GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:29
Tarih:05.12.2023

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA HASAN BİTMEZ (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclisi adalet ve liyakatle yönetemeyen âciz Meclis Başkanımıza kendisinin daha önceden bir partinin Genel Başkanıyken kullandığı bu cümleyi hatırlatmak istiyorum: "Harun gibi gelip Karun gibi gitmeyeceğime söz veriyorum." diyor. Yani burada adaletle davranamayan bir Meclis Başkanına ben bu sözünü hatırlatıyorum.

Bir devletin bağımsızlığını ve egemenliğini hedef alan her müdahale ve eylem terördür. Bu eylem ve müdahaleleri gerçekleştiren organizasyon ise terör örgütüdür. İsrail de yıllardır Filistin'de ve son dönemde daha yoğun biçimde Gazze'de bu eylemleri gerçekleştirdiği için bir terör örgütüdür. Evet, İsrail işgalcidir, İsrail vahşidir, İsrail canidir, İsrail siyonizmin tetikçisi ve siyonist bir terör örgütüdür. Aksini iddia ve ifade etmek şuur eksikliğidir. Siyonist İsrail, Filistin'de dünden bugüne gözümüzün önünde işgalini sürdürüyor ve terörün şiddetini artırıyor. Emperyalist devletler, kapitalist ve evanjelistler, siyonizmden ve terör örgütü İsrail'den yana taraf olarak ona her türlü katkıyı sağlıyorlar. Bunların kim olduğunu biliyoruz. Bunlar uçak gemilerini ve savaş gemilerini destek için gönderen uluslararası terör şebekelerinin parçalarıdır. Dünya devletleri de susarak İsrail'i destekliyor. Uluslararası kuruluşlar âdeta terör devletine yol gösteriyorlar. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, NATO ve İslam İşbirliği Teşkilatı kuruluş amaçlarının ve kararlarının gereğini icra etmekten çekiniyorlar. Bu, İsrail'i cesaretlendiriyor; daha pervasız, cani ve daha vahşi yapıyor. Dünyanın suskunluğu ve kimsenin bir şey yapmaması terörün dozunu artırdığı gibi siyonistlerin de motivasyonunu artırıyor. İsrail kararsızlıkları ve eylemsizlikleriyle sessiz kalan iş birlikçiler tarafından maalesef besleniyor. "Kim bunlar?" diye sorarsanız, İsrail'i terörle ilişkilendiren ama ona karşı hiçbir adım atmayanlar; tüm insanlık için bir kâbus olan siyonizmin arzımevut hayalini gerçekleştirmesine seyirci kalanlar; kürsülerde İsrail'i siyonist terör örgütü olarak tanımlayan fakat uluslararası diplomasiyi kullanmaktan ısrarla kaçınan, diplomatik temsilciliklerini kapatmayanlar. Şimdi bu vesileyle sormak istiyorum: Hükûmetimiz İsrail'in elçisini istenmeyen adam ilan edip elçilikle ilgili hiçbir tasarrufta bulundu mu? Bulunmadı. Bu, niyet eksikliğinden mi irade yetersizliğinden mi kaynaklanmaktadır? Tel Aviv'deki Elçiliğimiz de hiçbir zaman kapatılmadı, diplomatlarımız da hâlen orada. Peki, size göre İsrail'in Gazze'de yaptıkları Tel Aviv Elçiliğimizi kapatmamız için yeterli bir gerekçe oluşturmuyor mu? Dışişleri Bakanlığımız gereksiz bir nezaketle "Elçimizi istişarelerde bulunmak üzere çağırdık." dedi. Diplomatik personeli geri çekip Elçiliği kapatmak, İsrail'e ticaret gemisi göndermekten daha az zararlı değil midir? İsrail'in siyonist terör örgütü olduğunu deklare edip diplomatik ilişkilerimizi bitirmememizin nedeni nedir? Bu teröristlerle bir menfaat ilişkisi ve ticareti olanlar mı vardır? Şu gayet açıktır ki Hükûmet siyasi, diplomatik ve ticari ilişkileri sürdürerek İsrail'e destek olmaya devam ediyor, böylece Filistin davasına ihanet ediyor. Herhangi bir uluslararası kuruluşu harekete geçirme niyeti ve çabası maalesef göremiyoruz; varsa da bilmek ister ve destek olmak isteriz. İsrail'in bir terör organizasyonu olduğu gerçeğini dünyaya göstermek için gerekli diplomatik ve siyasi tavır açık, net, kesin ve kararlı şekilde hemen ifa ve ifade edilmelidir. Hükûmet İsrail'e yönelik tepkisini kürsü-mikrofon, miting-meydan eşiğinde tutmaktan vazgeçmelidir. Mesele, siyonist işgali ve terörü sona erdirmektir. Bu yüzden, İsrail'e karşı sadece söz söylemek hiçbir şeyi çözmüyor, hedef Filistin'in bağımsızlığını sağlamaktır. Hükûmete düşen İsrail'i durdurmak, Filistin'in bağımsızlığını desteklemektir. Bu konuda Hükûmetin şuur ve icraat eksikliği olduğu çok net. Tekrar ifade edelim: Hükûmet miting yapmaz, icraat yapar. Hükûmet şu ana kadar miting dışında maalesef hiçbir ciddi adım atmadı.

