| Konu: | ENERJİ ALANINDA BAZI ŞİRKETLERE İMTİYAZLA ÇIKAR SAĞLAMAK AMACIYLA DEVLET OLANAKLARINI KULLANDIĞI, MİLLÎ GÜVENLİĞİ TEHDİT EDECEK, IRAK?IN VE ÜLKEMİZİN BÖLÜNMESİNE NEDEN OLACAK AÇIK VE GİZLİ ANTLAŞMALAR İMZALADIĞI İDDİASIYLA DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU HAKKINDA GENSORU AÇILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 85 |
| Tarih: | 29.03.2013 |
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; CHP'nin verdiği gensoru önergesi üzerine Hükûmetimiz adına söz almış bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Tabii, önemli bir konuyu bu vesileyle görüşüyoruz. Türkiye'nin enerji strateji ve politikalarını yakinen ilgilendiren, bölgesel şekillenmesini yakinen ilgilendiren bir husus üzerinde konuşuyoruz. Tabii, nasıl bir Irak var? Irak bize çok mu ırak? Yoksa Türkiye'nin yapılanması, bölgedeki gücü, bir kısım kişilerce özür diletmenin hafife alındığı ama dünyada takdir topladığı bir ortam içerisinde Irak ve Türkiye'yi nasıl konuşacağız? Bunu, biraz irdelememizde fayda var diye düşünüyorum.
Tabii ki, Dışişleri Bakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu ve onun ekibiyle ayrılmaz bir parça içerisinde çalışıyoruz. Enerji diplomasisinin uluslararası ilişkilerden arındırılamayacak kadar önemli ve büyük montanlı projeler içerdiğini hep beraber biliyoruz. Kaldı ki -İç Tüzük'ün- Hükûmetin herhangi bir üyesinin burada bulunmasının daha ötesinde, beraber çalıştığımız konular için, benim Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan olarak burada bulunmamın son derece anlamlı olduğunu düşünüyorum.
Tabii, toplumsal açıdan, idari açıdan, siyasi açıdan biraz Irak'a bakmak lazım. Irak'ın siyasi birliğinin ve bütünlüğünün korunması Türk dış politikasının en önemli önceliklerinden bir tanesidir ve bu konudaki prensipli tutumumuzu her yönüyle beraber idame ettirmekteyiz ve Irak Kürt bölgesel yönetimiyle son dönemde gelişen ilişkilerimiz ve muhtelif alanlara yayılan iş birliğimiz, aslında Irak Anayasası ile uyumludur ve bu son derece tabii hâlinde ilerlemektedir. Bu bakımdan, ülkemizin Irak'a açılan kapısı niteliğindeki Irak Kürt bölgesel yönetimiyle ilişkilerimizin, Irak'ın birlik ve beraberliğini, bütünlüğünü, tam tersine, teyit eden bir mekanizma olduğunu açıklamam lazım.
Değerli arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti hükûmetleri özellikle son on yıldaki göstermiş olduğu performansla gayrisafi yurt içi hasılasını 3 katına, enerji yapılanmasını 2 katına çıkartmıştır ve tutarlı bir şekilde bunu devam ettirmektedir. Türkiye bir hukuk devletidir ve uluslararası hukuku en fazla dikkate alan ülkelerden bir tanesidir ki bundan dolayı, Doğu Akdeniz'deki münhasır ekonomik sahası muvazaalı hâle gelmiş olan Güney Kıbrıs Rum yönetiminin ilişkilerine bu şekliyle irade koymaktadır. O yüzdendir ki İsrail'in yine uluslararası hukuka aykırı olarak yapmış olduğu eylemi şiddetle kınamanın ötesinde özrünü de hak etmiştir. O açıdan, Türkiye Cumhuriyeti hükûmetleri antlaşma veya anlaşma çerçevesi içerisinde Irak Kürt bölgesel yönetimi ile herhangi bir uluslararası anlaşma, hükûmetler arası anlaşma yapmamıştır ve bunun altına imza atmamıştır. Bakın, burası son derece önemli. O yüzden, Sayın Başbakanımız CHP'nin verdiği gensoruyla alakalı, uluslararası ilişkileri hükûmetlerden hükûmetlere bir ilişki hâline getirmediğinden dolayı Dışişleri Bakanlığına vermelerinin doğru olmadığını söylemiştir.
