| Konu: | GÜMRÜK KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (S.S.:437) |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 84 |
| Tarih: | 28.03.2013 |
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) - Evet, teşekkür ediyorum.
Bir defa, önce, dün burada sorulan sorular vardı -cevap verecektim- izninizle onlara cevap vereyim.
Sayın Aytun Çıray'ın, bu Cilvegözü Gümrük Kapısı'nda bidonlarla yakıt ticareti yapıldığına ilişkin bir iddiası olmuştu. Bunu incelettim. Bu kapılarda bidonlarla yakıt satışı yok; fotoğraflandırdım. Suriye'den Türkiye'ye girenler, beraberinde bazen zeytin bazen de zeytinyağı getiriyorlar. Bunların 1 bidon olması tolere ediliyor, 1 bidondan fazla olması hâlinde ya iade ediliyor ya da alıkonuluyor. Bunun ötesinde, o alanda, kesinlikle bidon veya başka bir biçimde akaryakıt satışı, ticareti söz konusu değil. Bunu cevap olarak ifade etmek isterim.
Gene, Akçakale Gümrük Kapısı'yla alakalı, çıkan yangınla bağlantılı olarak Türkiye'den tekrar Suriye'ye dönüş olup olmadığına ilişkin bir soru yöneltilmişti. Böyle bir bilgi, veri elimizde yok. Yangın da mültecilerin ikameti için tahsis edilen çadır kentte, Suriyeli bir ailenin çadırının olağan elektrik bağlantısı dışında kablo kullanması dolayısıyla meydana geldi ve sonuçta 3 çocuğun yaralandığı, maalesef bunlardan birisinin de hayatını kaybettiği bilgisini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bugün sorulan sorulara gelince, Sayın Canalioğlu, eğitim süresi iki yıl olan? Evet, bu çay eksperleri bölgede önemli bir sorun; her gittiğimizde, sizler gibi, bizim de önümüze düşüyor ama bir personel çalışmaları, personel politikamız var. Yani, bunlar burada çalışıyor diye bunları kadroya geçirelim demeyi gönül ister ama bir taraftan da kurumun ekonomik performansını da dikkate almak durumundayız yani kurum bunları ihtiyacı olmadığı sürelerde de çalıştırmak suretiyle ücret ödeme yükünü alırsa buna benzer talepte bulunanlar çoğalacak, bunu da taşımak mümkün değil. İnşallah ekonomimiz daha da büyür, bu insanların var olan bu mağduriyetini aşarız.
Sayın Acar? "Fazla mesai ücretlerinden niye işçiler yararlanmıyor?" Bir defa, şunu bilmelisiniz ki Gümrük ve Ticaret Bakanlığında işçi statüsünde çalışma yapan sadece Tasfiye Hizmetleri Genel Müdürlüğünde işçi statüsünde olan elemanlar, onların sayısı da 150'dir ve onlar İş Kanunu hükümlerine göre çalışıyor. Yani, bunların statüsü Gümrük Kanunu'nda veya 657 sayılı Kanun'a göre değil, İş Kanunu hükümlerine tabi. Dolayısıyla, o çerçevede hak ve yükümlülükleri, kendilerine yapılan ödenti İş Kanunu'na göre yapılıyor. Fazla mesai ücretleri ise, yine bilmektesiniz ki 4458 sayılı Gümrük Kanunu kapsamında ticaret erbabının mesai saatleri dışında işlemlerini yapması hâlinde ödediği ödentiler toplam ve bunların da nasıl dağıtılacağı ilgili ikinci düzenlemede belirtilmiştir.
Sayın Işık? "Ceza davalarında müdahil olan? Müdahillerin ifade ettiği, hükmün açıklanmasının geri bırakılması durumunda tashih depolarında binlerce ton veya binlerce sayıda kaçak ürün veya terk edilmiş ürün var, bunları nasıl tasfiye edeceksiniz?" İşte bu kanunun önemli düzenlemelerinden birisi de bu sorunları çözmektir. Herhâlde, siz dün, evvelsi gün geçen maddelere belki dikkat etmemiş olabilirsiniz. Biz tasfiyeyi hızlandırıyoruz iki aşamada da. Bunu daha evvel sizlerle paylaştık, tekrar etmemde herhâlde yarar var. Bunlardan birisi şu: Tasfiye edilecek hâle gelmiş veya terk edilmiş ya da kaçak iddiasıyla el konulmuş tütün ve tütün mamullerinin tasfiyesi derhâl, anında, hangi kurum yakalamışsa, jandarma, polis, sahil güvenlik veya gümrük muhafaza tutanağa bağlayacaklar. Bunlar satılmıyor, imha edilmek suretiyle bunların tasfiyesi sağlanıyor. Bunların tasfiyesi anında? Ve böylece, depolarımız bu tür ürünleri muhafaza etmekten arınmış olacak. Diğer ürünlere gelince, onların tasfiyesi de şu anki mevzuatımıza göre, dava açılana kadar hiçbir şey yapamıyorsunuz. Dava açıldığı tarihten itibaren bir yıl geçmiş olacak ki siz bu ürünlerle ilgili bir tasfiye sürecini başlatabilesiniz. Dava açma süreci bazen bir buçuk iki yıl sürüyor. Araştırma gerekiyor, delil toplanıyor, keşif vesair ve prosedürler uzayınca iki üç yılı buluyor. Bu eşyaların birçoğu değer kaybına uğruyor ya da deforme oluyor. Getirdiğimiz düzenlemeyle, bu tür ürünlerin de el koyma tarihinden itibaren azami altı ay içerisinde tasfiyesini öngörüyoruz. İnşallah, bunları çözeceğiz. Tabii, hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasının hukuki anlamı var. Bıraktınız, nedir buradaki? Müsadere edilecek mi edilmeyecek mi? Hükmün açıklanması geriye bırakıldı, beş yıl o dava, o prosedür Ceza Usul Kanunu'na göre askıda kalıyor. Orada bir mülkiyet sorunu var. O mülkiyet sorunu da kendine özgü prosedür içerisinde çözümlendiğinde, o ürünün satışından elde edilen ve emanette bulunan?
