Konu: | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 9'uncu Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 41 |
Tarih: | 20.12.2023 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MEHMET AKALIN (Edirne) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2024 yılı bütçesi görüşmeleri kapsamında İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce, geçtiğimiz hafta hayatını kaybeden Saadet Partisi Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez'e Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde bilinmektedir ki bir barınma sorunu meselesi vardır. Bu sorun, özellikle son yıllarda hızlıca artan bir mesele hâline gelmiş ve iktidar sorunu çözmek için yüzde 25 tavan kira artışı gibi suni politikalarla geçici çözümler üretmeye çalışmıştır. Bu çözümler neticesinde iktidar yanlış ekonomi politikaları sonuçlarından kendisini sıyırarak kiracı-ev sahibi kavgalarına yol açmış; bu, kardeşçe yaşama özen gösterdiğimiz toplumumuzu derinden etkilemiş ve adliyeler birçok uyuşmazlık davasıyla kilitlenmiştir.
Hazine ve Maliye Bakanımız "Büyükşehirlerde kira fiyatları düşüşe geçti." diyor, Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan ise Türkiye'nin kira fiyatlarında özgün bir artış yaşandığını dile getiriyor. Hangisine inanacağız, anlamak mümkün değil. Merkez Bankası Başkanı açıklamasına ekleme olarak "İstanbul Manhattan'dan pahalı olur mu? Biz İstanbul'da ev bulamadık, müthiş pahalı, annemlere yerleştik, onların yanında kalıyoruz." diyerek aslında ekonomiye sitem ediyor veya ülkeden bihaber, Turist Ömer misali şaşkınlığını gizleyemiyor. Gerçekten bu haberi ilk gördüğümde Zaytung kanalının bir haberi sandığımı belirtmek isterim.
Şimdi, duruma bir de şöyle bakalım: Merkez Bankası Başkanı Manhattan-İstanbul karşılaştırması yaparak ev tutmanın zorluğundan bahseder hâle gelmişken vatandaşımız ne yapsın? Şimdi, neredeyse "Ekonomide sorun yok, Türkiye pahalı." diye işin içinden çıkmaya çalışacaksınız. Vatandaşımız akıl dışı ekonomi politikalarınızın getirdiği acı reçetenin bedelini iliklerine kadar hissederken bari vatandaşımızın sabrını taşırmayın. Bu arada, karşılaştırmayı Manhattan-İstanbul üzerinden yapmaya gerek yok, bunun sebebini en iyi sizin bilmeniz lazım. Bir gün Manhattan'da da birileri "Faiz sebep, enflasyon sonuç." derse karşılaştırmayı o zaman yaparsınız.
Gerçeklere bakmak gerekirse herhangi bir gerileme söz konusu değildir. Evet, kira fiyatlarında bir duraklama vardır, doğrudur ama vatandaşımızın gelirinde ve alım gücünde kayda değer herhangi bir artış olmamasından dolayı bu "gerileme" diye tabir ettiğimiz fiyatlar hiçbir şey ifade etmemektedir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin genç neslinin karşı karşıya olduğu ekonomik felaketi görmezden gelmek artık mümkün değildir. Gençlerimiz, kredi kartları borç yükü altında ezilmekte, geçinememe sarmalına hapsolmuş durumda ve âdeta icra dosyalarının gölgesinde yaşam mücadelesi vermektedir. Kredi kartları, gençlerin hayallerini değil sırtındaki kamburu büyütmektedir, yüksek faiz oranları gençleri âdeta bir borç batağına çekmektedir. Her ay borç ödemekle meşgul olan gençler hayatlarını sürdürebilmek adına âdeta bir kredi kartı tutsağına dönmüş durumdadırlar. Gençler, geleceğin liderleri olacak potansiyele sahipken bu beceriksiz politikalar ve umursamazlık yüzünden bataklığa saplanmış durumdadırlar. Gençlerimiz, işsizlik oranlarının tırmanması, düşük ücretler ve yaşanılmaz ekonomik koşullarla mücadele etmektedir. İktidarın "gençlere destek" dediği şey aslında onları bir gelecek hayaliyle kandırmaktan başka bir şey değildir. Ekonomik bağımsızlığını kazanmak isteyen gençler iktidarın yanlış politikaları nedeniyle bir türlü ayakları üzerinde duramamaktadır. Bu ekonomik kaosun tek sorumlusu iktidardır. Kararsız ekonomi modeli sanki ülkeyi bir kumar masasında yönetiyormuş gibi her an, her şeyin çökebileceği bir bomba durumundadır. Genç girişimciler bu belirsizlik ortamında ayakta kalmaya çalışırken iktidar umursamaz bir tavırla izler vaziyettedir. Bu iktidarın ekonomik politikaları, sadece gençlerimize değil tüm ülkeye zarar vermektedir; yatırımcı güveni sıfır, ekonomik büyüme ise hayal niteliğindedir. Gençlerimizin karşısına dikilen duvarları görmemiz ve iktidarın yarattığı ekonomik kâbusun pençesinden kurtulmak isteyen gençlerimizin ülkemizde kalmaları ve yaşamaları için acil önlemler almamız gerekmektedir.
