| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Burkina Faso Hükümeti Arasında Havacılık Hizmetleri Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 29.11.2023 |
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Bugün Urfa Valiliği bir yasaklama kararı yayınladı. Bugünden itibaren 2 Aralığa kadar dört gün boyunca her türlü eylem, etkinlik yasak yani ticari faaliyet değilse yasak. "Aman, ticarete zeval gelmesin." demiş Valimiz. Urfa Valiliği neden böyle bir yasak ilan etmiş? Özak Tekstil patronunun canı sıkılmasın, ticaret devam etsin diye yani patron istemiş, Vali yapmış. Bakın, önümüzdeki dönem için güzel bir kayyum adayı size; emir alıyor, söz dinliyor.
Özak Tekstilde işçilerin "sarı sendika" dedikleri ÖZ İPLİK-İŞ örgütlü idi, işçilerin tepesinde sadece patron, müdür değil bir de sendika var; sanki patron temsilcisi gibi çalışıyor. İşçiler de buna karşı başka ve haklarını savunacak bir sendikaya, BİRTEK-SEN'e geçiyorlar. Bu nedenle bir kadın işçi işten atılıyor ve ip burada kopuyor. Şu an orada yüzlerce işçi direnişte, sadece bir işçinin işten çıkarılmasıyla yüzlerce kadın işçi iş bırakıyor, fabrika önünde direnişe başlıyor. Biz de parti olarak en başından itibaren bu direnişin yanındayız. Bugün Eş Genel Başkanımız Tulay Hatımoğulları da işçileri ziyaret etti fakat bu ziyaretin akabinde işçiler saldırıya uğradılar bu yasaklama kararı dayanak gösterilerek. Kim saldırdı? Kolluk saldırdı ve sendika başkanını dahi gözaltına aldılar. Bakın, ne diyor? "İş bırakıp direnişe çıkan kadın işçiler..." Biz bu direnişe insan olduğumuzu hissetmek için çıktık; haysiyetimiz, onurumuz için çıktık.
Agrobay işçisi kadınlar da benzer şeyler yaşadılar, sendika üyesi oldukları için işten atıldılar. Bergama'da, Bayburt Gruba bağlı Agrobay Seracılık işçisi kadınlar 23 Ağustostan bu yana grevde, direnişte. Kod 46'yla 31 işçi tazminatsız, hiçbir hakkı olmadan, iftirayla işten atıldı. Kadınların çoğu on yıldır Agrobayda çalışıyor, çok değil üç gün önce iş yerlerinin çatısına çıkarak eylem yapmak, seslerini duyurmak istediler; saldırıyla gözaltına alındılar. Yine, polis, kolluk kuvveti saldırdı işçilere, işkenceyle gözaltına alındılar. Bu pervasız kadın düşmanlığı, işçi düşmanlığı giderek tırmanıyor; bunun da sebebi, kaynağı belli, iktidarın işçi düşmanlığı, kadın düşmanlığı. Kadınların en yoğun çalıştığı sektörler tarım, tekstil, büro, hizmet sektörü, güzellik sektörü; kadınların yüksek istihdam edildiği ama düşük ücretlerle mobbing, taciz, güvencesizlikle boğuştuğu alanlar bunlar ki genellikle bu sektörlerde çalışmaya başlama yaşı da oldukça küçüktür, "çocuk" denilecek yaşta işe başlayıp ömrünü tüketen, bu işlerde çalışmaya devam etmek zorunda kalan kadınlardan bahsediyoruz. Buralarda emekleri niteliksiz ve değersiz görüldüğü için sürekli işten atılma tehdidiyle yaşıyorlar, genelde de ilk fırsatta ya işten atılıyorlar ya da işi bırakmak zorunda bırakılıyorlar. Göçmen ve mülteci kadınlar merdiven altı atölyelerde on yedi saate varan günlük mesailerle, maksimum 9-10 lira ücretlerle güvencesiz çalıştırılıyorlar; "Kadın istihdamı artıyor." denilirken sanırım "Arttı." denilen bu.
Pandemi başladığında ilk işten çıkarılanlar kadınlardı, 1 milyon 577 bin kadından bahsediyoruz işten çıkarılan, iş bırakmak zorunda kalan kadınlardan. Pandemi dönemi ve sonrasında ise artan yoksulluk yüzünden kadınlar düşük ücretlerle çalışmak zorunda bırakıldılar. "Müjdeli istihdam" budur arkadaşlar, "müjdeli istihdam" dedikleri kadınlara dair düşük ücretle, güvencesiz, maksimum asgari ücrete çalıştırılmaktır. Kadın istihdamının yüzde 27'den 36'ya çıkması bu şartlarda patronlara müjdedir yani kadınlar uzun saatler güvenlik önlemlerinin olmadığı merdiven altı şartlarda ve bazen onu bile aratan şartlarda çalıştırılıyorlar. Bu işler nedeniyle kalıcı sağlık sorunları yaşıyorlar ve bunlar "meslek hastalığı" olarak geçmiyor, çalışamaz hâle geliyorlar ama malulen emekli olamıyorlar. Hadi bu "meslek hastalığı" olarak tanındı, patronlar eksik vesaire SGK primi yatırdıkları için bu hakkı yine kazanamıyorlar, emekli olamıyorlar.
6 Şubat depremiyle şehir değiştirmek zorunda kalan kadınlar hâlâ işsiz; konteyner kentlerde yaşamaya çalışan kadınlar ise zaten su bile bulamıyorlar. Kadının emeği; evde, işte, hayatın her noktasında kıymetsiz, değersiz, karşılıksız. Erkek işçilerle aynı işi yapsalar dahi, kalifiye işler çıkarsalar dahi kadınlar düşük ücretlere çalıştırılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çubuk, lütfen, tamamlayalım.
BURCUGÜL ÇUBUK (Devamla) - Kadın işi-erkek işi ayrımı bile açıklıyor bu durumu. Bizler bunları söyleyince iktidarın aklına hemen aile geliyor. Deprem bölgesine su dağıtamayan bir iktidar "Evlenin, 150 bin lira vereceğiz." diyor; her meseleyi aileyle örtmeye çalışıyor ama son beş yılda resmî rakamlarla, bakın, sadece resmî rakamlarla -gerçek değil- iş cinayetlerinde katledilen 580 kadın işçinin üzerini aileyle örtemeyeceksiniz.
Erkek devlet, sermaye, kadınların ucuz işçi olmasını, hak talep etmemesini hatta işsiz olmasını istiyor; buna izin vermeyeceğiz, örgütlü mücadelemizle kazanacağız. Bugün direnişte olan, geçmişte direnmiş olan, gelecekte direnecek olan bütün kadınlara selam ve sevgiyle. (HEDEP sıralarından alkışlar)