kapsamında her hâl ve şartta gönderilmeye başlanması beklenmektedir diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Çok teşekkür ederim efendim.