Bir de kısaca, sigortacılık konusuyla ilgili bir durumdan bahsetmek istiyorum. Öncelikle, ben sigortacı değilim, sigortacılık yapan bir arkadaşımızın uyarısı üzerine bir değerlendirme yapmak istiyorum. Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kuruluna yapılan atamalara baktım, Kurul üyelerinin özgeçmişlerini okudum. Sizin liyakate önem veren biri olduğunuzu bildiğim için bu atamalar ve yeni atanan arkadaşların göreve gelir gelmez aldıkları kararlar beni şaşırttı. Alınan karar şöyle: 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'na aykırı olarak alınan sermaye artırım kararı. Öz kaynak katsayı oranıyla trafik sigortası üretiminin sınırlandırılarak poliçe arzının kısıtlanıp rekabet ortamının tamamen ortadan kalkması ve bunun sonucunda tüketicilerin trafik sigortasına daha yüksek ücret ödeyerek ulaşabilmesine neden olması gerçeğidir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu sermaye artışı tutarını ÜFE'yle sınırlar. Bürokratlar, kendi kafalarına göre yorum yapıp kendilerini yüce Meclisin önüne koyarak kanuna aykırı işlem yapmaktadır; bu da ülkenin yatırımcı nezdinde öngörülemez olduğu anlamına gelmektedir.
Değerli milletvekilleri, Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantılarına başladı. Hazır bu görüşmeler devam ederken ben de kredi kartları ve borçlarla ilgili birkaç bilgi vermek istiyorum: Kredi kartları ihtiyaç kredilerinin yerini hızla almaktadır. 2022 sonunda ihtiyaç kredileri yüzde 66 azalarak 227 milyar lira gerilerken bireysel kart borçları yükselmiştir. Eylülde ihtiyaç kredisi hacmiyle eşitlenen kart borçları kasım sonunda ihtiyaç kredisini yüzde 111 geçmiştir. Toplam bireysel borçlar, kredi kartlarından kaynaklanan yüzde 64,3 artışla 2 trilyon 513 milyar liraya ulaşmıştır. 2022 sonunda bu hacim 1 trilyon 530 milyar liraydı. Bu dönemde kredi kartlarından kaynaklanan borçlar, toplam borç hacminde 984 milyar liralık bir artışa işaret etmektedir. Türkiye'de 2022 sonunda yaklaşık 100 milyon olan kredi kartı sayısı 2023 Ekiminde yaklaşık 115 milyona ulaşmıştır; kredi kartı sayısı yılbaşından bu yana yüzde 15 artmıştır. Bunlar neyin sonuçları biliyor musunuz? Bu zamana kadar güttüğünüz ekonomi politikalarının sonuçlarıdır. Vatandaşımızı, elektrik, su, doğal gaz faturaları gibi hayatlarını idame ettirebilmeleri için gereken temel ihtiyaçlarını dahi kredi kartıyla öder hâle getirdiniz. Vatandaş krediyle ısınıyor, krediyle aydınlanıyor, tenceresini krediyle kaynatıyor.
Milletin vergileriyle köprü yaptınız, geçen yok; havaalanı yaptınız, uçan yok. Yap-işlet-devret modeliyle türlü ihalelerle yandaş müteahhitleri ihya ettiniz, vatandaşa ise acı reçeteyi reva gördünüz. Gün geldiğinde "Tekâlif-i Milliye" dediniz, milletten IBAN istediniz ama aynı zamanda Avrupa'nın bizi kıskandığını iddia ettiniz. Hazineyi vatandaştan aldığınız bir ganimet olarak görüp "İtibardan tasarruf olmaz." dediniz, şatafata devam ettiniz.
"Kenar-ı Dicle'de bir kurt kapsa koyunu, gelir de Adl-i İlahi Ömer'den sorar onu." diyerek bütçenin hayırlara vesile olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)