Konu: | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 1'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 42 |
Tarih: | 21.12.2023 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kamu Denetçiliği Kurumu ve Sayıştay bütçeleri üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ'si iktidarı olarak 2024 bütçesine daha başlamadan 8 trilyon 437 milyar lira gelir, 11 trilyon 89 milyar lira gider ile 2 trilyon 650 milyar liralık bir açık öngörüyorsunuz. 2023 yılındaki devasa bütçe açığının etkisiyle 2024 yılında ödenecek olan faiz giderleri yüzde 94 arttı ve 1 trilyon 250 milyar lira seviyelerine çıktı. Bütçe açığının millî gelire oranı ise yüzde 6,4. Yüksek bütçe açığının finansmanı, ülkemiz ve vatandaşlarımız üzerinde ağır mali baskı alanları oluşturacaktır. Küresel borçlanma maliyetleri ve sıkı finansman koşulları da dikkate alındığında, bütçe açığının finansmanı büyük ölçüde içeriden yani vatandaşlarımızdan karşılanacaktır. Zaten uygulamış olduğunuz yanlış ekonomik politikalar sebebiyle ülke içerisinde kredi büyümesi sınırlanmış durumdadır. İktidar, her zor durumda kaldığında yaptığı gibi, gözünü yine vatandaşlarımızın cebine dikmiştir ve 2024 yılı bütçesinde vergi gelirlerinde yüzde 73,4 artış hedeflemektedir. Yüzde 4 ekonomik büyüme çerçevesinde bütçede iddialı bir vergi artışı hedefi yer almıştır. Bu hedefin tutturulması için de etkin tahsilat, tahakkuk oranının artması, kayıt dışının azaltılması veya yeni vergiler ihdas edilmesi ve vergi oranlarında ciddi artışlar yapılması gerekmektedir.
Bütçenin sunumunda yeni vergiler ve oran artışları yer almamıştır. Ancak özellikle yerel seçimler sonrasında yeni vergiler veya vergi oranlarında artışlar gündeme gelecektir. Son yıllarda bütçelerde çok sık ve büyük revizeler yapıldığı için bir evvelki yılın başlangıç bütçeleriyle kıyaslama yapmanın artık fazla bir anlamı kalmamıştır. Bu kapsamda, 2023 yılında gerçekleşme tahminleri dikkate alındığında, yatırımları oluşturan sermaye giderleri ile sermaye transferlerinin toplamının bütçe içerisindeki payının yüzde 18,7; 2024 bütçesindeki payının ise yüzde 13,6 olduğu dikkate alındığında, yatırımların payının düştüğü açıkça anlaşılıyor.
2023 gerçekleşme tahmini ile 2024 yılı bütçesi ekonomik sınıflandırma açısından kıyaslandığında en düşük artışın yüzde 5,2'yle sermaye transferlerinde, en büyük artışın ise yüzde 94,1'le faiz giderlerinde olduğu görülüyor yani uzun lafın kısası, 2024 yılında da borç bulabilmek için kapı kapı dolaşacaksınız, akla ziyan faizlere "Evet." diyeceksiniz, bugüne kadar "özelleştirme" adı altında sattıklarınızdan kalan ne varsa haraç mezat satacaksınız, vergi ve zamlarla vatandaşlarımızın tepesine bineceksiniz. Konunun özeti, plansız programsız, hesapsız kitapsız hareket etmeniz sebebiyle 2023 ve öncesinde gün yüzü göstermediğiniz milletimize 2024 yılında da çile çektirmeye devam edeceksiniz; bu, net olarak anlaşıldı.
