Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Burkina Faso Hükümeti Arasında Havacılık Hizmetleri Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 27 |
Tarih: | 29.11.2023 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA UĞUR POYRAZ (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz ile Burkina Faso arasında hava ulaştırması konusunda imzalanan uluslararası sözleşmenin onaylanması kapsamında partimiz adına söz aldım.
Türkiye'mizin gündemi yoğun, vatandaşın derdi büyük. Beceriksizliğini, basiretsizliğini, umarsızlığını vatandaşa küfe eden iktidarın keyfi yerinde. Yoksulluk sınırı 4 asgari ücreti aşmış, 6 milyon çalışan asgari ücretle çalışıyor. Çalışıp kazanmanın kıymeti kalmadığı için memleketin yarısı borsa brokeri, diğer yarısı TikTok fenomeni. Yargıtayın filanca dairesi falanca yerel mahkemeyle bir olmuş, Anayasa Mahkemesini yok sayıp kafa tutarak kendilerine hukuk türetiyorlar. Açık öğretim mezunları anayasa doktrini yazarken devletin savcıları rüşvet ihbarı için açık mektup, açık muhtıra veriyor. Gençlerin umudu kalmamış; çoğu bir şekilde yurt dışına kapağı atmanın hesabını yapıyor, gittiği okulda eğitim alamıyor. Üniversite sınavına giren 5 öğrenciden 1'i barajı geçemiyor, kendi dilinde 40 sorunun 25'ine cevap veremiyor; temel matematikte 40 soruda 7, sosyal bilimlerde 20 soruda 8... Üniversiteye girse kalacağı yer yok, mezun olsa gireceği iş yok. Çoğunun bir kitap alacak, bir filme gidecek hatta âşık olacak ne parası var ne fırsatı var ne de umudu var. İşte, ana-babasının kuzusu, gencecik bir kız, üniversite son sınıf öğrencisi Zeren, devlet yurdunda bakım yapılmadığı için kopan asansörde öldü. Meclis araştırsın dediğimizde, kaldır elleri indir elleri, iktidarın oylarıyla reddediliyor. Meclise araştırsın dediğimiz her konuda eller kaldırılıyor, eller indiriliyor, iktidarın oylarıyla bütün talepler reddediliyor. Her gün yeni bir vergi kaçakçısı, her gün yeni bir suç şebekesi, her gün yeni bir saadet zinciri ortaya çıkıyor; bakanlarla, başkanlarla, mühim adamlarla fotoğrafları çıkıyor, işledikleri suçların belgeleri, ispatları ortaya dökülüyor; Meclis araştırsın dediğimizde iktidar kaldır elleri indir elleri, iktidarın oylarıyla reddediliyor.
Tabii ki bu aralar iktidara gün doğdu, memleketin tüm meselelerine paydos. Gazze'de yaşanan insanlık suçu bir yandayken gemileri, tankerleri doldurup İsrail'e sevkiyat yapan siz; kürsü, kamera gördünüz mü hamaset, edebiyat yapan siz; Rahip Brunson'ı tutuklayıp bedeninizi, canınızı siper ederken sonunda elleriyle teslim eden siz; faizler yüzde 40 oldu ülkemde "Yetkiyi verin, bu faizle nasıl uğraşılır görün." diyen siz; dolar 15 lira iken "Türk lirası en düşük durumda, daha ineceği bir yer yok; vatandaş rahat olsun." diyen siz ancak bugün dolar 30'un eşiğine gelmiş durumda; "Başta olduğumuz sürece İsveç ve Finlandiya NATO'ya giremez." diyen siz, Finlandiya NATO'ya girdi, İsveç de girsin diye kanunu geçireceksiniz bugün yarın.
Tarihimizin en yıkıcı depremini yaşıyoruz, İstanbul'da beklenen afetin kabusunu görüyoruz; siz "depreme hazırlık kanunu" diye milletin malına çökmenin yasal zeminini oyluyorsunuz. Hoca verir talkını, kendi yutar salkımı diyeceğim ama sizin hocalar talkını bile "prompter"dan okuyor, siyasetle uğraşmaktan ezberi unutmuşlar. Memleketin en ivedi, en önemli, en can yakan sorunlarını, bırakın Genel Kurula getirmeyi, komisyonda bile görüşemiyoruz. Gana'yı, Gine'yi, Kongo'yu, Burkina Faso'yu görüşüyoruz ama memleketin can alıcı sorunlarını görüşemiyoruz.
