| Konu: | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 37 |
| Tarih: | 16.12.2023 |
AK PARTİ GRUBU ADINA ATAY USLU (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; İçişleri Bakanlığına bağlı Göç İdaresi Başkanlığı bütçesi üzerinde konuşmak, göçle ilgili fikirlerimi söylemek üzere kürsüdeyim. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, bu yüzyılı farklı şekilde tanımlayanlar var ancak "göç çağı" diyenler de hiç de haksız değil. Bugün dünyada kendi doğduğu toprakların dışında yaşayan 295 milyon insan var yani dünya nüfusunun yüzde 4'ü kendi doğduğu toprakların dışında yaşıyor. Göçmenler bir ülke kursaydı, bugün Birleşmiş Milletlerde 10'uncu büyük ülke olacaktı. Evet, böyle bir dünyadayız. Dün hastalıklar, bugün savaşlar, çatışmalar, açlık; bugün ve bugünden sonra da iklim değişikliği zorunlu göçlerin iten sebepleri arasında. Bundan sonra iklim değişikliği sonucunda ortaya çıkacak "iklim mültecileri" "ekolojik göçmenler" "ekolojik mülteci" terimini çokça duyacağız.
Değerli arkadaşlar, göç dün de vardı, bugün de olacak, yarın da olacak. Her göç bir yolculuktur. Tolstoy diyor ki: "Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar, ya bir insan bir yolculuğa çıkar ya şehre bir yabancı gelir." Evet, mesele, bu yolculukta, bu göçte bu sürecin yönetilmesidir. Biz de son yıllarda artan göç hareketliliği içerisinde, göçü yönetme konusunda, son on-on beş yılda hem kurumsal kapasitemizi hem yasal altyapımızı güçlü şekilde kuvvetlendirdik. Bu Meclisin 2013'te kabul ettiği Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu bunlardan bir tanesi, kanunla kurulan Göç İdaresi Genel Müdürlüğü bunlardan bir tanesi ki bunun kurumsal kapasitesini 2021'de artırdık ve Genel Müdürlüğü Başkanlığa dönüştürdük.
Değerli milletvekilleri, şunu ifade etmek isterim: Meclisimizin çıkardığı kanuni düzenlemelerle, uzman kuruluş Göç İdaresiyle, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde oluşturulan göç politikalarıyla, medeniyetimizin kodlarıyla, milletimizin insani refleksleriyle bugün hem hak temelli hem de vicdan ve gönül temelli bir göç yönetimi oluşturduk. Bu yönetimin oluşmasında Göç İdaresinin, İçişleri Bakanlığının büyük emeği var. Ben de Göç İdaresinde geçmişte çalıştım, bunu müşahede ettim; Göç İdaresi çalışanlarına, uzmanlarına, burada emek veren arkadaşlarımıza, önceki bakanlarımıza, Bakanımıza, Bakan Yardımcılarımıza, kaymakamlarımıza, mülki idare amirlerimize bu süreçte ortaya koydukları emekleri için teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, şimdi, göçmenlere bakış açısında dünya da yanılgılar olduğunu görüyoruz, tüm göçmenler aynı potaya konuyor ve sanki tüm göçmenler düzensiz göçmenmiş gibi bir algı oluşturuluyor; bu, ne hukukidir ne insanidir. Düzensiz göç ayrıdır, uluslararası koruma statüsü çok ayrıdır. Düzensiz göç isteğe bağlıdır, umuda yolculuk şeklindedir, ekonomik sebeplerle olur ve yasa dışı geçişlerle ve kalışlarla oluşan bir göç türüdür; sığınmacılık ise can güvenliği, baskı ve zulüm nedeniyle zorunlu bir kaçıştır.
Türkiye düzensiz göçle mücadelede çok büyük başarılar ortaya koymuştur. Sınırlarımızda bugün yeni önlemler alıyoruz; güvenlik duvarları, elektro optik kuleler, termal kameralar bunlara örnek. Yine, bakın, aldığımız önlemler sonucunda son altı yılda 2,5 milyon düzensiz göçmenin girişine engel olduk.
Değerli arkadaşlar, sınır içinde de düzensiz göçe karşı tedbirlerimiz var. Bunlardan bir tanesi de Sayın Bakanımızın "İstanbul modeli" diye ortaya koyduğu mobil göç noktalarıdır.
Değerli milletvekilleri, dünyada sığınmacıları istismar eden, onları hedef hâline getiren bir grup siyasetçi var; bu, yanlış. Sığınmacıları dünyada iki grup istismar ediyor; bir tanesi onların umutlarını çalan göçmen kaçakçıları, diğerleri ise onların üzerinden siyasi rant devşirmeye çalışan siyasetçiler. Her ikisinin de yaptığı hukuki ve insani değildir, her ikisinin yaptığı da kirli bir iştir. Bize düşen, siyasete düşen, süreci provoke etmek değil yönetmektir, hukuki ve insancıl olarak yönetmektir. Sığınmacıları hedef göstermek bilinmelidir ki Aylan bebeği hedef göstermektir. Evet, göç politikalarını eleştirebiliriz, uyum çalışmalarını eleştirebiliriz ama sığınmacıları hedef göstermek doğru bir yöntem değildir. Göç yönetimin, sığınmacı insanlığın konusudur; sığınmacılık talep edilmez, başa gelir. Bu anlamda, biz de Türkiye'de geçici koruma statüsünde bulunan sığınmacıların kendi bölgelerine dönüşleriyle ilgili, güvenli, onurlu dönüşleriyle ilgili çalışmalar yapıyoruz.
Bakın "güvenli bölge" kavramı Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu bir modeldir, kaynak ülkede sorunu çözme açısından önemlidir. Biz bu modeli ortaya koyarken dünyanın bu konuda ciddi şekilde duyarsız kaldığını görüyoruz. Biz, güvenli bölge modeliyle bugüne kadar 600 bin Suriyelinin gönüllü, onurlu ve güvenli dönüşünü gerçekleştirdik. Bununla ilgili şunu da ifade edeyim: Önümüzdeki dönemde, inşallah, briket evler, şehir meclisleri, hastaneler, okullar, ibadethaneler, organize sanayi bölgeleriyle bölgede bir yaşam ekosistemi kuruluyor, 1 milyon sığınmacı inşallah bundan sonraki süreçte dönecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Uslu, lütfen sözlerinizi tamamlayın.
ATAY USLU (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.
Biz bunları yaparken arkadaşlar, NATO savaş gemileri savaş bitsin diye değil, bakın Akdeniz'den göçmenler geçmesin. diye müdahale ettiler.
Akdeniz, bugün dünyanın en büyük mezarlığı. Avrupa'da bazen vicdanlı insanlar çıkıyor; İtalyan şair Aldo Busi şöyle diyor: "Ben Akdeniz'den gelen balıkları yemiyorum, o balıkları yediğimde; Afganlıları, Somalilileri ve Suriyelileri yediğimi düşünüyorum." Evet, Akdeniz bugün dünyanın en büyük mezarlığı hâline gelmiştir. Biz, o mezarlık olmasın, göçmenler ölmesin diye hem hak temelli hem de gönül temelli politikaları uyguluyoruz, inşallah uygulamaya da devam edeceğiz.
Göç İdaresi, İçişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığının 2024 yılı bütçesi hayırlı olsun diyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)