GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 2'nci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:34
Tarih:13.12.2023

İYİ PARTİ GRUBU ADINA HASAN TOKTAŞ (Bursa) - Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2024 bütçesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. Bu vesileyle son şehidimiz Piyade Teğmen Eril Alperen Emir'e rahmet diliyorum; ailesi ve büyük Türk milletinin başı sağ olsun.

Yine, dün hepimizi derinden üzen, bu kürsüde yaptığı konuşma esnasında rahatsızlanan Kocaeli Milletvekilimiz, kıymetli ağabeyim Sayın Hasan Bitmez'e Rabb'imden şifa diliyorum. Başta ailesi olmak üzere, Saadet Partisi ve Gazi Meclisimize geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum.

Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; burada 2024 yılı bütçesini konuşuyoruz ve iktidar 22'nci bütçesini yapıyor ama iktidar bütçeyi konuşacağına maalesef neredeyse tüm konuşmacılarıyla hamaset yapmayı tercih ediyor çünkü milletin durumu ortada, çünkü bütçe için söyleyecek çok fazla sözleri olmadığı görülmektedir. Mesela, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz, ısrarla yerel yönetimlerde belediyeler arasında ayrım olmadığını söyledi. Birçok ayrım olduğunu biliyoruz ancak ben sadece bir örnek vermek istiyor ve Sayın Cevdet Yılmaz'ın ve iktidarın dikkatine sunmak istiyorum. Yasa gereği, Millî Emlaka ait olan gayrimenkullerin satışlarında hangi belediyenin mücavir alanında bulunuyor ise satılan bedelin belli bir payı ilgili belediyeye aktarılır; büyükşehirlerde bir kısmı büyükşehre ve alt belediyelere yani mücavir alanında bulunduğu belediyelere gider.

Şimdi, ben meslek olarak harita mühendisiyim ve bu gayrimenkul satışlarını ilgiyle takip eden, Millî Emlakın, Özelleştirme İdaresinin satışlarını takip eden biriyim. Millî Emlak adına olan birçok gayrimenkul, özellikle muhalif belediyelerin bulunduğu yerlerdeki gayrimenkuller Özelleştirme İdaresi üzerinden satılıyor. Bunu yapmaktaki amaç, Özelleştirme İdaresinin satışlarında az önce bahsetmiş olduğum Millî Emlakın yapmış olduğu satışlar gibi payın bir kısmı ilgili belediyelere aktarılmıyor. Yani burada iktidar bu tercihi yapmak suretiyle açık açık belediyeler arasında çok ciddi ayrım yapıyor. Örneğin, yine konuşmalardaki hamasete değinirsek AK PARTİ Grup Başkanıydı sanırım, konuşmasında yine birçok konuşmacının yaptığı gibi Filistin konusunu, Gazze konusunu çok sıkça ifade ediyorlar. Ben, bu vesileyle Gazze'de İsrail devletinin yapmış olduğu devlet terörünü buradan, Gazi Mecliste bu kürsüden protesto ediyorum ve oradaki rahmetli olanlara buradan başsağlığı diliyorum. Fakat, ey iktidar mensupları, Gazze konusunu gazoz dökerek çözemezsiniz. Bir yanda gazoz dökeceksiniz, protesto edeceksiniz, diğer yanda, İsrail'in her türlü elini rahatlatan, askerî alanda dahi elini rahatlatan Türkiye'den giden gemilere "Tam yol ileri." diyeceksiniz. Burada, kusura bakmayın, hamaset yapıyorsunuz ve bu Gazze konusundaki eksiklik ve ezikliğinizi, beceriksizliğinizi maalesef bu yolla örtmeye çalışıyorsunuz.

Yine, bu kürsüde Sayın Efkan Ala hepimizin gözlerinin içine baka baka şunu söyledi: "Yasaksız bir Türkiye'de yaşıyorsunuz, daha ne istiyorsunuz." dedi.

Muhterem milletvekilleri, bu memlekette, 3'üncü bin yılda, iktidarınızın 22'nci yılında, Gazeteci Batuhan Çolak ve arkadaşları "Milliyetçi söylemlerde bulunuyorlar." diye cezaevlerine tıkılmaktadır. Bu mudur sizin yasaksız Türkiye'niz? Ben, buradan, bu vesileyle tekraren ifade etmek istiyorum: Milliyetçiliği suç sayan hiçbir otoriteyi, hiçbir kolluk kuvvetini, hiçbir yargı mensubunu tanımıyoruz ve tanımayacağız. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

