| Konu: | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 3'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 35 |
| Tarih: | 14.12.2023 |
CHP GRUBU ADINA NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekranları başında bizi izleyen değerli halkımızı saygıyla selamlıyorum. Kültür Bakanlığı, Devlet Opera ve Balesi ve Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü bütçeleri üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum.
Bu konuyu daha önce burada defalarca konuştuk ve ben hemen hemen her konuşmamda Brecht'den Shakespeare'e, Bergerac'dan Dadaloğlu'na Cemal Süreya'ya kadar dünyanın her coğrafyasından, tarihin her sayfasından sanatın, sanatçının iktidara muhalif olduğunu, her zaman iktidarı eleştirdiğini, bir duruşu olduğunu, buna rağmen yüzyıllarca o sanatın yaşadığını dolayısıyla AKP'nin de artık sanata ve sanatçıya tahammül etmesi gerektiğini defalarca ve defalarca anlattım ama geçtiğimiz yıl, özellikle 2022 yılında AKP yaptıklarıyla cumhuriyet tarihine yasakçı bir iktidar olarak geçti. Neleri yasakladı? (CHP sıralarından alkışlar) Önce şöyle başlıyor, bir konser, bir festival ilan ediliyor, hemen bir avuç IŞİD zihniyetli sosyal medyadan linç kampanyasına başlıyor; bunun üzerine valilik, kaymakamlık -her neyse- devreye giriyor ve yasaklar ardı ardına geliyor ve bu yasaklar sizin, AKP'nin yaşını geçmiş durumda. Neler yasaklandı? Eskişehir'de Anadolu Festivali, Niyazi Koyuncu Festivali, Munzur Kültür Festivali, Kozlu Müzik Festivali, Kaz Dağı Festivali ve yine K-Pop grubu olan Mirae konseri, ODTÜ Bahar Şenliği, Aynur Doğan konserleri, Zeytinli Rock Festivali -saymakla bitmiyor- İranlı Sanatçı Mohsen Namjoo konseri, Çağdaş Fest, Milyon Fest, Metin-Kemal Kahraman konseri -en son biraz önce vekilimiz söyledi- 60'ıncı yılını tamamlayacak olan Altın Portakal Film Festivali maalesef gerçekleştirilemedi. Bu da AKP'nin bir yüz karası olarak kültür sanat tarihimize geçti. Başka neler yapıldı? Dünyaca ünlü sanatçılarımız Tarkan'dan Sezen Aksu'ya kadar birçok kişi siyasi görüşlerinden, demeçlerinden dolayı linç edildi.
Peki, cumhuriyetin ilk yüz yılında büyük devrimci Atatürk ne yapmıştı? O zor koşullarda Kurtuluş Savaşı'ndan çıkmışken muallim mektebi açıldı, Ankara Musiki Muallim Mektebi açıldı; bir yandan geleneksel sanatımız korundu, bir yandan evrensel sanat halka yayılmaya çalışıldı; Halkevleriyle, Türk Ocaklarıyla, köy enstitüleriyle sanatı topluma anlatmaya çalıştılar çünkü Atatürk şöyle diyordu, 1923'te İzmir'de bir okulun açılışında deftere şöyle yazıyordu yani özetle diyor ki: "Varmak istediğimiz seviyeye varamadıysak, bu kadar uzaksak bunun sebeplerinden biri sanata ve sanatkârlığa gerekli önemi göstermemiş olmamızdır." O yüzden de sanat için cumhuriyet tarihi boyunca birçok şey yapılıyor.
Değerli milletvekilleri, normalde ben hukukçuyum, hukuk fakültesinde ilk öğrendiğimiz şey nedir biliyor musunuz? Kanunların genelliği ilkesi yani çıkan her kanun herkese eşit bir şekilde uygulanır, kimseye özel kanun çıkmaz ama cumhuriyetin ilk yıllarında sanatın, sanatçının değeri bilindiği için bu yüce Meclis çatısı altında ilk defa kişiye özel kanun çıkarılmıştır. Nedir o? Suna Kan ve İdil Biret gibi dünyaca ünlü sanatçılarımızın, opera sanatçılarımızın yurt dışında yetiştirilmesi, eğitimi için, devletin desteklemesi için 1948 yılında, o zor koşullarda, o ekonomik koşulların sıkıntılı olduğu dönemde sırf dünyada tanınalım diye, bilinelim diye ve dış politika açısından yumuşak güç olarak çok değerli diye bu çocuklarımıza eğitim desteği verilmiştir ve dünyaca ünlü sanatçılar yetiştirilmiştir. Sizler ne yapıyorsunuz? Bir opera sanatçısını, başka sanatçıları sırf siyasi görüşleri nedeniyle sadece ve sadece linç ediyorsunuz.
Bakın, yine Atatürk'ün bir anısını anlatacağım. O dönemde Devlet Tiyatroları kurulmamış ve İstanbul'dan Ankara'ya Şehir Tiyatroları sanatçıları geliyor, temsil veriliyor ve Çankaya Köşkü'ne davet ediliyor bu sanatçılar. Ayrılma vakti geldiğinde dönemin yine Millî Eğitim Bakanlığını da yapmış olan Reşit Galip "Artık Atatürk'ün elini öperek ayrılabilirsiniz." diyor. Atatürk onlara ne diyor biliyor musunuz? "Hayır, sanatkâr el öpmez, sanatkârın eli öpülür." diyor. İşte, Atatürk'ün, o büyük devrimcinin sanata ve sanatçıya bakışı budur. (CHP sıralarından alkışlar)
Velhasıl bunlar yapılırken AKP, özellikle iktidarı güçlendirdikten sonra "Ya, biz iktidar olduk, her şeyi ele geçirdik ama bir türlü şu kültürel hegemonyamızı tesis edemedik." demekle başladılar, ondan sonra da dediğim gibi, gerici bir avuç zihniyetle sanata, sanatçıya resmen savaş açtılar, bunu yıllardır her yerde gösteriyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) - Başkanım, tamamlıyorum.
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın lütfen.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) - Gerçi, Sayın Bakanımız Bütçe Komisyonunda konuşmasında yine "Harika çocuklar yasasını ikinci yüzyılda hayata geçireceğiz." dedi. Umarım bunu yaparken de hakikaten liyakatli, siyasi görüş ayrımı yapmadan, herkese eşit, sanatın evrenselliğini, sanatın muhalifliğini kabul ederek ülkemizi sanatta da çağdaş medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracak uygulamaları yaparlar diye umuyorum.
Buradan da Bursa'da gurur duyduğum Uludağ İçecekin desteklediği Bursa Devlet Senfoni Orkestrasın da cumhuriyetin 100'üncü yılına özel olarak bestelenen senfoniyi dinledim, onlara teşekkür ediyorum. Özel sektörün sanata ve sanatçıya destek vermesi çağrısını bir kez de buradan yineliyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)