Gündeme gelecek olursak içerik olarak sizleri rakamlara boğmayacağım çünkü basit toplama, çıkarma, çarpma, bölme işlemleriyle kâğıt üzerinde gerekli kılıfları hazırladığınızın farkındayız. 2024 yılı Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçe teklifi 9 milyar 536 milyon 586 bin lira. Teklifin detayına baktığımızda, giderlerin büyük bir kısmını personel giderleri oluşturuyor. İYİ Parti olarak, Plan ve Bütçe Komisyonu çalışmalarını yakından takip ettik, olumlu gördüğümüz hususlarda hakkınızı verdik ama olumsuz olarak gördüğümüz hususlarda da eleştirilerimizi eksik etmedik. Komisyon çalışmalarında, birçok milletvekilimize uzunca bir süre oda tahsisi yapamamanızdan, oda tahsisi yapamadığınız için Türkiye Büyük Millet Meclisi binalarında yaptığınız değişikliklerden, fahiş kira artışlarından dolayı böyle bir ekonomik ortamda 4.300 kadrolu personele sadece 220 lojmanın çok yetersiz olduğundan, adı bilinmedik birçok kurumun bile misafirhanesi varken 1.800 milletvekili danışmanı için dahi olsa Meclisimizin Ankara'da bir misafirhanesi olmamasından, geçmiş dönemlerde istisnai kadroyla işe alınan personellerden, sözleşmeli olarak çalışan danışmanlarımıza sözleşme bitiminde kıdem tazminatı verememenizden, 1.500'e yakın Meclis personelinin emekliliği geldiği hâlde emekli olmak istemeyişinin sebeplerinden bahsederek Meclis dışındaki gerçek Türkiye'de emeklilerin yaşam sıkıntılarından bahsetmiştik.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Türk milletinin göz bebeğidir. Her şeyiyle diğer tüm kurumlara örnek olması gerekirken bahsettiğimiz olumsuzluklar bizleri karamsarlığa itiyor ve Türkiye Büyük Millet Meclisindeki bu eksiklikler, bu yanlışlıklar yaşanıyorsa "Vay hâlimize!" demekten kendimizi alıkoyamıyoruz. Bu eleştirilerimize muhatap olmanızın sebebi öngörüsüz, plansız ve programsız olmanız. Ekibinizle mesai harcayıp bir proje tasarlıyorsunuz, tasarladığınız projeyi hayata geçirirken projenin muhataplarının ve uzmanlarının görüşlerini almıyorsunuz; bırakın görüşlerini almayı, fikirlerini sormuyorsunuz bile. Hiç kimseye sormadan hazırladığınız ve hayata geçirdiğiniz projelere bir bakıyoruz eksik, yanlış, amaca hizmet etmeyen bir ucube yapmışsınız; haydi, sil baştan. Yarattığınız ucubeyi düzeltmek için tekrardan zaman, emek ve para harcıyorsunuz ancak harcadığınız zaman da emek de para da kamunun. Günün sonunda "Bu sorulara ve eleştirilere neden muhatap oluyoruz?" diye bizlere kızıyorsunuz. Bütçe bir manada gelir ve giderimizi muhasebeleştirmek demek; muhasebeleştirmek, karşılıklı hesaplaşmak demek, Hükûmetin millete hesap vermesi demek. Sebep olduğunuz kamu zararının hesabını Türk milleti adına sormayalım mı, susup izleyelim mi?
Arkadaşlar, durumumuz aynen Fuzûlî'nin dediği gibi "Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil." Hata yapma riskini en az da tutmanın yolu belli. AK PARTİ'si dışından gelen fikirlere, eleştirilere açık olun. Görüş almak, soru sormak ayıp değil, günah değil, bir eksiklik hiç değil. Baştan hatalı yapılan bir işin düzeltilmesi, inanın, yeniden yapmaktan hem çok daha zor hem de çok daha masraflı. Her konuda "Biz yaptık oldu." "Her şeyin en iyisini biz biliriz." demekten artık vazgeçin çünkü bu mümkün değil. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilirken de sizleri aynı şekilde uyarmıştık. Bütün yetkiyi tek adama vermeyin, kuvvetler ayrılığı ilkesini yok saymayın dedik ama dinletemedik. Sonuç, ülkemizin ve kurumlarımızın geldiği durum ortada. Dedik ya, olumlu gördüğümüz hususlar da var. Örneğin, uzun yıllar sonra ilk defa Meclisimiz personel alımında şeffaf bir şekilde, niteliklerine göre, kurayla 250 personel alımı yaptı. KPSS aramadan, mesleklerine uygun, mülakat yapmadan, altını çiziyorum, mülakat yapmadan noter huzurunda bu alımı yaptı. Bu uygulamanın devletimizin diğer kurumlarına da örnek olmasını temenni ediyor, milletimize seçim öncesi söz verdiğiniz "Mülakat kalkacak." taahhüdünü de sizlere hatırlatmak istiyorum.
