GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: GÜMRÜK KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (S.S.:437)
Yasama Yılı:3
Birleşim:83
Tarih:27.03.2013

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gümrük Kanunu'nda ve Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nda daha önceden görülen birtakım aksaklıkların telafisi yolunda hazırlanan bu yasada, 10'uncu maddede birtakım çekincelerimiz vardı. Bunu dün ben Sayın Bakanla ve bürokratlarıyla da görüştüm. 10'uncu maddede diyor ki: "İdari yaptırıma konu fiilin ceza uygulamasını gerektiren bir fiile ilişkin olması ve zamanaşımı daha uzun bulunan bu fiil nedeniyle ceza davası açılmış olmak kaydıyla, idari yaptırım kararları Türk Ceza Kanunundaki dava ve zamanaşımı süreleri içerisinde uygulanır." Burada, birtakım çekincelerimizi bürokratlara anlattık. Bürokratlar da yaptıkları açıklamalarla bizi ikna ettiler. Dolayısıyla, verdiğimiz bu önergedeki talebimiz uygun görülmedi ama biz de bu talebimizin birtakım, zaman içerisinde çıkacak aksaklıklarla sonradan düzelebileceği hissiyatına kapıldık, kabul ettik.

Ben bugün bir başka konuya geçmek istiyorum. Ben bugün Sincan Cezaevine gittim. Sincan Cezaevinde İstanbul Milletvekilimiz Sayın Engin Alan'ı ziyaret ettim. İçeri girerken -ben Türkiye Cumhuriyeti'nin milletvekiliyim- başta ceketimi, daha sonra kemerimi, ayakkabılarımı çıkartıp? Sayın Bakanım, siz de eski avukatsınız, cezaevine çok girip çıktınız, bilirsiniz. Kemerimi, ayakkabılarımı, saatimi, hepsini çıkarttım. Ben bu ülkede 115 bin oy alıp buraya gelmiş milletvekiliyim. Cezaevine girerken bana devletim güven duymuyor, beni muz gibi soyuyor, ondan sonra içeri giriyorum. Parmak basıyorum, göz işareti yapıyorlar vesaire ondan sonra görüşüyorum. Bütün bunların hepsinin Adalet Bakanlığının yayımladığı genelgelerle yürürlükte olduğunu söylediler.

Ben, buradan merak ediyorum, İmralı'ya seferler başlattınız, feribot seferleri, önümüzdeki dönemde sizler de katılacak mısınız bilmiyorum, böyle bir niyetiniz var mı?

Oraya giden milletvekilleri? Bize reva görülen: "Bu kemerini çıkart, ayakkabını çıkart, yalın ayak gir." Bir de ısrarla soruyorlar: "Üzerinizde SIM kart var mı?"

Yahu, ben milletin vekiliyim ya, ne demek SIM kart var mı? Eğer bu konuda şüphelenilecek birisi varsa BDP heyetine bakacaksınız. Onlar diyorlar ki: "Biz içeriye telefonla bile girdik, ne olacak ki ses dinleme cihazı da koyabilirdik. Biz hiç aranmadık."

Peki, bizim günahımız ne? Bizim günahımız bu ülkenin bölünmesi yolunda karşı durmak mı? Türk olmak mı günahımız?

ALİM IŞIK (Kütahya) - Türk olmak senin günahın!

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Böyle bir şeye reva görülmek çok ağrıma gitti. Adalet Bakanlığının bu konudaki düzenlemeyi tekrar gözden geçirmesi lazım. Milletin vekilini muz gibi soyup cezaevine sokamazsınız. Böyle bir şey yok! İmralı'ya gideceksen elini kolunu sallayarak git, milletvekilini ziyarete gideceksen muz gibi soyun öyle git. Böyle bir şeyi zannediyorum sizler de reva görmezsiniz milletvekillerine. Zira siz de bu milletin seçilmiş vekillerisiniz. Böyle bir uygulama ağrıma gidiyor. Gittiğim adam da milletvekili üstelik.

Bu konuda gerekli düzenlemenin bir an önce Adalet Bakanlığı tarafından yapılmasını istiyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yap-işlet-devretle yaptıralım!

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Bakın, bu işin çok espri yönünü görmüyorum ben ama reva görülen muameleyi çok insanlık dışı görüyorum, bulunduğumuz makama çok uygun olmadığını görüyorum.

Arkadaşlar, bakın, yarın öbür gün sizler de birilerini ziyarete gideceksiniz. "Ayakkabını çıkart, kemerini çıkart, saatini çıkart, üzerinde SIM kart var mı?" Böyle bir uygulama olur mu? Milletin vekiline içeriye suç işlemek üzere giren bir adam muamelesi yapıyorlar. Üstelik, biz cezaevlerini bilen adamız ya, oralardan geliyoruz yani çok yabancısı olduğumuz yerler de değil, nasıl girileceğini de biliriz, nasıl çıkılacağını da biliriz. Bir gün ola ki sizleri de ziyarete gelirken bunlarla karşılaşmak istemiyorum. Bu konuda şimdiden önlem almanızı rica ediyorum.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)