GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 9'uncu Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:41
Tarih:20.12.2023

AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET BÜYÜKGÜMÜŞ (Yalova) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2024 yılı Gelir İdaresi Başkanlığı bütçesi üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Dünyanın savaşlara sahne olduğu ve yerleşik güç ilişkilerinin yeniden yapılandığı bir dönemde, Türkiye Yüzyılı'nın ilk bütçesini AK PARTİ iktidarlarının 22'nci bütçesini görüşüyoruz. Yaptığımız reformlarla kendini her an yenileyen güçlü vizyonumuzla, 1994 yerel seçimleriyle ilk işaret fişeğini gördüğümüz büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa etme mücadelemizin çok önemli bir evresindeyiz. Bugün, Gazze'den Suriye'ye, Balkanlardan Myanmar'a, Doğu Türkistan'dan Yemen'e kadar dünyanın dört bir yanında mazlumlar Türkiye'nin sesini ve yardım elini bekliyor. İşte bunun için 2023 seçimlerinde "Recep Tayyip Erdoğan'la yola devam." diyen aziz milletimiz, Türkiye'nin kalkınma mücadelesinde ve küresel adalet çağrımız için yepyeni bir sayfa açmıştır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Kıymetli milletvekilleri, 2002 yılında partimiz iktidara geldiğinde toplanan verginin yüzde 86'sı bütçenin ancak faiz ödemelerine gidiyordu. 2023 yılı itibarıyla çok şükür bu oranı yüzde 15'e kadar indirdik. "Yeterli mi?" derseniz, hayır, yüzde 10'un altına düşürdüğümüz yıllar da oldu ve bunu yeniden başaracağız ama düşünebiliyor musunuz, vatandaşımızdan hizmet ve eser üretmek için topladığımız her 100 lira verginin 86 lirası faiz ödemelerine gidiyordu. Böyle bir bütçeyle hastane olur mu, yol olur mu, baraj olur mu, okul olur mu? Türkiye'yi geleceğe taşıyacak yenilikçi girişimlere destek yahut bilimsel araştırmalara kaynak olur mu? Tabii ki olmaz. Buradan çıkacak tablo ancak ve ancak milyonlarca insanın çalıştığı ve küçük bir azınlığa hizmet etmek zorunda görüldüğü bir Türkiye'dir. Âşık Veysel'in Ankara'ya sokulmadığı, başörtüsünden dolayı kadınların üniversiteye alınmadığı, çalışma hayatından dışlandığı ve horlandığı, gençlerin "sağcı" "solcu" denilerek bölündüğü ama darbenin ardından birlikte işkenceye uğradığı... İşte, eski Türkiye'nin tablosu budur. Bu düzenin bir ekonomi politiği olduğunu asla ve asla unutmamalıyız. İşte, toplanan 100 lira verginin 86 lirasının faize gittiği Türkiye, milyonlarca insanın çalıştığı, ürettiği ama türlü baskı mekanizmalarıyla bu ülkenin geleceğini yönetmekten dışlandığı bir Türkiye'dir.

Kıymetli milletvekilleri, bu ülkede istikametini aziz milletimizden alan, zihni ve kalbi medeniyetimizi var eden değerlerle bezenmiş, hiç kimsenin unutmaması gereken bir an vardır yakın tarihimizde. 1944 yılında Osman Yüksel Serdengeçti tutuklanır ve dönemin Ankara Valisi Nevzat Tandoğan'ın karşısına çıkarılır. Zamanının donduğu ve geleceğe ilham olduğu anlar vardır; Tandoğan o an Serdengeçti'ye seslenmektedir ama asıl konuştuğu Türkiye'nin geleceğinde fikir ve mücadele sahibi gençlerdir. Şöyle der: "Sizin milliyetçilikle, komünizmle ne işiniz var? Milliyetçilik lazımsa bunu biz yaparız, komünizm gerekirse onu da biz getiririz. Sizin iki vazifeniz var: Birincisi, çiftçilik yapıp mahsul yetiştirmek; ikincisi, askere çağırdığımızda askere gelmek." İşte, bizim mücadelemiz, bu ülkenin gençlerine, kadınlarına, siyasetçisine, bilim insanına, iş insanına "Yapamazsın." diyen bu zihniyetledir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Şekil değiştirir, söylem değiştirir, aktörleri değişir ama bu zihniyet hep aynıdır. "Bu ülkenin batısında ne varsa doğusunda da o olacak." deriz; kardeşlik ve kalkınma mücadelemizin önünü PKK'sıyla, YPG'siyle kesmeye çalışırlar. Millî teknoloji hamlesiyle mazlumlara kol kanat olmak, insanlığa huzur getirmek, yeni teknoloji ufuklarını fethetmek isteriz; önce dalga geçip küçümserler, sonra "Yok edeceğiz." diye tehditler savurmaya başlarlar. Dünyaya örnek havaalanları, ulaşım projeleri yaparız; "Yaptırmayız." diye binbir yola başvururlar. Yeni hastaneler, okullar, kültür merkezleri yaparız ama kıskançlıkları âdeta siyasi bir körlüğe dönüşmüştür. Bu listeyi uzatmak mümkün ama bu anlayışın özeti şudur: Kendine hak gördüğünü aziz milletimize haram görür.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Büyükgümüş, lütfen tamamlayın.

AHMET BÜYÜKGÜMÜŞ (Devamla) - Tamam Başkanım.

Onun için, toplanan vergileri bir avuç azınlığa kaynak olarak aktaran ekonomik anlayış ile Âşık Veysel'i Ankara'ya sokmayan kibir arasında tarihimizi düğümleyen büyük bir birliktelik vardır. İşte, o düğümü çözen, Karabağ'ın özgürlük mücadelesinde en ön safta yer alan, Ayasofya'nın yeniden fethin sembolü olduğu o günde gözleri yaşlı dua eden Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları, AK PARTİ ve Cumhur İttifakı nesiller boyunca insanlığın umudu Türkiye'ye ilham olmaya devam edecek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu yüce çatı altında yapacağımız nice bütçelerle büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa edeceğiz. Bu kutlu yolda 2024 yılı bütçemizin aziz milletimize ve insanlığa hayırlar getirmesini temenni ediyor, her birinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)