Muhterem milletvekilleri, bir sözüm de sayın Mehmet Ali Çelebi'ye. Aslında ben burada teknik bir konuşma yapacaktım, yine yapacağım, yine değineceğim. Enerji konusu, elektrik konusu ülkemiz açısından çok önemli bir konu, çok stratejik bir konu biliyorum ama dediğim gibi bu kürsüye çıkıp da bütçe konuşulacağına buradan üst düzey hamaset yapmayı da ben bu bütçe görüşmelerine çok yakıştıramadığım için -burada yok ama sesim kulağına gider- ben Sayın Mehmet Ali Çelebi'ye sesleniyorum, burada şehitlerimiz üzerinden çok ciddi hamaset yaptı. Sayın Mehmet Ali Çelebi, siz Albay Reşat'ı tanıyor musunuz, Büyük Taarruz'un kahramanlarından Albay Reşat'ı tanıyor musunuz? Burada Savunma Bakanlığının da temsilcileri var onlara da sesleniyorum aslında, bütün Türkiye Büyük Millet Meclisine sesleniyorum: Albay Reşat'ı tanıyor musunuz? Çiğiltepe'yi almak için görevli olan Albay Reşat, 57'nci Alayıyla beraber, Gazi Paşa'nın açmış olduğu telefonda "Yarım saate kadar alacağım Paşam." demiş olmasına rağmen yarım saat sonra arayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün telefonuna bu sefer Albay Reşat'ın yaveri çıkar, "Paşam, Albay Reşat size vermiş olduğu sözü tutamadığı için az önce intihar etti." der. Bu ruhla biz aslında kurtuluş mücadelesini verdik, bu ruhla biz aslında Afyon'da başarıyı elde ettik. Soyadı Kanunu'nda -vefa adamıdır Gazi Mustafa Kemal Atatürk- Albay Reşat'ın ailesine "Çiğiltepe" soyadını verir çünkü orada canına kıymıştır sözünde duramadığı için. Albay Reşat Çiğiltepe'nin adı 1982 yılında Mamak'ta bir ilkokul ve ortaokula verilir. Muhterem milletvekilleri, 2020 yılına geldiğimizde Millî Eğitim Vakfına 5 milyon TL yapılan bağışla Albay Reşat Çiğiltepe'nin adı o okuldan kaldırılmıştır. Bu vatan vatan olalı böyle bir vefasızlığı, böyle bir nankörlüğü bin yıldır görmemiştir. Sayın Mehmet Ali Çelebi, yoksunuz burada ama bütün grubunuza aslında sesleniyorum: Nedir bu vefasızlık?

CEMAL ENGİNYURT (İstanbul) - Grup da yok kime sesleniyorsun, grup da yok?

HASAN TOKTAŞ (Devamla) - Nedir bu vefasızlık? Onun için burada çıkıp da şehitlerimiz üzerinden yapmış olduğunuz hamasetin bu bütçeye ben bir katkısı olmadığını düşünüyorum ve bu -vefasızlığı da bilmeyen AK PARTİ milletvekilleri açısından söylüyorum, muhtemelen bilmiyorsunuz ama- Albay Reşat Çiğiltepe'nin adı Millî Eğitim Bakanlığı tarafından 1982'de Mamak'ta bir ilköğretim okuluna verilmiş iken yapılan bağışla kaldırılmıştır.

Muhterem milletvekilleri, enerji sadece ülkemizde değil tüm dünyada da ana gündem konumundadır. Artan enerji fiyatları İngiltere ve Almanya gibi merkezleri de vurmakta ve yükselen enflasyon, emeğiyle geçinen kesimleri yoksullaşmaya itmektedir. Otomotiv başta olmak üzere kimya, tekstil, demir çelik, ilaç gibi ana sektörlerde maliyetler maalesef hızla artmaktadır. Enerji alanında yaşanan en küçük dalgalanma genel ekonomide tsunami yaratacak ölçüde etkilere neden olabilmektedir. Sevkiyat maliyetleri nedeniyle ürünler tarlada kalabildiği gibi, fatura korkusuyla küçük esnafımız dondurma dolaplarının bile fişini çekebilmektedirler. Ülkemizde elektrik üretimi alanında hâlâ dışa bağımlı ve fosil yakıt temelli bir portföy vardır ve üretim büyük oranda da özel sektör eliyle yürütülmektedir. Burada ifade etmek istiyorum: Fosil ve fosil yakıt temelli kaynaklardan enerji üretimimizin toplam yaklaşık yüzde 57'sini, yenilenebilir yani rüzgâr, su, güneş gibi kaynaklardan da yaklaşık yüzde 43'ünü temin etmekteyiz. Kamunun elektrik üretiminde bu kadar düşük bir paya sahip olması ulusal çıkar açısından doğru değildir ve elektrik üretiminde en azından toplum yararını garanti altına alabilecek bir oranda payının olması ise yaşamsal önemdedir. Diğer yandan, ne yazık ki Maliye Bakanlığı tarafından duyurusu yapılan, hâlihazırda EÜAŞ santrallerinin özelleştirilmesi programıyla da kamunun elindeki, artık, yüzde 16, yüzde 17 oranına düşen kamu santrallerinden feragat edilmesi, enerji alanının tamamıyla özel sektörün kâr hırsına teslim edilmesi anlamına gelecektir.

