Konu: | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 8'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 40 |
Tarih: | 19.12.2023 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu kürsüye çıkınca heyecanımı yenemiyorum, kalbim şu anda ağrıyor, gerçekten acıyor, onu söylemek istiyorum. Rahmetli Hasan Bitmez kardeşimizin sözünün bitmemesi gereken bir gündeyiz. Kendisi sağ olsaydı bugün bu konuşmayı o yapıyor olacaktı. Heyecanımı bağışlayın. (Saadet Partisi, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) Sizin söyleyemediğiniz şeyleri o söylüyor olacaktı. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu kürsü kutsal bir kürsü; milletin sesi olması gerekiyordu, coğrafyamızın sesi olması gerekiyordu, maalesef siz coğrafyanın sesi olamadınız, olmadınız, o şekilde geldiniz, cesur yürekli olamadınız. Bu vesileyle başta Saadet Partisi olmak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Türk milletinin ve tüm Filistin sevdalılarının başı sağ olsun diyorum. Allah rahmet eylesin. (Saadet Partisi, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Bu kürsü, muhalefet kürsüsü, kutsal bir kürsü. Bu sözün kesilmemesi için biz grup olarak bir fedakârlıkta bulunduk -bunu başa kakmak istemiyorum ama- bunu da her zaman yaparız. Demokrasinin Türkiye'de vazgeçilmezi olan Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu konuda da her zaman destek vermeye hazırız; onu tekrar söylemek istiyorum. (Saadet Partisi, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) Üzerimizde çok ciddi bir sorumluluk doğdu ve bu sorumluluğu yerine getirmemiz gerekiyordu.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu kürsüde konuşan hatibin, rahmetli Hasan Bitmez'in siz konuşmasını istemediniz ama sözünü şey yaptınız -titriyorum, ellerim titriyor- ama bu kürsüde, bakın, bu kürsüde siz kimleri konuşturdunuz? İsrail Cumhurbaşkanını konuşturdunuz. Ne demişti? "TBMM'de İbranice konuştum." demişti. Bu bir yerlere ders olur mu? İbranice konuşmasına izin verdiniz, İngilizce'den geçip İbranice'ye. Bakın, aynı kürsüde ne olmuştu? Alkışlamıştınız. Kimdi? İsrail Cumhurbaşkanı. Alkışladınız. Şimdi, bu kürsüde benim, onun ötesinde bir söz söylememe gerek yok. Hasan Bitmez kardeşimizin o günkü konuşmasını aynen okumak istiyorum:
"Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Erdoğan, Başbakan olur olmaz ABD'ye koşup oğlunun okuduğu Harvard Kennedy School'da 5 Şubat 2004 tarihinde bir konuşma yaptı. Bu konuşmasında çok önemli cümleler var; bu cümleleri sizlere takdim edeceğim: 'İsrail devletinin yaşama hakkını kimsenin tehdit etmesine Türkiye razı olmayacaktır. Türkiye, ABD'nin Irak'ta başarılı olmasını samimiyetle arzu etmektedir. Şu anda Kıbrıs'ın yüzde 36'sı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin yaşam alanıdır ve belli bir oranda bu tür toprağı verebiliriz.'
