GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ eski milletvekili Mehmet Doğan Kubat'ın annesinin vefatına, Hrant Dink'in katilinin tahliye edilmesine, kamu-özel iş birliği projelerindeki mali tabloların milletten gizlenmesine, Almanya'nın ülkesine iltica talebinin en çok Türkiye'den geldiğini duyurmasına ve yirmi bir yıllık AK PARTİ iktidarının Türkiye'yi getirdiği noktaya ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:22
Tarih:16.11.2023

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Ben de sizin gibi ve değerli mevkidaşım gibi, geçen dönem mesai arkadaşlığı yaptığımız, Adalet ve Kalkınma Partisinin çok önemli bir figürü olan Sayın Doğan Kubat'ın annesinin vefatını teessürle öğrendim. Buradan merhumeye Allah'tan rahmet, başta Doğan Bey olmak üzere ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.

Dün akşamdan beri Türkiye'nin ve Meclisin gündeminde rahmetli Hrant Dink'in katilinin tahliye edilmesi durumu vardı. Hrant Dink cinayeti sıradan bir cinayet değil -kendisi benim şahsen de tanıdığım birisiydi, fikirlerine yakinen şahit olduğum birisiydi- cinayet, hazırlanışı, işlenişi, fail seçimi itibarıyla sıradan bir cinayet olma özelliği taşımıyordu ve dolayısıyla planlanmış, tasarlanmış, provokatif bir cinayet olma özelliğiyle de kendisini hissettiriyordu.

Şimdi, bu fail bugün iyi hâlden tahliye oldu ama cezaevinde işlediği suçlardan kaynaklı olarak biriktirdiği cezalardan ötürü bugün tahliye oldu; oysa, Hrant Dink cinayetine bağlı olarak herhâlde 2020 yılında tahliye olması gerekiyormuş, dosyaya tam vâkıf değilim. Bu vesileyle, rahmetli Hrant Dink'i de burada anıyorum.

Planlı, tasarlanmış bir cinayet olduğunu ifade ettim. O zaman da birtakım toplumsal dalgalanmalara vesile olmuştu, Türkiye'de yürüyüşler yapıldı vesaire. Sokaklarda haykıranlar "Hepimiz Hrant'ız, hepimiz Ermeni'yiz." dediklerinde o zamanki kimliğimle ben de "Hepimiz Türk'üz ve ziyadesiyle üzgünüz." diye cevaplamıştım, aynı hissiyat içerisindeyim. Görülen ve anlaşılan odur ki on altı yılı aşkın bir süre sonra gerçekleştirilmiş bu iyi hâl üzerinden yapılan tahliye ya da şartlı salıverme hususu bizim Ceza Kanunu'muz üzerinde, Ceza Muhakemesi Kanunu'muz üzerinde, infaz yasaları üzerinde yeni bir değerlendirme yapmamıza ve düzenleme gerçekleştirmemize vesile olacak. Tekrar, Hrant Dink'i buradan anarak sevenlerine Cenab-ı Allah'tan -onlara- sabrıcemil nasip etmesini temenni ediyorum. Böyle karanlık emellere hizmet etmiş cinayetlerle alakalı olarak da toplumsal duyarlılığımızın ön planda tutulması gerekliliğine vurgu yapmak istiyorum.

Kıymetli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisine ulaşan 2022 yılı Sayıştay denetim raporlarında Sağlık Bakanlığı içinde bir denetim bulgusu oldukça dikkatimizi çekmiş durumdadır. Sayıştayın yayınladığı bulguya göre, kamu-özel iş birliği modeli kapsamında yapılan şehir hastaneleri için görevli şirketlere taahhüt edilen talep garantisi tutarları nâzım hesaplar kullanılarak gerçeğe uygun değerler üzerinden muhasebeleştirilip bilanço dipnotlarında gösterilmemiştir. Bundan dolayı kamu-özel iş birliği projelerindeki kısa ve uzun vadeli maddi yükümlülükler ve hatta borçlanma maliyetleri dahi hiçbir mali tabloda düzenlenmemiş ve yer almamıştır.