Buradaki konumuz genelde enerji başlıkları ama bunun hangi usulle yapıldığı, hangi metotla yapıldığı son derece önemlidir. Bu yüzden, 244 sayılı Kanun'un 4'üncü maddesine göre çok açık bir şekilde uluslararası anlaşmaların ülkemiz adına metinlerin oluşturulmasına ve onay dâhil olmak üzere bütün bu süreçlerin yönetilmesine Dışişleri Bakanlığımızın yetkili olduğu bilinmektedir. Ama biz ısrarla söylüyoruz, burada ne Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilmiş ne Başbakanlığa sevk edilmiş herhangi bir metin, herhangi bir belge düzenleme veya kararname bulunmamaktadır ama "çerçeve sözleşmesi" adı altında özel hukuk hükümlerine tabi ticari şirketlerle -ister kamu ister özel sektör, bakın, bunları seçerek ve altını çizerek söylüyorum- herhangi bir sözleşmenin yapılmasına herhangi bir mani bulunmamaktadır. Bakın, Kuzey Irak'ta 19 tane ülke, Amerika Birleşik Devletleri'nden, Norveç'ten Avustralya'ya varıncaya kadar 19 tane ülke 40 tane ayrı şirketiyle bulunuyor, herhangi bir problem yok ama Türk şirketleri bulunduğunda herhangi bir problem var. Değerli arkadaşlar, bunda bir yanlışlık yok mu? Ama "Siz bunları yapabilirsiniz ama Türkiye'ye petrol gönderemezsiniz." Peki, İran'a yıllardan beri petrol gönderiliyor. Siz, Merkezî Irak Hükûmetinin gerekçeleri sağlamlaştırılmamış bir şekilde savunmasını yapacağınıza, İran'ın savunmasını yapacağınıza, gelin, Türkiye halklarının ve Türk halklarının savunmasını yapın burada. Ben bunu hayretle karşılıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Genelde, Genel Kurulun mehabetine uygun konuşmalar yapıldı, son derece nezaket sınırları içerisinde şu ana kadar iktidarıyla muhalefetiyle konuşmalar yapıldı. Bir kısım istisnalarını da kendilerine iade ediyorum. Hele hele Sayın Başbakanımızın zehirli ilişkilerle alakalı konusunu kabul edilemez olarak buluyorum. Bizzat bu konularda, bu anlaşmalarla alakalı, bakın, bizim hükûmetler arası yapılmış bir anlaşmamız, bu konuyla alakalı bir metnimiz, ne bir kararnamemiz ne Bakanlar Kuruluna gönderilmiş ne de Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilmiş herhangi bir yapımız bulunmamaktadır. Ve bunları bir mantık bütünlüğü içerisinde yürütmektedir.
Ben şimdi çok net bir soru soruyorum arkadaşlar: Yıllardan beri tanker ticaretiyle beraber İran'a Kuzey Irak'tan mal sevk ediliyordu, ham petrol sevk ediliyordu, bir kısım petrol ürünleri geri alınıyordu. Niçin o zaman gelip de Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda herhangi bir cümle sarf etmedik? Eğer doğru alınan buysa İran'ın yaptığında da aynı şekilde doğruyu savunmanız gerekiyordu. Kaldı ki, Irak'ın normalleşmesinin tek yolu var arkadaşlar: Şu anda 2,7 milyon varillik günlük üretimi var Irak'ın. Arkadaşlarımız rakamlarını verdiler ve anladığım kadarıyla muhalefet de bizim herhangi bir, bu petrolle alakalı, doğal gazla alakalı yapılanmamızla alakalı herhangi bir şerhlerinin olmadığını genellikle beyan ettiler. Bu kısmı doğrudur ama şimdi, Irak'ın 2020 yılına kadar -Uluslararası Enerji Ajansı'nın verilerini de teyit ederek söylüyorum- 6-7 milyon varillik günlük üretime geçmiş olması ne demek biliyor musunuz arkadaşlar? Türkiye'nin 76 milyon nüfusuyla 60 milyar dolarlık ham petrol ve bütün enerji kaynaklarıyla alakalı girdileri var. Irak'ın bu haliyle 100 milyar dolarlık geliri var. O zaman 300 milyar dolara çıkması beklenen gelir için işte, Türkiye, Irak'ın normalleşmesine ama tamamına ama bütününe koyacağı katkı için bütün bunlarla alakalı kayıtsız kalmamaktadır. Türkiye, eğer 8 bin kilometre ileride Kolombiya'yla, Venezuela'yla herhangi bir petrol anlaşmasına giriyorsa -kusura bakmayın- 200 kilometre ilerimizdeki herhangi bir petrolle alakalı, doğal gazla alakalı bir konuya bizim kayıtsız kalmamız söz konusu olamaz. Kaldı ki, bunu, ticari şirketlerle beraber -dediğim gibi- özel hukuk hükümlerine tabi çerçeve sözleşmelerle beraber yapmaktadır. Hani biz diyoruz, eleştiriyoruz "Rusya'dan niye o kadar alıyorsunuz arkadaş?" diyoruz. Buyurun size bir alternatif: Şu anda biz Merkezî Irak Hükûmetinden yıllık 3,5-4 milyon ton civarında değerli arkadaşlar ham petrol alıyoruz. "Siz niye bütününü, büyük parçasını orada bırakıyorsunuz da az bölümüyle uğraşıyorsunuz?" deniliyor. Bu, eksik bilgiden, yanlış bilgiden kaynaklanıyor.
