GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ GÜNDEMİNİN ?GENEL GÖRÜŞME VE MECLİS ARAŞTIRMASI YAPILMASINA DAİR ÖNGÖRÜŞMELER? KISMINDA YER ALAN SU KAYNAKLARININ POTANSİYELİNİN TESPİT EDİLEREK KORUNMASI VE BİLİNÇLİ KULLANIMI İÇİN ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN (10/66) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİ?NİN ÖN GÖRÜŞMELERİNİN, GENEL KURULUN 28 MART 2013 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:84
Tarih:28.03.2013

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; araştırma önergem üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi en derin sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Dünyamız 510 milyon kilometrekare olup bunun yüzde 29'u kara, yüzde 71'i sudur. Dünyamızın dörtte 3'ü su olmasına karşın ancak yüzde 3'ü içilebilir sudur. İçilebilir suların da yüzde 69'u buzullarda, yüzde 30'u yer altında, yüzde 1'i de bataklık, nehir ve göllerde bulunmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; canlıların en temel ihtiyacı sudur. Farklılıklar göstermekle birlikte ülkemizde yıllık ortalama 168 milyar metreküp yağış düşmektedir. Geçtiğimiz yüzyılda dünya nüfusu 3 kat artarken aynı dönemde su tüketimi 6 kat artmıştır. Yılda ortalama kişi başına düşen su miktarı dünyada 7.600 metreküp iken ülkemizde 1.600 metreküptür. Dünyada 1 milyar 400 milyon insan içme suyu bulamazken 2 milyar 600 milyon kişi kirli su kullanmak zorunda kalmaktadır. Her yıl 250 milyondan fazla insan kirli sularla bulaşan hastalıklara yakalanmakta, bunların 3 milyonu da ölmektedir. 2025 yılından itibaren 3 milyardan fazla insanın su kıtlığı çekeceği, 2050 yılında ise su kıtlığı çekenlerin 9,4 milyara ulaşacağı beklenmektedir.

Değerli milletvekilleri, ülkemizin mevcut su potansiyeli yılda ortalama 112 milyar metreküptür. Yıllık su tüketimimiz ise 44 milyar metreküptür. Fırat-Dicle havzamız ülkemizin en büyük su havzası olup yıllık 53 milyar metreküp yağış düşmektedir. Bu da ülkemizin toplam su potansiyelinin yüzde 18'idir. En az yağış alan havzamız Burdur Gölü havzası olup yıllık ortalama 500 milyon metreküp yağış düşmektedir. Bu da su potansiyelimizin binde 5'idir. Nüfusumuzun 2030 yılında 100 milyonu aşacağı, kişi başına ise yılda 1.110 metreküp su düşeceği tahmin edilmektedir. Bu tablo da gösteriyor ki ülkemiz su fakiridir. Kişi başına düşen yıllık su miktarıyla, önümüzdeki yıllarda, su kıtlığı çeken ülkeler arasında yerini alacaktır. Bu acı tabloya karşın, bir taraftan su kaynaklarımızı bilinçsizce tüketip kirletirken, diğer taraftan içme suyu sağlayan havzalarımızı yapılaşmaya açmaktayız.

Sanayi ve yerleşim bölgelerinde yeterli atık su altyapı tesisleri yoktur. Evsel ve endüstriyel atık suları doğrudan nehirlerimizi, yer altı sularımızı ve göllerimizi kirletmektedir. Bunun en bariz örneği Ergene Nehri'dir. Kırklareli, Tekirdağ ve Edirne illeri içerisinde 1 milyona yakın vatandaşımızın yaşadığı, 300 bin dekardan fazla tarım alanının sulandığı bölgeyi Ergene Nehri beslemektedir. Bölgede sanayi tesislerinin endüstriyel atıkları ile evsel atıklar Ergene'ye deşarj edilmektedir. Nehir bu hâliyle, bir nevi, atık su toplama kanalıdır. Bu durum bölgede insan sağlığını tehdit ederken, ürün verimini ve kalitesini de olumsuz yönde etkilemektedir.

Değerli milletvekilleri, ayrıca, her yıl, yağışlarla birlikte baş gösteren su taşkınlarıyla karşı karşıya kalmaktayız. Ülkemizde son on sekiz yıl içerisinde 500'e yakın taşkın meydana gelmiş ve bu taşkınlarda 500'e yakın vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 500 bin hektardan fazla tarım alanı sular altında kalmıştır. Bu durum da ülke ekonomimize 2,5 milyar dolardan fazla zarar açmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özelleştirme adı altında sularımız yabancılara peşkeş çekiliyor. Kazdağları ve çevresinde yaşayan 1,5 milyona yakın vatandaşımızın su kaynakları çok uluslu altın şirketleri ve onların taşeronlarının tehdit ve kuşatması altındadır. Başta Çan Söğütalan, Bardakçılar, Halilağa, Hacılar olmak üzere Bayramiç Muratlar, Karıncalı, Zeytinli, Kuşçayır, Çanakkale Kirazlı ve Ayvacık Bahçedere ve Lapseki Şahinli köyü gibi pek çok yerleşim yerinde maden arama sondajları nedeniyle içme ve kullanma suları bozulmuş, bu kaynaklar aynı zamanda kaybolmaya yüz tutmuştur.

Maden arama ve işletme ruhsatları verilen sahalar Kazdağları'nın su havzasının tam üzerindedir. Buna rağmen altıncılara işletme ruhsatları verilmeye devam ediliyor. Sonuçta, bölge halkımız içme ve kullanma? Tarım alanlarımız ve fabrikalarımız çok yakın bir tarihte susuz kalacaktır.

Su, hayatımızda yeri doldurulmayan en önemli unsurlardan biridir. Yaşamsal öneminin yanında tarım ve enerji üretiminin de en önemli girdisidir. Bu sebeple, uluslararası bir güç olması sebebiyle, giderek azalan bir kaynak olarak ülkeler arasında siyasi ve iktisadi ilişkileri etkileyecek, zaman zaman anlaşmazlıklara neden olacaktır.

Değerli milletvekilleri, su fakiri bir ülke olmamıza karşın bir taraftan küresel ısınma, çevre kirliliği ve doğanın tahrip edilmesiyle diğer taraftan mevcut su kaynaklarımızı bilinçsizce kullanmamız sonucu, verilerin de ortaya koyduğu gibi, çok yakın bir tarihte su kıtlığı ve su savaşlarıyla karşı karşıya kalacağımız bir aşikârdır. Komşularımıza göre şimdilik şanslı görünmemize karşın çok yakın bir tarihte bağımsızlığımızı çok ciddi şekilde tehdit edeceği görülmektedir. Fırat, Dicle ve Asi nehirleriyle ilgili tartışmalar, ülkemizin GAP projesi'yle birlikte daha da belirgin bir hâl almıştır. Tüm dünyada olduğu gibi özellikle Orta Doğu'da azalan su kaynakları ve artan tüketimiyle farklı siyasi gerginliklerle de bağlantılı, karmaşık bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Su kaynaklarımızın dengesiz dağılımı da dünyanın bazı bölgelerinde suyun önemini daha da artırmıştır.

Sayın milletvekilleri, ülkemizdeki nüfus artışını ve komşularımızla neredeyse savaşın eşiğine geldiğimiz ilişkilerimizi de göz önüne alırsak zaten kıt olan su kaynaklarımızı korumaya ve sahip çıkmaya mecburuz. Özellikle de üçüncü Boğaz köprüsü ve İstanbul'da yapılması düşünülen havaalanı ve yine bu alanlar içerisinde İstanbul'un kaynakları olan su bölgesinin seçilmesi, ormanlar arasından seçilen bu bölgenin ve özellikle de Türkiye nüfusunun yüzde 15'inin yaşadığı böyle bir dünya cenneti, tarihî bölgedeki insanlarımızın su kaynaklarının korunmasında atılan adımların önemine dikkat çekmek istiyorum.

Yine bu konuda İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yaptığı sulamalarla, bölgedeki su taşımalarıyla bölgesindeki suyu tamamen güncel anlamda taşırken o bölge havzalarındaki suyun yok olmasının da nedeni olabileceğini unutmayalım.

Yine burada beraberce kanunlaştırdığımız mera kanunları ve yine Şehircilik Bakanlığımıza verdiğimiz sit bölgeleri yetkileri ve aynı zamanda yine orman bölge müdürlüğünün son günlerde çıkardığı ve üzerinde özellikle tahribat yapmaya başladığı su bölgeleri ve su havzalarının korunmasındaki yasalara baktığımızda AKP Hükûmetinin gerçekten su kaynaklarına verdiği değeri ve gelecekte ülkemizde susuz kalacağımızın sinyallerini göstermektedir.

İşte bu nedenle mevcut su potansiyelimizin tespiti yapılarak, gelecek dönemde karşılaşacağımız tehdit ve tehlikelere karşı gerekli planlamalar yapılarak korunması, bilinçli kullanılması, karşılaşacağımız su kıtlığına karşı ihtiyaç duyulan yatırımların yapılması ve gelecek kuşaklara aktarılması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir araştırma komisyonu kurulması zorunlu bir hâl almıştır.

Bu amaçla önergemin kabulünü Genel Kurulun takdirine sunuyor, sizlere en derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum.(CHP sıralarından alkışlar)