Genel Kurula girmeden evvel Meclisin internet sitesine baktım 28'inci Dönem başladığından beri kaç araştırma önergesi verilmiş diye. Notlarımı iletiyorum: Teklif sayısı 635, kabul edilen sayısı 5; küsuratın küsuratı kadar. Görüşülüp reddedilen araştırma önergesi sayısı sıfır, kurulan araştırma komisyonu sayısı 1. Söylesek tesiri yok, sussak gönül razı değil; bir garip vaziyet. Belli ki memleketin derdine faydanız, söylediklerimize de merakınız yok.
Hâl böyle olunca düşündüm ki iktidar mensubu milletvekili dostlarımıza hem ilgi duydukları hem istifade edecekleri bir konudan bahsedeyim. Aradım, düşündüm, taradım, bu konu olsa ne olur diye düşündüm. Sonra, zannederim, hepimizi buluşturacak ortak bir payda nihayet buldum.
Sayın Başkan, izninizle... Evet, penguenler, penguenler... Beş dakikam var, pardon, dört dakika elli üç saniyem var Sayın Başkan, ek süre istemeyeceğim çünkü nasılsa ne anlatırsak anlatalım önceliğiniz penguenler. Bu sırada, özür diliyorum, şu tarafa da vereyim çünkü iktidarla birlikte hareket ediyor Milliyetçi Hareket Partisi de.
Penguenlerle ilgili şöyle gireyim: Zamanında bir penguen belgeseli konusu olmuştu, çok eleştirilmiştiniz. Halbuki penguenlerin kimi bakımlardan kimi insanlara ne kadar benzeyen canlılar olduğu daha iyi anlaşılmış, halkımız bu konuda daha iyi bilgilenmiş olsaydı muhtemeldir ki sizlere hak verirdi.
Mesela bir imparator penguen -bu görüntülerdeki imparator penguen- 600 metre kadar derine dalabiliyor. Denizin bu derinliği zifiri karanlık, zira ışık bu derinliğe ulaşamaz. Bu derinlikte sıcaklık çok da düşük. Zaten penguenler kutup ikliminde hep soğukta yaşarlar ama onlar hiç üşümezler.
Sayın Başkanım, siz görebiliyor musunuz penguenleri?
Dış sıcaklık ne olursa olsun vücut ısıları hep aynı kalır, keyifleri yerindedir daima yani penguenlere hiçbir şey olmuyor. Büyük gagaları var, ağızlarında dişleri yok, bu yüzden avlarını çiğnemeden bütünüyle yutuyorlar. Sanki smokin giymiş gibi görünmeleri sayesinde doğadaki avcılarına yakalanmıyor, hayatta kalıyorlar. Binlercesi aynı grupta yaşayabilir, sınırlı kaynaklarını düzenli biçimde paylaşabilirler. Buna karşılık, sıkı bir hiyerarşileri var; güçlülerin zayıfları ezdiği, herkesin yerini bildiği bir hiyerarşi. O zorlu doğada yaşamanın gereği herhâlde budur. Sevimli görünürler ama tehlikelidirler. Alanlarına girilir veya besinleri azalırsa agresifleşirler. Bir başka türle çatışacak olduklarında hemen kalabalıklaşırlar, gürültü çıkararak korkutmaya çalışırlar. Çok yaygara çıkarır ama kavgaya az girerler. Birbirleriyle sık dövüşmezler ama dövüşleri acımasızdır. Birbirlerini hem kanatlarıyla pataklarlar hem de gagalarıyla deşerler. Rakiplerinin bilhassa gözünü hedef alır, onu kör etmeye çalışırlar. Kavgada yenilen her zaman dışarı atılmaz, grubun içinde yaşadığı da olur ama hiyerarşinin en aşağısına düşer, ilk saldırıda da o yem edilir. Anlayacağınız, bu penguenler hakikaten enteresan canlılar, ne çok benzerler insana.
Bugün Gine'nin, Gana'nın, Kongo'nun işlerini halledeceğiz, hepsini sırayla; dilerim peşinden sıra penguenlere de gelir, kanadı olup uçamayan diğer kuşlara, başını kuma gömen deve kuşlarına, pembe renkli flamingolara, sonra, belki, soyu tükenmekte olan kelaynaklara, boylarından ötürü ayrımcılığa uğrayan zürafalara, su aygırılarının sorunlarına; yeter ki milletin derdi duyulmasın, dermanı bulunmasın, duraksız sürsün bu hanıiştiha.
Teşekkür ediyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)