Bakın, ben size şimdi, bizim Basra bölgesinde Missan'da, Siba'da, Mansuriya'da aldığımız ihaleden bahsedeyim: Bunu, tam üç yıl önce aldık biz. Arkadaşlar, hepimizin sevinmesi lazım. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, kalktı orada 25 milyar dolarlık işi, 4 tane büyük konsorsiyum üyesiyle beraber -bunların içerisinde Güney Koreli var, Kuveytli var, Birleşik Arap Emirlikleri var- bu anlaşmaları yaptı ve yalnızca Türkiye'nin hissesine düşen pay 5,5 milyar dolardır. 236 milyon dolarlık bir anlaşmayı Merkezî Irak Hükûmeti imzalamamak istedi. Biz kendilerine dedik: "Siz bizim dost ve kardeş ülkemizsiniz. Başka imzalamak istemediğiniz anlaşma var mıdır? Varsa onları da söyleyin, onları da aynı şekilde katalım." Biz, Irak'ın normalleşmesinin, bütün bu petrol kuyularının ve doğal gaz kaynaklarının işletmeye alınmasından, arama faaliyetleri ve üretim faaliyetlerine geçilmesinden kaynaklandığına inanıyoruz. Bakın, üç yılda eğer Irak bu noktaya gelsin, üç yıllık geliri 1 trilyon dolara denk geliyor değerli arkadaşlar, kuzeyden güneye kadar, bütün her tarafı imar edilir 1 trilyon dolarla. Biz güneyiyle kuzeyinin, doğusuyla batısının fark etmediği için her tarafta iş almanın doğru olduğuna inanıyoruz.
Ve Merkezî Irak Hükûmetinin Petrol Bakanı Sayın Luaibi, Saint-Petersburg'da yaptığımız toplantıda "Beraber geliştirebileceğimiz proje var mı?" dedi. Ben dedim ki çok fazla var. Mesela bunlardan bir tanesi: Kıyıya olan şerit yaklaşık 58 kilometredir Basra Körfezi'nde ve bütün üretilecek mallarını oradan sevk edememektedir. "Biz Basra'dan, Kuzey Irak üzerinden Türkiye'ye bir proje yapabilir miyiz?" dediler. Hayhay, yapabiliriz. dedim ben. Beraberce bu -petrol- 1.200 kilometrelik hattı geliştirebiliriz. İsterseniz kamu olarak, isterseniz özel sektör olarak, isterseniz beraber, isterseniz bir başka ortakla, hepsine varız dedik. Çünkü, bu proje Irak'ın normalleşmesini sağlayacak bir proje.
Şimdi, arkadaşlarımız -biz devlet ciddiyeti içerisinde bu görevi götürüyoruz- "Niye Erbil'e giderken Kayseri'ye mantı yemeye indin?" diyorlar. Arkadaşlar, bu, benim şahsım için küçültücü bir nokta olabilir diyorsunuz değil mi? Peki, ben size şunu göstersem: İlla ben kalkıp da dost ve kardeş, benim o komşu ülkem için? Bakın, arkadaşlar, yanlış yapıyorsunuz. Burada, elimde evrak var, 3 Aralıkta yazılmış bir yazı var, İngilizce metni. Bir Erbil ziyaretim olacak, ne diyorsunuz, uçuş izni istiyoruz diye Ulaştırma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığına yazılıyor. Belge burada, birazdan göndereceğim tarafınıza. Cevap geliyor: "4/12/2012 tarihiyle Türk uçağına gereken iniş iznini muvafakat numarası şu şu şu olmak kaydıyla verildiğini bildirmekten onur duyarız." diyor. Bunu Bakanlık söylüyor, Merkezî Irak Hükûmeti,. arkasından Arapça metniyle beraber.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Niye o uçak indirilmedi?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Ha, şimdi "Niye indirmediler?" derseniz, ben onu şöyle bir diplomatik cümleyle geçtim: "Dost ve kardeş benim komşu ülkem Irak'ın arasındaki bir iletişim kopukluğudur." diye dedim. Bunun ne anlama geldiğini bu işi bilenler çok iyi bilirler.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Uçağın indirilmedi oraya!
