GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 2'nci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:34
Tarih:13.12.2023

CHP GRUBU ADINA MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, yüce Meclisi saygıyla selamlıyor, Saadet Partisi Milletvekilimize de acil şifalar diliyorum.

Değerli milletvekilleri, 1935 yılında ülke madenlerinin, yer altı ve yer üstü zenginliklerinin aranması, bulunması, ülke sanayisine ham madde sağlanması ve halk yararına haritalanması ihtiyacını karşılamak amacıyla Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü kurulmuştu. Evet, araştırma amaçlı kurulan MTA'nın artık bu görevini tam anlamıyla yaptığını söylemek mümkün değil. Enstitü âdeta yer bilimciler için bir okul görevi görürken maalesef bugün o görevinden gittikçe uzaklaşmaktadır.

Bir diğer görevi de arkadaşlar, riskli alanların haritalanmasıdır. Nedir bunlar? Örneğin heyelanlar. Birkaç gün önce yaşadığımız -sevgili Deniz Yavuzyılmaz'a aittir fotoğraf, onun da hakkını teslim edelim- bir heyelanda 1 katlı binada 2 vatandaşımızı yitirdik, arkasından da oraya giden 21 AFAD görevlisi maalesef 2'nci heyelan altında neredeyse yaşamını yitirecekti, neyse ki böyle bir olay gerçekleşmedi. Benzer bir olayı hatırlıyor musunuz arkadaşlar? 2020 yılında bir çığ felaketinde yaşadık, 7 kişiyi kurtarmak üzere tam 35 kişi hayatını kaybetmişti.

Peki, bunlar kader mi arkadaşlar? Bunlar bilimi ön görmemenin ve risk haritalarının bu ülkede yeterince yapılmamasının sonuçlarıdır arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) Bugün eğer ülkemizde bir heyelan envanter haritası yeterince yapılıp güncellenmiyorsa ve bu risk alanları imar planlarına işlenmiyorsa bu sadece MTA'nın değil Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının, İçişlerine bağlı AFAD'ın ve aynı zamanda yerel yönetimlerin suçudur da.

Değerli milletvekilleri, evet, sadece risk haritaları değil tıbbi jeolojik alanlar, elbette ki fay zonları, yine benzer şekilde kaya düşmesi, çığ düşmesi gibi pek çok alanların risk haritalarının yapılarak kamu yararına sunulması gerekmektedir ve bunların imar planlarına işlenerek "burası yapı yasaklı alan" olarak ilan edilmesi gerekiyor. Maalesef, bugün ülkemizde 24 il, 110 ilçe ve 500'ü aşkın köyümüz doğrudan fay zonları üzerinde bulunmasına rağmen Maden Tetkik ve Arama diri fay haritalarını güncellemekte gecikmektedir. Bugün fay zonu çalışmaları yapılarak sakınım bandı yapılmamakta ve bunlar imar planlarına işlenmemektedir, bu bir eksikliktir arkadaşlar.

Değerli milletvekilleri, başka bir konu Orta ve Güneydoğu Anadolu'da ve Batı Anadolu'da çalışmalar yapılmış ama maalesef sıcak su kaynakları için yeteri kadar araştırma yapılmamaktadır. Bugün ülkenin enerji kaynaklarının, özellikle doğal gazın yüzde 99'u İran'dan, Azerbaycan'dan, Rusya'dan ithal edilmektedir. Burada çeşitli konuşmacılar söyledi: Enerjiye hâkim olan dünyaya hâkim olur arkadaşlar. Biz enerjiyi ithal etmek yerine doğu ve güneydoğudaki, Orta Anadolu'daki bu sıcak su kaynaklarını araştırarak, seracılıkta, ısınmada kullanabiliriz ve istihdam alanları yaratabiliriz. Bugün Afyon'da bir evin ortalama aylık doğal gaz harcaması 1.000 ila 1.500 TL arasında tutarken eğer jeotermal kaynaktan karşılanırsa, yerli ve millî olan jeotermal kaynaktan karşılanırsa bu 200 TL civarına düşmektedir. Evet, Batı Anadolu'da kötü örnekleri vardır ama bu iyi denetim yapılmaması ve aşırı ruhsatlandırma, 4 yerine 14 ruhsat verilmesi sonucu oluşmaktadır.

Değerli milletvekilleri, özellikle iklim krizinin arttığı ve karbon salımının had safhada olduğu bu süreçte yerli ve millî olan bu kaynakların mutlaka değerlendirilmesi gerekmektedir. Şanlıurfa'da, Diyadin'de, Dikili'de pek çok alanda, bu tarım seraları binlerce istihdam alanı üretmektedir. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının da bu açtıkları kuyularda petrol bulamayınca çıkan sıcak su kaynaklarını da yine kamu yararına vermesi gerekiyor. Madencilik, enerji, jeoloji ve diğer politikalar acilen değişmek zorunda. MTA da tıpkı USGS gibi... Yani biz hâlâ, şu anda Amerikan Jeoloji Araştırmaları Kurumundan bazı bilgileri alıyoruz. Bu anlamda bir politika değişikliğine de ihtiyaç vardır. Evet, vahşi taş ocağı ve maden ruhsatları verilmesine ve ekolojinin tahrip edilmesine son verilmelidir. (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Şevkin, lütfen son sözlerinizi alalım.

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) - Hemen tamamlıyorum.

Bakın, MİGEM 190 taş ocağı ruhsatı vererek bu göllerin kurumasının, yer üstü sularının kurumasının, ekolojinin tahrip olmasının önünü açmakta arkadaşlar. Bu vahşi madencilik insanların yaşamına da son veriyor. Evet "redevans sistemi" dediğimiz vahşi bir kömür madenciliği sayesinde artık şu gözyaşlarını görmek istemiyoruz. Biz artık madencilerimizi her yıl toprak altında görmek istemiyoruz arkadaşlar. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; elbette ki şunu burada söylemeden geçemeyeceğim. Albert Einstein diyor ki: "Sorunlar onları yaratanların mantığıyla çözülemez." Önce mantığınızı değiştireceksiniz veya en iyisi siz bu ülkenin başından artık gideceksiniz diyorum. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)