Kıymetli arkadaşlar, hatırlatmak isteriz ki bizler ve sizler yaptıklarımızdan ve gücümüzün yettiği hâlde yapmadıklarımızdan hesaba çekileceğiz. Bu zulmü durdurmak için milletin ve devletin gücünü kullanmaktan kaçıyorsunuz, vebal altındasınız. "Eğer bu zulmü durdurmaya gücümüz yetmiyor." diyorsanız bu koltuklarda oturmanıza gerek yok. Artık "dünya lideri" safsatasıyla milleti kandırmayı da bırakın. İsrail sözden değil güçten anlıyor, İsrail güçlü hitabetle değil güce dayalı siyasetle yola getiriliyor. Hitabetiniz ve hamasetinizin diplomasiniz ve siyasetiniz kadar zayıf olmadığını bir kez daha ispatladınız. Oysa Hükûmetten siyasi ve diplomatik güç yoluyla İsrail'i hizaya getirmesini bekliyoruz. Hükûmet ne yapıyor? İsrail'le ticarete devam ediyor; çok sayıda gemi ve uçak hâlâ her gün İsrail'e yük taşıyor. Gemiler neden engellenmiyor? Kaç gemi gitti? Ne götürdü? Bu soruların Mecliste cevaplanmasını istedik, cevaplarını en az bizim kadar bildiğiniz için reddettiniz. Yanlışı yapmaktan değil yanlış yaptığınızın bilinmesinden rahatsızsınız. İsrail'in siparişlerini reddedemiyorsunuz ama Mecliste millet adına soru sorulmasını reddediyorsunuz. BOP Eş Başkanlığı sorumluluğunun İsrail'in siparişlerinin gönderilmesindeki ve millet adına bilgi alma iradesinin reddedilmesindeki etkisini merak ediyor insan. Büyük Orta Doğu Projesi'nin ne olduğunu bile bile buna ortak oluyorsunuz ama Gazze'deki soykırımın da arzımevut hayalinin de bunun uzantısı olduğunu görmezden geliyorsunuz. Siyonizmin taraftarları uçak gemilerini, savaş gemilerini Gazze açıklarına gönderirken siz de bugün hâlâ Türkiye'den İsrail limanlarına İsrail'in siparişlerini teslim eden gemilerin gitmesine izin veriyorsunuz. Yıllar önce Gazze'ye insani yardım götüren Mavi Marmara için "Bana mı sorup gittiniz?" diye soranlar şimdi bu gemiler ve gemiciklerle ilgili sorulara, konuşmalara, haberlere maalesef hiç tahammül edemiyorlar. Şimdi, herkes şuna şahit ki: Gazze'ye gidemeyen gemiler de İsrail'e gitmesi engellenemeyen gemiler de sözde dünya lideri Erdoğan'ın maharetidir, tarihe de böyle geçmiştir. Buradan Hükûmete ve siz değerli milletvekillerine ifade etmek isterim ki İsrail'le ticaret meziyet değil, acziyettir. İsrail'le ticaret Filistin'e ihanettir. Siyonizme ve İsrail'in terörüne karşı çıkışta lafı bırakın ve somut bir adım atın. Türkiye limanlarından bugün hâlâ İsrail'e giden gemileri hemen şimdi durdurun. "Birleşmiş Milletler tepki vermiyor, Avrupa Birliği sessiz kalıyor." demeyi anlamsızlaştıran bu ayıbınıza, bu günahınıza son verin, önce Hükûmet olarak siz adım atın. Hükûmet İsrail'e köstek, Filistin'e destek olacak kararları, diplomatik çabaları, uluslararası girişimleri hızlandırsın. Hükûmet kendi iradesi ve gücüyle terör üreten İsrail'in terör üreten iflahını kesmeli. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2003 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde söylediği bir sözü sizlere aktarmak istiyorum. Maalesef, bir dakika... (AK PARTİ sıralarından gülüşmeler)

Sevinmeyin, sevinmeyin.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - "One minute" de Başkanım, "bir dakika" değil.

HASAN BİTMEZ (Devamla) - Evet.

(Hatibin cep telefonundan bir ses kaydı dinletmesi)

HASAN BİTMEZ (Devamla) - Ne diyor Sayın Cumhurbaşkanımız? "İsrail devletinin yaşama hakkını kimsenin tehdit etmesine Türkiye razı olmayacaktır." diyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Milletvekili.

HASAN BİTMEZ (Devamla) - Aradan geçen yirmi yılda bu sözünün gereklerini ifa noktasındaki durumu milletimizin takdirlerine bırakıyoruz. Biz tam yirmi yıl sonra Sayın Erdoğan'dan siyonizmin Filistin'deki terör eylemlerine ve Filistin'i işgaline, Filistin devletinin yaşama hakkını kimsenin tehdit etmesine Türkiye razı olmayacaktır cümlesini duymak ve bu manada iradesini görmek istiyoruz.

İklim Zirvesi'nde siyonist terör örgütü İsrail'in sözde Cumhurbaşkanıyla aynı fotoğrafta yer almamak, aile fotoğrafı pozu vermemek ya da Herzog'un o fotoğraf karesinde olmamasını sağlayamamak dirayetini gösteremeyenlerden çok şey istiyoruz belki. Ama sizlere Erbakan Hocanın bir sözünü hatırlatmak istiyorum: "Siyonizm öyle ustadır ki 'Kim, ben mi?' diye diye Yahudi ordusunda kendisine hizmet ettirir."

Saygılar. (Saadet Partisi ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)