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Sonradan diyorlar ki: "Ya, biz, size böyle yapmak istemedik ama o anda siz ne yapacaktınız?"
Arkadaşlar, evrak üzerinden konuşuyorum, evrak.
KAMER GENÇ (Tunceli) - O evrakı bir görelim efendim.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Bunlar izinleri alınmış belgelerdir.
Şimdi, siz diyorsunuz ki: "Siz orada Kerkük-Yumurtalık ham petrol boru hattını işletiyorsunuz. Bu işletme zarar ediyor."
Ben size biraz rakam vereyim isterseniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) - O evrakın aslını bir görelim.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Arkadaşlar, bizim Kerkük-Yumurtalık ham petrol boru hattımız zarar etmemektedir ve 2011 yılında 407 milyon TL, 2012 yılında da 469 milyon TL biz oradan gelir elde ettik. Anlaşmamız, her varil başına 1,75 dolar sentlik oradan geçiş ücreti almaktır. 2010 yılında ben o anlaşmanın on beş yıllığına uzatılmasında Bağdat'ta imza koymuş birisi olarak söylüyorum.
Değerli arkadaşlar, biz, anlaşmaya şu metni de koyduk: "Eğer üç yıl içerisinde -ki 2013 yılında giriyoruz buna- istenilen miktarda ham petrol yani 70 milyon tonluk ham petrol oradan geçirilemeyecekse bunun yarısı geçmiş sayılarak geçiş ücreti ödenir." diyor anlaşma. Şimdi, biz, Iraklı kardeşlerimizin oradan 70 milyon tonu da geçirmesini isteriz ama geçiremiyorlarsa 35 milyon tonun parasını geçmiş gibi alırız.
Şimdi, ben şunu söylüyorum: Üçüne beşine bakmadan, güneyine kuzeyine, doğusuna batısına bakmadan, Irak'ın normalleşmesinin, Irak'ın gelirlerinin Irak halkının tamamına ulaştırılmasının tek bir yolu var. O yol da bütün bu petrol ve doğal gaz kuyularının sayısının artırılmasıdır.
Biz, tutarlı olduğumuzu birçok noktadan teyit edebiliriz. Kıbrıs'ta Güney Kıbrıs Rum yönetiminin Doğu Akdeniz'deki yaptığı çalışmalarda niçin biz karşı geliyoruz? Arkadaş, münhasır ekonomik sahanın uluslararası hukuk tarafından teyit edilmediğini, meclisleri tarafından onaylanmadığını söylediğimiz için yapıyoruz. Bunun tek bir yolu var diyoruz: Eğer o aramalara devam edilecekse, oradan gelir elde edilecekse bu, Kıbrıs'ın, Kıbrıs halkının tamamınadır diyoruz yani kuzeyi ve güneyiyle beraber. Aynı şeyi Irak'ta da söylüyoruz. Kuzey Irak'ta elde edilen 1 varil ham petrolde değerli arkadaşlar, Irak halkının tamamının orada hakkı vardır.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Merkezî hükûmet bunu kabul etmiyor. Biz mi karar vereceğiz?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Şimdi, Irak Anayasası "Bunun yüzde 17'sini Kuzey Irak, daha doğrusu Irak bölgesel Kürt yönetimine veriyorum, yüzde 83'ünü de ben alıyorum." diyorsa biz buna ancak saygı gösteririz. Bunun üzerinde bizim herhangi bir fikir yürütme, herhangi bir işlem yapma yetkimiz var mı? İç işlerine karışmak gibi herhangi bir bizim kaygımız var mı? Bizim böyle bir kaygımız yok arkadaşlar.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Maliki niye karşı çıkıyor onu söyle? Öyle bir anlaşma varsa Maliki niye karşı çıkıyor?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Biz şunu söylüyoruz: Irak Müslüman, dost, kardeş ve komşu ülke olarak ve aralarında stratejik iş birliği toplantılarında 48 tane anlaşma yapmış ülke olarak bizim, Irak'ın her hâlükârda -isterse çok iyi yönetilsin, isterse iyi yönetilmesin- mutlaka normalleşmesine yardımcı olmamız lazım. Bu yalnızca Türkiye'nin çıkarlarıyla alakalı değil arkadaşlar.