Gelelim bir diğer önemli kurumumuz olan Kamu Denetçiliği Kurumuna. Bireyin devlet karşısında haklarının korunması için, yargı dışında alternatif denetim mekanizmalarının oluşturulması ve verimli bir şekilde kullanılması birçok demokratik devletin gündemini oluşturmuştur. Ombudsmanlık da bu kurumlardan bir tanesidir. Her ülkenin kendi idari, siyasi ve tarihî yapısına göre şekillendirdiği bu kurum, kendisine has temel özellikleri taşımaktadır. Ülkemizde Kamu Denetçiliği Kurumu 6328 sayılı Yasa'yla 2012 yılında kurulmuştur. Türkiye Büyük Millet Meclisine bağlı ancak özerk bir şekilde faaliyet yürüten bir kurumdur. Kurum idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını, insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve önerilerde bulunmak için görevlidir. Kurum gelen şikâyetleri incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunmak, yıllık rapor hazırlamak, yıllık raporu beklemeksizin gerek gördüğü konularda özel rapor hazırlamak, raporları kamuoyuna duyurmak gibi görevler yapmaktadır. Devletin iş ve eylemlerinin yapı ve fonksiyon olarak sürekli büyümesi ve kompleks bir yapıya dönüşmesi idare edenler ile idare edilenlerin birbirini daha az tanımasına neden olmaktadır. Devlet yönetim organlarının görev ve yetkilerinin bu şekilde genişlemesi, halkın hak ve özgürlükler yönünden bazı zorluklar yaşamasına ve mağduriyetlerin oluşmasına neden olabilmektedir. Bu durum vatandaş ile devlet arasında ilişki terazisinde vatandaş aleyhine bir bozulma ve dengesizleştirme meydana getirmektedir. Aslında "devlet" denilen mekanizma organize hâlinde gelişmiş bir toplumu anlatır; sınırları belirlenmiş bir toprak üzerinde bulunan bireylerin birlikte yaşamalarını devam ettiren, en üst seviyede bir otoriter gücü olan siyasal bir yapıdır. Devletin amacı vatandaşlarının ortak faydalarını belirlemek ve düzenin devam etmesini sağlamaktır. Devlet bu tür vazifelerin hepsini bünyesindeki organlarla yapmaktadır. Devletin bu organlarının temel hedefi ise halkına en iyi şartlarda hizmet sunacak bir alan oluşturmak, yetkilerini haklının yanında olacak şekilde kullanmak, adaleti temsil etmek, halkın karşılaştığı sorunlarda onların özgürlük alanlarına müdahale edecek eylem ve davranışlardan kaçınmaktır. Fakat kamusal alandaki gelişmelerle birlikte sürekli büyüyen ve karmaşıklaşan bu organlar verdikleri hizmetlerde yapısal ve işlevsel yönden vatandaşın sorunlar yaşamasına ve önüne engeller çıkmasına neden olabilmektedir; bahsedilen bu konular ve engeller bu organların sunduğu hizmetlerin kalitesini ve etkinliğini düşürmekte, idarelerin yanlışlarından dolayı vatandaşların gözünde devlet otoritesi farklı anlaşılmalara sebep olmaktadır. Vatandaşlarımızın Kamu Denetçiliği Kurumunu tanımasının ve alternatif bir çözüm yolu olduğunu düşünerek başvuru sayılarını artırmasının ve Kurumun bu başvuruları adil, hızlı ve etkin bir şekilde sonuçlandırılmasının Kurumun etkinliğini artıracağını düşünmekteyiz. İlerleyen zamanlarda sosyal hukuk devletinin gereği olarak Kamu Denetçiliği Kurumuna atfedilen değerin daha çok artmasını ve işlevselliğinin yerel ve başka alanlarda da gelişerek yaygınlaşacağını umut ediyoruz.