Bu noktada asıl soru şudur: Meydanlarda sürekli övünülen ve millete devletin kasasından bir kuruş bile çıkmadığını iddia ettiğiniz bu kamu-özel iş birliği projelerindeki mali tabloları ne amaçla milletten gizliyorsunuz? Eğer devletin tüm imtiyaz ve yetkilerini gerçekten milletin bizatihi kendisi için kullanıyorsanız devletin kasasından bir kuruş dahi çıkmayan bu projelerin mali tablolarını gururla yayınlamanız icap ederdi. İYİ Parti olarak her zaman söylediğimiz gibi biz projeye değil o projeden temin edilen haksız ranta karşıyız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayalım Sayın Dervişoğlu.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Türk milletine sarayın finans çarkını, yandaş sermayenin iş ve eylemlerini ve ödenecek garanti ücretlerin muhtevasını açıklamak mecburiyetindesiniz. Bu aynı zamanda da sizlerin sorumluluğunda olan bir husustur. Milletin alın teri ve emeğiyle karşılanan kamu kaynaklarından yandaş firmalara ödeyeceğiniz garanti ücretlerini saklamaktan artık vazgeçmenizi temenni ediyorum. Hangi yandaş firma ne almış, ne kadar kâr etmiş bunları bilmek vatandaşlarımızın en doğal hakkıdır. Ödenen rakamları Sayıştaydan kaçırmak, milletten saklamak tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemek anlamına gelir.

Bunun yanında Almanya ülkeye iltica edenlerin listesini çıkararak en çok iltica talebinin Türkiye'den geldiğini duyurmuştur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bitirelim lütfen Sayın Dervişoğlu.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Bitireceğim.

Alman eyalet yönetimlerinin hazırladığı rapora göre sadece ekim ayında 9 bin Türk vatandaşı Doğu Avrupa sınırlarından Almanya'ya kaçak girip iltica talebinde bulunmuştur. Böylece, Türkler, savaştan kaçan Suriyeli ve Afganları geçerek iltica talebinde 1'inci sıraya yükselmiştir. Yirmi iki yıllık AK PARTİ iktidarıyla birlikte bugün geldiğimiz noktada adalete olan inanç yitirilmiştir, Anayasa askıya alınmıştır, siyasi otorite, hukuk üstünde hâkimiyet kurarak en temel insan hakkı olan adaleti keyfiyyen işletmeye çalışır hâle getirmiştir. Vatandaşlarımız en temel ihtiyaçlarını dâhil karşılayamaz hâle getirilmiş, kiralar fahiş bir şekilde yükselmiş, ev sahibi olmak hayale dönüşmüş, işçi, memur ayın sonunu getiremez olmuş, asgari ücretle açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edilmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Bitiriyorum efendim, bitiriyorum.

BAŞKAN - Lütfen...

Buyurun.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Artan hayat pahalılığı ve genç işsizliğin yüzde 20'lere dayandığı bir ülkede gençler bugünlerine olduğu gibi istikballerine olan umutlarını da yitirmişlerdir. Türkiye'yi getirdiğiniz yer burasıdır. Türkiye'yi iltica talebi sayıları bakımından iç savaş yaşayan Suriye ve Afganistan'la aynı lige iten bir siyasi irade elbette ülkemizi yeni yüz yıla taşıyamaz.

Sayın Erdoğan'a hatırlatmak isteriz ki seçimi kazanmış olmanız memlekette her şeyin yolunda olduğunu göstermez. Türk milleti her geçen gün artan ekonomik krizin etkileriyle boğuşmaktadır ve bunun yegâne sorumlusu da Recep Tayyip Erdoğan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetidir diyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum efendim.

Teşekkür ederim.