Doğru yapan güçlenir, yanlış yapan zayıflar. Biz burada doğru yerde duruyoruz ve doğru işlemler yapıyoruz. İnşallah bu doğruları yapmaya da devam edeceğiz. Özellikle bütün bu Irak Anayasası gereği herhangi bir yetki belgesi düzenlenmedikçe Irak Kürt bölgesel yönetiminin herhangi bir uluslararası anlaşma yetkisi yoktur arkadaşlar.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Tamam, biz de onu söylüyoruz.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Ben bunları bilen birileri olarak da söylüyorum ve kısa bir hatırlatma da yapmak istiyorum: 2005 yılında kabul edilen Irak Anayasası'nın 1'inci maddesi Irak'ı federal ve egemen bir devlet olarak tanımlamakta, hükûmet biçiminin temsilî ve demokratik cumhuriyet olduğunu söylemekte ve bununla alakalı yasama erkinin Temsilciler Meclisi ve Federasyon Konseyinin uhdesinde bulunduğunu söylemekte ama bununla beraber Federasyon Konseyinin bugüne kadar kurulamadığını görüyoruz.
Şimdi, federatif idari yapıya sahip olan Irak Kürt bölgesel yönetimi 3 vilayetten oluşuyor: Dohuk, Erbil ve Süleymaniye. Irak Anayasası'yla yetki ve sorumluluklar belirlenmiş, federal yapının kendi meclisi, başkanı ve başbakanı bulunmaktadır. Irak'ta toplam 18 tane vilayet var arkadaşlar. Bu vilayete başkanlık eden valilerin yetkileri bizim anladığımız manada ülkemizdeki vali yetkilerinin çok üzerindedir ve temsil edildiği idari yapıların ötesinde anayasal yetkilerle donanmıştır bu 18tane vilayetteki valiler. Şimdi, buna Irak halkı hep beraber karar vermiş, seçimini yapmış. Her ne kadar hidrokarbon yasasını çıkartamamış, bunu onaylayamamış olsa da, şu anda değerli arkadaşlar, bizim orada 40 tane firmayla beraber işlem gören ve şu anda orada petrol çıkartan, doğal gaz çıkartan birçok firma ve ülke var. Vilayet meclislerinin hiçbir bakanlığın veya bir bakanlığa bağlı olmayan kurum ve kuruluşların kontrol ve denetimine de tabi olmayacakları ve bağımsız oldukları da Anayasa'da tasrih edilmiştir. Biz Irak'tan bahsediyoruz. Vilayetler vilayet meclisleri tarafından seçilmiş valiler tarafından yönetilirler ve valiler esas gücü vilayet bütçelerinin tahsisatındaki yetkilerinden kaynaklanır ve alırlar.
Şimdi, İnternet'ten açın bakın, Irak'ta ister kuzeyinde isterse güneyinde, herhangi bir anlaşmanın, herhangi bir metnin, herhangi bir çerçeve sözleşmenin, ister özel hukuk hükümleriyle veya neyle olursa olsun, İnternet'ten o firmaları ve ülkeleri bulabilirsiniz. Ticari bir anlaşmanın gizli olması bütün bu anlaşmaların gizli olduğu anlamına gelmez. Tekraren söylüyorum: Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti, bir hükûmetten hükûmete ne bir anlaşma metnine ne bir Bakanlar Kuruluna sevk edilecek herhangi bir yapıya ne de Meclise gelecek herhangi bir işlem yapmamıştır. İleride bunlar olabilir mi? İleride beraberce süreci izleriz ve bakarız. Bakın, Uluslararası Enerji Ajansı diyor ki: Irak, 2035 yılına kadar dünyanın en büyük, 6'ncı büyük ihracatçısı olacak. Şu anda İran'ın önündedir.
Şimdi değerli arkadaşlar, bizim buradaki herhangi bir enerji kalemine kayıtsız kalmamız zaten söz konusu olmaz, böyle bir şey zaten düşünülemez. Biz, Merkezî Irak Hükûmetindeki kardeşlerimizle, yöneticilerimizle beraber inşallah bu projeleri de geliştireceğiz ve bunları da hep beraber gerçekleştireceğiz.
Bizim, şu anda, güneyiyle kuzeyiyle, doğusuyla batısıyla, hiçbir projeye normalde kayıtsız kalmadığımızı bir kez daha söylüyorum.
Heyetinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)