Devletimizin mali yönden kara kutusu olan Sayıştay hakkında da birkaç cümle kurmak istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 160'ıncı maddesi Sayıştayı şöyle tanımlıyor: "Sayıştay, merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla görevlidir." AK PARTİ'si iktidarı Sayıştayda kendi ideolojisi doğrultusunda siyasal bir kadrolaşmaya giderek Sayıştay raporlarının bağımsızlığını, tarafsızlığını ve nesnelliğini ortadan kaldırmakta, diğer yandan da Sayıştayın görev ve yetkilerini kendi çıkarları doğrultusunda budayarak Parlamentonun bütçe hakkından kaynaklanan denetim fonksiyonunu sınırlandırma biçiminde yapmaktadır. 3 Aralık 2010'da Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen yeni Sayıştay Kanunu da bu anlayışın bir uzantısıdır. AK PARTİ'sinin Sayıştayı dönüştürme çabalarının tek amacı gerçekleri örtmek, istediği bilgileri kamuoyuyla paylaşmak, istemediği bilgileri ise yok saymak için gerekli olan altyapıyı sağlamak üzerinedir. Bilindiği üzere, Sayıştay denetçilerince yapılan denetimler sonucunda raporlar düzenlenmekte ve söz konusu raporların denetim raporu Sayıştayın resmî "web" sayfasında yayınlanmaktadır. Ancak denetimler sonrasında tespit edilen kamu zararlarına ilişkin raporlar ise kamuoyuna açıklanmamakta ve sadece Sayıştayın kendi içinde ilgili birimlerince karara bağlanmaktadır. Önceki yıllarda açıklanan Sayıştay denetim sonuçlarının bazılarında denetimlerin olması gerekenin çok altında olduğu görülmektedir. İlgili mevzuata göre, Sayıştayın soruşturma yapma yetkisinin bulunmaması denetim raporlarında tespit edilen hususlardan suç teşkil edenlerle ilgili adli mekanizmanın yeterince işletilmemesine yol açmaktadır. Kısa bir örnekle açıklamak gerekirse, Sayıştayın 2022 Faaliyet Raporu'na göre toplam 819 Sayıştay denetçisi, düzenlenen denetimlerde yaklaşık 1,5 milyar lira tutarında kamu zararı tespit etmiştir. Sayıştay dairelerince söz konusu tutarın 649 milyon lirası hakkında tazmin kararı, gerisinin ise hesap ve işlemlerinin yasal düzenlemelere uygunluğuna karar verilmiştir. Bu durum, Sayıştay denetçilerince tespit edilen kamu zararının sadece yüzde 44'ünün Sayıştay dairelerince yaptırıma bağlandığını göstermektedir. Peki, geri kalan yüzde 56'lık kamu zararının akıbeti ne oldu? 2022 merkezi yönetim bütçe giderlerinin yaklaşık olarak 3 trilyon olduğu düşünülürse, kamu idarelerince sebep verilen kamu zararlarının söz konusu orandan çok daha büyük olduğunu söyleyebiliriz. Sayıştayın denetim kalitesinin artırılmasının yanı sıra Sayıştay tarafından tespit edilen hususlardan suç unsuru olanlarla ilgili olarak doğrudan ihbar ve soruşturma suretiyle adli mekanizmaların işletilmesi, Sayıştayın mali denetim fonksiyonunun kendisinden beklendiği şekilde icra edilmemesi hâlinde ise devletin, konunun uzmanı diğer denetim mekanizmalarının da mali denetim yetkisini güçlendirilmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak, arkadaşlar, harcadığınız her bir kuruşta milletin alın teri vardır. Hani derler ya "Harcadığınız her bir kuruşta tüyü bitmemiş yetimin hakkı var." diye; işte, bu kadar önemli bir görevdesiniz. Nasıl ki doğru yaptığınız bir işin övgüsünü alırken gurur duyuyorsanız yaptığınız her eksik ve yanlış için de sorumluluğunuzu almayı bilin. Önümüzdeki günlerde diğer kurumların bütçesini görüşmeye devam edeceğiz. Amacımız açıklarınızı bulup sizi küçük düşürmek değil, tek bir amacımız var, milletimizin layık olduğu güzel günleri görebilmesi, güzel insanlarımızın güzel ülkemizde gelecek günlerden korkmadan, mutlu mesut yaşayabilmesi. Siz bir hata yaptığınızda tepkilerimiz işte bu sebeple oluyor çünkü bu görevi üstlenmiş olan sizlerin hata yapma lüksünüz de yok. Yirmi iki yıldır bütçe yapmakla övünüyorsunuz, bir kez olsun evdeki hesabınız çarşıya uysun. Lalettayin bir bakkal dükkânının sahibi bile sizden daha tutarlı bütçe yapar çünkü o bakkal yirmi iki yıl arka arkaya açık verse batardı. Kendi paranız olsa eminim sizler de tutarlı, doğru dürüst bir bütçe yapabilirdiniz. Para sizin olmayınca har vurup harman savurmak kolay. Bir kez olsun milletimizin parasını milletimizin menfaatleri doğrultusunda değerlendirin. Bizler ülkemizin ve milletimizin menfaatlerini korumak için buralara geldik, bizler milletimize umut olmak, umutlarını yeşertmek için buralara geldik. Her şeyi bildiğini sanan insanlar bir gün mutlaka yanılırlar. Ayrıca siz hata yaptıkça bedelini size oy veren vermeyen tüm Türkiye hep birlikte ödüyor. Bu büyük sorumluluğunuzu artık hatırlayın ve lütfen asla unutmayın.
2024 bütçesinin milletimize, memleketimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)