Erdoğan'ın kurduğu cümleler ve taahhütlerinizin tamamı siyonizmin, ırkçı emperyalizmin, küreselcilerin dünya hâkimiyetini kurmasını ve tahkimleştirmesini temin eden bir yaklaşımdır. Bu çerçevede, Büyük Orta Doğu Projesi'nin yani büyük İsrail projesinin eş başkanlığını Yemen ve İtalya Başbakanlarıyla beraber kabul ettiniz; yetmedi, İspanya Başbakanıyla birlikte Medeniyetler İttifakı'nın Eş Başkanlığını kabul ettiniz. Evet, Büyük Orta Doğu Projesi büyük İsrail projesidir ve bu proje birlikte çalıştığınız ABD Dışişleri Eski Bakanı Condoleezza Rice'ın ifadesiyle Orta Doğu'daki 22 ülkenin sınırlarını ve yönetimlerini değiştirmek üzere tasarlanmış siyonist, küreselci bir projedir. Türkiye'ye döndünüz ve 16 Şubat 2004 tarihinde Fatih Altaylı'nın Teke Tek programında 'Bizim, BOP eş başkanı olarak Kuzey Afrika ve genişletilmiş Orta Doğu projesinde bir görevimiz var.' dediniz ve iktidarınız boyunca da buna uygun dış politika sergilediniz. BOP eş başkanlığı çerçevesinde ilk hatalı adımınız ABD'yi 'dost ve stratejik ortak' olarak kabul etmenizdir. Bununla birlikte, ABD'nin Irak'ı işgaline siz önayak oldunuz. Yetmedi, genç Amerikan askerlerinin ve subaylarının ülkelerine sağ salim dönmesi için de dua ettiniz. Irak talan edildi, insanlar öldürüldü, kadınlara tecavüz edildi. Saddam bir bayram günü asıldı, idam edildi. Suriye'ye diz çökertme projesine de siz yardımcı oldunuz. Bugün Suriyeliler perişan, yüz binlerce insan öldü, milyonlarca insan göçmen oldu, Suriye de bölünme aşamasına geldi, ABD bölgeye yerleşti, terör örgütleri Suriye'de cirit atıyor. Libya desteğinizle, NATO müdahalesiyle birlikte istikrarsızlaştırıldı, Kaddafi insan onuruna yakışmayan bir şekilde öldürüldü, kardeş kardeşe kırdırılmak isteniyor, hatta kargaşa devam ediyor ve Libya'nın petrolleri maalesef emperyalistlerce kullanılıyor. Yemen'de iç savaş mezhep fitnesiyle, bahanesiyle devam ettirilmeye çalışılıyor. Birçok konuda Amerika Birleşik Devletleri'yle birlikte oldunuz.
Bir başka İsrail aşkınızın ve Filistin ihanetinizin belgesi; şu meşhur Mavi Marmara davasıyla ilgili İsrail'le anlaşma yaptınız ve 20 milyon dolarlık tazminat değil, orada 'Ex gratia' yani lütuf olarak İsrail'den bunu kabul ettiniz. Kudüs'te ve Ankara'da bir anlaşma imzalandı, Tel Aviv'de değil, Kudüs'te, ilk siz tanıdınız. İstanbul ağır ceza mahkemesi bu anlaşmaya istinaden yargılanan İsrail Genelkurmay Başkanı ve 4 sanığın yargılanmasına takipsizlik kararı verdi, sizin sayenizde. İsrail, Filistin'de soykırım yapıyor, Gazze'de soykırım yapıyor, biz 'Diplomatik ilişkilerinizi kesin, gemi göndermeyin.' dedik, gönderiyorsunuz, hatta diplomatik ilişkilerinizi kesmiyorsunuz ama İsrail sizi adam yerine koymuyor, kendisi bunları çağırıyor. Bir taneniz çıkıp da 'Gemi gitmiyor.' diyemiyorsunuz. Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki: 'İsrail'e destek verenler yarın insan içine çıkacak yüz bulamayacaklar.' siz de bulamayacaksınız. (Saadet Partisi ve CHP sıralarından alkışlar) Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde 13 ülke İsrail'le barış, İsrail'in ateşkes yapmasını talep etti. Sizin dostunuz olan Amerika bunu veto etti, sizin dostunuz olan Amerika bunu veto etti; hiçbir şey yapamadınız, yapmıyorsunuz, yapmayacaksınız da. Irak'ta koalisyon güçlerinin işini bitirmesi için imkânlarınızı seferber ettiğiniz gibi bugün de gemilerle, uçaklarla İsrail için lojistik imkânlarınızı aynı şekilde seferber ediyorsunuz.
Konuşmamı bitiriyorum ama Sezai Karakoç'un size atfen yazdığı satırlarla bitiriyorum: 'Onlar sanıyorlar ki/Biz sussak mesele kalmayacak/Hâlbuki biz sussak/Tarih susmayacak/Tarih sussa/Hakikat susmayacak/Onlar sanıyorlar ki/Bizden kurtulsalar mesele kalmayacak/Hâlbuki bizden kurtulsanız vicdan azabından kurtulamayacaksınız/Vicdan azabından kurtulsanız/Tarihin azabından kurtulamayacaksınız/Tarihin azabından kurtulsanız/Allah'ın gazabından kurtulamayacaksınız.'"