Muhterem milletvekilleri -kabaca bir bilgi vermek istiyorum- ülkemizin kurulu gücü 105.660 megavat, bu 105.660 megavatın -yani aşağı yukarı yüzde yüzü dışa bağımlı olduğu için söylüyorum, inşallah yerli üretimimiz arttıkça bunun da azalmasını temenni ediyoruz- sadece yüzde 24'ü doğal gazdan elde edilmektedir. Burada, bizim hızla yenilenebilir enerji ihtiyacımızı karşılamak için, genel ihtiyacımızı karşılamak için ciddi anlamda teşvik edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Muhterem Başkan, değerli milletvekilleri; bugünün siyasi tartışmalarını bırakıp aslında dünyadaki gelişmeleri takip edince maalesef dünyanın Türkiye'den çok daha hızlı adımlarla bu yönde ilerlediğini görüyoruz. Türkiye, çimento ve asfalt ustalığıyla övünürken dünyadan maalesef kopmaktadır. Örneğin, kıskandığımız iddia edilen, daha doğrusu bizi kıskandığı iddia edilen Almanya'yla bu konuda bir karşılaştırma yapalım: Türkiye'nin güneş enerjisindeki kurulu gücü 7 bin-8 bin megavat düzeyindedir, Almanya'nın ise yaklaşık 55 bin megavat düzeyindedir yani Türkiye'nin neredeyse 8 katına tekabül etmektedir.

Malumunuz, Alman vatandaşları güneş görmek için tatillerde Türkiye'ye gelmektedirler ama Almanya, güneşten Türkiye'nin 8 katı daha fazla enerji elde etmektedir. İşin trajik yanı da şudur: Bir güneş panelini Almanya'da kurarsanız 1 birim enerji üretiyor; aynı güneş panelini Türkiye'de kurduğunuzda ise 2 birim enerji üretme imkânı vardır yani Türkiye güneşten elektrik üretmek için 2 kat daha verimli, 2 kat daha kârlı. Üstüne üstlük, Almanya'nın yüz ölçümü de Türkiye'nin yarısı kadardır ama bizden 8 kat daha fazla güneş enerjisi gücüne sahiptir.

Rüzgâr enerjisinde de durum aşağı yukarı aynıdır. Almanya, rüzgâr enerjisinde geçen yıl Türkiye'den 20 kat fazla üretim yapmıştır. Biyokütle enerjisinde durum nasıldır? Orada da Almanya, Türkiye'nin yaklaşık 20 katı üretim gücüne sahiptir.

Muhterem milletvekilleri, kurulu gücümüz mevcut ihtiyacımızın kısmen üzerinde olmasına rağmen, özellikle son yıllarda yaygın kesintiler olmaktadır. Bu, bir yandan plansız yatırımlarla ülkemizin atıl bir enerji santrali çöplüğüne dönüştüğünü göstermesinin yanında, kötü ve bakımsız bir elektrik dağıtım şebekesine sahip olduğumuzun da ispatı niteliğindedir. Örneğin, bunun en somut örneğini vereyim: Geçtiğimiz yıl Isparta'da kar yağışı nedeniyle elli saate varan bir süre boyunca elektrik verilememiş, dondurucu soğukta vatandaşlarımız çaresiz bırakılmıştır. Yaz mevsiminde ise yoğun klima kullanımına bağlı olarak...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Toktaş, lütfen tamamlayın.

HASAN TOKTAŞ (Devamla) - Tamamlıyorum efendim.

Bu altyapının bu şekilde eksikliğinin temeli şu: Dağıtım şirketlerini özelleştirerek bu şirketleri yatırım değil, sadece kâr eder duruma getirdiniz. Şu anda yatırım şirketleri âdeta para basmaktadır. Bu yatırım şirketleri, yok açtık kapadıkla, yok şununla, yok bununla vatandaştan ciddi gelir elde etmektedir. Şu anda, iktidar partisi milletvekilleri bunu daha iyi bileceklerdir, onlara da bize gelenden daha fazla talep gitmektedir. Örneğin, yeni bina yapıyorsunuz, elektriğiniz bağlanacak, hat 50 metre ötede ise araya adam koymanız lazım ki elektriğinizi bağlayasınız. Bu, devletin elindeyken, tekteyken örneğin, bu şekilde vatandaşlarımızın sorunları yoktu, maalesef şimdi var.

Ben heyeti saygıyla selamlıyor, hepinize saygı ve sevgi sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)