| Konu: | HEDEP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 25 |
| Tarih: | 23.11.2023 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA SELCAN HAMŞIOĞLU (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; durumun vahametini daha iyi anlatabilmek için, daha yeni, kendi seçim bölgem olan Tekirdağ'dan, benden yardım talebinde bulunan bir kadının hikâyesini anlatacağım sadece size bugün. Eşiyle severek evlenmiş, zaman içinde erkek uyuşturucu kullanmaya başlamış, ruhsal sıkıntılar baş göstermiş, hastaneye yatmış çıkmış, yatmış çıkmış, ruhsal bozukluğu bu yolla tescillenmiş. Kadın o güne kadar eşini iyileştirmek için -tırnak içinde- elinden gelen çabayı göstermiş ama bir gece uykusunda bıçaklı saldırıya uğramış, ölümden dönmüş, ondan sonrasında yaşayabileceklerinin dehşetiyle boşanma kararı almış, dava açmış, koruma kararı aldırmış. Ama ne olmuş? Adam koruma kararına rağmen defalarca kadının evini, iş yerini basmış, son baskında kesici aletle güvenlik güçlerine de saldırmış, tehditler yağdırmış. Kadın dönemin valisine mektup yazmış, savcıların, ulaşabildiği bütün avukatların kapılarını aşındırmış "Beni öldürecek bir şey yapın." diye yalvarmış ama çözüm olarak kendisine sunulabilen en uç tercih ya da alternatif diyeyim "Seni ve kızını güvenli bir eve yerleştirelim, başka bir şehirde, başka bir isimle yeni bir hayat kuralım."
Şimdi, kadını korumak böyle bir şey mi? Şiddet uygulayan erkek ama ailesinden, işinden, arkadaşlarından, gerçek hayatından koparılarak cezalandırılan aslında kadın. Neden? Çünkü failin raporu var. Her saldırıdan, her gözaltına alınmasından sadece birkaç gün sonra hastaneye sevk ediliyor ve serbest bırakılıyor, aramıza salıveriliyor.
Raporu olmasa da iyi hâli oluyor tabii ülkemizde; yargı, canilerin kravatlı, takım elbiseli, traşlı olduklarında ders aldıkları, affa değer oldukları hükmüne vardığı sürece kadına şiddetle mücadelede sonuç alınabilir mi, bu ayrıca bir tartışma konusu.
Ben bu olay vesilesiyle "Cezai ehliyeti yoktur." ile "Suç işleme, zulmetme, katletme hürriyeti vardır." arasındaki çizgiyi daha kalın ve yoruma açık olmayacak şekilde yeniden çizmenin elzemliğine de dikkatinizi çekmek istedim.
İstanbul Ekonomi Araştırmanın 2022 verilerine göre toplumun yüzde 67'si mahkemelerin kadına şiddeti önlemede yeterli olmadığını ya da hiç yeterli olmadığını düşünüyor; yüzde 61'i Hükûmeti ve Türkiye Büyük Millet Meclisini de yetersiz buluyor. Dolayısıyla, sorumluluk makamında bulunan iktidarı 20'nci yüzyılın ilk yarısında kadının seçme ve seçilme özgürlüğünü tanımışken, cumhuriyetin 2'nci yüzyılına kadınların en çok şiddete maruz kaldığı OECD ülkesi yaftasıyla giriyor olmamızın sebepleri üzerinde düşünmeye, hâlâ kadının çalışmasının meşruiyetini sorgulatan, sokakta olduğu saati, kılığı kıyafeti, saçını, makyajını taciz, tecavüz ve cinayet vakalarında bir ağır tahrik gerekçesine dönüştüren, kadınlığı neredeyse ayıplı hâle getiren dilin bu durumdaki payı üzerinde düşünmeye...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
SELCAN HAMŞIOĞLU (Devamla) - ...cezaları kâğıt üzerinde artırmaya değil, onları uygulanabilir kılan bir infaz mevzuatı oluşturmaya, şiddetin mağdurları gibi faillerini de rehabilite etmeye ve tabii ki İstanbul Sözleşmesi'ne dönerek kadınları yaşatmaya dönük bir irade ortaya koymaya çağırıyorum.
Teşekkür ederim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)