Değerli arkadaşlar, o konuya girmek istemiyordum ama Hasan Bitmez kardeşimizin vefat ettiği saatlerde, bizim ciğerimizin yandığı saatlerde birileri ciğer yakıyordu dışarıda. Bunu da esefle kınıyorum.
Bakın, belgeler konuşuyor, tek tek söylüyorum: "Türkiye'den İsrail'e NATO onayı" Siz onayladınız. "Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Vakit çok geç olmadan İsrail'in nükleer silahları şüpheye yer bırakmayacak şekilde denetlenmeli.'" Veto etti. "Binalı Yıldırım: 'İç Tüzük değişikliğiyle ilgili bu hafta adım atılacak." İsrail'le ilgili, İsrail'le anlaşmayla ilgili. "Türkiye'den kalkan yüzlerce geminin İsrail'e gittiği ortaya çıktı." İşte gemilerin tam listesi var, bunların hepsi belgeli. "İsrail Türkiye'den diplomatlarını geri çekti." Siz devam. "Hakan Fidan'dan ilginç savunma: 'İsrail'le ilgili ilişkiler Filistin davasına zarar vermiyor.'" Ya, bu ne! Yüzünüz kızarmıyor! Görüyorsunuz değil mi arkadaşlar? "Çıkartma gemilerimiz Akdeniz'e açıldı." Kıbrıs Barış Harekâtı. Bir sayın vekilimizin verdiği şey: "Ankara ve Kudüs..." "Ankara ve Kudüs..." "Kudüs..." "Ankara ve Kudüs..." "Kudüs..." Kudüs size bir şey hatırlatıyor mu? Balkon konuşmalarında bir cümle geçiyordu, hatırlıyor musunuz onu? Siz iktidarı kazandığınızda, seçimi kazandığınızda Sayın Erdoğan diyordu ki: "Bugün Ürdün, bugün Yemen, bugün Riyad, bugün Libya sevinç gösterileri yapıyorlardı." O coğrafya şu anda kan ağlıyor sayenizde. (Saadet Partisi ve CHP sıralarından alkışlar) Ve Filistin'de ve İsrail'de, El Halil'de, Eriha'da, Ramallah'ta, Gazze'de dökülen her kanda sizin eliniz var, sizin bulaşığınız var. (Saadet Partisi ve CHP sıralarından alkışlar) Dökülen her damla kanda, ölen her çocukta sizin elinize de o kan bulaşıyor.
HÜSEYİN ALTINSOY (Aksaray) - Buna inanıyor musunuz?
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) - Buna inanıyorum, o coğrafyayı görmüş birisi olarak söylüyorum, inanıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) - Nerede İHA'lar, nerede SİHA'lar? Refah Kapısı'nı geçebildiniz mi? Bir tane yardım gemisi, tek bir şey ulaştı mı? Endonezya Hastanesi yerle bir edilirken, çocuklar elektriksiz hastanelerde ölürken siz neredeydiniz? Ya, şaka gibi; Hakan Fidan'ın Romanya Dışişleri Bakanını araması, başka bir ülkeyle temas kuramaması! Amerika, Fransa, Almanya, İngiltere başkanlık düzeyinde Kudüs'e gittiği zaman Sayın Özgür Özel söylemişti: "Gelin, hep beraber Refah Kapısı'nın oraya gidelim, hepimiz gidelim ve dünyaya tepkimizi gösterelim." Ama şunu tekrar söylüyorum: Orada dökülen her damla kanda AK PARTİ iktidarının payı vardır, elinizdeki o kanı temizleyemezsiniz. (Saadet Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)
HALİL ELDEMİR (Bilecik) - Çok yazık, çok yazık!
BÜLENT KAYA (İstanbul) - Size yazık Sayın Vekilim! Yakışmıyor size, size yazık! Çıkın, o kürsüde konuşun!
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) - Buradan Hasan Bitmez kardeşime tekrar Allah'tan rahmet diliyorum. Onun konuşmasının olduğu her dakika burada olacağım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) - Bakın, bu konuşma sizin için çok ciddi ibret vesikasıdır, bunların hepsi belgelidir.
Allah rahmet eylesin diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi, CHP ve DEM PARTİ sıralarından alkışlar)