ALİM IŞIK (Kütahya) - Sadece müsadere kararı alınamaz mı Sayın Bakan?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) - O yargısal bir sorun. Sanırım -o işlem süreçlerini tam, net bilmiyorum ama- herhâlde bir müsadere yöntemiyle o süreç çözülecek.
Sayın Kurt diyor ki: "5607 sayılı Yasa'da teşebbüs olarak nitelenen suçlar var. Suçun bir tamamlanmış hâli var, bir de teşebbüs hâli var. Bu ayrımı yapmıyorsunuz." Doğru, idari para cezalarında, kabahatlerde şeklî suçlar var. Şeklî suçlarda sonuca bakarsınız, o sonuç ortaya çıkmışsa şeklen o suç gerçekleşmiş sayılır, yaptırım uygularsınız ama cürüm olan suçlara teşebbüs var veya suçun tamamlanması hâli var. Burada bizim düzenlemesini yaptığımız daha çok idari yaptırım öngördüğümüz fiiller olduğu için burada bir teşebbüs hâli yok, yaptırım fiil gerçekleşmişse uygulanacak.
"Burada alt sınır niye yok?" deniyor. Doğru, alt sınır yok, üst sınır yok çünkü idarenin alt ve üst sınır öngörülerek idari yaptırım uygulaması hâlinde "Niçin şunun için alt sınırı, orta noktayı uyguladınız, şunun için tavan uyguladınız?" Bu, yargı konusu oluyor. Yargı, genelde, alt ve üst sınırı belirlenmiş alanlar içerisinde idari yaptırım uygulanması hâlinde idarenin takdirini sorguluyor. Bu defa da birçok işlem iptalle sonuçlanıyor. Böyle bir şeyle karşılaşmamak için alt, üst sınır öngörülmemiş.
Efendim, Sayın Yılmaz: "Afyon'da ve bazı illerde valiler alkolle ilgili yasaklama getirdi. Görüşünüz nedir?" Yani ben bunun boyutunu bilmiyorum ama şu: Biliyorsunuz, bizim Anayasa'mız ailenin ve gençlerin korunmasını esas alır, yani sosyal bakışı son derece önemli. Dolayısıyla, özellikle çocukları, küçükleri ve aile bireylerini bu tür alışkanlık sağlayan ürünlerin kullanılmasından devletin koruyucu önlemler alması gerekir ama hiçbir zaman bir yerde, bir bölgede küçük de olsa bu tür ürünleri kullanacak olan insanların kullanımını yasaklayamaz. Yani benim, Afyon genelinde veya diğer sözünü ettiğiniz illerde bir mülki amirin veya başka bir makamın bir ürünün kullanılmasını, tüketilmesini genel, yaygın şekilde yasakladığına ilişkin bir bilgim yok. Şayet, bu şekilde bir yasaklama varsa bu, hukuk dışıdır, zaten yargı müdahale eder, onu iptal eder.
Sayın Ağbaba Malatya Spor'la alakalı, bağlantılı polis veya emniyet mensuplarının davranışından söz etti. Doğru, yani kamu görevlileri elbette ki görev ve yetkilerini kullanırken bireyin hukukunu göz önünde bulundurmak zorunda, özenle davranmak zorunda. Bu tür görüntüleri görünce hepimiz üzülüyoruz ama insanlar da o tür olaylarla karşılaştığında görev ve yetkilerinin sınırlarını tayin etme noktasında herhâlde biraz duraksamada kalıyorlar. Temenni ediyorum ki bu ve buna benzer olaylar yaşanmaz.
Hepinize teşekkür ediyorum.