| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 30 |
| Tarih: | 06.12.2023 |
SELCAN HAMŞIOĞLU (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubu adına teklifin 7'nci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Günlerdir başta yandaş diye tabir edilenler olmak üzere medyamız gururla sunuyor: "Flaş, flaş, flaş, Meclis sosyal medya fenomenlerine karşı harekete geçti." Fenomenlerle ilgili soruşturma devam ederken hazırlanan torba yasa, kara parayla gündeme gelen gelirlerin tam olarak vergilendirilmesini öngörüyor. Sonra dönüp önümüzdeki torba yasanın ilgili maddesine bakıyorum, bugüne kadar okumada da yazmada da anlamada da çok şükür hiçbir sorun yaşamamış biri olarak yapılan ile yansıtılan arasındaki büyük farktan sonra Türkçemden şüphe eder hâle geliyorum. Zira benim elimdeki düzenlemede hiç böyle keskin, geçit vermeyen, amansız bir tutum yok; keşke olsa ama yok. Fenomen diye klişeleştirilen sosyal medya içerik üreticilerinin gelirlerinin tam olarak vergilendirilmesi yok, tersine istisna alanının genişletilmesi var. Sosyal ağ sağlayıcıları üzerinden elde edilen kazançları vergilendirme kolaylığının başka elektronik ortamlardan elde edilen gelirlere de uygulanması var. Böyle olunca benim de anlamakta zorlandığım bir durum var. E, hani orta vadeli program ile On İkinci Kalkınma Planı vergi alanındaki istisna ve muafiyetleri azaltmayı hedefliyordu? Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! Siz kör gözün parmağına gibi tam da arka arkaya fenomen operasyonlarının yapıldığı, kara para iddialarının havalarda uçuştuğu, bakanlara kadar uzanan kirli ilişkilerin açığa çıktığı bir dönemde aklımızla alay eder, hatta aklımıza hakaret eder gibi bunu denetim kılıfıyla pazarlıyorsanız, bunu kamu vicdanını kanırta kanırta yapmayı göze alıyorsanız, bu bir mesajdır ama kime veriyorsunuz bu mesajı? Kim neye teşvik ediliyor, kim ne için cesaretlendiriliyor? Zira bu alan kısıtlamak değil, alenen alan açmaktır. Sağ olsunlar, teklifi hazırlayanlar saçlarını avrodan bigudi yapan, altın tozsuz kahve yudumlayamayan, ürettikleri hiçbir şey olmamasına rağmen bir yemeğe bir doktorun, mühendisin, öğretmenin maaşı, çiftçinin bütün ekininden kazancı kadar para harcama konforuna sahip bulunan fenomenlerimizi öyle bir kıskaca almışlar öyle bir kıskaca almışlar ki eğer yıllık kazanç toplamları bu yıl için 1 milyon 900 bin TL'yi aşarsa yüzde 15 oranında vergilendirileceklermiş. Herhâlde bu da vergicik. Bu ülkede, Allah aşkına, kaç çiftçi, işçi, madenci, manav, bakkal, kasap, şoför, gazeteci, yazar; aklınıza hangi meslek grubu gelirse kaçının mensubu onca emeğine, alın terine rağmen yılda zaten 1 milyon 900 bin TL kazanabiliyor? Kazanamıyorlar ama vergiden muaflar mı? Yok, hepsi paşa paşa vergilerini de ödüyorlar. Elinizi vicdanınıza koyun diyeceğim ama işe yaramadığını defaatle tecrübe ettik. Bu oranın on ikide 1'ini kazanan asgari ücretliden vergi alıyorsunuz. Kaç öğretmen kazanıyor yılda bu parayı? Kazanamıyor. Öğretmenden vergi alıyorsunuz. Peki, nedir bu grubun ayrıcalığı, hangi katma değerlerini ödüllendiriyoruz biz? Hadi böyle mükellef oldular, orası da sorunlu. Ücretli çalışanlara göre çok daha fazla gelir elde edip daha az vergi ödeyecekler. Bir de kendi içinde de tutarsız; 1 milyon 900 bin kazanan ödemeyecek ama 901 bin kazanan ödeyecek, hem de hayli farklı şekilde.
Şimdi, Türk hukuk sisteminde nedir? Herkes mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Bu madde bunu mu düzenliyor? Hayır, tam tersine... Maliye politikasının sosyal bir amacı vardır. Nedir? Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı. Şimdi, bunun neresi adaletli, neresi dengeli? Bu maddede verginin genelliği ilkesi açıkça ihlal edilmektedir, adalet ilkesi açıkça ihlal edilmektedir.
Maddenin vergi adaletinin hilafına bir durum ortaya çıkarıyor olması yanında bir yozlaşma mecrasına dair meşruiyet algısı da oluşturacağı inancını taşıdığımızı bildiriyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar)