GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 9'uncu Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:41
Tarih:20.12.2023

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA MESUT DOĞAN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlarken bir tespitte bulunmak isterim: Siyasette güzel konuşmak, iyi konuşmak, etkili konuşmak başarı getirebilir ama siyasette başarıyı devamlı kılacak olan en değerli özellik iyi dinleyebilmektir çünkü dinleme kabiliyetini doğru kullanmayanlar her zaman gitmeye mahkûmdurlar. İşin gerçeği, Meclise ilk girdiğimizde ilk eleştireceğim nokta şu kürsünün bulunduğu noktaydı. Nedeni ise şu anda konuşma yapmakta olduğumuz kürsü tam merkezde değil, ama sonrasında, bir incelik olduğunu düşündüğüm için bu noktayı eleştirmekten vazgeçtim. Herhâlde iktidar partisi mensupları, iktidar partisi milletvekilleri duyma ve dinleme yetilerini ciddi manada kaybettikleri için daha rahat duyabilsinler diye onlara yakın konuldu diye düşündüm.

Şimdi, bütçeyi konuştuğumuz bir dönemde bile iktidar milletvekillerinin kaç kişiyle burada bulunduklarına her zaman şahit olduğumuz için bunu söyleme ihtiyacı hissettim.

Arkadaşlar, malumunuz, bir hafta önce Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcımız ve Kocaeli Milletvekilimizi burada yapmış olduğu konuşma sonrasında geçirmiş olduğu rahatsızlığın akabinde kaybettik; Allah mekânını cennet etsin, makamı ali olsun.

Gerçekten, o gün Mecliste konuşmayı hep beraber dinlemiş olduk ve aynı zamanda o konuşma icra edilirken iktidar partisi mensuplarının çıkarmış olduğu gürültüye de şahitlik etmiş olduk. Ben, bir haftadır gerçekten o çıkarılan gürültünün ne anlama geldiğini ve neden gerçekleştiğini bir türlü anlayamadım çünkü Hasan Bitmez arkadaşımız o gün yapmış olduğu konuşmada herhangi bir iddiada bulunmadı, herhangi bir öngörüde de bulunmadı, sadece Sayın Cumhurbaşkanının yapmış olduğu konuşmaları ve AK PARTİ'nin yapmış olduğu icraatları burada tekrarladı. Buna rağmen neden rahatsız olduğunuzu biz anlayabiliyoruz ama bunu, gerçekten, bu salonda bulunanlar o gün anlayamadılar. Siz istiyorsunuz ki biz yanlış yapalım, günah işleyelim ama yanlışımız konuşulmasın, görülmesin, bilinmesin hatta öyle bir hâle gelinsin ki bazen siz de yanlışımıza ortak olun, siz de günahımıza ortak olun.

Bakın, buradan net bir şekilde ifade ediyorum, bizim Saadet Partisi olarak bu anlamda bakış açımız şudur: Yanlış, yapana ve yapılana göre değişmez, yanlışı kim yaparsa yapsın yanlıştır; yanlışı AK PARTİ yapsa da yanlıştır, CHP yapsa da yanlıştır, Saadet Partisi yapsa da yanlıştır. Yanlışı Türk de yapsa yanlıştır, Kürt de yapsa yanlıştır.

Ne demek istiyorum? İsraf yanlış mı? Yanlış. İsrafı köprü inşa ederken yapsanız da yanlıştır, cami inşa ederken israf etseniz de yanlıştır. Hırsızlık yanlış mı? Yanlış. Öyleyse hırsızlığı yapan kişi sarhoş da olsa yanlıştır, hırsızlığı abdestli bir insan yapsa da yanlıştır. "Hırsızlığı yapan benim adamımsa sahip çıkarım." anlayışı bizim inancımızda ve kitabımızda asla olamaz, hatta hafiften espri olsun diye söylüyorum, hırsızlığı yapan bir kişi sarhoş ise onun affedilme ihtimali vardır amma hırsızlığı yapan kişi abdestliyse affedilme ihtimali yoktur; bunu, böyle görmek, böyle anlamak, böyle bilmek lazım.

Peki, ben bunu niye söylüyorum? AK PARTİ'li arkadaşlara seslenerek söylüyorum; yanlış yaptınız, yanlış. Bu ülkede, bu ülkede gönlünde Filistin sevgisi olan insanlarımızın oyunu alıp iktidara geldiniz fakat Filistin davasına ihanet ettiniz, Filistin'i yalnız bıraktınız, Filistin'i sahipsiz bıraktınız.

LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - Sen mi sahip çıktın?

MESUT DOĞAN (Devamla) - Şimdi, bu kürsüye çıkıp hep beraber İsrail'i lanetliyoruz, İsrail'e laf söylüyoruz ama bunun bir anlamı yok ki.

LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - Nasıl yok?

MESUT DOĞAN (Devamla) - İsrail'e hiçbirimizin kızma hakkı yok çünkü İsrail cibilliyetinin gereğini yapıyor, sapık inancının gereğini yapıyor; suçlu olan, tarihin sırtına yüklemiş olduğu sorumluluğun gereğini yerine getirmeyenlerdir, inancının gereğini yapmayanlardır.

Şimdi, bizim insanımız özellikle ama özellikle iktidarın Filistin'e sahip çıkmasını beklerken bırakın Filistin'e sahip çıkmayı, biz İsrail'e giden gemi sevkiyatını bile durdurmaktan aciz kaldık. Bunları sizi kışkırtmak için söylemiyorum, bunları polemik olsun diye söylemiyorum; Saadet Partisi olarak AK PARTİ bu ülkenin faydasına bir adım attığında biz onu ayakta alkışlamaktan asla gocunmayız ama bu ülkenin aleyhine bir adım attığınızda da bu Meclisi size dar etmekten asla çekinmeyiz. (Saadet Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)

Düşünebiliyor musunuz, buraya çıkan arkadaşlarımız çıkıp Filistin adına neler yapıldığını söylüyorlar, anlatıyorlar. Ne yapılmış? Amerika'ya yalvarmışız İsrail'i durdurun diye; bu nasıl bir zavallılıktır, bu nasıl bir acziyettir, bu nasıl bir aşağılık kompleksidir! Biz Türkiye'yiz, biz dünyaya bin yıl adaleti hâkim kılmış bir medeniyetin varisiyiz! Filistin'de 40 bin insan katledildi, biz hâlâ laf yapıyoruz, laf edebiyatı yapıyoruz; bu, kabul edilebilir bir şey değil!

Bakın, bu olayların ilk başladığı dönemde, 12 Ekim tarihinde hep beraber bütün partilerin ittifakıyla bir bildiri yayınladık ve bildirinin merkezinde bütün dünyaya dedik ki: Biz Filistin'in yanındayız.

LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - Hâlâ öyle.

MESUT DOĞAN (Devamla) - Bu, muhteşem bir görüntüydü. Akabinde, 18 Ekim tarihinde, biz Saadet Partisi olarak bir grup önerisi verdik, dedik ki: "Bütün dünyanın dikkatini çekmek için, Gazze'de yaşananların yerinde tespiti için bir heyet oluşturalım." AK PARTİ reddetti ve gerekçe olarak dedi ki "Burası sivil toplum örgütünün yapması gereken işlerin yapılacağı yer değil." Ama ne oldu? Aradan bir hafta geçti, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu "Filistin" başlığıyla bir toplantı yaptı ve o toplantıda Gazze'ye bir heyetin gönderileceği bütün kamuoyuyla paylaşıldı; bir hafta bekledik, ses çıkmadı. Sonra, 3 Kasım tarihinde Saadet-Gelecek Grubu olarak biz Mısır'a gittik, dört günlük çalışma yaptık.

LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - Ne yaptınız?

MESUT DOĞAN (Devamla) - İçeriğine girmiyorum zaman olmadığı için. 7 Kasım günü döndük, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonundan arandık "20 Kasım-25 Kasım arası bir heyet oluşturulup Gazze'ye gönderilecek, siz de katılır mısınız?" dediler "Katılırız." dedik.

LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - Sonra...

MESUT DOĞAN (Devamla) - Aradan bir ay geçti, ne arayan var ne soran var. Derya Hanım keşke burada olsaydı. "20-25 Kasım arasında gidilecek." denildiği hâlde gidilmediği gibi hiçbir açıklama da yapılmadı. Bu anlamda, Filistin'e destek sadece lafla olmaz. Tekrar ediyorum: Ben AK PARTİ'ye gönül veren bütün insanların, bütün insanlarımızın yüreğinde Filistin sevgisi olduğunu biliyorum ama buna rağmen neden fiilî bir adım atılmadığını soruyoruz.

Bunu bir tarafa koyduktan sonra, konumuz olan özelleştirmeyle ilgili bir şey söylemek isterim. Belki de Mecliste olan bütün partilerin ve bütün milletvekillerinin AK PARTİ'li veya AK PARTİ Hükûmeti hakkında ittifakta bulunacakları bir konu varsa o da satma kabiliyetlerinin çok güçlü olduğuna dairdir; gerçekten satmayı iyi beceriyorsunuz.

Düşünün, 2002 tarihinden itibaren her şeyimizi sattık; sigara fabrikalarını sattık, şeker fabrikalarını sattık, limanlarımızı sattık. Elde ettiğimiz para ne kadar? 63,4 milyar dolar. Onu bugünkü değer üzerinden hesapladığımız zaman karşılığı 1 trilyon 840 milyar demektir. Lütfen, rakama dikkat edin. Yirmi üç yıl boyunca her şeyimizi sattık, kazandığımız para 1 trilyon 850 milyar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Doğan, lütfen tamamlayın.

MESUT DOĞAN (Devamla) - Bu ne demek? Sadece on yedi aylık faize vereceğimiz para demektir. Böyle bir ülke iflah olabilir mi arkadaşlar? Vallahi, bu, size ayıp olarak yeter, günah olarak yeter.

Son söz, iktidara gelmek için millî görüşün otuz beş yıllık birikimini sattınız; iktidarda kalmak için Türkiye Cumhuriyeti devletinin yüzyıllık birikimini sattınız; şimdi iktidar ömrünüzü uzatmak için bu ülkenin teminatı ve geleceği olan gençlerin geleceğini satmak istiyorsunuz ki buna asla ve asla müsaade etmeyeceğimizi ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)